Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1-656 Esas 2012/222 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/1-656
Karar No: 2012/222

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/1-656 Esas 2012/222 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/1-656 E.  ,  2012/222 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2011/399805
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ÇANAKKALE Ağır Ceza
    Günü : 13.09.2011
    Sayısı : 189-309

    Kasten öldürme suçundan sanıklar M.A. ve İ. K.’in beraatına ilişkin, Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.09.2002 gün ve 296-249 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve sanık M.A. müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.01.2004 gün ve 561-1 sayı ile;
    “Müdahiller vekilince 14.11.2000 tarihli dilekçe ile sadece sanık İ. H. S. aleyhine müdahale talebinde bulunulup, kabulüne karar verildiği, bilahare müdahiller vekilinin 17.06.2002, 16.09.2002 tarihli dilekçeleriyle sanıklar M. A. ve İ.K."in de cezalandırılmalarını talep eylediği gözetilmeden, müdahale isteği niteliğindeki bu talepler hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmeyerek CYUY’nın 365 ve 366. maddelerine muhalefet edilmesi” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince 21.04.2005 gün ve 68-1023 sayı ile; sanıkların 765 sayılı TCY’nın 64/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 450/4. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiş,
    Resen temyize tabi olan hükmün sanıklar müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C.Başsavcılığınca 19.09.2005 gün ve 140678 sayı ile, lehe yasa değerlendirmesi yapılması için dosyanın geri gönderilmesi üzerine yargılama yapan Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince 11.04.2006 gün ve 423-203 sayı ile; sanıkların eylemine uyan ve lehe olan 5237 sayılı TCY’nın 38. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 82/1-a maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
    Resen temyize tabi olan hükmün sanıklar müdafileri tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.03.2008 gün ve 7044-2247 sayı ile;
    “Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulaması Hakkındaki 5320 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca 1412 sayılı CMUK’nun yürürlükte olduğu dönemde verilen gıyabi tutuklama kararlarının yakalama emrine dönüşeceği ve adam öldürme suçunun CMK’nun 247 ve 248. maddelerinde öngörülen kaçaklarla ilgili katalog suçlar içersinde yer almadığı hususları dikkate alındığında; sanıkların bizzat duruşmada hazır edilerek savunmalarının alınması ve değişen suç niteliğine göre ek savunma haklarının verilmesi gerektiği gözetilmeyerek CMK’nun 193 ve 226. maddelerine aykırı davranılması” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince 13.09.2011 gün ve 189-309 sayı ile;
    “Mahkememizce, 1412 sayılı CMUK’nun yürürlükte iken sanıkların usulüne uygun savunmalarının alınması, müdafiilerine ek savunma hakkı verilerek esas hakkında karar verilmesi, gıyabi tutuklama kararının sanıkların savunmalarının alınması amacıyla değil, verilen cezanın miktarına göre verilmesi, bu şekilde usule aykırılık bulunmaması dikkate alınarak Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 24.03.2008 tarihli bozma ilamına uyulmamasına karar verilmiştir” gerekçeleri ile önceki kararda direnilmiştir.
