Esas No: 2022/14753
Karar No: 2022/14999
Karar Tarihi: 23.11.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/14753 Esas 2022/14999 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/14753 E. , 2022/14999 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 27. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞYERİ DÜZEYİNDEKİ OLUMLU YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 35. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki yetki tespitine ititraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; yetki tespit yazısındaki müvekkili Şirketteki işçi sayısına ve sendika üyesi sayısına ilişkin tespitin gerçeği yansıtmadığını, davalı Sendikanın kurulu bulunduğu işkolu itibariyle yeterli üye sayısına ulaşmadığını, müvekkili Şirketin faaliyet alanının Sendikanın faaliyet gösterdiği alanla uyuşmadığını, işkolu tespiti konusunda talepte bulunduklarını, bu hususun bekletici mesele yapılması gerektiğini iddia ederek yetki tespiti kararının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Bakanlık vekili cevap dilekçesinde; davacının yetki tespitine konu beş farklı işyeri bulunduğunu, davacı işverenliğin yetki tespiti yapılan işyerinde davalı ...-... Sendikasının çoğunluğu sağladığını, yapılan işlemlerin usul ve hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
2.Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davacı Şirkete ait Bakanlığın yetki yazısında yer alan beş işyerinin Sosyal Güvenlik Kurumu (...) ve Bakanlık kayıtlarında “Metal” işkolunda göründüğünü, aksi hâlde işçilerin e-Devlet sistemi üzerinden müvekkili Sendikaya üye olmalarının ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca müvekkili Sendika lehine yetki tespiti düzenlenemeyeceğini, iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı işkolu tespit kararının kesinleşmesinin bekletici mesele yapılmasını talep etmiş ise de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 5 inci maddesi gereğince bekletici mesele talebinin yerinde görülmediği, davalı Bakanlık tarafından beş işyeri dikkate alınarak tespit yapıldığı, davacı tarafından davacıya ait iki adet ... ve bir adet ... şubesinin bulunduğu, yapılan tespit sırasında davacının tüm işletmelerinin dahil edilmediğini belirtmiş ise de diğer işyerlerinin metal işkolunda olmadığının davalıların da kabulünde olduğu, 6356 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince işletme toplu ... sözleşmesi yapabilmek için aynı işverene ait aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması gerektiği, farklı işkollarında yer alan işyerlerinin tek bir işyeri niteliğinde olduğunun kabul edilemeyeceği anlaşılmakla Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2020/7861 Esas, 2020/17017 Karar sayılı kararı gereğince yetkiye konu metal işkolunda yer aldığı bildirilen 5 işyeri için işlem yapılması gerektiği görüş ve kanaatine varıldığı, alınan bilirkişi raporunda yetki talep tarihinde davacı işyerinde çalışan işçi sayısının 329, sendika üyesi işçi sayısının 198 olduğunun tespit edildiği davacı işyerinde çalışanların %40'ının davalı Sendika üyesi olduğu, davalı ... ... Sendikasının davacı işyerinde toplu ... sözleşmesi yapma yetkisine sahip olduğu, davalı Sendikanın gerekli çoğunluğu sağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosyada müvekkili Şirket ile 19.07.2019 tarihinde tescil ile birleşen ... Bilişim Hizmetleri A.Ş.'nin bünyesindeki şubeler olduğunun birden çok kez bildirildiğini, bu nedenle müvekkil Şirket ile birleşen ... Bilişim Hizmetleri A.Ş'ye ait bütün şubelerin ... sicil numaraları ve adresleri bildirilmesine rağmen Mahkemenin bu şubelerin bağlı olduğu ...'lara müzekkere yazmadığını, bu şubelerin durumu belirlenmeden üye sayısının tespitinin hatalı olduğunu, müvekkili Şirket ile birleşen ... Bilişim Hizmetleri A.Ş.'ye ait şubelerin metal işkolunda olup olmamasının, bu incelemenin yapılmamasına dayanak oluşturamayacağını, müvekkili Şirketin metal kolunda olmadığını, müvekkili Şirketin bazı şubelerinin metal işkoluna girdiği, asıl merkez şubesi ve birtakım başka şubelerin metal işkoluna girmediği gibi bir ayrımın yapılarak, ilgili yerlere müzekkere yazılmamasının, müvekkili Şirketin asıl işkolunun incelenmemesinin, merkez şubenin ... kodlarının gözardı edilmesinin yargılamanın eksik ve hukuka aykırı yapıldığını gösterdiğini, müvekkili Şirketin ... kodlarının “46.5.1.01 Rev.2.0-Bilgisayar, bilgisayar çevre birimleri ve yazılımlarının toptan ticareti (bilgisayar donanımları, pos cihazları, ATM cihazları vb. dahil), 2.0.1.01 Rev.2.0-Bilgisayar programlama faaliyetleri (sistem, veri tabanı, network, web sayfası vb. yazılımları ile müşteriye özel yazılımların kodlanması vb)şeklinde düzenlendiğini, bu ... kodlarının ise 6356 sayılı Kanun’un 10 numaralı bölümünde yer alan ‘’Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar’’ işkoluna girdiğini, bu nedenle davalı ...