Esas No: 2020/657
Karar No: 2020/769
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/657 Esas 2020/769 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/657 KARAR NO : 2020/769 KARAR TR:14.12.2020 |
ÖZET : Davalı Kurumun 15.6.2017 tarih, "Sözleşme hk." konulu yazısıyla davacının 6 ay süreyle MEDULA sisteminden pasif hale getirilmesine ilişkin cezai uygulamanın iptali, bu işlem sebebiyle davacının çalışamadığı süreye ilişkin uğradığı zararın tespiti ile davalıdan tahsili istemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
KARAR
Davacı : H.M.T.
Vekili : Av. R. E.T.
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : Av. A.E.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kurum tarafından müvekkiline gönderilen ve müvekkilince 21.6.2017 tarihinde tebellüğ edilen 15.6.2017 tarih, B.13.2.SGK.4.35.20.02/7618000 sayılı, "Sözleşme hk." konulu yazı uyarınca müvekkilinin Radyoloi Uzman Hekimi olarak çalıştığı E. Sağlık Hizmetleri İnşaat. Taah. Petrol. Taşımacılık. Tem. Gıda. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti"ne ait Mardin İli, Midyat İlçesi"nde faaliyet göstermiş olan Özel E.Tıp Merkezi hakkında davalı kurum müfettişliğince yapılan incelemede müvekkili Dr. H.M.T."ın Özel E.Tıp Merkezi"nde fiilen hiç çalışmadığı ve diplomasını kiraladığının tespit edildiği gerekçesiyle 2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmet Satın Alım Sözleşmesinin 8.4 maddesi uyarınca işlem yapılarak müvekkilinin bu yazıyı tebliğ tarihi itibariyle 6 ay süre ile MEDULA sisteminden pasif hale getirilmesine karar verildiğinin bildirildiği, bu cezai işlemin haksız ve usule aykırı olduğu, müvekkilinin Kurumun bu işlemine 23.6.2017 tarihinde 8071198 evrak kayıt numarasına kaydedilen dilekçesi ile itiraz ettiği, itirazının kabul edilmemesi halinde 2017 Sağlık Hizmetleri Satın Alım Sözleşmesinin 14.9 maddesinde yer alan "Ancak yazılı olarak talep edilmesi halinde bu sözleşme hükümleri uygulanır" hükmü gereğince hakkında uygulanacak cezai işlemle ilgili bu hüküm uyarınca işlem yapılmasını talep ettiği, Kurum müfettişliğince yapılan incelemeye dayalı olarak cezanın tesis edildiği bilgisinin müvekkiline verildiği, 2017 sözleşmesinin uygulanması talebinin hekimlerin sözleşme tarafı olmaması sebebiyle Kurum tarafından yapılacak bir işlem olmadığı, müfettiş raporunun ise müvekkiline gönderilemeyeceğinin bildirildiği,davalı Kurum tarafından müvekkilinden savunma dahi alınmadan hakkında cezai işlem tesis edilmesinin sözleşme maddelerine aykırı oluduğu, müvekkili hakkında tesis edilen bu cezai işlemin sözleşmede açıkça düzenlenen usule aykırı olduğu ve iptalinin gerektiği, 2012 yılı sözleşmesinin personele ilişkin hükümler başlığı altında düzenlenen hekimlerle ilgili kasıt tespit edilmesi halinde 6 ay süreyle MEDULA sisteminden pasif hale getirileceği ile ilgili düzenlemenin 2017 yılı sözleşmesinden çıkarıldığı, müvekkilinin bahsi geçen eylemi kasti olarak işlediği yönündeki tespiti kabul etmedikleri, müvekkilinin 22.6.2017 tarihli itiraz dilekçesiyle 2017 yılı sözleşmesi hükümleri gereği işlem yapılmasını talep ettiği, davalı kurumun müvekkili hakkındaki cezai işlem kararının eksik incelemeye dayalı hukuka aykırı ve haksız bir uygulama olduğu, yasal dayanağı ve yargı kararı olmadan müvekkiline haksız yere uygulanan ve çalışma hakkına engel olan bu ceza sebebiyle müvekkilinin aile bütçesinin ve geçimi ile ilgili sıkıntıya düşeceğinden bahisle, huzurdaki dava yargılaması sonuçlanıncaya ve davalı kurumun iddia ettiği hususların yerindeliği yargı kararı ile tespit edilinceye kadar müvekkilinin 6 ay süre ile MEDULA sistemiden pasif hale getirilmesi işleminin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, 6 ay süreyle MEDULA sisteminden pasif hale getirilmesine ilişkin cezai uygulamanın iptaline, tesis edilen bu cezai işlem sebebiyle çalışamadığı ve boşta geçirdiği süreye ilişkin uğradığı zararın tespiti ile bu zararın davalı Kurumdan tahsiline, davalı Kurumun yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi istemleriyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
