Esas No: 2021/4113
Karar No: 2022/4261
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4113 Esas 2022/4261 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4113 E. , 2022/4261 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyalarak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen 2019/360 sayılı davanın kısmen kabulüne, diğer birleşen davanın reddine yönelik verilen hüküm asıl davada davacı-birleşen 2009/360 Esas sayılı davada davalı .... ve Tic. A.Ş vekilince duruşmalı, asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili Avukat ... ile ... vd. vekili Avukat ... ile asıl davada davalı-birleşen davalarda davacı vekili Avukat ....., geldi. Tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalar eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, asıl davada yüklenici kesin hesaptan kaynaklanan alacağın tahsilini, birleşen davalarda ise, iş sahibi fazla ödemenin yüklenici ve idare elemanlarından istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen 2019/360 Esas sayılı davanın kısmen kabulüne, birleşen 2010/759 Esas sayılı davanın reddine dair verilen karar, davacı ... birleşen dosyalar davalısı yüklenici vekili ile davalı ... birleşen dosyalar davacısı iş sahibi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık 02.03.2004 tarihli Alanya L tipi cezaevi inşaatına ilişkin sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Bu haliyle imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine tabidir. Sözleşme konusu işin 10.01.2007 tarihinde geçici kabulü, 25.04.2008 tarihinde ise kesin kabulü yapılmıştır. Davacı yüklenici fazla imalât yaptığı halde bedelinin ödenmediğini, davalı ise fazla imalât yaptırılmadığını savunmaktadır.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davaların reddine karar verilmiş, kararın iş sahibi idare ve yüklenici vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine kapatılan Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 06.06.2016 tarihli ilamı ile kararın taraflar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Anılan Daire ilamında, davacı yüklenicinin fazla imalat yaptığı halde bedelinin ödenmediğini, davalının ise fazla imalat yaptırılmadığını savunduğu, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda bu hususta yeterli inceleme yapılmadan hakediş toplamı değerlendirilerek iş bedeli hesaplandığı, bilirkişi raporuna taraflarca teknik dayanakları gösterilerek itiraz edildiği, mahkemece bu itirazların cevaplandırılmadığı gibi denetime elverişli biçimde kesin hesap çıkartılmadığı, bu haliyle raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığı belirtildikten sonra mahkemece yapılması gereken işin “...aralarında makine, inşaat ve elektrik mühendislerinden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulunca mahallinde inceleme yapmak sureti ile tespit raporu, müfettiş raporu ile ceza davasında alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirilerek, sözleşme kapsamında yapılan imalât ile varsa fazla imalât tutarlarını, tarafların itirazları gözetilmek suretiyle belirlemek, sözleşme ekleri arasında Yapım İşleri Genel Şartnamesi sayıldığından, hakedişlere yöntemine uygun itirazın olup olmadığını şartnamenin 40. maddesi uyarınca incelemek, yine fazla imalât konusunda şartnamenin bu imalâtların hesaplanmasına ilişkin düzenlemeleri nazara alınarak yeniden kesin hesabın çıkartılmak suretiyle yüklenicinin iş bedeli alacağını belirlemek, iş sahibince yapılan ödemeleri mahsup etmek, tarafların itirazları olması halinde ek rapor almak, asıl ve birleşen davalarda sonucuna uygun karar vermek, ayrıca idare elemanları hakkında açılıp kesinleşen ceza mahkemesi kararının TBK.'nın 74. madde uyarınca değerlendirmek ve hasıl olacak sonuca uygun karar vermekten ibaret olduğu” açıklanmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamından sonra yeniden oluşturulan bilirkişi kurulundan 01.05.2018 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Bu raporda, davacı yüklenicinin sözleşme ve projeler dışında fazla olarak yaptığı işlerin bedelinin 658.193,82 TL olduğu, işin 83 gün geç teslim edilmesi nedeniyle yüklenicinin 385.000,00 TL gecikme cezası ödemesi gerektiği sonucuna varılmış, 21.01.2019 