Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5687 Esas 2022/3957 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5687
Karar No: 2022/3957
Karar Tarihi: 08.09.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5687 Esas 2022/3957 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ve kat irtifakının sona erdirilmesi talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, yapılan bozma ilamına uyarak sözleşmenin feshine karar vermiş ancak taraf teşkili tamamlanmadığı için hüküm tesisine yer olmadığına hükmetmiştir. Temyiz başvurusu üzerine Yargıtay, mahkemenin usulü kazanılmış hakkı ihlal ettiği gerekçesiyle kararı bozmuştur. Mahkemece yapılacak işlemleri belirtirken, davacıların dava dışı arsa sahiplerine ve varsa mirasçılarına karşı dava açma hakkı olduğu belirtilmiştir. 1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda usulî kazanılmış hak müessesesi açıklanmış ve HMK'nın 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemesiyle usuli kazanılmış hakların korunacağı hükme bağlanmıştır.
Kanun maddeleri:
-BK'nın 163. maddesi
-1086 sayılı HUMK
-7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi.
6. Hukuk Dairesi         2021/5687 E.  ,  2022/3957 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın hüküm tesisine yer olmadığına yönelik verilen hüküm süresi içinde davacılar ... ve ... Mirasçıları ile davalı ... ve Sigorta Fonu vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

- K A R A R -
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalılar ... ve ...’un da aralarında olduğu arsa sahipleri ile davalı ... Ltd. Şti. arasında 09.08.1995 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, arsa sahiplerinin farklı parsellerdeki taşınmazlarının birleştirilerek tek parsel oluşturulduğunu, sözleşme gereğince inşaat ruhsatının alınmasından itibaren 30 ay içerisine tamamlanması gereken inşaatın tamamlanmadığını, bir kısım davalıların arsa sahiplerinden pay satın aldıklarını, taşınmaz üzerinde kat irtifakı tesis edildiğinden ortaklığın giderilmesini isteyemediklerini, sözleşmede arsa sahibi olan .....,....,....,...., ve...’nın kat irtifakı maliki olmadıklarını ileri sürerek anılan sözleşmenin feshine ve kat irtifakının sona ermesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., ... ve TMSF vekilleri davanın reddini istemiş, diğer davalılar davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı ... ile davalı ... ve ...'un hisseleri davadan sonra el değiştirdiğinden bu kişiler hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, Adana 4. Noterliği’nin 09.08.1995 tarih ve 34325 yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, kat irtifakının feshi davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ile dahili davalı TMSF vekili temyiz etmiştir.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe giren ilk halinde usuli kazanılmış hakka yer verilmemişse de bu ilkenin uygulanması, Yargıtay’ın içtihatları ile HMK’nın 177/2. maddesine 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemeye kadar devam etmiştir. Bu ek düzenleme ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” maddesi ile HMK’da hüküm altına alınmış olup usuli kazanılmış hakların korunacağı bu şekilde hükme bağlanmıştır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11.07.2013 gün, 2013/2348 Esas ve 2013/4865 Karar sayılı bozma ilâmında mahkemece yapılacak iş açıkça gösterilmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyulmuştur. Bozma ilâmına uyulduğuna göre bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağından mahkemece hükmüne uyulan bozma ilâmı uyarınca inceleme ve araştırma yapılması ve karar verilmesi zorunludur. Eldeki davada ise bozma ilâmına göre taraf teşkili tamamlanmadan hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; sözleşmede imzası bulunan dava dışı arsa sahiplerinin sözleşmeden doğan şahsi haklarını BK'nın 163. maddesi hükmüne uygun olarak temlik edip etmedikleri sorularak, temlik etmişlerse temlik belgelerini sunmak üzere süre verilmesi, temlik belgelerinin sunulması halinde temlik alanların davada yer alması gerektiğinin, temlik eden bu şahısların davada taraf olmaları gerekmediğinin gözetilmesi, temlik belgelerinin sunulmaması halinde dava dışı arsa sahibi...'nın ve paylarını devretmedikleri anlaşılan dava dışı arsa sahipleri...'in davaya muvafakatlarının usulünce sağlanması, ölmüşlerse mirasçılık belgelerinin dosyaya ibrazı sağlanarak mirasçıları varsa davacıya onların davaya onaylarını sağlamak veya terekeye temsilci tayini için süre verilerek, taraf teşkilinin sağlanması, davaya muvafakatleri sağlanamazsa davacılar vekiline adı geçen dava dışı arsa maliklerine ve varsa mirasçılarına karşı dava açmak üzere süre verilip, dava açılması halinde bu dava ile birleştirilmesi sağlandıktan sonra, işin esasına girilerek taraf delilleri değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi, kabule göre de sözleşmenin feshine karar verilmiş ise de, feshin koşulları ve sonuçları farklı olan geriye ya da ileriye etkili olup olmadığı hususunda bir karar verilmesi gerekirken, usuli kazanılmış hakka aykırı olacak şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davacılar vekili ile dahili davalı TMSF vekilinin diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekili ile dahili davalı TMSF vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacılar ile dahili davalı TMSF yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacılar vekili ile dahili davalı TMSF vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 08.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.









Hemen Ara