Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4567 Esas 2022/4455 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4567
Karar No: 2022/4455
Karar Tarihi: 29.09.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4567 Esas 2022/4455 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/4567 E.  ,  2022/4455 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi
    İLK DRC. MHK. : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacılan vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacılar vekili, müvekkillerinin taşeron olarak davalı kooperatifin Ankara ili, ... ilçesi, ....,Mahallesinde bulunan 154 ada 866 parsel sayılı taşınmazdaki 150 dairelik binanın çeşitli inşaat işlerini yapmak üzere 20/08/2002 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, sözleşmeye göre işlerin yapıldığını, ancak hakedişlerin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilleri tarafından icra takibi başlatıldığını, takipten sonra tarafların bir araya gelerek icra takibindeki alacaklar ve takibe konulmayan alacaklar konusunda sulh ve ibra olduklarını, buna ilişkin 23/06/2004 tarihli sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşme ile alacakları için 167.500,00 TL tutarında üye senetleri ile 2 adet toplamda 62.500,00 TL tutarında bono verildiğini, sözleşmede üye senetlerinin zamanında ödenmemesi halinde aylık %10 cezai şart ve bonoların vadesinde ödenmediği takdirde gecikilen her ay için %10 vade farkı ödeneceğinin kararlaştırıldığını, buna rağmen senetlerin ve bonoların ödenmediğini belirterek; ödenmeyen senetlere sözleşme gereğince uygulanması gereken %10 cezai şartın ve bonolar için de %10 vade farklarının uygulanarak, şimdilik üye senetleri için uygulanan cezai şartlar için 4.000,00 TL, ıslah işlemi ile 36.042,10 TL; toplam 62.500,00 TL'lik senetler için aylık %10'luk vade farklarının toplamı için 5.000,00 TL, ıslah işlemi ile 53.262,50 TL alacağın yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davacılar vekili birleşen davada, 23.06.2004 tarihli sözleşme kapsamında müvekkillerine verilen 31.250,00 TL'lik bonoların ödenmemesi üzerine, müvekkili ... için Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6840 Esas sayılı, ... içinde Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2005/6841 Esas sayılı dosyalarıyla icra takibi başlatıldığını, Ankara 10. İcra Müdürlüğü 2005/6840 sayılı takibinden sonuç alınamayınca ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/91 Esas sayılı dosyasıyla iflas davası açıldığını, iflas davası devam ederken davalının 25.000,00 TL kısmi ödeme yaptığını, 25.000,00 TL de diğer 2005/6841 sayılı takip dosyası borcuna mahsuben ödendiğini, yapılan kısmi ödemelerin icra dosyasındaki faiz ve icra harçlarına gittiğini, asıl alacağın hala ödenmediğini belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutularak taraflar arasındaki inşaat sözleşmesinden doğan alacaklarına karşılık, Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2014/14192 (eski 2005/6840) sayılı takibinden ve bu takip konusu bonolardan kalan bakiye 31.250,00 TL asıl alacağın 02/07/2005 tarihinden itibaren işleyecek aylık %10 temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve TBK'nun 100. maddesine göre icra takibine mahsuben yapılan 25.000,00 TL kısmi ödemenin kısmi ödeme tarihine kadar o icradaki giderlere ve işleyen faize mahsup edildiği gözetilerek kalan faizleri ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili asıl davaya cevap vermemiş, birleşen davada cevap dilekçesi ile müvekkilinin iflasına neden olabilecek iş bu takibe konu alacakların hukuki dayanağı bulunmadığını, borcu konu tutarın müvekkili kooperatif tarafından misli ile ödendiğini, bunun Bakanlık incelemesi ve kooperatif defter ve kayıtları ile de sabit olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda kooperatifin defter ve kayıtları incelenerek; davacı ... ve ... ile yapılan taşeron sözleşmesi kapsamında istihkak tutarının 309.289,00 TL olarak hesaplandığı, davalı kooperatif kayıtlarında taşeron ... hesabı açıldığı ve 369.858,30 TL ödeme yapıldığı, ödemelere karşılık davacılar tarafından herhangi bir fatura verilmediği, davacıların dava konusu senetler ile ilgili olarak herhangi bir alacağının olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.
