Esas No: 2019/431
Karar No: 2019/462
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/431 Esas 2019/462 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/431 KARAR NO : 2019/462 KARAR TR : 08/07/2019 |
ÖZET: İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : Eureko Sigorta Anonim Şirketi
Vekilleri : Av. A. F. Av. G. A. Ç.
Davalı : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. H. D.S. Av. Ö. U. Ö.
Davalı : Sarıyer Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. B. C. Ş. Av. D. K. K.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketçe Kasko Sigortası ile sigortalı 16 ... 36 plakalı aracın davalıların sorumluluğunda bulunan yolda rögarın açılmış durumda bulunan kapağı üzerinden geçmesi sebebiyle hasara uğradığını, müvekkili şirket tarafından eksper marifetiyle hasar tespiti yaptırarak sigortalısına sigorta tazminatı ödediğini, davalıların cadde/sokak vs. bulunan yol/bakım çalışmalarından sorumlu olması ve rögar kapaklarının doğru montaj, bakım ve onarımından sorumlu olmaları dolayısıyla müvekkili şirketçe kendilerine rücu edilebileceğinin tespitinin yapıldığını, işbu hasar nedeniyle davalıların öncelikle kusursuz/tehlike sorumluluk esaslarınca ve sonra üçüncü şahıslara zarar verilmemesi için gerekli önlemin alınmaması dolayısıyla kusuru ve sorumluluğunun mevcut olduğunu, dava açılmadan önce davalılar aleyhine İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2015/21380 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalılar tarafından borca itiraz edildiğini belirterek fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2015/21380 Esas dosyasına yapılan vaki itirazın iptali ile takibin devamına, 6.486,00 TL hasar bedelinin ödeme tarihi olan 18.11.2014 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Sarıyer Belediye Başkanlığı ve İSKİ" ye karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 23. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12.07.2016 gün ve E:2015/460, K:2016/264 sayılı dosyada “Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, taraf vekillerinin beyanlarına, incelenen İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2015/21380 Esas sayılı dosyasına ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki ihtilafın hizmet kusuru nedeniyle tazminata ilişkin olduğu, kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalılardan Sarıyer Belediye Başkanlığı ve İBB"nin, kamu hizmeti sırasında verdiği zarardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmayıp, idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunan zararın ödetilmesi talebi tam yargı davasının konusunu oluşturduğundan (11.02.1959 gün ve 17/15 sayılı YİB.K) idari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesi uyarınca idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, diğer davalı İSKİ"nin şehir içi ulaşım yollarının yapımı, bakımı, onarımı ve yolların seyri sefere açık tutulması hususundaki görev ve sorumluluğun belediyelere ait olduğu bu nedenle davalı İSKİ"ye husumet yöneltilemeyeceği” görüşüyle "Davanın davalılardan İSKİ yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden idari yargı görevli bulunmakla dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verdiği karar, temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 15/11/2017 tarih, E:2016/18459, K:2017/10567 sayılı ilamıyla "...davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, davalı İSKİ yönünden işin esasına girilerek sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile davanın İSKİ yönünden husumetten reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmeyerek, kararın bu yönden bozulmasına" hükmetmiş, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sarıyer Belediye Başkanlığı yönünden verilen görevsizlik kararı böylece kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sarıyer Belediye Başkanlığına karşı rücuen tazminat istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 11. İDARE MAHKEMESİ: 04.04.2019 gün ve E:2019/801 sayılı kararı ile “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiş, 1 10. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükümlerine yer verilmiştir.
Anayasa"nın 158. maddesinin son fıkrasında, "Diğer Mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınacağı" hükmüne yer verildiği, Anayasa Mahkemesi"nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa"nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olan 16 KFT 36 plakalı aracın 03.11.2014 tarihinde seyir halinde iken açık bulunan rögar kapağına çarpması sonucu oluşan ve sigortalıya ödenen 6.486,00-TL’nin tazmini istemiyle ilk olarak İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Sarıyer Belediye Başkanlığı ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSKİ) aleyhine açılan dava sonucunda Mahkemenin 12/07/2016 tarih, E:2015/460 ve K:2016/264 sayılı kararı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sarıyer Belediye Başkanlığı bakımından idari yargının görevli olduğu, diğer davalı İSKİ bakımından ise husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği, anılan bu karara yapılan temyiz başvurusu neticesinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 15.11.2017 tarih ve E:2016/18459, K:20I7/10567 sayılı kararı ile İSKİ yönünden işin esasına girilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bu kısmının bozulduğu, ancak diğer davalılar bakımından, davanın idari yargı yerinin görevli olduğuna yönelik kısmının bozulmadığı ve anılan karara yapılan karar düzeltme talebinin de aynı Dairenin 18.09.2018 tarih ve E:2018/1767, K:2018/7936 sayılı kararıyla reddi üzerine, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sarıyer Belediye Başkanlığı husumetiyle bakılmakta olan davanın açıldığı görülmekte olup; 2918 sayılı Kanun ile açık bulunan rögar kapağına çarpması sonucu aracın hasara uğramasında yolun işletilmesi hususunda sorumluluğu bulunan davalı idarelerin bu sorumluluğunu yerine getirilmediği iddiasından kaynaklanan iş bu davanın, yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca adli yargı mercilerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 08.05.2017 tarih, E:2017/293 ve K:2017/328 sayılı ve 30.11.2015 tarih, E:2015/786 ve K:2015/801 sayılı kararları da aynı yöndedir.
Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 18.09.2018 tarih ve E:2018/1767, K:2018/7936 sayılı dosyası temin edildikten sonra görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vererek, 29/05/2019 gün, 2019/801 esas no"lu üst yazı ile Mahkememize başvurmuş, başvuru 11/06/2018 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 08/07/2019 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU"nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ınadli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı şirket tarafından sigortası yapılan taşıtın geçirdiği trafik kazası sonucu oluşan hasar sebebiyle davacı tarafından ödenen bedelin tahsili amacıyla İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2015/21380 esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, ödeme emrine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durdurulduğu belirtilerek, davalı idarenin yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde: Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davası olarak kabulü halinde de, Mahkememizin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Yasa uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 11. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile İstanbul 23.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.07.2016 gün ve E:2015/460, K:2016/264 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sarıyer Belediye Başkanlığı yönünden verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç :Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 11. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 23.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12.07.2016 gün ve E:2015/460, K:2016/264 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Sarıyer Belediye Başkanlığı yönünden verilen GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 08/07/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