ISPARTA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: E:2018/459 sayılı dosyasında "... Hakimler Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 12/04/2018 tarihli ve 606 sayılı kararı gereğince Isparta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin çift numaralı dosyalarının yeni kurulan 3. Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmesine karar verilmekle 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/500 esas sayılı dosyası 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/459 esasını almıştır ... Mahkememizce taraf delilleri toplanılmış değerlendirilmiş bu değerlendirmeler neticesinde dosya tümüyle birlikte Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine bilirkişi incelemesi için gönderilmiş Sosyal Güvenlik Uzmanı E.B. Radyoloji Uzmanı M.B. Görür Emekli Sayıştay Uzman Denetçisi K.T. tarafından 21/01/2019 tarihli raporda ; "davacı tarafından yapılan sözleşme, soruşturma raporu ve dosya kapsamından yapılan incelemede davacı tarafça yapılan sözleşme hükümlerine göre tıp merkezinde tam mesai ile çalışması gerekirken bizzat kendi ifadesi ile çalışmadığı, ve soruşturma raporunda belirtildiği üzere 1270 işlemin yerindeliği konusunda gerekli olan açıklamanın yapılmaması ve dosyaya bir delil sunulmadığı, göz önüne alındığında hekimin hakkında yapılan suçlamalar ile ilgili yeterli delil gösteremediği, kanaattine varıldığı, bu nedenle kurum zararına neden olan miktar ile ilgili uygulanan para cezası şeklinde cezai işlemin uygun olduğunun düşünüldüğü, ancak davacı hekim hakkında davalı kurum tarafından 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmet sunucularından sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin 8.4 maddesinde yer alan bu sözleşmenin maddelerinde yer alan fiillerin SHS "de görevli hekim tarafından kasıtlı olarak işlendiğinin tespit edilmesi halinde durumun SHS"ye tebliğ tarihinden itibaren 6 ay süre ile kurumla sözleşmeli SHS"lerce bu hekim üzerinden hizmet bildirilemez burada takip yükümlülüğü kuruma aittir. İfadesi gereğince işlem yapıldığı, ancak davacının 2017 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık hizmet sunucularından sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin 14.9 maddede yer alan tebliğ ve itiraz aşamaları tamamlanmamış olan fiiler için işlemin gerçekleştirildiği tarihte yürürlükte olan sözleşme hükümleri uygulanır. Ancak yazılı olarak talep edilmesi halinde bu sözleşme hükümleri uygulanır. İfadesince yazılı olarak talep edilmesine rağmen sözleşme tarafı olmadığı gerekçesi ile bu talebin red edildiği, Ancak sözleşme tarafı olmamakla birlikte söz konusu soruşturma ve ceza işlemler yönünden bizzati olaydan etkilenen davacı doktorun talebinin kurumca reddinin ve itiraz hakkını kullanamamış olması yönünde hukuksal ve yasal hak ihlalinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir. " alınan bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmekle; uzman bilirkişilerden mahkememizce 15/04/2019 tarihinde ek rapor alınmış alınan ek raporda ; " önceki rapora atıf yapılarak rapor düzenlenmiştir. "
Mahkememizce 09/01/2020tarihli karar duruşmasında davacının hakkında tesis edilen ceza işlem nedeni ile çalışamadığı ve boşta geçirdiği süreye ilişkin uğradığı zararın tespiti ile bu zararın davalı kurumdan tahsiline ilişkin tazminat davasının bu dosyadan ayrılarak ayrı bir esasa kaydı yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalı kurum davacı hakkında işlem tesis ederek yasal haklarına müdahalede bulunmasına rağmen, davacı tarafından yapılan itirazı sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle reddetmiş ve itiraz hakkını kısıtlamıştır. Bu durum İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesi"nin 2018/237 esas ve 2018/2624 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere ; davacı başvurusuna verilen cevabı içeren dava konusu işlemin idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem olduğu, idarenin tek yanlı ve kamu gücünü kullanmak suretiyle tesis edildiği dikkate alındığında, açılan dava idari yargının görev alanına girdiğinden davanın reddine ..." dair 9.1.2020 gün, K:2020/5 sayılı kararı 17.3.2020 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, aynı yöndeki taleple bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.