    Karar, davacı yükleniciler vekilince temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Asıl ve birleşen davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
    Taraflar arasındaki sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 114. maddesinde aynen; "Borcun tecdidi akitten vazıh surette anlaşılmak lazımdır. Hususiyle mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi veya yeni bir kefaletname imza etmek, tecdidi tazammun etmez. Bununla beraber, bu hükmün aksine dair akdolunan mukaveleler muteberdir" hükmü yer almaktadır. (TBK 133. md.)
    Somut olayda; davalı kooperatif ile yükleniciler davacı ... ve dava dışı ... arasında 20.09.2002 tarihinde kooperatife ait bir takım inşaat işlerinin yapımı konusunda eser sözleşmesi düzenlenmiş, 25.12.2002 tarihinde hazırlanan hak ediş raporu hazırlanmıştır. Aynı taraflar arasında düzenlenen 23.06.2004 tarihli sözleşmede ise özetle; iş sahibi kooperatifin dört adet icra dosyası ile henüz takibe konulmayan iki adet senetten dolayı ... ve ...'a borçlu bulunduğu, kooperatifin, bu borçlarına karşılık, üyelerinden aldığı bir takım senetleri adı geçen alacaklılara ciro ettiği, bunun yanında keşide ettiği 30.06.2004 vadeli 31.250,00 TL bedelli iki adet senet ile nakit 5.000,00 TL para verdiği, ciro edilen üye senetlerinin vaktinde ödenmeme halinde, ödenmeyen meblağ için aylık %10 cezai şart ile keşide edilen iki adet senet zamanında ödenmediği takdirde aylık %10 vade farkı ödeneceği, bu şekilde ... ve ...'ün kooperatif inşaatlarının taşeronluğunu yapmaları nedeniyle de (20.08.2002 tarihli sözleşme) tarafların birbirlerini ibra ettikleri, tarafların birbirlerinden verilen bu senetler dışında herhangi bir alacak verecekleri kalmadığı kararlaştırılmıştır.
    Tarafların, 23.06.2004 tarihli sözleşme ile 20.09.2002 tarihli inşaat sözleşmesinden kaynaklanan borcu yeniledikleri açıktır. Davalı borçlu kooperatif bu anlaşma ile artık inşaat sözleşmesi ilişkisinden bağımsız olarak, alacaklı yüklenicilere ciro ve keşide ettiği senet bedellerini ödeme borcu altına girmiştir. Borcun yenilenmesinin en önemli sonuçlarından birisi, eski alacak nedeniyle ileri sürülebilen itiraz ve def'ilerin yeni alacak nedeniyle ileri sürülememesidir. Bu itibarla, davalı kooperatifin, inşaat sözleşmesi kapsamında düzenlenen hak ediş bedelinden daha fazla ödeme yaptığına ilişkin savunmasının dinlenme olanağı yoktur. Dolayısıyla yenileme sözleşmesi kapsamında ciro ve keşide edilen senet bedelleri ile bu senetler için belirlenen cezia şart ve vade farkının ödendiği ispat edilmelidir.
    Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki 20.09.2002 tarihli inşaat sözleşmesinden kaynaklı temel ilişkiye gidilerek, taraflar arasındaki alacak- borç durumu incelenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda belirtildiği gibi temel ilişkiye gidilmeden 23.06.2004 tarihli borcun yenilenmesi sözleşmesi esas alınarak, ayrıca davacının söz konusu senetlerle ilgili takip dosyaları ve bu dosyalara yapılmış ödemelerde dikkate alınarak kooperatife verilen üye senetleri ile 2 adet bono nedeniyle kararlaştırılan cezai şart ve vade farkının ödenip ödenmediği araştırılmak suretiyle, işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılan hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi hatalı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 20.05.2021 tarihli ve 2020/456 Esas, 2020/478 Karar sayılı kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi olan Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2018 tarih ve 2014/289 Esas, 2018/260 Kararının davacı yararına BOZULMASINA, birleşen dava yönünden fazla yatırılan harcın temyiz eden davacılara iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine 29.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara