Esas No: 2011/4-694
Karar No: 2012/149
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/4-694 Esas 2012/149 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2007/169081
Yargıtay Dairesi : 4. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ÇANAKKALE 2. Asliye Ceza
Günü : 06.04.2007
Sayısı : 29-144
Sanık S. Ö.."in görevi yaptırmamak için direnme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 265/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis; 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan ise anılan Yasanın 15/1. maddesi gereğince 6 ay hapis ve 450 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Çanakkale 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.04.2007 gün ve 29-144 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 02.11.2011 gün ve 17094-20212 sayı ile;
“…2- Görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı yasaya muhalefet suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCY"nın 7/2. madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Yasanın 562. maddesinin 1. fıkrası ile CYY"nın 231/5. madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CYY"nın 231/14. madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, sanığın adli sicil kaydında yer alan yaralama suçuna ilişkin ilam getirtilerek, karar ceza kararnamesi ile verilmişse, bu hükümlülüğün hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine yasal engel oluşturmayacağı da gözetilip, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması zorunluluğu” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 09.12.2011 gün ve 169081 sayı ile;
“Çözümlenmesi gereken sorun, kasten işlenen suçtan dolayı ceza kararnamesi ile verilen hükümlülüğün hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturan nitelikte olup olmayacağının belirlenmesine ilişkindir...
Ceza kararnamesi, genel yargılama kurallarından farklı kuralları bulunan, kendine özgü hızlandırılmış bir yargılama yöntemidir. Bu yargılamanın en önemli özelliği, sanık davet edilip sorgusu yapılmadan ve kanıtlar ortaya konulup tartışılmadan, evrak üzerinden karar verilmesidir. Bir başka anlatımla duruşma açılarak yüz yüze yargılama yapılmadan, mevcut kanıtlarla yetinilmek suretiyle dosya üzerinden karar verilmektedir. Bu yolla basit işlerin çabuk çözümlenmesi, mahkemelerin iş yüklerinin hafifletilmesi, basit suçların yargılamalarının hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmıştır.
Ceza kararnamesi ile verilen kararlar temyiz yasa yoluna değil, CYUY.nın 390. maddesi gereğince itiraz yasa yoluna tabidir. İtiraz edilmeyen veya süresinde yapılan itirazın reddedilmesi halinde kesinleşen ceza kararnameleri, son karar niteliğini aldığından hükmün sonuçlarını doğuracak, infaz edilecektir. Bu kararlar için kesinleştiklerinde yazılı emir yasa yoluna başvurulması olanaklıdır.
Öte yandan, CYUY"nm 305. maddesi ile temyize tabi hükümler belirlenmiş ve temyize tabi olmayan hükümler hakkında ise, olağanüstü bir yasa yolu olan yazılı emir yoluna başvurulabileceği ve tekerrüre esas alınamayacağı esası getirilmiştir. Yine yerleşmiş yargısal kararlarda da belirtildiği üzere, bu yasa maddesinin uygulanmasında, Yargıtay yolunun açık olduğu hükümler, ittihaz edildikleri anda kesin hüküm etkisini taşımadıklarından yukarıda sayılan diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde tekerrüre esas alınacaklardır. Ancak temyiz yasa yoluna tabi olmayan kararların tekerrüre esas alınamayacağı, dolayısıyla da ceza kararnamesi ile verilen cezaların da tekerrüre esas olamayacağı kabul edilmiştir.
Ne var ki, ceza kararnamesi ile verilen kararların 1412 sayılı CYUY"nın 305. maddesindeki düzenleme ve yerleşmiş yargısal kararlara göre tekerrüre esas alınamayacağı konusunda bir duraksama bulunmamakta ise de; anılan kararların hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil edip etmeyeceğinin tartışılması gerekmektedir.
Esasen ceza kararnameleri ile verilen hükümlülükler hükmün bütün sonuçlarını taşımakta ve infaz edilmektedir. Açılan bir kamu davasında kanıtların hüküm vermeye yeterli olması halinde yasada sayılan koşullara uygun olarak hakimin ceza kararnamesi düzenlemesi olanaklıdır.
Ancak, ceza kararnamesi düzenlemek veya duruşma açmak hakimin takdirinde olup, bu takdire dayalı olarak verilen kararlardan birinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına esas alınarak diğerinin alınmaması eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Aynı nitelikte suç işleyen kişiler arasında bu şekilde eşitsizlik yaratılması, ceza adaletine olan güveni de sarsacak niteliktedir. Kaldı ki, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenleyen CMK 231. maddesinde ceza kararnamesiyle verilen mahkûmiyet kararları ile ilgili açık bir hüküm de bulunmamakta yalnızca sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması koşulu aranmaktadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, adli sicil kaydında kasten yaralama suçundan ceza kararnamesi ile kurulan bir mahkûmiyet hükmü bulunması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında uygulanması koşulları oluşmadığından, Özel Dairece bu konunun bozma nedeni sayılması isabetli bulunmamaktadır. Yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı yasaya aykırılık suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sabıkası bulunan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Yerel mahkemece 06.04.2007 tarihli karar ile, sanık hakkında 09.01.2007 tarihinde işlemiş olduğu görevi yaptırmamak için direnme suçundan 1 yıl hapis ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan ise 6 ay hapis ve 450 Lira adli para cezasına hükmedildiği,
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda bir değerlendirmenin yapılmadığı, ancak ertelemeye ilişkin olarak; “sanığın geçmiş hali dikkate alınarak hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve ruhsatsız 6136 sayılı Yasa kapsamında bıçak bulundurma suçlarından verilen hapis cezalarının ertelenmesi halinde ileride bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkememize kanaat gelmediğinden hapis cezalarının ertelenmesine yer olmadığına” şeklinde değerlendirmede bulunduğu,
Sanığa ait adli sicil kaydının incelenmesinde, sanık hakkında Fethiye Sulh Ceza Mahkemesince hırsızlık suçundan verilmiş bulunan ve 06.02.1998 tarihinde yerine getirilen; yine aynı mahkemece kasten yaralama suçundan duruşma yapılarak ve tekerrür hükümleri de uygulanarak hükmolunan ve 25.03.2003 tarihinde infaz edilmiş olan ağır para cezasından ibaret mahkumiyetleri bulunduğu, bu hükümlülüklerin adli sicil kaydından silinme koşulları gerçekleşmeden, incelemeye konu suçun işlendiği ve incelemeye konu dosyadaki suç tarihinden sonra da sanığın 5 ayrı suçtan daha hükümlülüğünün bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Hukukumuza ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesiyle giren hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasayla 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile büyükler için de kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile gerçekleştirilen değişiklikler sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için:
1) Suça ilişkin;
a- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
b- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan, 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 sayılı Yasa ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul etmesi,
Koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) bendinde öngörülen daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama koşulu açısından herhangi bir ayrım gözetilmediğinden, hükmolunan cezanın hapis veya adli para cezası olmasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 250-13 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, önceki mahkûmiyetin 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayılacağı haller veya 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan önceki mahkûmiyetler, adli sicilden silinmiş olup olmadığına bakılmaksızın, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden ise, 5237 sayılı TCY’nda tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin geçmiş olması halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesinde engel bir neden olarak kabul edilemeyecektir. Ancak, yasal engel oluşturmayan bu mahkûmiyetlerin yargılama mercilerince, subjektif koşulun ele alınmasında sanığın suç işleme eğilimi açısından değerlendirmeye esas alınmasına da bir engel bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Adli sicil kaydında silinme koşulları oluşmayan iki suçtan geçmiş hükümlülüğü olan ve ayrıca incelemeye konu suçun işlendiği tarihten sonra da beş ayrı suçtan daha sabıka kaydı bulunan sanık hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için gereken koşullardan olan “sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması” objektif koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkında CYY’nın 231. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamakta olup Özel Dairece hükmün açıklamasının geri bırakılması kurumunun uygulama koşullarının değerlendirilmesi amacıyla sair yönler incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi isabetli değildir.
Diğer taraftan, Özel Dairece bozma gerekçesine konu edilen geçmiş hükümlülüğün ceza kararnamesi yolu ile verilmediği saptandığından bu aşamada ceza kararnamesiyle verilen geçmiş hükümlülüklerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel oluşturup oluşturmayacağı hususunun değerlendirilmesine gerek görülmemiştir
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Dairece görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından verilen bozma kararının kaldırılmasına, anılan suçlara ilişkin hükmün esasının incelemesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02.11.2011 gün ve 17094-20212 sayılı görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından verilen bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, anılan suçlara ilişkin hükmün esastan incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.