ISPARTA İDARE MAHKEMESİ: E:2020/814 sayılı dosyasında "... Dosyanın incelenmesinden, E. Sağlık Hizm. İnş. Taah. Pet. Taş. Tem. Gıd. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti."ye ait bulunan Özel E.Tıp Merkezi hakkında yapılan inceleme neticesinde getirilen teklif uyarında,davacı hakkında 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesinin 8.4 maddesi uyarınca MEDULA sisteminden 6 (altı) ay süreyle pasif hale getirilmesine ilişkin 15/06/2017 gün ve 7618000 sayılı İzmir Sosyal Güvenlik Merkezi Kemeraltı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü işleminin tesis edildiği, bu işleme karşı açılan davanın idari yargının görev alanına girdiği gerekçesiyle Isparta 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.01.2020 tarih ve E:2018/459, K:2020/5 sayılı kararıyla görev yönünden reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 13.07.2020 tarihli ara kararına SGK Isparta İl Müdürlüğü tarafından verilen cevapta, davacının 15.03.2006 tarihinden itibaren 4/c emekli aylığı aldığı bildirilmiş, hizmet dökümünün incelenmesinden ise son hizmetinin 5510 sayılı Kanunun 4/a bendine tabi olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davacı hakkındaki dava konusu MEDULA sisteminden 6 (altı) ay süreyle pasif hale getirilmesine ilişkin 15/06/2017 gün ve 7618000 sayılı işlemin İzmir Sosyal Güvenlik Merkezi Kemeraltı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü tarafından tesis edildiği ve davanın açıldığı tarih itibariyle davacının kamu görevlisi sıfatı bulunmadığı anlaşıldığından, iş bu davanın görüm ve çözümünde genel yetki kuralı uyarınca dava konusu işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olan İzmir İdare Mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, iş bu karara karşı temyiz/istinaf yolu kapalı olduğundan dava dosyasının bekletilmeksizin yetkili İzmir İdare Mahkemesine gönderilmesine, ..." dair 12.8.2020 gün, K:2020/1028 sayılı kararı üzerine İzmir 2. İdare Mahkemesi"nce E:2020/1103 sayı ile kaydedilen dosyada "... Dava dosyasının incelenmesinden; E. Sağlık Hizm. İnş. Taah. Pet. Taş. Tem. Gıd. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti."ye ait bulunan Özel E.Tıp Merkezi hakkında yapılan inceleme neticesinde, davacının Özel E.Tıp Merkezinde fiilen hiç çalışmadığı ve diplomasını kiraladığı sonucuna varıldığından İzmir Sosyal Güvenlik Merkezi Kemeraltı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü"nün 15/06/2017 gün ve 7618000 sayılı işlemi ile 2012 yılı sözleşmesinin 8.4 maddesi uyarınca MEDULA sisteminden 6 (altı) ay süreyle pasif hale getirileceği hususunun davacıya bildirildiği, davalı kurumun sağlık sigortası kapsamında hizmet sunucuları ile yaptığı sözleşmeler uyarınca davacının çalıştığı özel sağlık kuruluşundan hizmet satın aldığı, davalı kurumun bu kapsamda özel hukuk hükümlerine tabi bir kamu tüzelkişisi olduğu, uyuşmazlığın özel hukuk sözleşmesi niteliğinde hizmet alım sözleşmesinin uygulanmasına yönelik olarak yaptırım niteliğinde bir işlemden doğduğu, özel hukuk sözleşmesi niteliğinde hizmet alım sözleşmelerinin uygulanmasından kaynaklanan işleme yönelik açılan davanın özel görev kuralları uyarınca adli yargı yerinde görülmesi gerektiği görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığımızın çözümünde Mahkememizin görevli olmadığına, uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yerinin görevinde olduğuna, davanın Isparta 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve kesinleşen 09.01.2020 tarih ve E:2018/459, K:2020/5 sayılı karar üzerinde Mahkememizde açılmış olması nedeniyle görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa"nın 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvurulmasına, Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesine, dava dosyamızın Isparta 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden getirtilecek E:2018/459 sayılı dava dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, ..." 3.9.2020 tarihinde karar vererek 19.10.2020 gün ve E:2020/1103 sayılı yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 6.11.2020 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 14.12.2020 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun"un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Burak Cenk İLHAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davanın; davalı Kurumun 15.6.2017 tarih, B.13.2.SGK.4.35.20.02/7618000 sayılı, "Sözleşme hk." konulu yazısıyla davacının 6 ay süreyle MEDULA sisteminden pasif hale getirilmesine ilişkin cezai uygulamanın iptali, bu işlem sebebiyle davacının çalışamadığı süreye ilişkin uğradığı zararın tespiti ile davalıdan tahsili istemleriyle açıldığı anlaşılmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun "Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi" başlıklı 73. maddesinin Birinci fıkrasında;
"Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır." hükmüne yer verilmiş;
Aynı Kanun"un "Uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 101. maddesinde;
"Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." denilmiştir.
