Esas No: 2011/3-406
Karar No: 2012/175
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/3-406 Esas 2012/175 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname: 2011/258371
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 2. Asliye Ceza
Günü : 15.02.2011
Sayısı : 14–48
Haksız tahrik altında kasten yaralama suçundan sanık K. T..’nin 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 86/1, 29, 62, 51/1–3 ve 53/1. maddeleri uyarınca yedi ay onbeş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve ertelemeye ilişkin, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.02.2011 gün ve 14–48 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığınca 19.07.2011 gün ve 9247–39372 sayı ile;
“5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53/3. maddesinde yer alan ‘mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir’ hükmüne aykırı olarak, hapis cezası ertelenen sanık hakkında aynı Kanunun 53/3. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına hükmedilmesinde isabet görülmemiştir” görüşüyle yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 3. Ceza Dairesince 28.09.2011 gün ve 12841–12884 sayı ile;
“Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.02.2011 tarih ve 14–48 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309/4–d maddesi gereğince kanun yararına bozulmasına, bozma nedeni doğrultusunda hak mahrumiyetine dair hükümden ‘velayet, vesayet ve kayyumluk yönünden kısıtlamanın TCK’nun 53/3. maddesi gereğince şartla salıverme tarihine kadar geçerli olmak kaydı ile’ ibaresinin karar metninden çıkarılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 01.11.2011 gün ve 258371 sayı ile;
“Kanun yararına bozma istemi, hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 53/3. maddesinde belirtilen hak yoksunluğuna karar verilemeyeceğine ilişkindir. Sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezası 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesi uyarınca ertelenmiş olduğundan, aynı Yasanın 53. maddesinin 4. fıkrası gereğince aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı bulunan haklardan yoksunluğa karar verilmesine yasal imkân bulunmamakta ise de bu husus Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma yazısında ileri sürülmemiştir.
Özel Dairece saptanan bu hukuka aykırılık nedeniyle kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulmasının sağlanması için dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesis edilmesinde isabet görülmemiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve saptanan hukuka aykırılık nedeniyle yasa yararına bozma başvurusunun sağlanması için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kısa süreli hapis cezasının ertelenmiş olması durumunda mahkûm olunan cezaya bağlı olarak 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 53/1. maddesinde yazılı herhangi bir hak yoksunluğuna karar verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle Özel Dairece hükmün yasa yararına bozma istemi üzerine incelenmesi aşamasında, yasa yararına bozma istemine konu edilmeyen başkaca hukuka aykırılıkların saptanması durumunda izlenecek yöntemin belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanık K. T..’nin haksız tahrik altında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 86/2, 29, 62 ve 51/1. maddeleri uyarınca yedi ay onbeş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve aynı Yasanın 53/1–3. maddesinde yazılı haklardan yoksun bırakılmasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Adalet Bakanlığınca, 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 53. maddesinin 3. fıkrasına göre, hapis cezası ertelenen hükümlünün, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksun bırakma kararı verilemeyeceği görüşüyle yasa yararına bozma yoluna başvurulduğu,
Özel Dairece, yasa yararına bozma istemindeki düşünce yerinde görülerek, anılan Yasanın 53. maddesi ile ilgili uygulama yönünden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Yasasının “Süreli Hapis Cezası” başlıklı 49. maddesinde;
“1) Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.
2) Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır”
Aynı Yasanın “Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma” başlıklı 53. maddesinde ise;
“1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.
2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.
3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.
4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz” şeklinde düzenlemeler bulunmaktadır.
Buna göre, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan kişiler hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 53. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, aynı maddenin birinci fıkra hükmünün uygulanması olanaklı değildir.
İnceleme konusu olayda, yerel mahkemece sanık hakkında tayin olunan yedi ay onbeş günlük kısa süreli hapis cezası ertelendiği halde, sanığın anılan Yasanın 53. maddesinde yazılı bulunan haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmiş olup, saptanan bu hususun yukarıdaki açıklamalara göre hukuka aykırı olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü açısından yasa yararına bozma kurumu üzerinde de durulması gerekmektedir.
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan bu yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin bir hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilecektir.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Ceza Genel Kurulu’nun 14.07.2009 gün ve 163–202; 07.07.2009 gün ve 155–192; 17.07.2007 gün ve 145–172; 02.10.2007 gün ve 82–196 ve 10.05.2011 gün ve 80–90 sayılı kararlarında vurgulandığı üzere, yasa yararına bozmada geçerli olan “istekle bağlılık kuralı” gereği, inceleme sırasında Adalet Bakanlığının istem yazısında ileri sürülmeyen ve sonuca etkili bulunan başkaca hukuka aykırılıkların saptanması durumunda, isteme konu edilmeyen bu hukuka aykırılıklar yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu yönden de başvuruda bulunulmasının sağlanması için Adalet Bakanlığına veya koşulların varlığı halinde ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına ihbarda bulunulması, başvuruda bulunulması halinde de tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi sağlanacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Adalet Bakanlığınca hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 53/3. maddesi uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksun bırakma kararı verilemeyeceği hususuna dayanılarak yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulmuştur. Sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezası 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmiş olmasına göre aynı Yasanın 53. maddesinin 4. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı bulunan haklardan yoksunluğa karar verilmesine yasal olanak bulunmamakta ise de, bu konu Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma istem yazısında ileri sürülmemiştir.
Bu itibarla, haklı nedenlere dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazın kabulü ile, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yasaya aykırı olduğu saptanan husus yönünden de yasa yararına bozma başvurusu sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 28.09.2011 gün ve 12841–12884 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Saptanan hukuka aykırılığın yasa yararına bozma başvurusuna konu edilmesini sağlamak üzere dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.04.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.