    Resen temyize tabi olan bu hükmün, sanıklar müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istekli 09.04.2012 gün ve 399805 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkan¬lığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlan¬mıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme, sanıklar M. A. ve İ. K. hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Sanıklar müdafiince hükmün duruşmalı olarak incelenmesi istemiyle temyiz yasa yoluna başvurulmuş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunda temyiz incelemesinin duruşmalı yapılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, sanıklar müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin reddiyle dosya üzerinde yapılan incelemede;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların savunma ve ek savunmalarının usul ve yasaya uygun olarak alınıp alınmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Çanakkale Sulh Ceza Mahkemesinin 09.03.1998 gün ve 1998/27 değişik iş sayılı kararı ile sanıklar M. A. ve İ.K.’in kasten öldürme suçuna azmettirmeden gıyaben tutuklanmalarına karar verildiği,
    Gıyabi tutuklu olan sanıklar hakkında 17.10.2000 tarihinde kasten öldürme suçundan kamu davası açıldığı,
    Eyüp 1. Ağır Ceza Mahkemesince 19.02.2011 tarihinde müdafii huzurunda sanıkların yüklenen suçtan savunmaları alınarak, gıyabi tutukluluklarının vicahiye çevrildiği,
    Yerel mahkeme tarafından da 27.02.2001 günlü duruşmada sanıkların müdafii eşliğinde tekrar yüklenen suçtan savunmalarının alındığı,
    Bozmadan sonra yargılama yapan yerel mahkeme tarafından, talimatla sanıkların bozmaya karşı diyeceklerinin sorulduğu, sanıklar hakkında 765 sayılı TCY’nın 450/4 ve 62. maddelerinin uygulanma olasılığı karşısında, 21.04.2005 günlü oturumda sanıklar müdafiine ek savunma hakkı verildiği ve sanıklar müdafiinin ek savunmada bulunduğu,
    Yerel mahkemenin 21.04.2005 günlü ikinci kararı ile 765 sayılı TCY’nın 64/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 450/4. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verilen sanıkların, verilen cezanın miktarı ve sanıkların tutuklu kaldıkları süre gözetilerek gıyaben tutuklanmalarına karar verildiği,
    Yargılama devam ederken 01.06.2005 tarihinde 5271 sayılı CYY’nın yürürlüğe girmesi üzerine, 5320 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince sanıklar hakkındaki gıyabi tutuklama kararının yakalama emrine dönüştürülmesine karar verildiği,
    İddia makamının, sanıkların 5237 sayılı TCY’nın 38. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 82/1-a maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine ilişkin esas hakkındaki görüşüne karşı sanıklar müdafiinin yazılı ve sözlü savunmada bulunduğu,
    Hüküm tarihi itibarıyle sanıkların yakalama emri infaz edilememiş olup, yerel mahkeme tarafından 5271 sayılı CYY’nın 247-248. maddeleri uyarınca sanıkların kaçak olduğu yönünde bir karar da verilmediği,
    Anlaşılmaktadır.
    Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CYY’nın “sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası, “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amir olup, bu kuralın ayrıksı halleri ise aynı maddenin 2. fıkrasında “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”,
    194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
    195. maddede “(1) Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır”,
    200. maddenin birinci fıkrasında, “(1) Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir”,
    204. maddesinde “(1) Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır” şeklinde gösterilmiştir.
    Anılan Yasanın uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan ve 1412 sayılı CYUY’nın 258. maddesine benzer şekilde düzenlenmiş olan “Suç niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde ise;
    “1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
    2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
    3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
    4) Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiş olup, Ceza Genel Kurulunun 29.12.1998 gün ve 321–393 sayılı kararında belirtildiği üzere; iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını gerektiren hallerin, ilk defa duruşma sırasında ileri sürülmesi halinde, sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmeden, sanığın iddianamede gösterilen suçun temas ettiği kanun hükmünden başkasıyla cezalandırılamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Yargılamadan kaçmaları nedeniyle haklarında yakalama emri çıkartılan sanıkların yerel mahkeme tarafından, usul ve yasaya uygun olarak daha önceden savunmalarının alınmış olması ve 5271 sayılı CYY’nın 226/4. maddesinde ek savunma hakkının sanık müdafiine de verilebileceği şeklinde düzenlemenin bulunması karşısında, yerel mahkemece, sanıklar müdafiine 765 sayılı TCY’nın 450/4 ve 5237 sayılı TCY’nın 82/1-a maddeleri uyarınca ek savunma hakkı verilmek suretiyle, sanıklar hakkında hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve hükmün esastan incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 13.09.2011 gün ve 189-309 sayılı kararındaki direnme nedenlerinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
    2- Dosyanın, hükmün esastan incelenmesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara