Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/15 Esas 2009/278 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2009/15
Karar No: 2009/278

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/15 Esas 2009/278 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü 2009/15 E., 2009/278 K.

"İçtihat Metni"

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Siteler üstü, Camlık Mah. 70. Sokakta bulunan 35 no.lu binanın maliki olduğunu; Altındağ Belediyesinin yaptığı imar çalışmaları sonucu, müvekkilinin tapulu arsasının başka yere kaydırıldığını, binanın bulunduğu zeminden de yol geçtiğini, müvekkilinin Karapürçek Köyü 15 nolu kadastro parselinde hisse sahibi iken, imar çalışması sonucu hissesinin, Altındağ İlçesi, Çamlık Mahallesi 20928 Ada 1 no.lu parsele dönüşmüş olduğunu; kamulaştırma bedelinde tarafların uzlaşamadığını, bunun üzerine ani bir yıkım durumunda muhtesatın durumunu ispat zor olacağı için, yıkım öncesi delillerin tespiti için Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/74 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını; bilirkişiler marifeti ile binanın, eklentilerinin vs. durumunun tespit edildiğini; daha sonra Belediye"nin binayı yıktığını ve enkazı da kaldırdığını ifade ederek; sonuç itibariyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000,00 YTL"nin kamulaştırmasız el atma nedeniyle, tazminat bedeli olarak yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, Belediyelerince imar planlamaları sonucu davacının arsasının yolda kalması nedeniyle ve 2981 sayılı yasanın 15. maddesi gereği Yapı Kullanım İzin belgesi olmadığı için kaçak yapı konumundaki binasının yıkılmış olduğu, yıkım işleminin bir idari işlem olan imar planı neticesinde meydana geldiği, davacıya aynı ada ve parselde hisseli yer verildiği, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 23.09.2008 gün ve E:2008/257 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası örneği Danıştay Başsavcılığı"na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayılmış olduğu; dosyanın incelenmesinden, davacıya ait hisseli 15 kadastral parselde bulunan binanın, 2981 sayılı Yasaya göre imar affı başvurusunun yapıldığı, ancak anılan Yasanın 9.maddesinde belirtilen harçların yatırılmadığı, 15.maddesi uyarınca alınması gereken yapı kullanma izin belgesinin alınmadığı, binanın bir kısmının 80400 no"lu imar planında imar yolunda, bir kısmının da 20928 ada, 1 sayılı parsel üzerinde kaldığı, bu yerlere karşılık davacıya aynı ada ve parselden hisse verildiği, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi ve bu kapsamda bir bedel takdiri yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı, davacının Çamlık Mahallesi, 70.sokak 35 kapı nolu bina ve eklentileri ile ilgili olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000.00 Yeni Türk Lirasının faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davayı açtığının anlaşıldığı; davalı idarenin, binanın 80400 no"lu imar planında imar yolunda kalması ve kaçak yapı olması nedeniyle yıkıldığını, davacının hissesine karşılık 20928 ada, 1 parselde hisse verildiği, bina ile ilgili bir bedele hükmedilecekse, bu bedelin enkaz bedeli olması gerektiğini iddia ettiği; bu durumda, davacıya ait kaçak yapının 80400 No"lu imar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilmiş idari işlem ve eylemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümüne ilişkin bulunması nedeniyle idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; açıklanan nedenlerle, 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa"nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI : Anayasa"nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; davanın, kesinleşen İmar Planının uygulanması kapsamında imar yolunun açılması nedeniyle davacıya ait binanın davalı belediye tarafından yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açıldığı; davalı idarenin, davacının bedelini talep ettiği binanın kaçak yapı konumunda olduğu ve 80400 nolu İmar Planı kapsamında imar yolunda kaldığı ve binanın bir kısmının da 20928 ada 1 no.lu parsel üzerinde kaldığından davacıya aynı ada ve parselde hisseli yer verildiği, arsasının başka bir yere kaydırılmayıp, evin yolda kalması nedeniyle en yakın parselde yer verildiği, dolayısıyla bina ile ilgili herhangi bir bedele hükmedilecekse bu bedelin enkaz bedeli olması gerektiğini iddia etmiş olduğu; davacı tarafından Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında, yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işlemin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun"un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; dava dilekçesi incelendiğinde de, davacının davasını idarenin uygulamasından doğan zararının giderilmesi istemiyle açtığının görüldüğü; açıklanan nedenlerle, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun"un 2/l-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 03.03.2008 gün, 2007/315 ve 2008/36 sayılı kararında da; kadastral parsel üzerinde bulunan kaçak bina ve eklentilerinin imar yolunda kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği hususunda hüküm kurulmuş olduğu; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanun"un 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/257 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK"ın katılımlarıyla yapılan 07.12.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK"in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU"nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacıya ait hisseli kadastral parselde bulunan bina ve eklentilerinin, imar planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle, tapulu hissesine karşılık aynı imar parselinden karşılanmak üzere yer verilmekle birlikte, herhangi bir bedel ödenmeksizin davalı idarece binanın yıktırıldığından bahisle, uğranılan zararın faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davacılar vekili, dava dilekçesinde, imar çalışmaları sonucu, müvekkilinin tapulu arsasının başka yere kaydırıldığını, binanın bulunduğu zeminden de yol geçtiğini, Karapürçek Köyü 15 nolu kadastro parselinde hisse sahibi iken, imar çalışması sonucu hissesinin, Altındağ İlçesi, Çamlık Mahallesi 20928 Ada 1 no.lu parsele dönüştüğünü, kamulaştırma bedelinde uzlaşılamadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinde delil tespiti yaptırıldığını; Belediye"nin binayı yıktığını ve enkazı da kaldırdığını ifade etmiştir.

Davalı idarece; davacıya ait 2981 sayılı yasaya göre imar affı müracaatlarının bulunduğu, Kanunun 8. maddesinde belirtilen evrakı tamamladığı ancak Yasanın 9. maddesinde belirtilen harçları yatırmadığı ve 15. maddeye göre Yapı kullanım izin belgesini almadığının tespit edildiği; kaçak yapı konumundaki binanın 80400 nolu imar planında imar yolunda; bir kısmının da 20928 ada 1 nolu parsel üzerinde kaldığı; davacıya aynı ada ve parselde hisseli yer verildiği; arsasının başka bir yere kaydırılmayıp evin yolda kalması nedeniyle en yakın parselde yer verildiği; davacının hissesine karşılık arsa tahsis edildiğinden bu davada bina ile ilgili herhangi bir bedele hükmedilecekse, bu bedelin enkaz bedeli olmasının gerektiği, kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2006/74 Değişik iş sayılı dosyasında yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda yapı için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, imar planının uygulaması sonucu imar yolunda kalan binanın yıkılmasıyla birlikte, davacıya tapulu hissesine karşılık aynı imar parselinden karşılanmak üzere yer verildiği anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı"nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ

: Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 23.09.2008 gün ve E: 2008/257 sayılı GÖREVLİLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 07.12.2009 gününde Üyeler Mustafa KICALIOĞLU ve Mahmut BİLGEN"in KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY

3194 sayılı İmar Kanunun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz."

16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına el atılan kişinin ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmalığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 7.12.2009

Hemen Ara