Esas No: 2011/10?329
Karar No: 2012/123
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/10?329 Esas 2012/123 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık Övün G...T... hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan kamu davası zamanaşımı nedeniyle düşmüştür. Mahkeme önce sanık lehine kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi kararı vermiş, sonra zamanaşımı nedeniyle davanın ortadan kaldırılmasına karar vermiştir. Sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesi, Daire denetiminden geçmemiş hüküm nedeniyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Ancak yerel mahkeme, dosya içeriğindeki farklı sebep ve gerekçelerle özellikle zamanaşımı süresi nedeniyle kararını direnme kararı olarak yapmıştır. Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin son uygulamasının direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunmasından dolayı dosyanın tekrar Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmesine karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
-4616 sayılı Yasa, 1. maddesi, 4. ve 6. fıkraları
-765 sayılı Türk Ceza Yasası, 102/4. madde ve 104/2. madde
-3167 sayılı Kanun, 16/1. madde
-5237 sayılı Türk Ceza Yasası, 7/2. mad
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2009/299556
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ARDAHAN Asliye Ceza
Günü : 09.09.2009
Sayısı : 215–346
Sanık Övün G...T...hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Ardahan Asliye Ceza Mahkemesince 24.01.2001 gün ve 202–31 sayı ile; 22.12.2000 gün ve 24268 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 4 ve 6. fıkraları uyarınca “kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine” karar verilmiş, sanığın yasada belirtilen süre içerisinde yeni bir suç işlememesi üzerine de dosya yeniden ele alınarak 04.05.2007 gün ve 202–31 sayı ile, 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 102/4. maddesi uyarınca kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine hükmolunmuş, bu hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 04.12.2008 gün ve 27291–18483 sayı ile;
“Sanık müdafiinin yargılama aşamasında 05.03.1999 tarihli yazılı savunmasında, suça konu çekin keşide edildiği çek hesabının sanığın kaybetmiş olduğu ehliyetini ele geçiren N... Ç... isimli şahıs tarafından açtırılarak çekin bu şahıs tarafından keşide edildiği iddiasıyla adı geçen şahıs hakkında bu eylemden dolayı Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamanın devam ettiğini belirtmiş olması ve temyiz dilekçesi ekinde Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin N... Ç... hakkında müştekisi sanık olan resmi evrakta sahtecilik suçundan mahkûmiyetine dair 2006/105–398 sayılı ilamını sunması karşısında; söz konusu ilamın kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken 4616 sayılı Kanun uyarınca önce kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi, daha sonra aynı Kanun gereğince ertelenen kamu davasının zamanaşımı nedeni ile ortadan kaldırılmasına karar verilmesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 09.09.2009 gün ve 215–346 sayı ile;
“Sanık hakkında üzerine atılı suçlamayla ilgili yargılama devam ederken 4616 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle mahkememizin 24.01.2001 tarihli ve 202–31 sayılı kararıyla 4616 sayılı Yasanın özel düzenlemesi karşısında davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi kararı verilmiş, bilahare zamanaşımı süresi sonunda dosya resen ele alınarak 04.05.2007 tarihli ek kararla aynı Yasa gereğince davanın ortadan kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 04.12.2008 gün ve 27291–18483 sayılı kararıyla sanık müdafiinin yargılama aşamasında 05.03.1999 tarihli yazılı savunmasında suça konu çekin keşide edildiği hesabın, sanığın kaybettiği ehliyetini ele geçiren N... Ç... isimli şahıs tarafından açtırılarak çekin bu şahıs tarafından keşide edilmiş olduğu iddiasıyla N... Ç... hakkında Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamanın devam ettiğini belirtmiş olması ve sanık müdafiinin temyiz dilekçesi ekinde Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin N... Ç... hakkında müştekisi sanık olan resmi evrakta sahtecilik suçundan mahkûmiyetine dair 2006/105–398 sayılı ilamı sunması karşısında; söz konusu ilamın kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuşsa da, mahkememizce bozma ilamına uyulmamıştır. Çünkü dosyamız içerisine örneği alınan sanık hakkında mahkememizin 203–34 sayılı dosyasında müştekinin K... B..., sanığının Ö...G... T..., suç tarihinin 20.05.1998, suçun ise 3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesine muhalefet olduğu, sanık hakkında yapılan yargılama sırasında 24.01.2001 günü 4616 sayılı Yasanın 1/4 ve 6. bentleri gereğince kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verildiği, bilahare dosyanın yasa gereği tekrar ele alınıp 04.05.2007 tarihinde 4616 sayılı Yasanın 1. maddesinin 4. bendi 2. paragrafı gereğince zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 18.06.2009 tarih ve 1586–11886 sayılı kararı ile 4616 sayılı Yasanın özel düzenlemesi karşısında temyiz isteğinin reddi ile onanmasına karar verildiği, bu dosya ile dosyamızın suç, suç tarihi, savunma içeriği, verilen karar ve ek karar ile tüm tebligat işlemleri açısından aynı mahiyette ve paralel olarak yürütüldüğü ve her iki dosyada da onama bildiren tebliğname verildiği ve Yargıtay 10. Ceza Dairesince 4616 sayılı Yasanın özel düzenlemesi karşısında temyiz isteğinin reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılmış olup, ayrıca 4616 sayılı Yasanın özel düzenlemesi bir yana suç tarihi olan 22.05.1998 tarihinden itibaren suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık hakkında 5237 sayılı Yasanın 7/2. maddesi gereğince suç tarihinden sonra yürürlüğe giren kanun açısından yapılan değerlendirmede sanık lehine bulunan 765 sayılı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddesinde öngörülen uzamış süre dâhil karşılıksız çek keşide etme suçundan 7 yıl 6 aylık zamanaşımının her halükarda dolması nedeniyle sanık hakkında yargılama yapılamayacağı, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma dışında beraat ya da mahkûmiyet yönünde bir karar verilemeyeceği” şeklindeki gerekçelerle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.09.2011 gün ve 299556 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan açılan kamu davasının, zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; zamanaşımının gerçekleştiği bir durumda eksik araştırma sonucu hüküm kurulduğundan bahisle bozma kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınması gerekmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İnceleme konusu olayda; Özel Dairenin bozma kararından sonra yerel mahkemece, önceki uygulama aynen tekrar edilmiş ise de, ilk karardan farklı olarak “4616 sayılı Yasanın özel düzenlemesi bir yana, suç tarihi olan 22.05.1998 tarihinden itibaren suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine bulunan 765 sayılı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen uzamış süre dahil karşılıksız çek keşide etmek suçundan yedi yıl altı aylık zamanaşımının her halükarda dolması nedeniyle sanık hakkında yargılama yapılamayacağı, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma dışında beraat ya da mahkumiyet yönünde bir karar verilemeyeceği” şeklindeki yeni ve değişik gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca ele alınmasına yasal olanak bulunmaması nedeniyle dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Ardahan Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2009 gün ve 215–346 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.