Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/295 Esas 2018/286 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/295
Karar No: 2018/286

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/295 Esas 2018/286 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2018 / 295

            KARAR NO  : 2018 / 286

            KARAR TR   : 28.5.2018

ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle bir kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil ilmühaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

Davacı          : H.A.

Vekili            : Av. A.T.

Davalı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü

Vekili            : Av. H.İ.K.

 

O L A Y        : Davacı vekili müvekkilinin davalı Kurumda kapsamdışı iş sözleşmesi ile görev yapmakta iken sonradan kamu kurumuna atanması sırasında düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığı’na gönderilen maaş nakil ilmühaberinde(yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim formu) bildirilen ücretine, devlet memurlarına yapılan zamların ve 60 günlük ikramiye ve 52 günlük ilave tediye olmak üzere, genel anlamda 112 günlük ikramiyenin sabit bir değer olarak eklenmemesi nedeniyle davalı şirkete yapılan 26.01.2017 tarihli başvurunun reddine ilişkin 20.02.2017 tarih, 36811 sayılı işleminin iptali istemiyle 20.4.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 3.İDARE MAHKEMESİ; 26.4.2017 gün ve E:2017/1046, K:2017/1594 sayı ile “(…) telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hâzineye ait bulunan hisselerden % 55’i, Bakanlar Kurulu’nun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin % 55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar”ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’ne satılmıştır.

(…)

Olayda, Türk Telekominikasyon A.Ş."nin özelleştirilmesi sonrası başka kuruma nakledilen davacı tarafından, maaş nakil ilmühaberinin yanlış düzenlendiğinden bahisle yeniden düzenlenmesi istemiyle yapılan 26.01.2017 tarihli başvurunun reddine ilişkin 20.2.2017 tarih ve 36811 sayılı davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup;kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş."nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…”  karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere; müvekkilinin Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de kapsamdışı iş sözleşmesi ile görev yapmakta iken kendisine 4046 Sayılı Kanun 22/5 maddesi hükmü gereği kamu kurumunda çalışmaya başladığı 6.6.2007 tarihi itibariye bildirim tarihindeki unvanına göre davalı şirketten almış olduğu ücret, ücrete eklenmesi gereken ek ödeme, 112 günlük ikramiyenin de eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin belirtilen ücretin toplamda 2.176,05 TL olarak belirlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi gerektiğinin tespiti istemiyle 13.10.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 44.İŞ MAHKEMESİ; 7.12.2017 gün ve E:2017/564, K:2017/742 sayı ile “(…) İncelenen dosya kapsamı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2015 tarih ve 2014/9-1559 esas, 2015/2649 karar ve yine Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun 26.12.2012 tarih, 2012/9-1518 esas, 2012/1388 karar sayılı kararı ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 07.04.2011 tarih ve 2011/55 esas, 2011/205 karar sayılı kararları gereğince; davacının nakledileceği Kamu Kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere nakil ilmühaberinin düzenlenmesi İdare Hukuku alanında sonuçlar doğurmakta olup, nakledileceği Kurumdaki statü, özlük ve parasal haklarının belirlendiği sözkonusu işlemlerin idari işlem niteliği taşıdığı, idari işlemler ile ilgili uyuşmazlıkların Adli Yargı yerinde değil, İdari Yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği değerlendirilerek HMK 114/1-b bendi gereğince talep konusunda karar verme görevi İdari Yargıya ait olduğundan Yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:

Talep ile ilgili karar verme görevi İdari Yargıya ait olduğundan HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine İş Mahkemesince 11.4.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları 19.4.2018 tarihinde Mahkememiz kayıtlarına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 28.5.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası  ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa"nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa"nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacının, naklen geçiş yaparken maaş nakil ilmühaberinin eksik, hatalı ve hukuki düzenlemelere aykırı olarak düzenlendiği iddialarıyla toplam 112 günlük ikramiyenin sabit bir değer olarak eklenmemesi nedeniyle davalı şirkete yapılan 26.01.2017 tarihli başvurunun reddine ilişkin 20.02.2017 tarih ve 36811 sayılı işlemin iptali/ belirtilen ücretin toplamda 2.176,05 TL olarak tespit edilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa"nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa"nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından;  20.4.2017 tarihinde ilk olarak idari yargı yerinde, müvekkilinin kamu kurumuna nakil edilmesi sırasında "yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim" adı ile düzenlenen nakil ilmühaberinde belirtilen ücret üzerine, ayrılış tarihi itibari ile kamu personeline yapılan artışlar ve ek ödemeler eklenerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi isteminin reddi üzerine işlemin iptali istemiyle; adli yargı yerinde ise kamu kurumunda çalışmaya başladığı 6.6.2007 tarihi itibariye bildirim tarihindeki unvanına göre davalı şirketten almış olduğu ücret, ücrete eklenmesi gereken ek ödeme, 112 günlük ikramiyenin de eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin belirtilen ücretin toplamda 2.176,05 TL olarak belirlenmesi ve Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi gerektiğinin tespiti istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş."nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle Ankara 44.İş Mahkemesinin, 7.12.2017 gün ve E:2017/564, K:2017/742 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 44.İş Mahkemesinin, 7.12.2017 gün ve E:2017/564, K:2017/742 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.5.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

Hemen Ara