Esas No: 2021/3716
Karar No: 2021/6393
Karar Tarihi: 10.06.2021
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/3716 Esas 2021/6393 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu arsada 12/24 oranında hisse ile malik olduğunu, ortaklığın giderilmesi davası sonucu arsanın, davalı ..."a satıldığını, arsa üzerinde bulunan binaya tarafınca faydalı ve zaruri masraflar yapıldığını, açtığı mülkiyetin tespiti davasında yapmış olduğu imalatların bedelinin, yıpranmalı bedeli düşülerek 44.231,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davalıların hisselerine düşen payları oranında sebepsiz zenginleştiklerini, imalat bedelinin tarafına ait 12/24 hisse bedeli düşülerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 22.000,00 TL"nin ½ hissesi nisbetinde davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; ileri sürülen iyileştirmelerde davacının çalışması dışında ekonomik katkısının bulunmadığını, davacının taşınmazı tahliye ederken ekonomik değer ifade eden bir kısım malzemeyi sökerek sattığını, ileri sürerek davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 18.806,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1/2"şer hisse nispetinde davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24/05/2018 tarihli, 2016/16945 E. ve 2018/5805 K. sayılı ilamı ile, iyileştirme nedeni ile hükmedilecek miktarın, iyileştirmenin satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olması gerektiği, hesaplamada izlenecek yolun; konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla davacı tarafından yapılan faydalı giderlerin yapılmış ve yapılmamış olması halleri için ayrı ayrı olmak üzere taşınmazın ihale (satış) gününde ve aynı koşullarla satılmasından elde edilecek gerçek sürüm değerinin belirlenmesi, değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunların birbirine oranlanarak bulunan oranın, ihale ile yapılan satış bedeline uygulanması ve davacının yaptığı giderlerin ihale bedeline olan yansıma miktarının belirlenmesi olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; alınan bilirkişi raporları uyarınca davanın kısmen kabulüne, 12.607,54 TL"nin 6.303,77 TL"sinin davalı ..."tan 6.303,77 TL"sinin davalı ..."tan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak teşkil eder. Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde gereği yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir.
Somut olayda; hükme esas alınan raporda, faydalı imalatların yapılmamış olması durumunda taşınmazın değeri, taşınmazın satış tutarından faydalı imalat tutarının indirilmesi suretiyle bulunmuş; muhdesatların taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranı, bozma ilamında işaret edilen yöntemle hesaplanmamıştır.
Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sağlıklı olarak çözümü için izlenecek yol şöyledir: dava konusu taşınmaza ilişkin ortaklığın giderilmesi dosyası ile satış dosyasının uzman bilirkişi (daha önceki bilirkişi dışında belirlenecek) aracılığıyla incelenerek, davacı tarafından yapıldığı kabul edilen faydalı imalatlarla birlikte taşınmazın gerçek değeri ile faydalı imalatlar dikkate alınmaksızın taşınmazın değeri belirlenmeli ve bu şekilde elde edilecek gerçek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde, bunlar birbirine oranlanmalı, bu oran ihale ile yapılan satış bedelinden ortaklığın giderilmesi ve satış dosyasında yapılan masrafların çıkarılması sonucu bulunan bedele uygulanarak davacının yaptığı faydalı imalatların paydaşlara dağıtılarak bedele olan yansıma miktarı bulunmalı, bulunacak bu miktardan davalıların paylarına isabet eden miktarlara hükmedilmelidir. Örneğin; taşınmazın faydalı imalatlar olmaksızın değeri 500.000 TL, faydalı imalatlarla birlikte değeri 625.000 TL ise bunların birbirlerine oranı 500.000 / 625.000 = 0,8 dir. İhale bedelinin de 600.000 TL olduğunu kabul edersek, bu oran, bu bedele uygulandığında 600.000 * 0,8 = 480.000 TL bulunur. Paydaşlara payları oranında isabet etmesi gereken tutar bu 480.000 TL olup, 600.000 – 480.000 = 120.000 TL payları oranında haksız ihtisabıdır. Eğer faydalı giderlerin yapılmış olması hali ile, yapılmamış olması halinde, belirlenen değerler arasında fark olmadığının anlaşılması durumunda, faydalı giderlerin satış değerine etkisinin olmadığı, dolayısıyla davalıların sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmelidir.
O halde mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması ve her bir davalının zenginleştiği tutar tespit edilerek tahsiline karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.