Esas No: 2021/4204
Karar No: 2022/4067
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4204 Esas 2022/4067 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4204 E. , 2022/4067 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm davalılar vekilince duruşmalı, katılma yolu ile davacı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ....,'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ve eki devir sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı yüklenici, sözleşme gereği kendisine verilmesi gereken bağımsız bölümlerin tapusunun iptâli ve adına tescilini talep etmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; birlikte ifa kuralığı gereği eksik iş bedelinin ödenmesi şartı ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde bulunmayan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe giren ilk halinde usuli kazanılmış hakka yer verilmemişse de bu ilkenin uygulanması, Yargıtayın içtihatları ile HMK’nın 177/2. maddesine 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemeye kadar devam etmiştir. Bu ek düzenleme ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” maddesi HMK’da da hüküm altına alınmış olup usuli kazanılmış hakların korunacağı bu şekilde hükme bağlanmıştır.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; (Kapatılan) Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11.07.2018 tarihli, 2018/705 Esas ve 2018/3021 Karar sayılı bozma ilâmında; bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmak suretiyle binada sözleşme ve projeye aykırılıkların tek tek belirlenmesi, ayrıca yapılmayan çevre düzenleme ve kepenk bedellerinin teslim tarihi itibariyle mahalli piyasa rayicine göre hesaplatılması, tespit edilen bu bedelin davacı tarafça ödenmesi kaydıyla tapu iptali ve tescile dair karar verilmesi gerektiği bildirilmiş olup alınan ek raporlarda; binada sözleşme ve projeye aykırılıklar belirlenmeden kök rapordaki görüşlerin tekrar edildiği, Yargıtay denetimine elverişli ve bozma ilamına uygun şekilde gerekçeleri de gösterilerek sözleşme ve projeye aykırılıkların gösterilmediği anlaşılmakla bozma ilamının gereklerini yerine getirmeyen ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan raporun hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Öte yandan mahkemece yüklenicinin eksik ifada bulunduğu kabul edilerek, hesaplanan eksik işler bedelinin arsa sahiplerine ödenmesi koşulu ile ve birlikte ifa suretiyle tapu iptâli ve tescil kararı verilmesi doğru ise de; söz konusu eksik işlerin giderim bedelinin iskan tarihine göre belirlendiği, her ne kadar önceki bozma ilamında teslim tarihi itibari ile bedelin belirlenmesi gerektiği bildirilmiş olsa da bozma kapsamı ile eksik işler olduğu kesinleştiğinden ve bu durumda işin sözleşmeye uygun şekilde ifa edildiği kabul edilemeyeceğinden Dairemiz yerleşik uygulamalarına göre birlikte ifa suretiyle hükmedilecek eksik işler bedelinin hükme en yakın tarih itibariyle belirlenmesi gerekirken iskan tarihine göre belirlenmesi de hatalı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması konusunda mahallinde keşif de yapılarak teknik bilirkişilerden oluşacak konusunda uzman yeni heyetten gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak binada sözleşme ve projeye aykırılıkların tek tek belirlenerek taraf itirazları giderilecek ve neden eksik kabul edilip edilmediklerinin Yargıtay denetimine uygun şekilde açıklanıp varsa belirlenen eksiklikler ile çevre düzenleme ve kepenk bedellerinin piyasa rayiçleri içerisinde mütaehhit karı ve KDV olduğundan bu kalemler ayrıca eklenmeksizin hükme en yakın tarih itibariyle mahalli piyasa rayicine göre hesaplatılması, hesaplanan bedelin dava edilen bağımsız bölümlerin yükleniciye kalan son bölümler olması ve arsa sahibinin alacaklarının teminatsız kalmamasını sağlamak amacı ile 818 sayılı BK’nın 81, 6098 sayılı TBK’nın 97. maddesine göre depo ettirilmesi, depo edildikten sonra birlikte ifa kuralığı gereği davanın kabulüne, davacının ifayı tamamlamadan dava açtığı gözetilerek masraf ve vekalet ücretinin buna göre tayin edilmesine karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan taraflara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 13.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.