Esas No: 2011/3-398
Karar No: 2012/131
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/3-398 Esas 2012/131 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2009/90873
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi : TARSUS 1. Asliye Ceza
Günü : 20.02.2009
Sayısı : 211-96
Kasten yaralama suçundan sanık E. D..’ın, 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1, 2253 sayılı Yasanın 12/2 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 480 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2009 gün ve 211-96 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 13.09.2011 gün ve 10117-11223 sayı ile;
“ …2- Sanığın mağdur B.D.."a karşı işlediği suç nedeniyle kurulan hükme yönelen temyiz itirazlarının incelemesinde:
765 sayılı TCK.nun 456/4. maddesine göre hüküm kurulurken hapis cezasından başlandığı anlaşılmakla tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir,
Suç tarihinde onsekiz yaşını bitirmeyen sanığa atılı alt sınırı iki yılı aşmayan hapis veya adli para cezalarını gerektiren silahla kasten yaralama suçu 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 24. maddesi uyarınca uzlaşma kapsamındaki suçlardan olduğu ve uzlaşma işlemlerinin; 5271 sayılı CMK.nun yürürlükte bulunan 253 ve 254. maddelerinde öngörülen yöntem izlenmek suretiyle yerine getirilmesi zorunlu olduğunun gözetilmemesi ” isabetsizliğinden diğer yönler incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 31.10.2011 gün ve 90873 sayı ile;
“İtirazın konusu; sanık E. D..ın, mağdur B. D.."a yönelik kasten yaralama eyleminden dolayı açılan davada, Özel Daire inceleme tarihinde dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilip verilmeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
Sanığın, 20.02.2005 tarihinde mağdur B.D.."ı bıçakla sol önkolda 1 cm"lik kesici alet yarası ile hayati tehlike geçirmeden, 1 (bir) gün iş ve gücüne engel olacak şekilde yaralama eylemi suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nun 456/4, 457/1, 2253 sayılı Yasanın 12/2. maddeleri kapsamında kalıp, fiilin, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasadaki karşılığı ise 86/2, 86/3-e ve 31/2. maddeleridir.
Kayden 01.08.1990 doğumlu olan ve suçun işlendiği 20.02.2005 tarihinde 12-15 yaş gurubunda bulunan sanığa yüklenen suça 5237 sayılı Yasada öngörülen cezanın üst haddine göre, davanın, 5237 sayılı TCK.nun 66/1-e, 2, 67/4. maddeleri gereğince 6 yıllık, kesintili zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, suç tarihi olan 20.02.2005 tarihi ile Özel Dairenin, inceleme tarihi olan 13.09.2011 tarihleri arasında bu sürenin dolduğu gözetilmeden, sanık hakkındaki kamu davasının en lehe olacak şekilde dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle düşürülmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Daire inceleme tarihi itibarıyla dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
01.08.1990 doğumlu olan sanığın 20.02.2005 tarihinde kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla hakkında 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1, 2253 sayılı Yasanın 12/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, mağdurun alınan adli raporunda, sol ön kolda 1 cm kesinin bulunduğu, yaşamsal tehlike geçirmediği ve yaralanmasının bir gün iş ve gücüne engel olacağının saptandığı, yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında 765 sayılı TCY hükümleri lehe kabul edilerek mahkûmiyet kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Kasten yaralama suçu, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY’nın 456-460. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, 456. maddenin 1. fıkrasında basit yaralama, 2 ve 3. fıkralarında suçun nitelikli halleri, 4. fıkrasında ise suçun daha az cezayı gerektiren basit hali öngörülmüş, 457. maddesinde ise 449 ve 450. maddelerine yollama yapılarak bu suçun ağırlaştırıcı nedenlerine yer verilmiştir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın “Kasten yaralama” başlıklı 86. maddesinde ise konumuza ilişkin olarak; “(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
…e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Buna göre 5237 sayılı TCY’nın, 86. maddesinin 1. fıkrasında suçun temel şekli düzenlenerek bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, 3. fıkrasında ise suçun ağırlaştırıcı nedenleri sıralandıktan sonra, bu fıkrada sayılan hallerin gerçekleşmesi durumunda, “cezanın yarı oranında” artırılacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 5237 sayılı TCY’nın “Dava zamanaşımı” başlıklı 66. maddesi; “(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü gibi, 5237 sayılı TCY’nın 66. maddesinde, 765 sayılı TCY’nın zamanaşımını düzenleyen 102. maddesine göre daha uzun dava zamanaşımı süreleri öngörülmüş, buna karşın çocuklar hakkında yaş gruplarına göre kademeli olarak daha kısa zamanaşımı süreleri getirilmiştir. Bu kapsamda 5237 sayılı TCY’nın 66/2. maddesindeki; “Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının… geçmesiyle kamu davası düşer” şeklindeki düzenleme ile 12-15 yaş grubunda bulunan çocuklar açısından zamanaşımı yetişkin sanıklara göre yarı oranında kısaltılmış bulunmaktadır.
Öte yandan, lehe yasanın belirlenmesinde başvurulacak yöntemi belirleyen 23.02.1938 gün ve 23-9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara koşut olarak düzenlenen 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 3. fıkrası uyarınca; lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı kasten yaralama eylemi, suç tarihinde yürürlükte olup sanık lehine olduğu kabul edilen 765 sayılı TCY’nın 456/4 ve 457/1 maddeleri kapsamında bulunduğundan aynı yasanın 102/4 ve 104/2 maddeleri uyarınca 5 yıllık olağan, 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımına tâbidir. Bu yasaya göre Özel Dairenin inceleme tarihi itibarıyla zamanaşımın gerçekleşmediğinde duraksama bulunmamaktadır.
Buna karşın, daha ağır başka bir suçu oluşturma olasılığı bulunmayan sanığın eylemi suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve yaptırım miktarı yönünden sanığın lehine olmadığı kabul edilen 5237 sayılı TCY’nın 86/2 ve 86/3-e maddeleri kapsamında kalmakta olup, aynı Yasanın 66/1-e ve 66/2 maddeleri uyarınca sanığın yaşı da dikkate alındığında 4 yıllık olağan ve 6 yıllık kesintili zamanaşımına tâbidir.
Burada, ceza miktarı itibarıyla 765 sayılı TCY hükümlerinin lehe olabileceği düşünülebilecek ise de, ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 29.04.2008 gün ve 79-90 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında da vurgulandığı üzere, zamanaşımının 5237 sayılı TCY hükümleri uyarınca gerçekleşmesi nedeniyle 5237 sayılı Yasa hükümleri uygulandığında sanığa ceza verilebilme olanağı büsbütün ortadan kalkacağından 5237 sayılı Yasa sanık lehine sonuç doğurabilme niteliğine kavuşmuştur.
Suç tarihinin 20.02.2005 olduğu somut olayda, 5237 sayılı TCY’nın 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca 6 yıllık kesintili zamanaşımı da Özel Dairenin inceleme tarihinden önce 20.02.2011 tarihinde gerçekleşmiştir.
Bu itibarla, itirazın kabulü ile Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün sanığın mağdur Barış’a karşı işlemiş olduğu kasten yaralama suçuna ilişkin olarak gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 13.09.2011 gün ve 10117-11223 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.02.2009 gün ve 211-96 sayılı hükmünün sanığın mağdur Barış’a karşı işlemiş olduğu kasten yaralama suçuna ilişkin olarak gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CYUY’nın 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi olanaklı bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCY’nın 66/1-e, 66/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.