Esas No: 2022/9891
Karar No: 2022/13138
Karar Tarihi: 25.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9891 Esas 2022/13138 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/9891 E. , 2022/13138 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.10.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ....08.2014 tarihli asgari süresi on yıl belirlenmiş belirsiz süreli sözleşme imzaladığını, 24.07.2015 tarihine kadar kalite güvence müdürü olarak çalıştığını, işveren tarafından haklı bir sebep olmadan ... sözleşmesine son verildiğini, davacı ve arkadaşlarına özel teklifler ve asgari on yıl sözleşme garantisi verilerek ... ... İçecek A.Ş'den transfer edildiğini, bildirimsiz yapılan fesih nedeniyle ihbar tazminatı, ücretinin eksik ödenmesi sebebiyle bakiye ücret ve sözleşmenin süresinden önce haksız feshedilmesi nedeniyle de cezai şart taleplerinin olduğunu, davacının normal çalışmasının haftanın 5 günü 08.00-18.00 saatleri arasında olmasına rağmen haftada en az 6 gün çalıştırıldığını, cumartesi günleri 08.00 ile en erken 16.00 saatleri arasında çalıştığını, genel tatil günlerinde de çalışmanın devam ettiğini ileri sürerek ihbar tazminatı, bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat, cezai şart, fazla çalışma, ulusal ... ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ....08.2014-24.07.2015 tarihleri arasında kalite güvence müdürü olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının Şirket yetkilisi ... Doğanay tarafından işe alındığını, sözleşmenin işçi tarafından hazırlandığını, işverenin birçok maddeye çekince koyarak sözleşmeyi imzaladığını, davacının belirsiz süreli ... sözleşmesi kapsamında çalıştığını, ... sözleşmesinin belirli değil belirsiz süreli olduğunu, bu nedenle davacının cezai şart talep hakkının bulunmadığını, cezai şart bakımından karşılıklılık bulunmadığını, cezai şart talebi kabul edilecek olursa bunun oranlama suretiyle belirlenmesi gerektiğini, belirsiz süreli ... sözleşmesi söz konusu olduğundan bakiye süre ücreti talep edilemeyeceğini, bakiye süre ücreti hesaplanacak olursa davacının başka bir işten elde ettiği gelir veya kasten kazanmaktan feragat ettiği gelirlerin hesaplamadan mahsup edilmesi gerektiğini, ... sözleşmesi haklı sebeple feshedildiğinden ihbar tazminatı ... olmadığını, davacının fazla çalışma ve genel tatil talep ... bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.11.2019 tarihli ve 2015/754 Esas, 2019/799 Karar sayılı kararı ile ... 3. ... Mahkemesinin 2015/637 Esas, 2016/821 Karar sayılı dosyasının sonucunun beklenildiği, sözü edilen dosya ile 12.07.2014 tarihli, ....08.2014 tarihinde uygulanmaya başlanan hizmet sözleşmesinin "özel şartlar" başlıklı işverenin işçiye karşı edinimlerini belirleyen 11/1-e maddesinde “işveren işçiye her yıl ocak ayında 1 yıl önce gerçekleşen tüfe oranı+%5 oranında refah payı olmak üzere net ücrete zam yapacaktır." düzenlemesinin mevcut olduğu ve bu sebeple davanın kabulüne karar verildiği, kararın onandığı ve kesinleştiği, ücret hususunda ... 3. ... Mahkemesinin dosyasının sonucunun hükme esas alındığı; “sözleşmenin süresi” başlıklı maddede "Bu ... sözleşmesi 12/07/2014 tarihinde başlamış olup, 10 yıl sürelidir." şeklinde düzenleme bulunduğu, sözleşmenin belirsiz süreli sözleşme olduğu, objektif bir nedenin bulunmadığı, sözleşmenin asgari süreli sözleşme niteliğinde de olmadığı, bu sebeplerle bakiye süre ücreti talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, feshe dayanak olan mikrobiyolojik üreme meydana geldiği iddia edilen ürünlerin üretim sürecine girmeden hammadde kontrollerine ilişkin kayıtların dosya kapsamında bulunmadığı, yine davalı tarafın imha edildiği belirtilen mikrobiyolojik bozulma meydana gelen ürünlerin ... İl Gıda ve ... Hayvancılık Müdürlüğünün 16.03.2016 tarihli cevabi yazısı uyarınca 03.08.2015 tarihinde imha edilmediğinin bildirildiği, hatta bu konuda ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulduğu; ...'a ihraç edilmek üzere hazırlanan limonata ve portakal suyu ürünlerinin son kullanma tarihlerinin yanlış yazılması nedeniyle gümrükten geri dönmesi hususunda dosya kapsamında davacıya ihraç edilen ürünlerin son tüketim tarihinin farklı yazılacağı yönünde bir bildirimde bulunulduğunun davalı işveren tarafından ispatlanamadığı; kaldı ki bu husus davacının görevinde olmamakla bu yönüyle de haklı sebep oluşmayacağı, davacının çalışma süresine göre ihbar tazminatına hak kazandığı, ... sözleşmesinin 11/1-f maddesinde "Sözleşmenin işveren tarafından süresinden evvel feshinde işçinin en son aylık ücreti üzerinden 60 