Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-376 Esas 2012/90 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/2-376
Karar No: 2012/90

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/2-376 Esas 2012/90 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/2-376 E.  ,  2012/90 K.
  • HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
  • SEÇENEK YAPTIRIMLAR
  • KASTEN YARALAMA SUÇU
  • ÇOCUK SANIK
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 29
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 31
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 50
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 51
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 86
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 223
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231

"İçtihat Metni"

Kasten yaralama suçundan sanık Latif ‘in 5237 sayılı TCY’nın 86/2, 29/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Yasanın 50/3 ve 51/1-f maddeleri uyarınca mahkum olduğu cezanın yarısı kadar süre ile kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına ilişkin, Malatya Çocuk Mahkemesince verilen 31.01.2008 gün ve 389-79 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 14.04.2009 gün ve 21741-19566 sayı ile;

“Ceza Genel Kurulunun 03.06.2008 gün ve 149-163 sayılı kararında belirtildiği gibi, lehe olduğunda kuşku bulunmayan ve diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce isteme bağlı olmaksızın değerlendirilmesi zorunluluğu bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun saptanmasında zorunluluk bulunduğu gözetilmeden sonuç cezanın adli para veya hapis cezası olmaması gerekçe gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Malatya Çocuk Mahkemesi ise  16.07.2009 gün ve 198-313 sayı ile;

“…5237 sayılı TCK’nın 50/5. maddesi uyarınca asıl mahkumiyetin bu maddeye göre çevrilen tedbir olduğu, CMK’nun 231/5. maddesinde verilen cezanın hapis ya da adli para cezası olması durumunda mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği, sonuç cezanın kamuya yararlı işte çalıştırma olduğu” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmünde sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının “bozma” istekli 17.10.2011 gün ve 55767 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ve yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kısa süreli hapis cezasına mahkum olan çocuk sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının TCY’nın 50. maddesinde düzenlenen seçenek yaptırımlara çevirme kararından önce değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğinden;

27.12.1990 doğumlu olan sanığın 10.08.2007 tarihinde inceleme konusu suçu işlediği, yargılama sonucunda 5237 sayılı  TCY’nın 86/2, 29/1, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, kısa süreli hapis cezasının aynı Yasanın 50/3 ve 51/1-f. maddeleri uyarınca cezanın yarısı kadar süre ile Malatya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü listesinde bulunan genel idari hizmetlerde çalıştırılmak üzere kamuya yararlı bir işte çalışma yaptırımına çevrilmesine, sonuç cezanın seçenek yaptırıma çevrilmesi nedeniyle sanık hakkında 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesi ile çocuklar hakkında, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasanın 23. maddesiyle 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile de büyükler için kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.

Yetişkin sanıklar yönünden başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu kurum, 08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, aynı gün yürürlüğe giren 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasanın 562. maddesiyle, 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için de uygulanabilir hale getirilerek, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, 01.03.2008 günü yürürlüğe giren 26.02.2008 gün ve 5739 sayılı Yasa ile 3713 sayılı Yasanın 13. maddesinde yapılan değişiklik ve 1632 sayılı Askeri Ceza Yasasına eklenen Ek 10. madde ile de; 15 yaşından büyüklerin işledikleri terör suçları ile 1632 sayılı Yasada yer alan suçlar yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsam dışına çıkarılarak kurumun uygulanma alanı tekrar daraltılmış, 25.07.2010 gün ve 27650 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7. maddesiyle 231. maddenin 6. fıkrasına eklenen cümleyle, sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği esası getirilmiş, 3713 sayılı Yasanın 13. maddesindeki “onbeş yaşını tamamlamamış” ibaresi yürürlükten kaldırılmak suretiyle bu kurumun terör suçu işleyen 15 yaşından büyük çocuklar yönünden de uygulanmasına olanak sağlanmıştır.

 

5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile gerçekleştirilen değişiklikler sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için:

1) Suça ilişkin;

a- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis edilmeli ve hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,

b- Suç, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlardan bulunmaması,

c- 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 sayılı Yasa ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması,

2) Sanığa ilişkin olarak ise;

a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,

d- Sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmesi,

Koşullarının varlığı gerekmektedir.

Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakıl¬masına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.

Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkû¬miyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece 6008 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklik sonrasında ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde diğer kişiselleş¬tirme hükümlerinden önce değerlendirilerek, uygulan¬ması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde öncelikle uygulan¬malıdır.

Uyuşmazlığın çözümü açısından kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar konusu üzerinde de durulması gerekmektedir:

5237 sayılı TCY’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi;

“1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre,

a) Adlî para cezasına,

b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,

c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,

d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,

e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,

f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,

Çevrilebilir.

2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.

3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.

4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.

5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.

6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.

7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getiri¬lememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir” şeklinde düzenlenmiştir.

5237 sayılı TCY’nın 50/3. maddesindeki düzenleme ile fiili işlediği tarihte 18 yaşından küçük sanıkların daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla mahkûm olunan bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının, aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmış ve bu husus herhangi bir takdire bağlanmamıştır. Bu nedenle maddede yazılı koşulların oluşması halinde başka herhangi bir değerlendirme yapılmadan özgürlüğü bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlardan birisine dönüştürülmesi gerekmektedir.

Buna karşılık CYY’nın 231/7. maddesi; “Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez” şeklinde düzenlenmiş olup, açıklanması geri bırakılan hükümde yer alan hapis cezasının ertelenemeyeceği ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırıma çevrilemeyeceği belirtilmiştir.

Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 gün ve 346-25, 03.02.2009 gün ve 250-13 ile 29.09.2009 gün ve 130-213 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, objektif koşulların varlığı halinde, 6008 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlen¬dirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan yasa koyucu, kişi hakkındaki hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile belirli koşulların gerçekleşmesi halinde kişilerin işledikleri bir takım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir. Yasa koyucu 5237 sayılı Yasanın 231. maddesine 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasa ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu düzenlediği 5-14. fıkraları eklediği aşamada 5237 sayılı Yasanın 50/3. maddesindeki yasal düzenlemeyi ve zorunlulukları bilmektedir. Buna rağmen CYY’nın 231. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenlemeyi yapmakla, açıklanması geri bırakılan hükümlerde 5237 sayılı TCY’nın 50/3. maddesindeki yaptırıma çevirme zorunluluğunun uygulan¬mamasını istediği yönündeki iradesini açıkça ortaya koymuştur.  Aksi görüşün kabulü daha önce hapis cezasına mahkum olmamış çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması suretiyle adli yönden lekelenmeme haklarının ellerinden alınması sonucunu doğurur ki, bu sonuç hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun düzenleniş amacına açıkça aykırıdır.

Bununla birlikte, koşulların gerçekleşmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi veya açıklanması geri bırakılan hükmün 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca açıklanması sırasında 5237 sayılı TCY’nın 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu mahkemece değerlendirilecektir. 

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Geçmişte sabıkası bulunmayan ve kısa süreli hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen çocuk sanık hakkında yerel mahkemece, hüküm tarihi itibarıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun diğer kişiselleştirme nedenlerinden önce re’sen değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının TCY’nın 50/3. maddesi uyarınca seçenek yaptırıma çevrilmesi ve sonuç cezanın hapis veya adli para cezası olmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu itibarla isabetsiz olan yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:

 Açıklanan nedenlerle;

1- Malatya Çocuk Mahkemesinin 16.07.2009 gün ve 198-313 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,  13.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara