Esas No: 2022/11730
Karar No: 2022/11888
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/11730 Esas 2022/11888 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/11730 E. , 2022/11888 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 31. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 14. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki yetki tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; yapılan tespitin hatalı olduğu, müvekkili Şirketin kayış bant üretimi alanında faaliyet gösterdiği ve tek işyerinin bulunduğu, Bakanlığın yaptığı tespitin işletme yetki tespiti olarak yapıldığı, buna göre 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'ndaki (6356 sayılı Kanun) oranın yanlış hesaplandığı, üye sayısının yarıdan fazla olması gerektiği hâlde %40 üyelik oranının esas alındığı, öncelikle dava konusu işyerinin işletme mi yoksa işyeri mi olduğu hususunun açıldığa kavuşturulması gerektiği, yetki tespitinde sayıların tespitinde hataya düşüldüğü, işyerinde tespitin yapıldığı tarihten önceki dönemde işe giren ve işten çıkan işçilerin bulunduğu, davalı Sendikanın yetki başvurusu tarihinde ... ... Mah. ... Cad. No 40 ... adresinde tek işyerinin bulunduğu, yetki tespitinde belirtilen iki adresin aynı işyeri olduğu ve bir bütün olduğu, bu nedenle Bakanlık tespitinin işyeri düzeyinde yapılması gerektiği hâlde hatalı olarak işletme düzeyinde yapıldığı, bunun yanında ... ... Sendikasının işyeri düzeyinde yasal çoğunluğu sağlamadığı, ayrıca Sendikanın Anayasa’ya aykırı olarak olağanüstü beyanlarda bulunarak işçileri aldatma yoluna gittiğini iddia ederek 09.10.2018 tarih ve 58736034- 103.02 E. 68126 sayılı yetki belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; Bakanlık kayıtlarına göre ... ... San. Dış. Tic. A.Ş.'nin “..., Kimya, Lastik Plastik ve İlaç" işkolunda faaliyet gösteren ... ve ... sicil numaralı iki işyerinin bulunduğunu, yetki tespiti düzenlenirken bu iki işyerinin dikkate alındığını ve aranan çoğunluğun sağlandığının tespit edildiğini, 6356 sayılı Kanun gereğince üyeliğin e-Devlet kapısı üzerinden gerçekleştirildiğini, Bakanlık kayıtlarına göre ... İş Sendikasının 6356 sayılı Kanun'un 42 nci maddesi uyarınca 28.09.2018 tarihinde yetki tespitinde bulunduğunu, başvuru tarihi itibariyla dava konusu işyerinde 304 işçi çalıştığı, 132 işçinin ... Sendikasına üye olduğu tespit edilerek 09.10.2018 tarihli yetki tespiti yazısının taraflara gönderildiğini, bu nedenle davacı iddialarına katılma imkânının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yerinde inceleme yetkisi verilerek alınan bilirkişi raporunda Sancaktape Mah ... Cad No:40-42 ... adresindeki işyerinin, hammaddenin üretime hazır hâle getirildiği ve fazlasının stoklandığı bir depodan ibaret olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu görülmekle davacı Şirkete ait ... mah. ... Cad. No 42 adresindeki işyerinin asıl işyerinin eklentisi olduğu, ayrı bir tüzel kişiliği bulunmadığının kabul edildiği, davalı ... Sendikası tarafından hukuki belirlilik, hukuki öngörülebilirlik ilkeleri dikkate alınması gerektiği belirtilmiş ise de davaya konu olayda iki işyerinin de aynı işkolunda olduğu anlaşılmakla davalının bu itirazlarına itibar edilmediği, Mahkemece tek bir işyeri bulunduğu kabul edildiğinden toplu iş sözleşmesi yapılabilmesi için çalışan işçilerin yarıdan fazlasının sendika üyesi bulunması gerektiği, ancak işyerinde toplam işçi sayısının 304 sendika üyesi işçi sayısının ise 132 olduğu %50 çoğunluğun sağlanamadığı anlaşıldığından Bakanlık tarafından yapılan yetki tespitinin usul ve kanuna uygun olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle,