26.3.2016 gün ve 29665 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmelerinin/Protokollerinin Hazırlanması ve Akdedilmesine İlişkin Yönetmeliğin "Genel İlkeler" başlıklı 5. maddesinde;
"(1) Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri; Kurum ile yurt içindeki ve/veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler/protokoller yoluyla sağlanır.
(2) Sözleşmeler/protokoller yoluyla satın alınacak sağlık hizmetleri, bu hizmetlerin 24/3/2013 tarihli ve 28597 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde tanımlanan sağlık hizmeti sunucularının hangilerinden karşılanacağı ile sağlık hizmetlerinin satın alımına ilişkin kurallar Kurum tarafından belirlenir.
(3) Kurum, sunulan sağlık hizmetleri karşılığında, SHS’lere ilgili mevzuat ile sözleşmelerde/protokollerde belirlenen usul ve esaslar doğrultusunda ödeme yapar.
(4) Kurumca genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile sağlık hizmeti sunucularına, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen her türlü ödeme, ilgili mevzuata göre geri alınır.
(5) Kurum, sağlık hizmetleri sunumunda gerekli gördüğü hallerde SHS tarafından sözleşme/protokol kapsamında sunulan hizmetlere ilişkin veri ve bilgiye ulaşma ve temin etme hakkına sahiptir. Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık bilgilerinin gizliliği esastır.
(6) Sözleşmelerin/protokollerin akdedilmesine ilişkin süreç ile bu aşamada ibraz edilmesi gereken belgeler Kurum tarafından belirlenir.
(7) Sözleşmelerde/protokollerde, ceza koşulu ve/veya fesih gerektiren fiiller, fesih uygulama kriterleri ve sözleşme/protokol yapılmayacak sürelere yer verilebilir. Bu süreler sonunda sağlık hizmeti sunucusunun başvurusu halinde gerekli şartları taşıyanlarla sözleşme/protokol yapılabilir.
(8) Sözleşmelerde/protokollerde ceza koşulu veya fesih uygulamasını gerektiren fiillerin 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yönünden de suç oluşturması halinde ilgililer hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulur.
(9) Kurumca bu Yönetmelikte belirlenen koşulların gerçekleşmesi halinde ilgili mevzuata uygun şekilde sözleşmelerde/protokollerde değişiklik yapılabilir.
(10) Sözleşmelerde/protokollerde SHS’nin, Kurumdan doğmuş ve doğacak alacaklarını devir ve temlik edemeyeceğine ilişkin hükümlere yer verilir.
(11) Sözleşmelerde/protokollerde SHS’nin, kişilere ve Kuruma ait bilgilerin gizliliği ile ilgili yasal yükümlülüklere uyacağına ilişkin hükümlere yer verilir.
(12) Sözleşmelerde/protokollerde, SHS’nin; sahip, unvan, ortak ve adres değişiklikleri ile devri halinde hak ve yükümlülüklerine ilişkin hükümlere yer verilebilir.
(13) SHS’nin işletme hakkının devri, kiralama da dahil olmak üzere işletmenin devri gibi sonuç doğurur. Bu kapsamda devreden ile devralanın her türlü Kurum alacakları yönünden müşterek ve müteselsil sorumluluğu devam eder. Hem devredenin hem de devralanın Kurum alacakları tahsil edilmeden devralan SHS ile sözleşme/protokol yapılmaz.
(14) Kurum tarafından sözleşmesi feshedilmiş SHS ile feshe neden olan fiillere bağlı olarak oluşan Kurum alacakları tahsil edilmeden ve fesih süresi tamamlanmadan yeni bir sözleşme yapılmaz.
(15) Kurum tarafından sözleşmesi feshedilmiş SHS’nin devri halinde feshe neden olan Kurum alacakları tahsil edilmeden ve fesih süresi geçmeden devralan sağlık hizmeti sunucusu ile sözleşme yapılmaz. Sözleşme yapılmayan veya sözleşmesi feshedilen sağlık hizmeti sunucusunun muayene ve işlemlere ilişkin fatura bedelleri ödenmez.
