Esas No: 2011/6-410
Karar No: 2012/170
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-410 Esas 2012/170 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname: 2010/140487
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi : B.ÇEKMECE 1. Asliye Ceza
Günü : 11.12.2006
Sayısı : 1509-689
Hırsızlık suçundan sanık M.Y..’ın 765 sayılı TCY’nın 491/3-son, 80 ve 522/1 maddeleri uyarınca 4 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.09.2006 gün ve 1509-689 sayılı hükme yönelik sanığın temyiz istemi, Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince 11.12.2006 gün ve 1509-689 sayı ile, süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Temyizin reddi kararının da sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 21.10.2008 gün ve 12615-17403 sayı ile;
“09.11.2006 tarihinde kendisine tebliğ edilen hükme karşı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi 1412 sayılı CMUK"un 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 11.12.2006 tarihinde temyiz isteminde bulunan sanık M.Y.."ın temyiz talebinin reddine ilişkin usul ve kanuna uygun bulunan 11.12.2006 tarih ve 2001/1509 esas, 2006/689 karar sayılı ek kararın teblinağme gibi onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığınca 01.11.2011 gün ve 140487 sayı ile;
“03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Yasa ile değişik Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ‘Temel hak ve hürriyetlerin korunması’ başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasında, ‘Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve süresini belirtmek zorundadır’ amir hükmünü getirmiştir. Bu hükme paralel olarak 5271 sayılı CMK.nun 34/2. maddesinde, ‘kararlarda, başvurulacak kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir’ aynı Yasanın 231/2. maddesinde ‘Hazır bulunan sanığa ayrıca başvuracağı kanun yolları, mercii ve yolları bildirilir’ yine aynı Yasanın 232/6. maddesinde ise, ‘Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen cezanın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir’ hükümlerine yer verilmiştir.
5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesine göre yükümlülükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 310 maddesinde ‘Temyiz talebi hükmün tefhiminden bir hafta içerisinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanla olur, beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hakime tasdik ettirilir’ hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere, 5271 sayılı CMK.nun 232/6. maddesinde düzenlenen emredici hükmün kapsadığı unsurların hükümde yer alması gerekir. Yani hüküm fıkrasında, hangi kanun yoluna başvurulacağı, başvuru süresi, başvurulacak mercii ve başvuru şekilleri tereddüde yer vermeyecek şekilde gösterilmesi gerekir. Aksi halde ilgililerin yasa yoluna başvurma haklarını ortadan kaldırıcı, etkin biçimde kullanmasını engelleyici nitelikli olduğu kabul edilmelidir.
Oysa itiraza konu 29.09.2006 tarihli hükümde sadece yasa yolunun açık olduğunun bildirilmesine rağmen, yasa yolunun süresini, merciini ve başvuru yapılış şekilleri gösterilmemiştir. Bu açıklamalar karşısında; kararın hüküm fıkrasında, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK.nun 34/2 ve 232/6. maddelerine aykırı olarak, temyiz başvuru mercii, süresi ve başvurunun yapılış şekilleri gösterilmediğinden, 11.12.2006 tarihli temyiz isteminin süresinde olmadığından temyiz isteminin reddine dair ek karar kaldırılarak esastan temyiz yoluyla incelenmesi gerekirken, temyiz isteminin reddine dair ek kararın onanmasına karar verilmesi yerinde olmadığı, bu nedenlerle itiraz yoluna başvurulması gerekmiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın hırsızlık suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkeme hükmündeki yasa yolu bildiriminin yasal ve yeterli olup olmadığı ile buna bağlı olarak sanığın temyiz isteminin süresinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanığın yokluğunda verilen 29.09.2006 tarihli hükümde yasa yolu bildiriminin aynen; “Dair verilen karar müdahil vekilinin yokluğunda sanık A.Ç..vekili Avukat A. T.. ve sanık H. A.. vekili Avukat M. Ç.."ın yüzünde diğer sanıkların yokluğundan Cumhuriyet Savcısı A. Ç.."in huzurunda mütaalaya uygun ve yasa yolu açık olmak üzere açıkça okunup anlatıldı” şeklinde olduğu,
Gerekçeli kararın sanığa 09.11.2006 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın 11.12.2006 tarihli dilekçe ile hükmü temyiz ettiği, ancak yerel mahkemece bu istemin reddine karar verildiği, sanığın bu kararı da temyiz ettiği, Özel Dairece temyiz isteminin reddi kararının onandığı,
Özel Dairece temyiz isteminin reddi kararının onanması nedeniyle sanığın 20.02.2009 tarihinde cezaevine girerek cezasının infazına başlandığı, cezasının şartla tahliye tarihinin 09.12.2010 olduğu, yasa yolu bildirimindeki eksiklik nedeniyle yerel mahkemece 19.03.2010 tarihinde infazın durdurulmasına ve kararın usulüne uygun yasa yolu bildirimiyle sanığa tebliğine karar verildiği, bu hususun aynı gün sanığa tebliğ edildiği, sanığın aynı tarihte tekrar temyiz dilekçesi verdiği,
Anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CYUY’nın, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 310. maddesinde, temyiz isteminin yüze karşı verilen kararlarda hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile veya zabıt kâtibine yapılacak beyanla olacağı, bu takdirde, beyanın tutanağa geçirilerek hâkime tasdik ettirileceği, yoklukta verilen kararlarda ise temyiz süresinin tebliğle başlayacağı belirtilmiştir.
