Resmi belgede sahtecilik - nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/3102 Esas 2015/3941 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3102
Karar No: 2015/3941
Karar Tarihi: 10.09.2015

Resmi belgede sahtecilik - nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/3102 Esas 2015/3941 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, bir şirketten aldığı malzemeler karşılığında verdiği sahte imzalı senetler nedeniyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlemiştir. Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararı onanmıştır. Ancak adli para cezasının alt sınırı gereksiz şekilde yüksek tayin edildiği için karar düzeltilerek onanmıştır. Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararı ise zincirleme suç hükümlerinin yanlış uygulanması nedeniyle bozulmuştur. Kararda geçen kanun maddeleri 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi, 1412 sayılı CMUK'nın 321. ve 322. maddeleridir.
23. Ceza Dairesi         2015/3102 E.  ,  2015/3941 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    Sanığın, katılan şirketten aldığı malzemeler karşılığı vermiş olduğu üç adet senetteki keşideci altındaki imzaların, sahte olduğu, sanığın bu şekilde resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia edilen olayda;
    1- Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
    Sanığın savunması, senetler üzerindeki keşideci imzalarının sahte olarak oluşturulduğunun bilirkişi raporu ile tespiti, sanığın senetteki imzasını kabulü, tanıkların aşamalardaki beyanları ve tüm dosya kapsamından sanığın sahte imzalı senetleri katılana vermek suretiyle menfaat temin ettiği anlaşıldığından nitelikli dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafisinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak ;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 240 gün olarak tayin edilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "240 GÜN", "200 GÜN" ve "20X200=4.000.00 TL." terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla "5 GÜN", "4 GÜN" ve "80 TL" ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
    2- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde ;
    Sanığın savunması, senetler üzerindeki keşideci imzalarının sahte olarak oluşturulduğunun bilirkişi raporu ile tespiti, sanığın senetteki imzasını kabulü, tanıkların aşamalardaki beyanları ve tüm dosya kapsamından sanığın keşideciye ait imzaların sahte olarak atıldığı senetleri, kefil olarak imzalayıp kullandığı anlaşıldığından resmi belgede sahtecilik suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda katılana karşı aynı suçu birden fazla işlemesi nedeniyle TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği, olayımızda ise sanığın aldığı mallara karşılık verdiği suça konu senetleri aynı anda vermesi nedeniyle TCK’nın 43. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/09/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.








    Hemen Ara