(16) Sözleşmelerde/protokollerde, mücbir sebeplerin varlığı halinde, ceza koşulu ve feshe ilişkin yaptırımların uygulanmayacağına ilişkin hükümlere yer verilebilir.
(17) Sözleşmelerde/protokollerde, ek sözleşmelerin/ek protokollerin SHS’ler tarafından imzalanmaması durumunda, sözleşmelerin/protokollerin feshedileceğine ilişkin hükümlere yer verilebilir.
(18) Kurum, sözleşme/protokol kapsamında her türlü inceleme ve denetim yapmaya ve buna ilişkin kurallar belirlemeye yetkilidir.
(19) Kurum, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tabi sağlık hizmeti sunucuları tarafından yatan ve/veya günübirlik tedavi kapsamındaki hastalarda kullanılacak ve Kurumca belirlenecek olan tıbbi malzemeleri ve temini zorunlu ilaç ve/veya ilaç gruplarını, tıbbi malzeme tedarikçilerinden veya ecza depolarından temin etmek amacıyla sözleşme yapabilir, Kurum tarafından bu SHS’lere yapılan ödemeler, sağlık hizmeti sunucusunun Kurumdaki alacağından mahsup edilir.
(20) 18/4/2014 tarihli ve 28976 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Genel Sağlık Sigortası Uygulamaları Yönetmeliğinin, sözleşmelerin/protokollerin hazırlanması, akdedilmesi ve yürürlüğe konulmasına ilişkin hükümleri birlikte uygulanır." denilmiş;
"Sözleşmelerin/protokollerin hazırlanması" başlıklı 6. maddesinde;
"(1) Sözleşmeler/protokoller, kanunlarla tanımlanmış istisnalar hariç olmak üzere Kurum tarafından hazırlanır.
(2) Kamu idareleri sağlık hizmeti sunucuları ile yapılacak sözleşmeler/protokoller, Kurum ve kamu idaresi yetkili makamının onayı ve taraflarca imzalanması ile geçerlilik kazanır.
(3) Kamu idareleri sağlık hizmeti sunucuları dışındaki diğer sağlık hizmeti sunucuları ile yapılacak sözleşmeler/protokoller, kanunlarla tanımlanmış istisnalar hariç olmak üzere Kurum onayı ile yürürlüğe girer, Kurum ve taraflarca imzalanması ile geçerlilik kazanır.
(4) Kurum, Kanunun 73 üncü maddesi gereği, sözleşme ücretine tabi olan SHS’den sözleşme imzalamak için ücret alabilir.
(5) Sözleşmelerin/protokollerin geçerlilik süresi altı aydan az olamaz. İhtiyaç duyulan alanlarda oluşturulacak alternatif geri ödeme modelleri üzerinden sağlık hizmetinin finansmanı için yapılacak sözleşmelerde süre Kurum tarafından belirlenir.
(6) Sözleşmelerin/protokollerin geçerlilik süresi sonunda; Kuruma olan borcu, Kurum bilgi işlem sistemi (MEDULA) üzerinden iletilen toplam tahakkuk tutarına göre hesaplanacak son altı aylık fatura ortalamasını aşan SHS’lerle, götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi/protokolü olan SHS’ler hariç olmak üzere sözleşme/protokol yapılmaz.
(7) Sözleşme ve/veya SHS’nin türüne göre Kurum tarafından ilgili SHS’den teminat mektubu istenebilir. Teminat tutarının belirlenmesi ile teminat alınmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından belirlenir.
(8) İlk defa sözleşme/protokol yapılacak SHS’ler, mahalli sağlık hizmeti sunumu ihtiyacı, kamu yararı, aktüeryal denge, sözleşme talep eden SHS’lerin ve o bölgedeki diğer SHS’lerin niteliği değerlendirilerek Kurum tarafından belirlenir.
(9) Yeni dönem için sözleşmesi/protokolü yenilenecek SHS’ler, Kurumca daha önce yapılan tespitler, hasta memnuniyeti, kamu yararı, aktüeryal denge ve verimlilik gibi ölçütler değerlendirilerek Kurum tarafından belirlenir." denilmiştir.
Bir kamu hizmetinin yürütülmesi için ihtiyaç duyulan mal veya hizmet temini sırasında, "idarede kanunilik" ilkesi gereğince idarenin belirli usul ve esaslara uyması zorunlu olup; işin sözleşmeye bağlanmasından önce geçen bu süreçte tesis edilen işlemlerin, kamu gücüne dayalı, re"sen ve tek yanlı olması nedeniyle idari işlem niteliğini taşıması karşısında, yargısal denetiminin idare hukuku ilkelerine göre idari yargı yerlerince yapılacağı tartışmasızdır.
İdari sözleşme, idarenin kamusal yetkisine dayanarak, kamu hizmeti gerekleri ve kamu yararı nedeniyle yaptıkları sözleşmelerdir. Bunlar idarenin ayrıcalıklı ve üstün, hak ve yetkilerini içerirler. İdare, bu sözleşme hükümlerinde tek yanlı değişiklik yapabilir ya da sözleşmenin feshine gidebilir, Bu nitelikte olmayan diğer sözleşmeler ise, genellikle özel hukuk alanında, özel hukuk kurallarına göre düzenlenir.
Dosyanın incelenmesinden; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı İzmir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kemeraltı Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi"nin 15.6.2017 tarih, B.13.2.SGK.4.35.20.02/7618000 sayılı, "Sözleşme hk." konulu yazısında; "... Kurumumuz müfettişliğince E. Sağlık Hizm.İnşaat Taahüt Petrol Taşımacılık Tem.Gıda İth. İhr.-San.Ve Tic.Ltd.Şti.ye ait Mardin İli, Midyat ilçesinde faaliyet göstermiş olan Özel E.Tıp Merkezi hakkında yapılan incelemede; alınan hasta ifadelerinden 977 adet sunulmamış sağlık hizmetlerinin faturalandırıldığı, Dr. Abdülaziz Deniz’ in 14.09.2013- 21.09.2013 tarihte kesin olarak acilde olmadığını beyan etmesine rağmen 211 adet işlemin Dr. Abdülaziz Deniz tarafından hastalara sunulmadığı halde faturalandırma yapıldığı, Dr. Murat Hüsrev Tan’ ın Özel E.Tıp Merkezinde fiilen hiç çalışmadığı ve diplomasını kiraladığı anlaşıldığından 1270 işlemin Dr. Murat Hüsrev Tan tarafından gerçekleştirilmiş gibi faturalandırıldığı tespit edilmiş olup; anılan tıp merkezine sözleşme hükümleri kapsamında gerekli cezai işlemler uygulanmıştır.
Diğer taraftan yine söz konusu teftiş raporunda, Kurum müfettişliğince tespit edilen sahte ve gerçek dışı muayene kayıtlan ve isteyerek, kasti olarak işleyen doktorlar (... TC Kimlik Numaralı Mahmut Coşkun, ... T.C. Kimlik Numaralı Fuat Uçucu ... T.C. Kimlik Numaralı Murat Hüsrev Tan) için 2012 yılı sözleşmesinin 8.4 maddesi (8.4. Bu sözleşmenin (11.1.13), (11.1.14), (11.1.15), (11.1.16), (11.1.17) ve (11.1.18) numaralı maddelerinde yer alan fiillerin SHS’de görevli hekim tarafından kasıtlı olarak işlendiğinin tespit edilmesi halinde, durumun SHS’ye tebliğ tarihinden itibaren 6 (altı) ay süreyle Kurumla sözleşmeli SHS’lerce bu hekim üzerinden hizmet bildirilemez. Buradaki takip yükümlülüğü Kuruma aittir.) doğrultusunda işlem yapılması gerektiği bildirilmiştir.
Müdürlüğümüze intikal eden müfettiş raporuna istinaden 2012 yılı sözleşmesinin 8.4. maddesi gereği bu yazımızın tebliğ tarihinden itibaren 6 ay süre ile MEDULA Sisteminden pasif hale getirileceğiniz hususunu;
Bilgilerinize rica ederim." denildiği, davacının, 22.6.2017 tarihli dilekçesi ile davalı Kurumun belirtilen yazısındaki işleme itiraz ettiği, itirazının kabul edilmemesi halinde 2017 Sağlık Hizmetleri Satın Alım Sözleşmesinin 14.9 maddesinde yer alan "Ancak yazılı olarak talep edilmesi halinde bu sözleşme hükümleri uygulanır" hükmü gereğince hakkında uygulanacak cezai işlemle ilgili bu hüküm uyarınca işlem yapılması yönünde talepte bulunduğu, itirazının da söz konusu talebinin de davalı Kurumca kabul edilmemesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.