"1- DAVANIN KABULÜ İLE;
Aile ... Çalışma Genel Müdürlüğü'nün 09/10/2018 tarih, 58736034-103.02-E.68126 sayılı Yetki Tespit Kararının İPTALİNE," karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı Bakanlık vekili istinaf dilekçesinde; yetki tespiti hesabına dâhil edilmesi gereken işyerleri dikkate alınırken işverenler tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alınmakta olup Bakanlık Genel Müdürlüğünde kurulu sendika yetki sistemine SGK kayıtlarından otomasyon sistemiyle yansıyan bilgiler doğrultusunda işlem yapıldığını, Bakanlık kayıtlarına göre Kale Kayışları San. Dış Tic. A.Ş.’ye ait 04 Numaralı "..., Kimya, Lastik Plastik ve İlaç" işkolunda faaliyet gösteren 1058968.034 ve 1389075.034 SGK sicil numaralı iki adet işyeri bulunduğunu, dolayısıyla yetki tespiti düzenlenirken söz konusu iki işyerinin yetki tespitine dâhil edildiği ve işletme için aranan çoğunluğun sağlandığı tespitinde bulunulduğunu, kanun hükümleri gereğince 07.11.2013 tarihinden itibaren üyelik ve üyelikten çekilme işlemlerinin e-Devlet kapısı üzerinden gerçekleştiğini, bu tarihten itibaren sendikalar tarafından Bakanlığa gönderilen EK-3 "sendikaya üyelik" ve EK-6 "üyelikten çekilme" formlarının gönderilmesi işlemine son verildiğini, bu nedenle üye kayıt fişlerinin taraflara gönderilmediğini, Bakanlık kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla söz konusu işyerinde 304 işçinin çalıştığını, 132 işçinin ... Sendikasına üye olduğunu tespit ederek buna ilişkin 09.10.2018 tarihli ve 68126 sayılı yetki tespiti yazısını taraflara gönderdiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı Sendika vekili istinaf dilekçesinde; davacı Şirket tarafından tescil edilmiş aynı işkolunda birden çok işyerinin mevcut olduğunu, davacı işverenlik nezdinde müvekkili Sendikanın hukuki belirlilik ilkesi mucibince; Bakanlık kayıtları uyarınca, işverenlikte aynı işkolunda birden çok işyerinin mevcudiyetini görüp akabinde çoğunluk tespiti için başvuru yaptığını, Bakanlığın işletme için aranan üye çoğunluğu ile olumlu yetki tespitine karar verdiğini, tüzel kişiliğe ait iki ayrı SGK sicili kodunun olduğunu, işyerleri arasında 9 km'ye yakın uzaklık olduğunu, bir işyerinin eklenti olabilmesi için SGK sicil kodunun müstakil olmaması gerekirken, mevcut durumda farklı kodların olmasının karine olarak iki ayrı işyerine işaret ettiğini, tüzel kişiliğe ait işletmede çalışan 304 işçiden, 299 işçinin hukuken ve fiilen 2.2219.09.09.1058968.034.17.81.000 SGK sicil numaralı ... Mahallesi ... Caddesi No:40-42 .../ ... adresinde çalıştığını, 5 işçinin ise hukuken ve fiilen 2.2219.09.09.1389075.034.17.97.000 SGK sicil numaralı ... Mahallesi ... Caddesi No:9 .../... adresinde çalıştığını, bu iki ayrı işyerinin mevcudiyetinin hatalı olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, önemli olan tahakkukun veya bu işlemlerin nerede yapıldığının değil, ayrı ayrı bildirge şeklinde yapılması olduğunu, bu durumun hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik kapsamı içinde değerlendirilmesi gerektiğini, Mahkeme kararı ve ona esas bilirkişi raporunun bu sebeple eksik ve hatalı olduğunu, hâlen iki ayrı işyeri olarak gözüken bu işletmedeki işyerleri için, davacı işverenlik tarafından bu savunmalarına ilişkin kurumlar üstünden henüz bir işlem yapılmadığını, ancak 2.2219.09.09.1058968.034.17.81.000 SGK sicil numaralı ... Mahallesi ... Caddesi No:40-42 .../ ... adresindeki işyeri iki ayrı gayrimekule ait olup önceleri numaraları 40 ve 42 şeklinde iki ayrı işyeri iken daha sonra bu hususun SGK kayıtlarında düzeltildiğini, burada anlaşılması gereken hususun, gerçekten de eklenti olması durumunda bu şekilde düzeltme işleminin yapılabilmesi olduğunu, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacı Şirketin, işyeri değil işletme olduğunu, davalı Bakanlık tarafından olumlu yetki tespiti kararı verilirken eldeki verilerin SGK bildirgeleri olması sebebiyle çoğunluk tespitini işletme düzeyinde verdiğini, işyerleri açılırken, işverenin beyanına göre açılış işlemlerinin yapıldığını, yine işverenin beyanı doğrultusunda işkollarının tespit edildiğini, iki işyeri arasında 9 km'ye yakın bir mesafe olup her iki işyerinin 04 numaralı "..., Kimya, Lastik, Plastik ve İlaç Sanayi" işkolunda olduğunu, Bakanlık tarafından işletme düzeyinde yetki tespiti yapılmasının yerinde olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ... Mah. ... Cad. ... adresindeki işyerinin ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmadığı, anılan depoda hammadde hazırlama dışında başka bir iş yapılmadığı, hammaddenin Sancaktape Mah. ... Cad.No:40-42 ... adresindeki işyerinde kullanıldığı, başka bir işyerine verilmediği, hurda dışında depoya ayrı bir hammadde alınmadığı, davacının ana faaliyeti olan üretim işinin hazırlık aşamasının ... Mah. ... Cad. ... adresinde gerçekleştirildiği ve işyeri eklentisi niteliğinde olduğu sabit olup bu kapsamda başvuru tarihi itibarıyla davacıya ait tek bir işyeri bulunduğundan Bakanlık tarafından işletme düzeyinde yetki tespiti yapılmasının hatalı olduğu, bu koşullarda çoğunluk tespiti için çalışan işçilerin yarıdan fazlasının sendika üyesi olması gerektiği, ancak %50 çoğunluğun sağlanamadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Bakanlık temyiz dilekçesinde; SGK nezdindedik işyerlerine ilişkin tescil ve işçi bildirimlerinin esas alındığını, tüzel kişiliğe ait iki ayrı SGK sicili kodunun mevcut olduğunu, bir işyerinin eklenti olabilmesi için SGK sicil kodunun tek olmaması gerekirken davacıya ait işyerinde ayrı ayrı iki farklı SGK sicil kodunun olmasının karine olarak iki ayrı işyerinin olduğunu gösterdiğini ileri sürerek kararın bozulması talep etmiştir.
2.Davalı Sendika vekilinin temyiz dilekçesinde; tüzel kişiliğe ait iki ayrı SGK sicili kodunun mevcut olması ve işyerleri arasında yaklaşık 9 km uzaklık olması nedeniyle iki ayrı işyeri kabul edilmesi gerektiği, bir işyerinin eklenti olabilmesi için SGK sicil kodunun müstakil olmaması gerektiği, bu durumun tamamen hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik kapsamı içinde değerlendirilmesi gerektiği, hâlen iki ayrı işyeri olarak gözüken bu işletmedeki işyerleri için, davacı işverenlik tarafından bu savunmalarına ilişkin kurumlar üstünden henüz bir işlem dahi yapılmadığı, davalı Bakanlık tarafından da olumlu yetki tespiti verilirken eldeki verilerin SGK bildirgeleri olması sebebiyle çoğunluk tespitinin işletme düzeyinde verildiği, işyerleri açılırken işverenin beyanına göre açılış işlemlerinin yapıldığı; yine işverenin beyanı doğrultusunda işkollarının tespit edildiği ileri sürülerek kararın bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işletme düzeyindeki olumlu yetki tespitine itiraza ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Toplu iş sözleşmesi kavramı 2709 sayılı T.C. Anayasası'nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. Toplu iş sözleşmesi yetkisi ise toplu iş sözleşmesi ehliyetine sahip olan kişi veya kuruluşların mevzuatta öngörülen şartları sağlaması durumunda toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi olarak ifade edilebilir.
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir :
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi şöyledir:
“(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
5. Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.