Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2001/70 Esas 2001/79 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2001/70
Karar No: 2001/79

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2001/70 Esas 2001/79 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü 2001/70 E., 2001/79 K.

  • DEVLET MALININ ÇÖKMESİ
  • HAZİNE MÜLKİYETİNDE BULUNAN TAŞINMAZIN ÇÖKMESİ
  • İDARENİN HİZMET KUSURU
  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 14 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 15 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • 2863 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU [ Madde 6 ]
  • 2863 S. KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KANUNU [ Madde 5 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Kayseri Kalesinin batı kısmında yer alan iç korkuluk sur duvarlarının, 27.5.1999 günü saat 15.00 sırasında yıkılması sonucunda, kale içinde surların altında bulunan seyyar baraka niteliğindeki 7 adet işyeri enkaz altında kalmış; biri davacıların murisi Ahmet Tektaş olmak üzere iki kişi ölmüş ve işyerinde maddi zarar meydana gelmiştir.

    İl Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünce görevlendirilen iki İnşaat Mühendisi bilirkişi tarafından olay mahallinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen 31.5.1999 günlü raporda: kalenin batı duvarının iç kısmına taş kaplama yapılmış olduğu; bu kaplamanın arkasının rastgele taş ve dozu çok düşük malzemeyle doldurulduğunun ve kaplama duvar ve dolgu ile esas kale duvarı arasında hatıl vs. gibi hiçbir bağlantının olmadığının görüldüğü; yağmur gibi tabiat olaylarının tesiriyle topraklaşmış olan ve içinde rastgele taşlar bulunan dolgu malzemesinin daha çok gevşeyip kaplama duvarına doğru kayması ve baskı yapması sonucunda gelen yükü karşılayamayan ve taşıyıcı özelliği olmayan kaplama duvarının çökmüş olduğu; mevcut durumda, yıkılan duvarın çevresindeki ve bitişiğindeki iş yerleri için tehlike arzettiği saptanmış olup, kaplama duvarının tamamen yıkılması ve projelendirilerek yeniden yapılması önerilmiştir.

    Davacılar vekilince, Hazinenin mülkiyetinde olan bir binanın çökmesi sonucu uğranılan zararlardan kusursuz sorumluluğunun bulunduğu; Belediyenin ise, intifa hakkına dayalı olarak taşınmazı müvekkillerinin murisine işgaliye resmi karşılığında kiraya vermesinden dolayı işleten sıfatıyla taşınmazın bakım ve onarımından sorumlu olduğu, tadilat ve onarımın plan ve projeye uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmeyerek görevini gereği gibi yerine getirmediğinden olayın meydana gelmesinden sorumlu bulunduğu ileri sürülerek, eş için destekten yoksunluk karşılığı 3,000,000,000.- TL. ile işyerinin hasara uğraması nedeniyle 2,000,000,000.- TL. olmak üzere toplam 5,000,000,000.- TL. maddi ve müvekkillerinin herbiri için 1,000,000,000.- TL. olmak üzere toplam 5,000,000,000.- TL. manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline hükmedilmesi istemiyle Maliye İdaresi ile Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine, idari yargı yerinde dava açılmıştır.

    KAYSERİ İDARE MAHKEMESİ; 11.4.2000 gün ve E: 1999/982, K: 2000/277 sayı ile, idari yargıdaki tazminat davalarıyla, kişilerin idari eylem veya idari işlem nedeniyle uğradıkları zararların giderilmesinin amaçlandığı; kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişilerin uğradığı özel ve olağandışı zararların, o kamu hizmetini yürüten idare tarafından tazmini gerektiğinin idare hukukunun bilinen ilkelerinden olduğu; hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde, bünyesinde ve işleyişinde meydana gelen nesnel nitelikli aksaklık ve bozuklukların hizmet kurusunu oluşturduğu; ancak idarenin hukuki sorumluluğunun sadece kusur esasına dayanmayıp, kusur koşulu aranmadan da hizmetin doğrudan sonucu olan ve nedensellik bağı kurulabilen zararların idarece tazmininin gerekeceği; yasa ile kendisine verilen kamu hizmetlerini yürütmekle yükümlü bulunan idarenin idare hukuku alanındaki sorumluluğunun dışında bir özel hukuk tüzel kişisi gibi hareket ettiği ve bireylerle eşit durumda bulunduğu hallerde, bireylerin uğradıkları zararların kusurlu veya kusursuz sorumluluk esaslarına göre adli yargıda açılacak dava ile tazmini yoluna gidilmesinin gerektiği; nitekim, Borçlar Kanunu"nun 58/1. maddesinde, bina veya yapı eseri malikinin, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurundan dolayı sorumluluğu düzenlenmiş olup, bu hükmün kamuya ait bina ve yapı eserlerinde de uygulanacağının açık olduğu; inşa bozukluğu, bakım ve onarım, gözetim noksanında her halükarda bir idari işlemden doğan nitelik görülmesi sözkonusu olamayacağından, bu gibi hallerde idare ile bireylerin eşit düzeyde sayılması ve B.K. 58/1. maddesi hükmünün uygulanmasının gerektiği; yine, kira sözleşmesi nedeniyle kiracı ve kiralayanın hak ve borçlarının da Borçlar Kanunu"nda düzenlenmiş bulunduğu; belirtilen duruma göre, idari bir eylem veya işleme bağlanamayan, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinden kaynaklanmayan, kamu hizmetinin doğrudan sonucu olup nedensellik bağı da kurulamayan zarar nedeniyle açılan davanın, özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacılar vekilince, aynı istekle, 14.6.2000 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

    KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 1.2.2001 gün ve E: 2000/443, K: 2001/60 sayı ile, bilindiği gibi yollar, ören yerleri, kaleler, köprüler, parklar gibi yerlerin, herkesin kullanmasına açık (menfaati umuma ait) yerlerden oldukları için, kural olarak, Medeni Yasanın 912. maddesine göre tapuya tescil edilmedikleri; menfaati umuma ait yerlerin, gerek yapımından gerekse bakım veya muhafazasından doğmuş bulunan (daha geniş bir deyimle, çevre etkilerinin yol açtığı) zararlara ilişkin davaların, 11.2.1959 gün ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı karşısında adli yargı yerinde görülmesine imkan olmadığı; olayda, davalı Hazinenin taşınmaz maliki, diğer davalı Büyükşehir Belediyesinin ise intifa hakkı sahibi olup, adıgeçen davalıların zararın meydana gelmesinden fiili bir eylemlerinin olmadığı anlaşıldığından, davaya bakmanın idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik karar vermiş; bu karar da, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ali HÜNER"in Başkanlığında, Üyeler: Yılmaz DERME, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Sabriye KÖPRÜLÜ, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL"ın katılımlarıyla yapılan 12/11/2001 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU"nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN"ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında anılan Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve adli yargı dosyasının, 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderildiği anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava, Kayseri Kalesinin batı kısmı iç korkuluk sur duvarlarının yıkılması sonucunda, enkaz altında kalan işyerinin hasara uğraması ve murisin ölümü nedeniyle uğranılan zararların ilgili idarelerce giderilmesi isteminden ibarettir.

    Dosyanın incelenmesinden, Milli Eğitim Bakanlığı emrine tahsisli olarak Maliye Hazinesinin malı iken, 15.2.1963 tarihinde Maliye Hazinesine izafeten Kayseri Defterdarı ile Kayseri Belediyesine izafeten Vali (Belediye Başkanı) arasında düzenlenen resmi senet ile, akit tablosunda yazılı olduğu üzere, "İç kalenin dahilinde kale beden duvarları 5 metre mesafede bitişik hiçbir tesis yapılmamak ve diğer kısımlarında güneş veya yağmurdan korunmak için yapılacak sakaflar hariç hiçbir yerli tesis inşa etmemek ve kalenin acil tamirleri belediyece temin ve muhafaza edilmek ve kapılardan kamyon gibi büyük vasıtalar geçirilerek tahribine sebebiyet verilmemek ve yapılacak her türlü tamir ve restorasyon Milli Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğünce kontrol edilmek şartıyla eski eserlerden 308 ada 5 parsel sayılı kalenin pazar yeri olarak kullanılan iç kale üzerinde belediye lehine intifa hakkı tesis edilmiştir." denilerek, bu hususun tapu siciline kayıt ve tescil edildiği; buna dayalı olarak Belediyece, kale içinde bulunan 299 adet barakanın, en son 28.1.1999 günü yapılan ihale ile kiraya verildiği; Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilince, olay nedeniyle yapılan bilirkişi incelemesinde yıkıldığı saptanan kaplamaların, 1985 yılındaki tadilatın müteahhidi tarafından yapıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.

    21.7.1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun "Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları" başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasında, "... kale, hisar, burç, sur, tarihi kışla, tabya ve istihkamlar ile bunlarda bulunan sabit silahlar..." taşınmaz kültür varlığı örnekleri arasında sayılmış; aynı Yasa"nın 5. maddesinde, korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının Devlet malı niteliğinde olduğuna işaret edilmiştir.

    Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve özel mülkiyete konu edilemeyen" Devlet malı" ("kamu malı, amme emlaki") niteliğini taşıyan bu gibi yerler üzerindeki Devletin mülkiyet hakkı, medeni hukuktaki manasında bir mülkiyet hakkı olmayıp, bir nevi "idare hukuku mülkiyeti"dir. Buna göre, kale içinde intifa hakkına sahip bulunan Belediyece, kira adı altında alınan ücretler karşılığında, geçici işgal şeklinde kişilere tanınan izinler de özel hukuktaki haklara benzemeyen ve kapsamı ve hükümleri idare hukuku kurallarına göre tayin ve tespit edilmesi gereken idari ayni haklardandır. Nitekim, geçici işgal için verilen izinlerin idarece kamu yararı gözetilerek her zaman geri alınması olanaklı olup, kamu malları üzerinde yaratılan bu özel hukuki durum idare hukuku mülkiyetinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

    Şu halde, davacıların murisi ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki hukuki ilişkinin, özel hukuktaki kiracı-kiralayan ilişkisi niteliğinde olduğu söylenemez.

    Öte yandan, Devletin kamu malları üzerindeki mülkiyet hakkının idare hukukundan kaynaklanması karşısında, bu malların idare ve muhafazası ile yükümlü bulunan idarenin, bu görevini yerine getirdiği sırada kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılan davada, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının, idare hukuku ilkelerine göre saptanması gerekeceği açıktır.

    Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b. maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Kayseri İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kayseri İdare Mahkemesi"nin 11.4.2000 gün ve E: 1999/982, K: 2000/277 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 12.11.2001 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.

    Hemen Ara