2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi hükümleri incelendiğinde; Sözleşme taraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu ile Özel E.Tıp Merkezi olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce, Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi"nin, idarenin kamusal yetkisine dayanarak, kamu hizmeti gerekleri ve kamu yararı nedeniyle yaptıkları sözleşmeler kapsamında olduğu kabul edilerek bu sözleşmenin idari sözleşme olduğu sonucuna varılmış olup, davalı Kurumun, 15.6.2017 tarihli yazısında 2012 yılı sözleşmesinin 8.4 maddesine atıfta bulunarak dava konusu işlemi tesis ettiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, İzmir 2. İdare Mahkemesi"nin başvurusununreddine karar vermek gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 2. İdare Mahkemesi"nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 14.12.2020 gününde, Üyeler Birol SONER, Nurdane TOPUZ, Ahmet ARSLAN"ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Burhan Şükrü Mehmet Birol
ÜSTÜN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN
KARŞI OY
Dava; davalı Kurumun 15.06.2017 tarih, B.13.2.SGK.4.35.20.02/7618000 sayılı, “Sözleşme hk.” konulu yazısıyla davacının 6 ay süreyle MEDULA sisteminden pasif hale getirilmesine ilişkin cezai uygulamanın iptali, bu işlem sebebiyle davacının çalışamadığı süreye ilişkin uğradığı zararının tespiti ile davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 25.01.2012 günlü, 28184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 22.12.2011 günlü, E:2010/65, K:2011/1691 sayılı kararıyla, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 101. Maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir; bu hükümle, Kanunun 102. maddesindeki İdarî para cezalarıyla ilgili davaların idare mahkemelerinde görülmesi dışında, Kanun kapsamındaki tüm uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görülmesi öngörülmüştür.
Anayasa’nın, Cumhuriyetin niteliklerinin belirlendiği 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin insan haklarına saygılı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik, sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır. Hukuk devleti, insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir.
Anayasa’nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”; 140. maddesinin birinci fıkrasında, “Hâkimler ve savcılar adlî yargı hâkim ve savcıları olarak görev yaparlar”; 142. maddesinde, “Mahkemelerin kuruluş, görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir”; 155. maddesinin birinci fıkrasında da, “Danıştay, İdarî mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir İdarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar” kurallarına yer verilmiştir. Anayasa’nın 37. maddesinde ise “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz” denilmiştir.
Anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgularken, devlet içinde tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimine bağlı olmasını amaçlamıştır. Yargı denetimi demokrasinin “olmazsa olmaz” koşuludur. Anayasa’nın “idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” kuralıyla benimsediği husus da etkili bir yargısal denetimdir. Anayasa"nın 125. maddesinin birinci fıkrasında yer alan kural, yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adlî ve İdarî yargı ayrımına gidilmiş ve İdarî uyuşmazlıkların çözümünde İdare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, kural olarak idare hukuku alanına giren konularda İdarî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak İdarî yargının denetimine bağlı olması gereken İdarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir.
5510 sayılı Kanun ile birlikte sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış, özel hukuk niteliği ağır basan sosyal güvenlik hukuku alanı oluşmuştur. İtiraz konusu kuralda, ayrım yapılmaksızın 5510 sayılı Kanundaki iş ve işlemler hakkında genel bir düzenleme yapılmış ve aksine hüküm bulunmayan hallerde, Kanun kapsamındaki uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak iş mahkemeleri gösterilmiştir. İş Mahkemeleri, iş hukuku alanındaki uyuşmazlıkları çözmekle görevli, ihtisaslaşmış adlî yargı mahkemeleridir. Yasa koyucu 5510 sayılı Kanun kapsamındaki iş ve işlemler, prim esasına dayalı yeni sistemin niteliğine bağlı olarak iş mahkemelerinin görev alanı kapsamına alabilir. Sosyal güvenlik hukuku kapsamında aynı konuya ilişkin tüm uyuşmazlıkların, bu alanda görevli uzman mahkeme olan iş mahkemelerinde görülmesinin, hak arama özgürlüğünün kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı da açıktır.
Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun Hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmeyerek, 31.05.2006 günlü, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 101. maddesinin”... bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.” Bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine” karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 5510 sayılı Kanunun 101. maddesiyle ilgili olarak verdiği karar dikkate alınarak, Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmeleri; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin (E:2020/1237, K:2020/3905), Danıştay 15. Dairesi’nin (E:2016/5381, K:2018/5618), Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun (E:2018/2523, K:2020/1390) ve Mahkememizin (E:2019/740, K:2019/770 ve E:2013/1649, K:2013/1862) kararlarından anlaşılacağı üzere; Yargıtay, Danıştay ve Mahkememiz tarafından “özel hukuk sözleşmesi” olarak kabul edilmiştir.