-...’in iştigal alanı olan "metal’’ alanının davacı Müvekkili Şirketin herhangi bir bağlantısı bulunmadığını, bu yöndeki iddialarının değerlendirilmediğini, bilirkişilerin dosyaya sunulmuş olan sözleşmeleri gereği gibi değerlendirmediğini, müvekkilinin müşterilerine üç ayrı ana başlıkta hizmet sunduğunu, bakım ve onarım işleminin asıl işinin yan edimi olduğunu, ATM ve POS bakım onarım alanında çalıştıracak kişi sayısının fazla olmasının nedeninin ise, banka ATM ve POS cihazlarının bakım ve onarım işlemlerinin bütün ... illerinde ve ilçelerinde gerçekleştirilmesi gerekliliğinden kaynaklandığını, müvekkilinin asıl işinin bu ATM ve POS cihazlarının ithalatı ve satışını gerçekleştirmek olduğunu, Sendikaya üye işçi sayısının muvazaalı işlem ile gerçekleştiğini, Mahkemenin söz konusu muvazaa olgusu üzerinde hiçbir inceleme yapmadığını, Bakanlık yetki belgesinde Şirket bünyesinde 24.02.2020 tarihinde çalışan sayısının 332, davalı Sendika üye sayısının ise 203 olduğunun belirtildiğini, gerçekte Mahkemece dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda üye sayısının 198 olarak belirlendiğini, bu farkın nedenlerinin açıklanmadığını, davacının ikincil ticari yükümlülüğü olan bakım ve onarım işlemlerini gerçekleştirmek için ...'nin hemen her iline dağılmış insanlar olduğunu, 38 kişinin o günkü ... düzenini bırakarak, ıslak imzalı şekilde Sendikaya aynı anda başvuru yapmasının, Sendikanın bu başvuruları kabul edip yeterli sayıya ulaştığını tespit ederek derhâl Bakanlığa başvurmuş olmasının samimi ve iyiniyetli olmaktan uzak, açık bir muvazaalı işlem yapıldığını gösteren bir olgu olduğunu, sadece 3 gün içerisinde, 198 kişinin ıslak imzalı başvurularını ...'nin farklı illerinden toplayarak derhâl yeter sayıya ulaştığını iddia eden davalı Sendikanın bu çabasının muvazaalı bir işlem görüntüsü verdiğini, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 31.05.2016 tarihli ve 2016/14034 Esas, 2016/12874 Karar sayılı kararında da tespitin nasıl yapılması gerektiğinin açıklandığını, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.3.2011 tarihli ve 2011/11740 Esas, 2011/9416 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki davada başvuru tarihi itibarıyla davacıya ait işyerlerinde toplam çalışan işçi sayısı ve sendika üyesi işçi sayısı itibarıyla davalı Sendikanın gerekli çoğunluğu sağladığının anlaşıldığı, bunun yanında Sendika üyelik başvurularının ...’nin farklı yerlerinden üç gün içinde yapılmış olmasının da bu üyeliklerin geçerliliğine bir etkisi bulunmadığı, belirtilen nedenle davacının istinaf başvurusunun yerinde olmadığı, buna göre dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçelerinin sadece birini değerlendirdiği, diğer istinaf sebeplerini değerlendirip gerekçelendirmediği, sadece üç gün içerisinde, 198 kişinin ıslak imzalı başvurularını ...'nin farklı farklı illerinden toplayarak derhâl yeter sayıya ulaştığını iddia eden davalı Sendikanın bu çabasının muvazaalı bir işlemi gösterdiği, müvekkili Şirket ile birleşen ... Bilişim Hizmetleri A.Ş.'ye ait bütün şubelerin ... sicil numaraları ve adresleri bildirilmesine rağmen, ... 35. ... Mahkemesi, bu şubelerin bağlı olduğu ...'lara müzekkere yazılmadığı, bu şubelerin durumunun belirlenmeden, üye sayısının tespitinin yapılmasının hatalı hükme yol açtığı, müvekkili Şirket ile birleşen ... Bilişim Hizmetleri A.Ş.'ye ait şubelerin metal kolunda olup olmadığının incelenmemesinin hatalı olduğu, davalı ...-...’in iştigal alanı olan ‘’metal’’ alanı ile müvekkili Şirketin herhangi bir bağlantısı bulunmadığı, bilirkişi raporlarına yapılan itirazların değerlendirilip incelenmediği, Bakanlık yetki belgesi ile bilirkişi raporunda oluşan sayı farkının nedeninin incelenmesi konusundaki itirazlarının değerlendirilmediği, bu konuda herhangi bir gerekçesinin ortaya konulmadığı ileri sürülerek kararın bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, olumlu yetki tespitine itiraza ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Toplu ... sözleşmesi kavramı 2709 sayılı T.C. Anayasası'nın 53 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “Toplu ... sözleşmesi ve toplu sözleşme ...” başlıklı maddenin birinci fıkrasına göre “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu ... sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”
2. Toplu ... sözleşmesi yetkisi ise toplu ... sözleşmesi ehliyetine sahip olan kişi veya kuruluşların mevzuatta öngörülen şartları sağlaması durumunda toplu ... sözleşmesi yapabilme yetkisi olarak ifade edilebilir.
3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası şöyledir :
“Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu ... sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu ... sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”
4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi şöyledir:
“(1) Toplu ... sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
(2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı ... günü içinde bildirir.
(3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
(4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
(5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”
5. Yine aynı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi şöyledir:
“(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı ... günü içinde mahkemeye yapabilir.
(2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
(3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı ... günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
(4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı ... günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
(5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”
6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.