Esas No: 2014/511
Karar No: 2015/373
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/511 Esas 2015/373 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa muhalefet suçundan dört farklı iddianameyle açılan kamu davalarında hüküm giymiştir. Yapılan yargılamalar sonucunda, sanık ayrı ayrı suçlar işlediği gerekçesiyle cezalandırılmıştır. Ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararı, sanığın işlediği eylemlerin zincirleme suç oluşturduğu yönündedir. Bu nedenle, yerel mahkemece alınan direnme kararı bozulmuş ve sanığın beyanı alınmadan hüküm kurulmasının isabetsizliği belirtilmiştir.
Detaylı Kanun Maddeleri:
- 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 81/9-1-a maddesi
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 43/1, 62, 52/4 ve 54. maddeleri.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : .... Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa muhalefet suçundan sanık ... hakkında dört farklı iddianame ile açılan kamu davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda, 2006/1083, 2007/221 ve 2007/45 esas sayılı dosyalarla ilgili olarak aynı kanunun 81/9-1-a, 5237 sayılı TCK"nun 43/1, 62, 52/4 ve 54. maddeleri uyarınca 7.291 Lira, birleşen 2007/564 esas sayılı dava dosyası ile ilgili olarak ise 5846 sayılı Kanun 81/9-1/a, TCK"nun 62, 52/4 ve 54. maddeleri gereğince 4.166.00 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye ve müsadereye ilişkin, .... Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
“…Yerel Cumhuriyet savcısının temyizinin suç tarihi 2006 yılında olan ve TCK’nun 43. maddesinin uygulandığı 2007/221, 2007/452, 2006/1083 esas sayılı dosyalar hakkında kurulan hükme yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında, her bir eylemin ayrı ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden 26.07.2006, 18.08.2006 ve 15.09.2006 tarihlerinde işlenen suçların zincirleme suç olarak kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise ... gün ve ... sayı ile;
"...Yargıtay 7. Ceza Dairesi bir ay içerisinde üç kez suç işleyen sanık hakkında TCK"nun 43. maddesinin uygulanamayacağı görüşündedir. Yargıtay 7. Ceza Dairesi mahkememizin birçok kararını bu görüşten hareketle bozmuş veya eleştirmiştir. Mahkememiz ise aynı suç işleme kararının icrası kapsamında kısa aralıklarla kanunun aynı hükmünü ihlal eden failler hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanabileceği görüşündedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.05.2006 tarih, 2005/7-173 esas, 2006/145 karar sayılı ve 12.10.1992 tarih 1992/6-244 esas 1992/268 karar sayılı, Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... tarih, 2002/14638 esas, 2003/1838 karar sayılı kararlarında belirtilen gerekçeler, 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak bu konuda yeniden Yargıtay Ceza Genel Kurulunun görüşüne başvurulması gerektiği" gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hükümdeki gibi mahkumiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 18.07.2014 gün ve 209668 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Birleşen 2007/564 esas sayılı dosya yönünden verilen karar temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden, direnmenin kapsamına göre inceleme sadece birleşen 2007/221, 2006/1083 ve 2007/452 esas sayılı dava dosyaları yönünden yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın 26.07.2006, 18.08.2006 ve 15.09.2006 tarihlerinde işlediği iddia olunan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa muhalefet eylemlerinin ayrı ayrı suçları mı, yoksa zincirleme şekilde tek bir suçu mu oluşturacağının belirlenmesine ilişkin ise de; aleyhe bozmaya karşı sanıktan diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilip verilmeyeceği hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece aleyhe bozmadan sonra sanığa bozma kararı ile birlikte duruşma günü davetiyesinin mernis adresine tebliğe çıkartıldığı ve SMS ile bilgi iletildiği, tebliğatın “sanığın adreste tanınmadığı, komşusu ...’un beyanı ile anlaşıldığı, kapısına 2 nolu haber kağıdı bırakılarak mahalle muhtarına haber verildi” şerhiyle tebliğ edilmesi üzerine, sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- .... Fikrî Ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.