Esas No: 2021/4114
Karar No: 2022/4065
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4114 Esas 2022/4065 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4114 E. , 2022/4065 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik verilen hüküm asıl davada davalı-karşı davada davacı Müflis Doku Müh. İnş. Tic. Ltd. Şti. vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı-karşı davacı iflas masasını temsilen iflas dairesi vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup asıl davada iş sahibi, fazla ödenen bedelin iadesini, karşı davada ise yüklenici bakiye iş bedelinin tahsilini talep etmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen karar davalı-karşı davacı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde bulunmayan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-1086 sayılı HUMK'nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hukuka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK'nın yürürlüğe giren ilk halinde usuli kazanılmış hakka yer verilmemişse de bu ilkenin uygulanması, Yargıtayın içtihatları ile HMK’nın 177/2. maddesine 22.07.2020 tarih ve 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile yapılan ek düzenlemeye kadar devam etmiştir. Bu ek düzenleme ile “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” maddesi HMK’da da hüküm altına alınmış olup, usuli kazanılmış hakların korunacağı bu şekilde hükme bağlanmıştır.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilâmında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Yine, 6100 sayılı HMK’nın 171. maddesinde; isticvabın nasıl yapıması gerektiği hüküm altına alınmış olup bu madde uyarınca; isticvabına karar verilen kimseye bizzat davetiye gönderilmesi, belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere hazır bulunması gerektiğinin bildirilmesi, gönderilen davatiyede isticvap konusu vakıaların gösterilmesi, ilgili tarafın geçerli bir özrü olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarının yapılması, usulüne uygun davate rağmen çağrılan tarafın özürsüz olarak gelmemesi veya gelip de soruları cevapsız bırakması halinde, mahkemece sorulan vakıalar ikrar edilmiş sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; (Kapatılan) Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21.05.2015 tarihli, 2014/4716 Esas ve 2015/2692 Karar sayılı bozma ilâmında; 6100 sayılı Yasa'nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için ikisi inşaatçı, diğeri muhasebeci olmak üzere yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetine inşaatları inceletmek, var ise imalâttaki kusurların bedeli düşüldükten ve arsa sahiplerince kooperatif aleyhine açılan eksik ve nefaset bedeline ilişkin davalar da gözetilmek suretiyle kabul edilebilir imalât tutarını hesaplatmak, ödemelere ilişkin kayıt ve belgeleri incelemek, davalıyı belgelerle ilgili isticvap etmek, böylece saptanacak kesin ödeme miktarı belirlenerek imalât tutarından mahsubuyla sonucuna göre karar verilmesi gerektiği açıklanmış olmasına ve bozma ilamına uymakla bu husus ile ilgili usuli kazanılmış hak meydana gelmesine rağmen, mahkemece davalı karşı davacıya çıkarılan isticvap tebligatı usulün uygun değildir. HMK’nın 171. maddesinde; isticvap olunanın davet usulü belirtilmiş olup, bu maddeye göre isticvaba konu vakıaların açıkça gösterilmesi, ödeme yapıldığı iddia olunan belgelerin açıkça yazılması ve isticvap edilecek belgelerin eklenerek gelinmemesi halinde sonuçlarını hatırlatan ihtaratlı isticvap davetiyesi gönderilmesi gerekirken, tebligat içeriğinde ve tebligata ekli 16.10.2019 tarihli ek kararda ihtarat bulunmadığı, isticvaba konu vakıaların açıkça gösterilmediği anlaşıldığından usulsüz isticvap davetiyesinin hükme esas alınarak davalı-karşı davacı hakkında yazılı gerekçeyle karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 281/3. maddesi hükmünce gerçeğin ortaya çıkması için davalı-karşı davacı defterine kayıtlı olmayan makbuzların ve bu makbuzların bilgilerinin liste haline belirlenmesi ile dosya kapsamında bulunan 31.03.2007 tarihli Yönetim Kurulu 2006 Yılı Faaliyet Raporu ve 08.04.2007 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı içeri de değerlendirilerek ödemeler konusunda mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınması, rapor sunulduğunda isticvaba konu vakıaları açıkça gösterecek şekilde makbuzların listesi ile birlikte makbuz örnerkleri de eklenerek iflas idaresine HMK’nın 171/2. maddesi gereğince sonuçlarını hatırlatır isticvap davatiyesi gönderilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir.
Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı-karşı davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.