tarihinde alınan ek bilirkişi raporunda ise taraf itirazları değerlendirilmiş ve asıl rapordaki görüşler tekrar edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasından ve bilirkişi kurulundan 01.05.2018 tarihli asıl ve 21.01.2019 tarihli ek bilirkişi raporunun alınmasından sonra verilen temyize konu kararda, “Tarafların bozma sonrası aşamada keşif üzerine düzenlenen rapora süresinde itiraz etmedikleri gibi, mali müşavir veya hesap bilirkişisinden yeni rapor aldırılması yönünde talepte bulunmadıkları, bozma öncesi aşamada davacı defterleri ve dosyadaki belgeler incelenerek düzenlenen bilirkişiler....,....,...,....,’ün 01.02.2011 tarihli raporunun ayrıntılı ve denetime elverişli görüldüğü” gerekçesiyle bozma ilamından önce alınan 01.02.2011 tarihli bilirkişi raporunda sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağı olarak hesaplanan 593.585,89 TL asıl davada hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca bozma doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılıp karar verilmelidir. Çünkü 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yerel mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmakla bozma ilamında belirtilen hususlar, yararına olan taraf için usuli kazanılmış hak teşkil edeceğinden bozma ilamı uyarınca inceleme yapılıp karar verilmesi zorunlu hale gelir. Somut olayda usuli kazanılmış hakkın istisnaları da bulunmamaktadır.
Bozma ilamından önce alınan 01.02.2011 tarihli raporun hükme esas alınması usuli kazanılmış hak ilkesine aykırılık teşkil eder. Zira bozma ilamından önce verilen ilk kararda 01.02.2011 tarihli bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmış, bozma ilamında ise “hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda fazla imalat bedeli konusunda yeterli inceleme yapılmadığı, hakediş toplamı değerlendirilerek iş bedelinin hesaplandığı, bilirkişi raporuna teknik dayanakları gösterilerek taraflarca itiraz edildiği halde bu itirazların cevaplandırılmadığı denetime elverişli biçimde kesin hesap çıkartılmadığı” belirtilmiştir.
Öte yandan bozma ilamından sonra alınan asıl ve ek bilirkişi raporunda, bozma ilamında belirtildiği halde sözleşme kapsamında yapılan imalat tutarı tarafların itirazları da gözetilmek suretiyle belirlenmemiş, hakedişlere yönteme uygun itirazların olup olmadığı sözleşme eki yapım işleri genel şartnamesinin 40. maddesi uyarınca incelenmemiş, yine fazla imalat konusunda şartnamenin bu imalatların hesaplanmasına ilişkin düzenlemesi nazara alınmamış, kesin hesap çıkartılmak suretiyle yüklenicinin iş bedeli alacağı belirlenip ödemeler mahsup edilmemiştir.
Bu nedenle bozmadan sonra alınan asıl ve ek raporun bozma ilamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı açık olup, mahkemece bozma uyarınca inceleme yapıldığının ve bozma gereğini yerine getirildiğinin kabulü de mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece, konusunda uzman makine, inşaat ve elektrik mühendislerinden yeni bir bilirkişi kurulu oluşturularak az yukarıda değinilen bozma ilamında belirtilen hususlarda mahallinde keşif de yapılarak bilirkişilere inceleme yaptırılıp denetime elverişli, ayrıntılı, gerekçeli rapor alınması, tarafların itirazları halinde ek rapor alınması, ayrıca idare elemanları hakkında açılıp kesinleşen ceza mahkemesi kararının Türk Borçlar Kanununun 74. maddesi uyarınca değerlendirilmesi, yine yüklenicinin fazla imalat yaptığının tespiti halinde bunun için yükleniciye verilmesi gereken ek sürenin, işin gecikme süresinden mahsup edilmesi ve asıl ve birleşen davalarda sonucuna uygun karar verilmesi gerekir.
Bozma ilamına uyulmakla karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğacağından ve bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunlu olduğundan bozma ilamının gereği eksiksiz yerine getirilmek üzere kararın yeniden bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı alınarak Yargıtay duruşmasında vekillle temsil olunan taraflara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde asıl davada davacı-birleşen 2009/360 Esas sayılı davada davalı .... ve Tic. A.Ş'ne iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 21/09/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.