Esas No: 2015/942
Karar No: 2015/962
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/942 Esas 2015/962 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 942 KARAR NO : 2015 / 962 KARAR TR : 28.12.2015 |
ÖZET : Davalı Belediyede hizmetli olarak görev yapmakta iken, hırsızlığa teşebbüs suçundan yargılanması nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı II numaralı bendinin e fıkrası uyarınca hizmet akdi feshedilen davacı tarafından, hırsızlık suçundan yapılan yargılaması sonucunda hakkında beraat kararı verilmiş olması ve dolayısıyla, uğradığını öne sürdüğü maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılan davanın; 4857 ve 5521 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : B. P.
Vekilleri : Av. A. K. & Av. M.B. (Adli Yargıda)
Av. İ.T. & Av. E. Y. (İdari Yargıda)
Davalı : Kumluca Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. Z.Ş.
O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil, davalı idarede hizmetli olarak çalıştığı 27.01.2006 ve 30.01.2006 tarihleri arasında birinci katta bulunan muhasebe müdürünün odasının kapısını sert bir cisimle zorlayarak odaya girdiğim ve yine odadaki kilitli masa çekmecelerinin zorlayarak içindeki evrakları karıştırdığı iddiasıyla, davalı idarenin hakkında şikayetçi olması ile başlatılan soruşturma sonucunda Kumluca Asliye Ceza mahkemesinin 2006/191 esas ve 2008/427 karar sayılı dosyasıyla hırsızlığa teşebbüs suçundan dava açılmış ve yapılan yargılama sonucunda beraat etmiş ve karar 27.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu olaydan hemen sonra davalı idare müvekkili işten çıkartmıştır. Müvekkil 9 ay hiçbir iş bulamamış ve boş olarak gezmiştir. Evli ve iki çocuk babası olan müvekkilin bu olaydan dolayı maddi manevi kayıpları olmuştur.
Her insan onurlu bir yaşam sürmek ve çocuklarına da onurlu bir babanın evlatları olarak yaşamlarında babalarından utanmayacakları bir isim bırakmak için yaşamak ister ve bunun mücadelesini verir. Davalı idare, müvekkil hakkında hırsızlık gibi ağır ve yüz kızartıcı bir suç isnat ederek müvekkilin kişilik haklarına ağır derecede saldırıda bulunmuştur. Müvekkil bundan dolayı derin acı ve üzüntü duymuştur. Kumluca gibi İnsan ilişkilerinin çok kolay duyulduğu ve dilden dile yayıldığı bir yörede uzun süre iş bulamamış ve sonunda Kemer’de iş bularak orada çalışmaya başlamış doğup büyüdüğü ilçeden ayrılmak zorunda kalmıştır. Halen de Kemer’de çalışmakta ve orada yaşamaktadır. Bu olumsuz gelişmelerin tek nedeni müvekkilin bu tür bir suçlamayla karşılaşmış olmasıdır. Duyulan bu acı ve ızdıraplardan dolayı davalı idareden 35.000.00 TL manevi tazminatın alınmasını talep ediyoruz.
Müvekkil haksız yere işten çıkarıldıktan sonra 9 ay gibi bir süre işsiz kalarak, davalı idareden almakta olduğu maaşlarından da mahrum kalmıştır. Çalışmadığı bu süre zarfında mahrum kalmış olduğu maaşlarının bedeli olarak da şimdilik fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile 10.000.00 TL maddi tazminat talep ediyoruz.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarda arz edilen hususlar karşısında, 35.000.00 TL manevi, 10.000.00 TL maddi tazminatın suç tarihi olan 30.01.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına,
Fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesi: 15.03.2012 gün ve E:2011/32, K:2012/119 sayılı kararı ile özetle; “(...)dava haksız şikayet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Şikayet hakkında kötü kullanılıp kullanılmadığının değerlendirilmesi gerekir. Davalının davacının suçsuz olduğunu bildiği halde onu zararlandırmak amacıyla şikayet ettiği sabit değildir. Davalı bazı delil ve emarelere dayanarak şikayet yoluna başvurmuştur. Delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmiştir. Bu durumda şikayet yoluna başvuran kimsenin maddi ve manevi tazminatla sorumlu tutulması mümkün değildir. Bu nedenle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.” demek suretiyle davanın reddine karar vermiştir.
İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 19.12.2013 gün ve E:2013/1480, K:2013/20243 sayılı ilamı ile özetle; “… Davacı tarafından, davalı Kumluca Belediye Başkanlığı aleyhine, davalı idarede hizmetli olarak çalıştığı sırada meydana gelen hırsızlık olayı nedeniyle haksız şikayette bulunulduğu ileri sürülerek dava açıldığından, davanın bir idari işlemden kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır.
İdari eylem ve işlemlerden doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA” şeklinde karar vermiştir.
Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi: 09.05.2014 gün ve E:2014/28, K:2014/315 sayılı kararı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.
Antalya 1. İdare Mahkemesi: 08.04.2015 gün ve E:2014/1181, K:2015/250 sayılı kararı ile özetle; “5521 sayılı Yasa, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren arasında iş akdinden doğan hukuki uyuşmazlıkları çözme yetkisini İş Mahkemelerine verdiği gibi İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkları çözme yetkisi de İş Mahkemelerine ait bulunduğundan, adli yargı görevli olup, Mahkememizin görevli olmadığı sonucuna varılmıştır.” şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Kumluca Belediyesi’nde hizmetli olarak görev yapmakta iken, hırsızlığa teşebbüs suçundan yargılanması nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı II numaralı bendinin e fıkrası uyarınca hizmet akdi feshedilen davacı tarafından, hırsızlık suçundan hakkında beraat kararı verilmiş olması dolayısıyla uğradığını öne sürdüğü maddi manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı Kumluca Belediyesinde hizmetli olarak görev yapmakta iken 30.01.2006 tarihinde idareye ait hizmet binasının muhasebe müdürü odası kapısının zorlanarak açıldığı ve hırsızlık amaçlı karıştırıldığının anlaşılması üzerine başlatılan soruşturmada parmak izi araştırması yapıldığı, yapılan araştırma sonucunda anılan kurumda hizmetli olarak çalışan davacının parmak izlerinin oda kapısından elde edilen parmak izleri ile uyumlu çıkması nedeniyle davacının hırsızlık suçundan yargılandığı, bu yargılama nedeniyle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II.bendinin e fıkrası uyarınca davacının hizmet akdinin feshedildiği, ceza yargılaması neticesinde davacının beraatine karar verildiği, davacı tarafından olay nedeniyle uğradığı iddia olunan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle uyuşmazlığa konu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede; Kumluca İlçesi Belediye Başkanlığı’nın, davacı B.P.’na hitaben yazmış olduğu 20.2.2006 gün, 10-65/377 sayılı yazısında, ‘’4857 sayılı İş Kanunu’nun işverene haklı sebeple fesih hakkı veren 25.maddesinin Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri başlıklı II. Bendinin (e) fıkrası uyarınca, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmanız nedeniyle iş akdiniz feshedilmiştir.’’ yazdığı anlaşılmıştır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.maddesine göre; İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıkları çözme yetkisi İş Mahkemelerinin görevine girmekte olup, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesinde; bu Kanunun amacının, işverenler ile bir işe sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemekte olduğu, bu kanunun 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağı, ‘’Geçersiz Sebeple Yapılan Feshin Sonuçları’’ başlıklı 21.maddesinde ise;işverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işverenin, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorunda olduğu, işçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içerisinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olacağı, mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirleyeceği, kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının ödeneceği, işçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatının, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edileceği, işe başlatılmayan işçiye bildirim süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarının ayrıca ödeneceği, işçinin kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorunda olduğu, işçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan feshin geçerli bir fesih sayılacağı ve işverenin sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olacağı, bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerinin sözleşmeler ile hiçbir suretle değiştirilemeyeceği; aksi yönde sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğu, Kanunun ‘’İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı’’ başlıklı 25.maddesinin ‘’Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri’’ başlıklı II numaralı bendinin (e) fıkrasında; İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde, işverenin, süresi belirli olsun veya olmasın iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebileceği kurala bağlanmıştır.
Olayda, taraflar arasında 4857 sayılı İş Kanunu’nun 1.maddesi kapsamında ilişki bulunduğu, işveren konumundaki davalı belediyenin, 4857 sayılı Kanun’un 25.maddesi uyarınca davacının iş akdine son verdiği, davacı tarafından söz konusu işe son vermenin haksız olduğu iddiası öne sürülerek, bu işlemden kaynaklandığını iddia ettiği maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmakla, 5521 sayılı Kanun’un 1.maddesi dikkate alındığında söz konusu davanın adli yargıda görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN görevli olduğuna, bu nedenle Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.05.2014 gün ve E:2014/28, K:2014/315 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |