Esas No: 2012/9-141
Karar No: 2012/142
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/9-141 Esas 2012/142 Karar Sayılı İlamı
- HIRSIZLIK SUÇU
- SUÇUN GECE YARISI İŞLENMESİ
- İŞYERİ DOKUNULMAZLIĞININ İHLALİ
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 116
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 142
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 143
"İçtihat Metni"
Sanık Bülent hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından açılan kamu davasında, eylemlerin gece vakti işlendiği kabul edilerek, hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCY"nın 142/1-b, 143 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 11 ay, işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan ise 5237 sayılı TCY"nın 116/2-4 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ilişkin Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.12.2008 gün ve 360-1000 sayılı hükmün sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 22.03.2011 gün ve 1886-1790 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.01.2012 gün ve 337894 sayı ile;
“Mahkemece, eylemin sanığın aksi kanıtlanamayan savunması karşısında, suç tarihi 15.02.2008 gün ve saat 17.30 sıralarında işlendiği kabul edilmiştir. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinin verilerine göre suç tarihinde güneşin batış saatinin (kış saati uygulaması da dikkate alınarak) 17.41 olduğu görülmektedir.
5237 sayılı TCY’nın 6/1-e maddesinde gece vakti; güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi olarak tanımlanmıştır.
Bu tanımlama ve mahkemenin eylemin işleniş saatine ilişkin mevcut kabulü karşısında, eylemin gece vakti değil gündüz işlendiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle, Yüksek Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin 22.03.2011 gün ve 2011/1886 esas 2011/1790 karar sayılı hükmün onanması ilamına karşı sanık lehine itiraz yoluna gitmek zorunluluğu doğmuştur” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, sanık Bülent Doğan hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarını gece vakti sayılan zaman dilimi içerisinde işleyip işlemediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
15.02.2008 ile 18.02.2008 tarihleri arasında A. Devlet Hastanesi Brifing Salonunun kilitli kapısı kırılmak suretiyle içeriden iki adet bilgisayar monitörü ile oksijen odasının açık olan kapısından girilerek bir adet bilgisayar kasası alındığı iddiasıyla hastane müdür yardımcısı olan Emin tarafından 18.02.2008 tarihinde kolluğa şikayette bulunulduğu, kolluk görevlilerince düzenlenen 18.02.2008 tarihli olay yeri inceleme raporunda hırsızlık eyleminin gerçekleştirildiği saat konusunda bir tespite yer verilmediği, sanık Bülent’in A. Üniversitesinden hırsızlık yapmaya çalıştığı sırada güvenlik görevlilerince 02.03.2008 tarihinde yakalandığı,
Suç tarihi olan 15.02.2008 günü Antalya İlinde güneşin saat 17.41"de battığı, anlaşılmaktadır.
Müşteki Emin kollukta; hastanenin brifing odasının kapısını 15.02.2008 günü saat 17.00 da kapattıklarını, brifing salonuna Cumartesi-Pazar kimsenin gelmediğini, 18.02.2008 günü saat 07.45 sıralarında hastane görevli hemşiresinin brifing salonunun kapısının kırıldığını, içerinin dağınık halde olduğunu bildirdiğini, derhal polise haber verdiğini, yapılan incelemede iki adet bilgisayar monitörünün çalındığının belirlendiği, daha sonra hastanenin diğer bölümlerini kontrol ettiklerinde oksijen odasından da bir adet bilgisayar kasası çalındığını tespit ettiklerini ve şikayetçi olduğunu söylemiş,
Mahkemede ise, kolluk ifadesini tekrar ettiğini, şikayetçi olduğunu, ancak kamu davasına katılmak istemediğini belirtmiş, eylemin gerçekleştiği saat konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.
Kollukta susma hakkını kullanan sanık Bülent Doğan, C.Savcılığında; suçlamayı kabul etmiş, hırsızlık yaptığı hastanelere genellikle mesai bitiminde 18.00-19.00 saatleri arasında girdiğini belirtmiştir.
Sorguda da suçlamayı kabul ederek savcılık anlatımını tekrar ettiğini belirten sanık, mahkemede ise, önceki anlatımlarında olduğu gibi suçlamayı kabul etmiş, hastaneye saat 17.30 sıralarında girerek brifing salonundan hırsızlık yaptığını, ancak oksijen odasına girmediğini, buradan hırsızlık yapmadığını savunmuştur.
Eylemin gece vakti sayılan zaman diliminde gerçekleştirilmesinin, hırsızlık suçu yönünden cezayı artıran bir neden olduğu, “(1) Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar artırılır” şeklinde düzenlenmiş olan 5237 sayılı TCY’nın “suçun gece vakti işlenmesi” başlıklı 143. maddesinde açıkça belirtilmiştir.
5237 sayılı TCY’nın “Konut dokunulmazlığının ihlali” başlıklı 116. maddesi,
“ (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
(3) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” biçiminde düzenlenmiş olup, maddenin dördüncü fıkrası uyarınca eylemin gece vakti sayılan zaman diliminde gerçekleştirilmesi hem konut, hem de işyeri dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden nitelikli hali oluşturmaktadır.
Gece vakti deyiminden ne anlaşılması gerektiği ise 5237 sayılı TCY"nın “Tanımlar başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; “güneşin batmasından bir saat sonra başlayan ve doğmasından bir saat evvele kadar devam eden zaman süresi” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın, hırsızlık için A. Devlet Hastanesine saat 17.30 da girdiğine ilişkin savunması, bu savunmanın aksini gösterir bir kanıtın dosya içerisinde bulunmaması, suç tarihinde eylemin gerçekleştirildiği Antalya İlinde güneşin saat 17.41 de batması ve gece vakti sayılan zaman dilimin saat 18.41 den itibaren başlayacağının anlaşılması karşısında; sanığın eylemini gerçekleştirdiği kabul edilen saat 17.30 sıralarının gece vakti sayılan zamanı dilimi olarak kabul edilemeyeceğinden, yerel mahkemece hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarının gece vakti sayılan zaman diliminde işlendiğinin kabulü ile uygulama yapılması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, yerel mahkeme hükmünde 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrası uygulanırken, sanığın bu hakları kullanmaktan yoksunluğunun; 3. fıkra gereğince kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar, 2. fıkra gereğince ise diğer haklar ve yetkiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceğinin gözetilmemesi de yasaya aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanık Bülent’in hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden “sanığın, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarını gece vakti sayılan zaman diliminde işlemediği gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılarak fazla cezaya hükmolunması ve 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrası uygulanırken, sanığın bu hakları kullanmaktan yoksunluğunun; 3. fıkra gereğince kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar, 2. fıkra gereğince ise diğer haklar ve yetkiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceğinin gözetilmemesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22.03.2011 gün ve 1886–1790 sayılı onama kararının hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden KALDIRILMASINA,
3- Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 01.12.2008 gün ve 360-1000 sayılı hükmünün, sanık Bülent’in hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden, “sanığın, hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarını gece vakti sayılan zaman diliminde işlemediği gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılarak fazla cezaya hükmolunması ve 5237 sayılı TCY’nın 53. maddesinin 1. fıkrası uygulanırken, sanığın bu hakları kullanmaktan yoksunluğunun; 3. fıkra gereğince kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar, 2. fıkra gereğince ise diğer haklar ve yetkiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceğinin gözetilmemesi” isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.04.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.