Esas No: 2021/4601
Karar No: 2022/4408
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4601 Esas 2022/4408 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4601 E. , 2022/4408 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
BİRLEŞEN 2015/555 ESAS SAYILI DAVADA
Taraflar arasındaki asıl davada tapu iptali ve tescil, birleşen davada alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik verilen hüküm asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı yüklenici kooperatif vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil ile aralarında davalının da bulunduğu taşınmaz hissedarları ile Ankara 5. Noterliğinin 19.08.2010 tarih ve 9710 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirerek iskan ruhsatı aldığını, buna karşın davalının sözleşme gereğince müvekkiline isabet eden 2 numaralı bağımsız bölümü devre yanaşmadığını belirterek söz konusu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkil adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; sözleşme gereğince davacı tarafa verilmesi gereken 2 numaralı bağımsız bölümün 23.11.2010 tarihli protokol ile 180.000,00 TL bedel karşılığı müvekkiline satıldığını, kat irtifakı tesisi işlemleri sırasında bağımsız bölümün tapu kaydının kooperatif tarafından müvekkil adına çıkartıldığını belirterek asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; birleşen davasında ise ödediği 180.000,00 TL satış bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu yapılan 2 numaralı bağımsız bölümün davalı ...'ya satışına ilişkin usulen alınmış bir kooperatif genel kurul kararının bulunmadığı, davacı ve davalı taraf arasında düzenlendiği belirtilen 23.11.2010 tarihli adi yazılı protokolün, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42/6 maddesi gereğince geçersiz olduğu, davalı tarafça birleşen dava dosyasında bağımsız bölüm satış bedeli olan 180.000,00 TL talep edilmiş ise de, 23.11.2010 tarihli protokol konusunda alınmış bir genel kurul kararı olmadığı, ödendiği belirtilen bedelin kooperatifin resmi kayıtlarında gözükmediği gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile 2 nolu bağımsız bölümün davacı kooperatif adına tesciline, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı – birleşen dosya davacısı arsa sahibi tarafından temyiz edilmiş, (kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 2016/3669 Esas – 2019/2399 Karar ve 28.09.2015 tarihli kararı ile; asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz aşamasında, kooperatife ait yevmiye defteri ve 21.07.2010 tarihli ortaklar kurulu kararının sunulduğu, sunulan bu belgelerin mahkemece tartışılıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Bozma ilamı sonrasında mahkemece yapılan yargılama sonunda; 23.11.2010 tarihli satış protokolünün genel kurul kararına dayanmadığı, belirtilen satış protokolünün 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42/6 maddesine aykırı olduğu, satış bedeli olduğu belirtilen 180.000,00 TL bedelin davacı kooperatif tarafından Bakanlığa ve Ticaret Sicili Müdürlüğüne verilen 'Gelir Tablosunda'' ve ''Ayrıntılı Bilançoda'' yer almadığı, davacı kooperatifin 2010 yılına ait ticari defterlerinin dava dışı ... tarafından 04.11.2020 havale tarihli dilekçe ekinde mahkemeye sunulduğu, başka bir ifade ile davacı kooperatifin 2010 yılına ait ticari defterlerinin, 23.10.2010 tarihli satış protokolünün düzenlendiği tarihte muhtemelen kooperatifin elinde bulunmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı – birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl davada davacı kooperatif ile davalı arsa sahibin de aralarında bulunduğu arsa sahipleri ile Ankara 5. Noterliğinin 19.08.2010 tarih ve 9710 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca dava konusu 2 nolu bağımsız bölümün davacı yüklenici kooperatife verileceği hususu taraflar arasında ihtilafsızdır. İhtilaflı olan husus, söz konusu bağımsız bölümün davalı arsa sahibine yapılan satışının geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 23.11.2010 tarihli adi yazılı protokolde, davalı arsa sahibinin, kooperatife düşen 2 nolu bağımsız bölümü 180.000,00 TL bedelle satın aldığı ve satış bedelini nakden ödendiği, söz konusu bağımsız bölümün tapu devrinin kat irtifakı kurulurken yapılacağı düzenlenmiştir. Mahkemece, söz konusu bağımsız bölümün satışı noktasında kooperatif genel kurulu tarafından yönetim kuruluna yetki verilmediği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne karar verilmiş ise de; dava dosyasına sunulan 21.07.2010 tarih ve 1 nolu Ortaklar Kurulu kararı ile yönetim kuruluna kooperatif adına düşen dairelerden dilediklerini sözleşme veya kat irtifakı kurularak kat irtifakı tapusu ile 150.000,00 TL’den aşağı olmamak üzere satması yönünde yetki verildiği, bu ortaklar kurulu kararından sonra 06.08.2010 tarihli genel kurul kararı ile de ...’nun yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ve bu kişi tarafından imzalanan protokol ile de dava konusu bağımsız bölümün davalıya satışına karar verildiği anlaşıldığından, genel kurul tarafından yönetim kuruluna verilen yetkiye dayanılarak satış sözleşmesinin yapıldığının mahkemece kabulü gerekmektedir. Bu protokole dayanılarak 19.10.2012 tarihli kat irtifakı ile dava konusu taşınmaz davalı adına tescil edilmiştir. Ayrıca mahkemece, asıl davada davalı tarafça ödenen satış bedelinin gelir tablosunda ve ayrıntılı bilançoda gösterilmediğini belirtmiş ise de, söz konusu satış bedeli kooperatif tarafından tutulması zorunlu yasal defterlerden olan yevmiye defterinde, “Alınan sipariş avansları : 2 nolu dairenin ...’ya satışı, 23.11.2010 tarihli ve 180.000,00 TL” olarak kayıtlı olup, davalı, davacı kooperatifin ticari defterlerine dayandığından ve davacının ticari defterleri de kendi aleyhine HMK 222. maddesi uyarınca kesin delil olduğundan mahkemece yevmiye defterine itibar edilerek davalının satış bedelini ödediği hususunun kabul edilmesi gerekirken, kesin delil mahiyetinde olmayan gelir tablosunun ve ayrıntılı bilançonun hükme esas alınması doğru olmamıştır. Mahkemece ayrıca, davacı kooperatifin 2010 yılına ait ticari defterlerinin dava dışı ... tarafından 04.11.2020 havale tarihli dilekçe ekinde mahkemeye sunulduğu, başka bir ifade ile davacı kooperatifin 2010 yılına ait ticari defterlerinin, 23.10.2010 tarihli satış protokolünün düzenlendiği tarihte muhtemelen kooperatifin elinde bulunmadığı gerekçesine dayanılmış ise de, söz konusu tarihlerde ... kooperatif yönetim kurulu üyesi olup, bu kişiye kooperatif adına ve hesabına işlem yapma yetkisi verildiğinden yönetim kurulu üyesi sıfatıyla kooperatife bir zarar vermiş ise iç ilişkide bu yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunu gerektirmekte olup, davalı – birleşen dosya davacısının aleyhine yorum yapılması doğru olmamıştır.
İş bu nedenle mahkemece yapılacak iş; asıl davada, genel kurul kararına dayalı olarak yönetim kurulu tarafından yapılan bağımsız bölüm satışının geçerli olduğu kabul edilerek tapu iptal tescil talebinin reddine, asıl davanın reddine karar verildiğinden bedel talebine dair birleşen dava da konusuz kaldığından birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinden ibaret olmalıdır.
Eksik inceleme ve yanlış değerlendirme sonucu verilen karar doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dava davalısı– birleşen dava davacısının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl dava davalısı– birleşen dava davacısı yararına BOZULMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl dava davacısı– birleşen dava davalısından alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan asıl dava davalısı– birleşen dava davacısına verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 28.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.