5271 sayılı CYY’nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddelerinde de hüküm ve kararlarda, başvu¬rulacak yasa yolu, başvurunun yapılacağı merci, başvuru yöntemi ve süresinin hiçbir duraksamaya yer vermeksizin açıkça belirtileceği hükümlerine yer verilmiş olup, bu hüküm¬lere aykırılık, anılan Yasanın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedeni oluşturacaktır. Bu bildi¬rimlerdeki temel amaç sujelerin başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya yanılgılı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır.
5271 sayılı CYY’nın 264. maddesinde ise, kabul edilebilir bir yasa yolu başvurusunda yasa yolunun veya mercide yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merciince, başvurunun derhâl görevli ve yetkili mercie gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, kural olarak temyiz istemi süresinde verilen bir dilekçe veya zabıt kâtibine yapılacak bir beyanla hükmü veren mahkemeye yapılacaktır. Ancak süresinde olması koşuluyla, dilekçenin hükmü veren mahkeme dışındaki bir mahkemeye verilmesi veya istemde bulunulması ya da haklı nedenlerin varlığı halinde C.Savcılığına ya da bir başka mercie istemde bulunulması temyiz istemini geçersiz kılmayacak, bu durum mercide yanılgı kapsamında değerlendirilebilecek, dilekçenin verildiği veya istemin yapıldığı merci tarafından, istem veya dilekçe mahkemesine gönderilecektir. Yine aynı şekilde istemin temyiz yerine itiraz olarak belirtilmiş olması da bu kapsamda değerlendirilerek, başvuru sahibinin hakları korunacak, sürenin bildirilmemesi veya yanılgılı bildirilmesi halinde bunun ilgili taraf açısından bir yanılgı oluşturarak bir hakkın kullanılmasını engellemesi durumunda açıklamalı davetiye ile bu hususun tebliğinden sonra süreler işlemeye başlayacak, böylece olası hak kayıpları önlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın yokluğunda verilen hükümde başvurulacak yasa yoluna ilişkin bildiriminde başvu¬rulacak yasa yolu, başvurunun yapılacağı merci, yöntemi, başvuru süresi ve başlangıcı gösterilmemiş başka bir anlatımla yasa yolu bildiriminde yer alması gereken hiçbir hususa yer verilmemiştir.
Anılan yasal düzenlemeler göz önüne alındığında yerel mahkemenin yasa yolu bildiriminde yer alan eksiklikleri gidermek için her türlü kuşkuyu kaldıracak ifadeleri içeren açıklamalı tebligat ile tarafları bilgilendirmesi zorunludur. Böyle bir bilgilendirme yapılmadan, yapılan bildirimin ve tebliğin geçerliliğinden ve buna bağlı olarak temyiz süresinin işlemeye başladığından söz edilemez.
Bunun sonucu olarak, yerel mahkeme hükmündeki yasa yolu bildirimi eksikliklerinden dolayı sanığın süresinden sonra yaptığı kabul edilen temyiz isteminin, temyiz süresinin işlemeye başlamaması nedeniyle süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, hukuki değerden yoksun bulunan ve yok hükmünde olan Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.12.2006 gün ve 1509-689 sayılı temyiz isteminin reddi kararı ve Özel Dairece sanığın temyiz isteminin reddine dair kararın onanması kararının kaldırılmasına, dosyanın sanık hakkındaki hükmün esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Diğer taraftan, suç tarihine göre zamanaşımının gerçekleştiği ileri sürülebilecek ise de, sanık hakkında 765 sayılı TCY’nın 493/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davasının açılmış olması karşısında bu hususun esasa yönelik inceleme yapacak olan Özel Daire tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Hukuki değerden yoksun bulunan ve yok hükmünde olan Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.12.2006 gün ve 1509-689 sayılı temyiz isteminin reddi kararı ile Yargıtay 6. Ceza Dairesinin sanık M. Y..’ın temyiz isteminin reddine dair kararın onanmasına ilişkin 21.10.2008 gün ve 12615-17403 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, esastan temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.04.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.