aylık net tutarı sözleşmenin fesih tarihinden 10 gün sonrasında bir defeda nakden ve tamamen işçiye gayrı kabili rücu olmak üzere ödemeyi kabul eder." şeklinde düzenleme bulunduğu, ... sözleşmesinin objektif şartları taşımaması sebebiyle belirsiz süreli olduğu, cezai şartın belirlenen süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğu, her ne kadar kanunda fahiş cezai şarttan indirim yapılması düzenlenmiş ise de, davalının tacir olduğu ve tacir sıfatına sahip olan borçlunun hakimden aşırı ceza koşulunun indirilmesini isteyemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alındığında cezai şartın fahiş nitelikte bulunmadığı ve yine davalı işverenin basiretli tacir olarak indirim isteyemeyeceği, bu sebeple cezai şarttan indirim yapılmaması gerektiği, davacının haftada 7 saat fazla çalışma yaptığı, dinî bayramların ilk günü dışındaki tüm ulusal ... genel tatil günlerinde çalıştığı gerekçeleriyle bakiye süre ücreti alacağı talebinin reddine diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 12.11.2020 tarihli ve 2020/1116 Esas, 2020/341 Karar sayılı kararıyla davacı işçinin işyerinde sürekli bir görev üstlendiği, ... sözleşmesinin belirli süreli olarak yapılmasını gerektiren objektif neden bulunmadığı, belirli süreli olma niteliğini haiz olmayan ... sözleşmesine dayalı olarak sözleşmenin kalan süresine ait ücret talebinin yersiz olduğu, bu kapsamda haksız işveren feshi nedeniyle davacı lehine ihbar tazminatına hükmedilmesinin doğru olduğu, sözleşmenin “İşverenin İşçiye Karşı Edimleri” başlıklı maddesinin (f) bendi uyarınca sözleşmenin işveren tarafından süresinden evvel feshinde işçinin en son aylık ücreti üzerinden altmış aylık net tutarı sözleşmenin fesih tarihinden on gün sonrasında bir defada nakden ve tamamen işçiye gayri kabili rücu olmak üzere ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin tespit edildiği, Yargıtay İçtihatı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 08.03.2019 tarihli ve 2017/10 Esas, 2019/1 karar sayılı ilâmına göre belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli olarak kabul edilen ... sözleşmesinde kararlaştırılan süreden önce feshe bağlı cezai şart hükmünün, belirlenen süre ile sınırlı olmak üzere geçerli olduğuna ilişkin kararı doğrultusunda davacı lehine cezai şarta hükmedilmesinin isabetli olduğu, Sözleşme ve dava tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanması gereken kanunun, 818 sayılı Borçlar Kanunu (818 sayılı Kanun) olduğu, anılan Kanun'da cezai şartın (ceza koşulu) düzenlendiği ancak tanımlanmadığı, 818 sayılı Kanun’un 161 nci maddesinin üçüncü fıkrasıyla “Hakim fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir” hükmü getirildiği, taraflar talep etmese bile hâkimin ceza koşulundan indirim yapılıp yapılmayacağını resen değerlendirmekle yükümlü olduğu, davalı tarafın anonim şirket olduğu ve dolayısıyla tacir sıfatına sahip olduğu tartışmasız ise de işveren ile işçi arasındaki ilişkinin ticari ... niteliğinde olmayıp 4857 sayılı ... Kanunu'ndan (4857 sayılı Kanun) kaynaklanan ve 4857 sayılı Kanun hükümlerine bağlı ve bu çerçeve içinde kendine özgü bir ... sözleşmesi olduğu, aksi kabul edilecek olsa dahi, davacının davalı işveren nezdindeki çalışma süresi, tarafların ekonomik durumu, davacının asıl borcun ifa edilmesi hâlinde elde edeceği yarar ile ceza şartının ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul ve adil ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması nedeniyle davacının uğradığı zarar ile davalının borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar ve davalının borca aykırı davranışının ağılığı birlikte değerlendirildiğinde Mahkemesince 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 182 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca indirim yapılmamasının yerinde olduğu gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.03.2021 tarihli ve 2021/498 Esas, 2021/6992 Karar sayılı bozma ilâmında; taraflar arasında imzalanmış ... sözleşmesinde açık bir hüküm olmadığından, cezai şart ile bakiye süre ücreti tutarı tazminatın bir arada istenmesinin mümkün olmadığı, davacıya bu konuda seçimlik hakkını kullanması için süre verilmesi gerektiği, davacının cezai şart alacağının hüküm altına alınmasını seçmesi ihtimalinde; davacının çalıştığı ve çalışması gereken süreler de dikkate alınarak 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin son fıkrası gereği indirim yapılmak suretiyle belirlenecek cezai şart miktarının tespit edilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, davacının bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminat isteminin hüküm altına alınmasını seçmesi ihtimalinde; bakiye süre ücretinden kaynaklı tazminatın cezai şart niteliğinde olmadığı, bakiye süre ücretinden yapılacak indirimin somut verilere dayalı olması gerektiği ancak taraflar arasındaki ... sözleşmesinin 10 yıl süreli kararlaştırıldığı, bakiye sürenin 11.07.2024 tarihinde sona ereceği gözetildiğinde söz konusu alacak yönünden bilinmeyen bir dönem bulunduğu, bilinmeyen dönem yönünden, işçinin nitelikleri, yaptığı ..., ... bulma olasılığı, işçinin alabileceği ücret vb. hususlar değerlendirilerek varsayımsal bir indirime gidilmesi gerektiği, taraflar arasındaki ... sözleşmesi belirli süreli olduğundan ihbar tazminatına hükmedilemeyeceği gerekçesiyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile
"...16/12/2021 tarihli celsede davacı vekili bakiye süre ücret alacağı talebinin bulunduğunu belirtmiştir. Seçimlik ceza koşulunda alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir. Buna göre o koşulun gerçekleşmesi, yani borçlunun asıl edimi hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ya asıl edimin ifasını ister ya da bundan vazgeçerek ceza koşulunun ödenmesini talep eder. Seçimlik ceza koşulunda alacaklı hem asıl edimin ifasını hem de ceza koşulunun ödenmesini isteyemez. Davacı seçimlik hakkını bakiye süre ücret alacağı yönünden kullandığından cezai şart alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında ücrete ilişkin ihtilaf bulunmaktadır. Davacı ... ... yerinde .../08/2014 tarihinde 9.000,00 TL maaşla işe başladığını, sözleşmenin özel şartları içerir 11. Maddesinde her yıl ocak ayında bir önceki yıl gerçekleşen tüfe oranı + %5 oranında refah payı olmak üzere net ücrete zam yapılacağının belirtildiğini beyan etmiştir. Davalı ise, 9.000,00 TL ücret ile başladığını, bu sözleşmenin hükmünün o yıldan itibaren geçerli olmadığını belirtmiştir. Taraflar arasında ... 3. ... Mahkemesi'nin 2015/637 Esas, 2016/821 Karar sayılı dosyasının sonucu beklenilmiş olup, bu dosya itirazın iptali talebine ilişkindir. Bu dosyada 12/07/2014 tarihli .../08/2014 tarihinde uygulanmaya başlanan hizmet sözleşmesinin özel şartlar başlıklı işverenin işçiye karşı edinimlerini belirleyen 11/1-e maddesinde işveren işçiye her yıl ocak ayında 1 yıl önce gerçekleşen tüfe oranı+%5 oranında refah payı olmak üzere net ücrete zam yapacaktır." düzenlenemesinin mevcut olduğu nedenle davanın kabulüne karar verildiği ve kararın istinaf edildiği son aşamada da temyiz edilmesi neticesinde kararın onandığı ve kesinleştiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda ücret hususunda 3. ... dosyasının sonucu hükme esas alınmıştır.
... Davacının işletme müdürü olarak vasıflı bir çalışan olması, feshi takip eden süreçte kolaylıkla ... bulmuş olması, dönemin ekonomik koşulları dikkate alındığında bilinmeyen dönem için hesaplanan bakiye süre ücretinden %40 indirim yapılmıştır. İndirim yapıldığında bilinmeyen dönem için 681.936,138 TL ve toplam 1.487.636,65 TL bakiye süre ücret alacağı olduğu..." gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının ... sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, fazla çalışma ile ulusal ... ve genel tatil ücreti alacağı bulunmadığını, hesaplamaya esas alınan tüketici fiyat endeksi oranlarının hatalı olduğunu, bakiye süre ücretinden yapılan varsayımsal indirimin tüm süre için yapılması gerektiğini ve miktarının yeterli olmadığını, ücret artışının 2016 yılından itibaren nazara alınmasının ve hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmişir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının seçim hakkını kullanarak talep ettiği bakiye süre ücretinin hesabı, indirim oranı ile davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
"(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
..."3. Değerlendirme
1.Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş Bölge Adliye Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, reddedilen dava konusu alacak toplamının 550.106,20 TL olduğu anlaşılmakta olup söz konusu tutar ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre davalı lehine 44.555,31 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan “7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 35.954,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin çıkartılarak yerine “7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 44.555,31 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davalı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesinse,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.