2012 Yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alım Sözleşmesi hükümleri incelendiğinde; Sözleşme taraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu ile Özel E.Tıp Merkezi olduğu; konusunun, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sağlık yardımları karşılanan kişilere çeşitli branşlarda vermeyi kabul ve taahhüt ettiği hizmetlerle sınırlı olmak üzere sağlık hizmetlerinin sağlanmasının usul ve esasları ile karşılıklı hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi olarak belirtildiği; bu sözleşmede geçen “Kanun” ibaresiyle 5510 sayılı Kanun’un ifade edildiği; sözleşmenin 6. maddesinde; tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirtildiği; 10. maddesinde; Ödeme Şartları ve Zamanı üst başlığı altında ödeme usul ve esaslarının belirlendiği; 8.4. maddesinde “Bu sözleşmenin (11.1.13), (11.1.14), (11.1.15), (11.1.16), (11.1.17), (11.1.18) numaralı maddelerinde yer alan fiillerin SHS’de görevli hekim tarafından kasıtlı olarak işlendiğinin tespit edilmesi halinde, durumun SHS’ye tebliğ tarihinden itibaren 6 (altı) ay süreyle Kurumla Sözleşmeli SHS’lerce bu hekim üzerinden hizmet bildirilemez. Buradaki takip yükümlülüğü Kuruma aittir.” denildiği anlaşılmakta olup; 8.4. maddesinde belirtilen sözleşme maddelerinin içerikleri şöyledir:
“11.1.13. Sağlık Bakanlığınca yasaklanan ilaç ve tıbbi malzemelerin verildiği ve/veya kullanıldığının tespit edilmesi halinde her bir İlaç ve tıbbi malzeme için 30.000-TL,
11.1.14. Bozuk, zamanı geçmiş ilaç, kan ve kan bileşenleri ve/veya tıbbi malzemelerin verildiği ve/veya kullanıldığının tespit edilmesi halinde her bir ilaç, kan ve kan bileşeni ve/veya tıbbi malzeme için 30.000-TL,
11.1.15. Sağlık hizmeti sunulmadığı halde Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde 10.000-TL"den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 (beş) katı,
11.1.16. Faturanın veya faturaya dayanak oluşturan belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin tespiti halinde 10.000-TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 (beş) katı,
11.1.17. Kurum tarafından sağlık yardımları karşılanmayan kişilere sunulan sağlık hizmetinin Kurum tarafından sağlık yardımları karşılanan kişiler üzerinden fatura edilmesi halinde 10.000-TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 (beş) katı,
11.1.18. Fatura ve/veya eki belgeler üzerinde Kurum zararına sebebiyet verilecek şekilde tahrifat yapıldığının tespiti halinde 10.000-TL’den az olmamak üzere işlem bedellerinin 5 (beş) katı, cezai şart uygulanır ve tespit edilen fiiller açıkça belirtilmek suretiyle SHS’ye tebliğ edilir.”
“Sözleşmenin Feshine İlişkin Hükümler” başlıklı 11.2. maddesinde; tarafların önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi her zaman feshedebileceği ifade edilmiştir; sözleşmenin “Yetkili Mahkeme” başlıklı 15. maddesinde; sözleşmenin uygulanmasından doğan uyuşmazlıklarda ... mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğu belirtilmiştir.
Somut olaydaki sözleşmenin; taraflara karşılıklı olarak çeşitli hak ve yükümlülükler getirdiği, tarafların serbest iradelerine dayandığı, ticari nitelikli olduğu, kamu hukukunun ve dolayısıyla kamu gücünün bu sözleşmede yerinin bulunmadığı; sözleşmede, tarafların karşılıklı fesih yetkilerinin bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda, sözleşmenin kamu hukuku ağırlıklı değil, tarafların serbest iradesi ile oluştuğu anlaşılmaktadır. İdarenin sözleşmedeki fesih ve diğer yetkilerinin karşı taraftan fazla olması, bu sözleşmenin özel sözleşme niteliğini etkilemediği gibi; kamu hizmetine ilişkin olsa da idarenin üstün yetkilerle donatıldığı anlamına gelmemekte olup, davalı Kurumun, 15.06.2017 tarihli yazısında 2012 yılı sözleşmesinin 8.4 maddesine atıfta bulunarak dava konusu işlemi tesis ettiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargı görevlidir.
Bu gerekçelerle uyuşmazlıkta idari yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyoruz. 14.12.2020
Üye Üye Üye
Birol Nurdane Ahmet
SONER TOPUZ ARSLAN