Esas No: 2016/33415
Karar No: 2020/4770
Karar Tarihi: 10.03.2020
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/33415 Esas 2020/4770 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı ...’na bağlı Saruhanlı Devlet Hastanesinde, 01/01/2008-31/12/2012 tarihleri arasında değişen alt işverenler bünyesinde kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı son alt işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini, davacının haftanın 5 günü vardiyalı olarak günlük en az 8 saat çalıştığını, Cuma günleri ise 07.30-22.00 saatlerinde çalıştığını, ayrıca ayda 2 gün hafta sonu 24 saat nöbet tutup, takip eden 2 gün tatil ise yaptığını, yıllık izinlerinin tamamının kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Bakanlık vekili, davacı işçi ile Bakanlık arasında iş sözleşmesi bulunmadığı gibi, Bakanlığın işveren sıfatının da bulunmadığını, davacının ihale ile iş üstlenen şirketler bünyesinde çalıştığını, Bakanlığa husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı şirket vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında fazla çalışma ücretinin hesaplanması uyuşmazlık konusudur.
Somut uyuşmazlıkta davacının haftada 4 gün 07.30-16.30 saatleri arasında, cuma günü ise 07.30-21.00 saatleri arasında çalışarak haftada 44 saat çalıştığı ve bu çalışma düzenine göre fazla çalışma ücretine hak kazanmadığı, ancak bunun dışında ortalama ayda 1 cumartesi veya pazar günü 24 saat nöbet tuttuğu, bu nöbetin karşılığı olarak davacıya hafta içi 2 gün üst üste izin verildiği, bu durumda davacının 24 saat nöbet tuttuğu günlerde günlük çalışma süresinin maksimum 14 saat olarak kabul edilebileceği, bu 14 saatin 1 saati ile haftalık 44 saatin 45 saate tamamlanabileceği, kalan 13 saatin ise fazla çalışma olduğu kabul edilmiştir. Diğer taraftan, davacıya nöbet karşılığı hafta içi iki günlük nöbet karşılığı izin verildiği, bu sürenin ise günlük 8 saatten 16 saat yaptığı, bu durumda davacının ayda 13 saatlik fazla çalışmaya karşılık 16 saat serbest zaman kullandığı, ancak davacının hafta sonu 14 saatlik çalışmasının tamamının fazla çalışma niteliği arzetmesi nedeni ile 14 saatlik çalışma karşılığında dinlenme süresi olarak 1,5 katı olan (14x1,5=)21 saat izin verilmesi gerekirken 16 saat verilmesi nedeni ile davacı işçiye ayda (21-16=)5 saat karşılığı fazla çalışma ücreti ödemesi gerektiği belirlenmiş ise de, bu hesaplama biçimi hatalıdır. Davacı hafta içi kural olarak 5 gün çalıştığından, ayda bir kere olmak üzere, bir hafta için 6 gün çalışması halinde bu 6. günlük çalışma süresinin tamamının fazla çalışma olarak kabulü yerinde değildir. Bu halde, ayda bir haftalık çalışma süresi hesaplanmalı, oluşacak sonuca göre o hafta için fazla çalışma süresi belirlenmelidir. Mahkemece, davacının 4 gün 07.30-16.30 saatleri arasında, cuma günü ise 07.30-21.00 saatleri arasında çalışarak haftada 44 saat çalıştığı, ayrıca 24 saatlik nöbet süresinin 14 saatinin çalışma süresi olarak kabul edilmesi yerindedir. Bu kabul şekline göe davacının ayda bir gün nöbet tuttuğu haftadaki çalışma süresi (44+14=) 58 saat olup, o hafta için fazla çalışma süresi 13 saattir. Haftada 13 saat fazla çalışma süresinin karşılığı olarak verilmesi gereken serbest zaman ise (13x1,5=) 19,5 saattir. Davacıya üst üste iki gün izin verildiğine göre (8x2=16 saat), davacının sonuç olarak ayda (19,5-16=) 3,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmelidir. Hatalı hesaplama doğrultusunda hüküm kurulması yerinde görülmediğinden, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin davacının yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince 5 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacının 5 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının bu konuda beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4-Harçlar Kanunu’nun 13. maddesine göre davalı Bakanlığın harçtan muaf olduğu açık olduğu halde, mahkemece bu yön gözetilmeksizin Bakanlık aleyhine harca hükmedilmesi bir başka bozma sebebidir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 10.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.