Esas No: 2011/4–439
Karar No: 2012/197
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4–439 Esas 2012/197 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname: 2009/232539
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ERDEK Asliye Ceza
Günü : 03.06.2009
Sayısı : 59-270
Hakaret suçundan sanık V. K.’ın, 765 sayılı TCY’nın 266/1, 80, 81/1-3, 72 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 771.077.000 Lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Erdek Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.04.2003 gün ve 157-151 sayılı hüküm, sanık ve üst Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 28.06.2004 gün ve 5459-8172 sayı ile;
“1- Hükmün esasını oluşturan kısa kararında yer aldığı 09.04.2003 tarihli oturumu belgeleyen tutanağın birinci sayfasının tutanak yazmanınca imzalanmayarak belgelendirilmemesi,
2- Görevlilere sövme eyleminde, maddenin mağdur sayısınca uygulanması gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle TCY’nın 80. maddesiyle hüküm kurulması,
3- Gerekçeli kararda suç isminin eksik yazılması,
4- Kabule göre de; TCY’nın 80. maddesinin uygulanması sırasında artırım sonucu belirlenen hapis cezasının denetime olanak verecek biçimde karar yerinde gösterilmemesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan yerel mahkemece 02.04.2008 gün ve 366-115 sayı ile;
Sanığın, 765 sayılı TCY’nın 266/1, 81/1-3, 72, 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 3.522,00 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş,
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 20.01.2009 gün ve 16648-467 sayı ile;
“Sanık hakkında alt sınırdan belirlenen hapis cezasının para cezasına çevrilmiş bulunmasına göre ve 5237 sayılı TCY’nın 125/1-3/a madde ve fıkrasında seçimlik ceza olarak adli para cezası da öngörülmüş olması ve 5560 sayılı Yasa ile değişiklik yapılmadan önce 125/1-3/a madde ve fıkralarında adli para cezasının alt sınırının 5 gün olarak belirlenmesi karşısında; 5237 sayılı Yasanın 7/2, 5252 sayılı Yasanın 9/3. madde ve fıkraları uyarınca, suçun işlendiği tarihteki ve sonradan yürürlüğe giren TCY hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanıp ortaya çıkan sonuçlar birbirleriyle karşılaştırılarak sonuç itibariyle hangi yasanın lehe olduğunun belirlenmesi ve denetime olanak verecek şekilde gösterilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bu kez yerel mahkemece 03.06.2009 tarih ve 59-270 sayı ile;
“Mahkememizce yapılan yargılamada, 5237 sayılı TCY"nın 125/1-3-a maddesinde 5560 sayılı Yasa ile 5237 sayılı TCY"da yapılan değişiklik sonrasında herhangi bir değişiklik yapılmaması nedeniyle önceki hükümde direnilmesine” karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “zamanaşımı nedeniyle düşme” istemli, 03.11.2001 gün ve 232539 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Temyizin kapsamına göre inceleme, sanık hakkında kamu görevlisine hakaret suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suç tarihinin 22.02.2002 olduğu somut olayda, 765 sayılı TCY"nın mı, yoksa 5237 sayılı TCY"nın mı sanık lehine olduğunun belirlenmesine ilişkin ise de, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sanığa atılı kamu görevlisine hakaret suçu, 765 sayılı TCY’nın 266/1. maddesinde yaptırıma bağlanmış olup, 2 aydan 8 aya kadar hapis ve ikiyüz elli liradan beşyüz liraya kadar ağır para cezasını gerektirmektedir.
Sanığın 22.02.2002 tarihinde işlediği iddia olunan suç için öngörülen hapis cezasının üst sınırı itibariyle, 765 sayılı TCY’nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık dava zamanaşımına tabi olup, kesen nedenlerin varlığı halinde bu süre, en fazla yarı oranında artarak 7 yıl 6 aya uzamaktadır. Eylemin daha ağır bir başka suçu oluşturma olasılığının bulunmadığı somut olayda, suç tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanışımı 22.08.2009 tarihinde ve dosya henüz Ceza Genel Kuruluna gelmeden dolmuştur.
Bu itibarla; dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle direnme hükmünün bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Erdek Asliye Ceza Mahkemesinin 03.06.2009 tarih ve 59-270 sayılı direnme hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında kamu görelisine hakaret suçundan açılan kamu davasının, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.05.2012 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.