Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/194 Esas 2016/234 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2016/194
Karar No: 2016/234

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/194 Esas 2016/234 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 194

            KARAR NO : 2016 / 234

            KARAR TR   : 11.04.2016

 

 

 

 

 

ÖZET: 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K  A  R  A  R

 

Davacılar        : 1-S.U. kendi adına asaleten yaşı küçük çocukları

                         S.U.

                         S.U.

                          M.C.U.

                           İ.C.U.’a velayeten

                         2-M.U. kendi adına asaleten yaşı küçük çocukları

                         S.U.

                         S.U.

                          M.C.U.

                           İ.C.U.’a velayeten    

Vekilleri          : Av. Ü.A. 

Davalı             : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. D.G.Ç.               (Adli Yargıda)

 

O L A Y         : Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 17.11.2010 tarihinde sürücüsü Nail Toğal olan 35 SR 891 plaka sayılı aracın Adilcevaz – Erçiş Karayolunun 15. km de, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yol yapım çalışmaları kapsamında mucurların henüz tam olarak oturmaması, bu durumu işaret eden herhangi bir yol tabelası bulunmaması nedeniyle kaza yaptığını, araçta yolcu olarak bulunan davacının 6 aylık hamile olduğunu ve kaza sonucu bebeğini kaybettiğini, iş güç kaybına uğradığını, bu nedenle; meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle yol bakım ve onarım görevini yapmadığından bahisle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve toplam 165.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi istemiyle idari yargıda dava açmıştır.

VAN 3. İDARE MAHKEMESİ:17.03.2011 gün ve E:2011/1075 K:2011/121 sayılı kararında; “…Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini düzenleyen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun Vinci maddesinde; "Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır: a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında (Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlarda) can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak, b)Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek, d)Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak, e)Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, içişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek, f)Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak, (Ek ibare: 25/06/2010-6001 S.K/34.mad.) veya aldırmak, g)Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,...” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 19.01.2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 14. maddesi ile değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun görevli ve yetkili mahkemeleri düzenleyen 110"uncu maddesinde; "işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır..." hükmü yer almış ve bu madde hükmü yasanın Resmi Gazetede yayımlandığı 19.01.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, Van İli Erçiş İlçesi istikametinden Bitlis İli Adilcevaz İlçesi istikametine seyir halinde iken D965-11 kod nolu karayolunun 18’inci km"sinde sürücülüğünü N.T."ın yapmış olduğu 35 SR 891 plakalı araç ile direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi nedeniyle ölümlü-yaralanmalı-maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, anılan kaza nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda; yukarıda yer verilen Yasa uyarınca kazanın meydana geldiği yolun yapım ve bakım çalışmalarını yapma yönünden sorumlu bulunan ve bu itibarla davacılar tarafından 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan bir sorumluluk davası biçiminde Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın 2918 sayılı Yasanın 110 maddesi uyarınca Mahkememizce esasının inceleme görev ve yetkisi bulunmadığından, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır…” şeklindeki gerekçe ile davanın 2577 sayılı İdari Yarılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, 116.000,00 TL maddi ve manevi tazminat istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davacı vekili 17.01.2013 tarihli dilekçesi ile iş göremezlik tazminatı için açmış olduğu 1.000,00 TL yi bilirkişi raporu doğrultusunda 78.916,25 TL olarak ıslah etmiştir.

VAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:29.05.2013 gün ve E:2011/323 K:2013/205 sayılı kararı ile subut bulmayan davanın reddine karar vermiş; karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ:01.06.2015 gün ve E:2014/503 K:2015/7985 sayılı kararında; “…1-) Mahkeme kararı davacılar vekiline 03.7.2013 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi 6100 sayılı HMK Geçici Madde 3/II.fıkrası yollaması ile HUMK"nın 432.maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra 13.11.2013 tarihinde harç yatırılarak temyiz defterine kaydedilmiştir.

Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.6.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay"ca da bu yolda karar verilebileceğinden, davacılar vekilinin süresinden sonra verilen temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.

2-) Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

a-) Davalı kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdari Yargılama Usul Kanunu 2.madde hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. (11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)

Somut olayda,            davacılar vekili, davalının sorumluluğunda olan yol yapımı sırasında yola serili mıcır ve gevşek zemine ilişkin uyarı ve işaret levhası konulmaması nedeniyle trafik kazasının meydana geldiği nedenine (hizmet kusuruna) dayalı olarak dava açmıştır.

Buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, idari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkta          yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

b-) Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…” şeklindeki gerekçe ile (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin süresinden sonra verilen temyiz dilekçesinin reddine, (2/a) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2/b) nolu bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermiştir.

VAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 13.11.2015 gün ve E:2015/694 K:2015/772 sayılı kararı ile Yargıtay bozma ilamına uyarak, 6100 sayılı HMK.nun 1 ve 2 sayılı maddeleri gereğince kamu teşekkülü olan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında bulunan karayolu üzerinde yapılmış veya yapılacak her türlü alt ve üst geçişler sebebiyle doğan zararın tazmini amaçlanan davalarda idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tespitinde esas alınan idare hukuku kulalarına ve 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında görülüp ve çözümünde idari yargı yerleri görevli olduğundan davaların görüleceği yer Hukuk Mahkemeleri değil İdare Mahkemeleri olduğundan, idari yargının görev alınan giren uyuşmazlıkta yargı yolu yönünden davanın yargı yolu yönünden usulden reddine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.04.2016 günlü toplantısında:

İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.  

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyaların incelenmesinden; Adilcevaz-Erçiş Karayolu üzerinde 17.11.2010 gününde meydana gelen trafik kazasında davacılardan S.U.’ın kazada ciddi sakatlık geçirerek önemli oranda iş ve güç kaybının yanında 6 aylık hamileliği de sona ererek bebeğini kaybetmesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı, S.U.’ın eşi ve çocukları olan diğer davacıların bu olay nedeniyle manevi açıdan üzüntü yaşadıkları, kazada Karayollarının kusurlu olduğu, yol yapım ve onarım görevini yapmadığı iddia edilerek maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.2015 gün ve E:2015/694 K:2015/772 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.2015 gün ve E:2015/694 K:2015/772 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.04.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

            Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 11.04.2016

                                                   

ÜYE

                                                         Süleyman Hilmi AYDIN

 

 

 

 

 

Hemen Ara