Esas No: 2021/5347
Karar No: 2022/4052
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5347 Esas 2022/4052 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/5347 E. , 2022/4052 K.Özet:
Davacı firma ile davalı arasında yapılan sözleşme kapsamında sunulan üç adet kesin teminat mektubu, sözleşmenin gerekliliklerine rağmen iade edilmediği için davalıdan tahsil edilebildi. İslah edilen kısımda ise faizin ıslah tarihinden başlatılması gerektiği fakat tüm bedele dava tarihinden itibaren faiz işletildiği tespit edildi. Bu yanlışlık giderilerek karar düzeltilerek onanmaya karar verildi. Kararda detaylı olarak 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK’nın 438/7. maddesi açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DRC. MHK. : İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın 20/10/2011 tarihinde davalı ile akdetmiş olduğu sözleşme ile davalının ihaleye çıkartmış olduğu Sarıyer İşletme Müdürlüğü Elektrik Tesis İşleri işinin yapımını üstlendiği, sözleşme ile birlikte 419.250,00 TL, 10.000,00 TL bedelli ve 30.000,00 TL bedelli üç adet kesin teminat mektubu sunulduğu, sözleşmenin eki yapım işleri şartnamesinin 45.2 md gereği 18/06/2015 tarihinde SGK Kurumundan kesin teminatın iadesi için ilişiksiz belgesi alınarak davalı kuruma 07/07/2015 tarihinde teslim edildiği, davalı kuruma yazılı müraacatta bulundukları ve teminat mektuplarının iade edilmeyeceğinin bildirildiği, davacının bu tarihten sonra muhtelif tarihlerde 20.898,80 TL kesin teminat mektubu komisyonu ödediği, yapım işleri genel şartnamesine rağmen davacıya iade edilmeyen üç adet kesin teminat mektubunun aynen iade edilmesinin sağlanması, aksi halde kesin teminat mektuplarının hükümsüz sayılmasına, davalının kötü niyetli davranışı sonucu haksız olarak bankaya ödemiş oldukları 20.898,80 TL komisyon bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 02.04.2019 tarihli dilekçesi ile talebini 28.369,09 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı şirketin, davalı şirket kayıtlarına göre davacı şirketin işçisi ...tarafından davalı şirket aleyhine İstanbul 13. İş Mahkemesinin 2013/330 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, başka işçilerin de dava ve icra takibi başlatacak olmalarının muhtemel olduğunu, davacının sözleşme hükümleri gereği kendi işçisinin alacaklarının ve tazminatlarının ödenmesinden sorumlu olacağının açık olduğunu, işçilik alacaklarını ödemeyen davacının sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğundan bahsedilmeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyuşmazlığa konu edilen dava dışı işçinin alacak talebine ilişkin davanın somut olayla herhangi bir bağının olmadığı gerekçesiyle dava konusu teminat mektuplarının iadesine, davanın 28.369,09 TL banka komisyon bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında yerinde olmayan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin faize yönelik diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı vekili 02.04.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde talep ettiği bedel ile aradaki fark olan 7.470,29 TL tutarın faizi ile birlikte tahsili yönüyle ıslah talebinde bulunmakla talebini toplam 28.369,09 TL’ye çıkartmıştır. Mahkemece 28.368,09 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ancak ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, tüm bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmamıştır.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekse de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazının kabulü ile, kararın hüküm bölümünün 1. bendinde “İADESİNE” kısmından sonrasının çıkartılmasına yerine “20.898,80 TL’nin dava tarihinden, bakiyesi 7.470,29 TL’nin ise ıslah tarihi olan 02.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” ibaresinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 13.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.