Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7–314 Esas 2012/80 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/7–314
Karar No: 2012/80

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7–314 Esas 2012/80 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/7–314 E.  ,  2012/80 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname :2008/112189
    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : AĞRI 1. Asliye Ceza
    Günü : 26.11.2007
    Sayısı : 926–734

    Kaçakçılık suçundan sanık A... A...’ın, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraatına ve suça konu akaryakıtın zoralımına ilişkin, Ağrı 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.11.2007 gün ve 926–734 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 13.06.2011 gün ve 17902–7973 sayı ile;
    “Kararın niteliğine, mahkûmiyet halinde hükmolunabilecek cezanın nevi ve miktarına ve müsadere konusu eşyanın belirlenen değerine göre, 21 Temmuz 2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2/A–c ve 3/B madde ve fıkraları ile değişik HUMK’nın 427 ve 1412 sayılı CMUK’nın 305/1. maddelerine göre hükmün temyizi kabil bulunmadığından 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca katılan vekilinin temyiz talebinin reddine” karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 06.09.2011 gün ve 112189 sayı ile;
    “İtiraz hükmün reddine ilişkin kararın kaldırılmasına ve sair yönlerden incelenmesine yöneliktir.
    Yasal mevzuatımız incelendiğinde;
    1) 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca 31.03.2007 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 3/1-a maddesi şöyledir.
    ‘Aşağıda yazılı filleri işlemek kaçakçılıktır.
    1- Herhangi bir eşyayı gümrük kapılarından geçirmeksizin Türkiye’ye ithal veya buna teşebbüs emek.
    2- Herhangi bir eşyayı gümrük işlemine tabi tutmaksızın Türkiye’ye ithal veya buna teşebbüs etmek.
    3- Transit rejimi çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakmak veya buna teşebbüs etmek.
    4- Yukarıdaki alt bentlerde belirtilen eşyayı bilerek; taşımak, satmak, satın almak, saklamak, satışa arz etmek ya da alınıp satılmasına aracılık etmek.’
    4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 4/a-2. maddesi ise şöyledir.
    ‘Bu Kanunun;
    a) 3 üncü maddesinin (a) bendinin;
    1- …
    2- (2), (3) ve (4) numaralı alt bentlerinde belirtilen fiilleri işleyenler hakkında eşyanın gümrüklenmiş değerinin üç katından az, altı katından fazla olmamak üzere adli para cezasına hükmolunur.’
    2) 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 13.02.2007 günü yayımlanarak yürürlüğe giren 5576 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik Ek 5/1. maddesi ise; ‘kaçak petrolü satışa arz eden, satan bulunduran, bu özelliğini bilerek ticari amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kaçak petrol ve kaçakçılıkta kullanılan suç araç ve gereçlerinin müsaderesine hükmolunur’ şeklindedir.
    3) 5320 sayılı Yasa uyarınca suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMK’nun 305/1–2. maddesi ise, ‘iki milyar liraya kadar (iki milyar dâhil) para cezalarına dair olan hükümler, yukarı sınırı on milyon lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri, temyiz olunamaz’ şeklindedir.
    Yasal mevzuat ışığında somut olay incelendiğinde,
    Sanık A... A... hakkında, suç tarihinde yürürlükte olan 4926 Kanunun 3/a-4. maddesi uyarınca aracında ikiyüz elli litre kaçak motorin bulundurduğu iddiasıyla bireysel kaçakçılık fiilinden kamu davası açılmıştır.
    5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 13.02.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5576 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik Ek 5/1. maddesi ile kanun koyucu tarafından yargılama aşamasında kaçak petrole ilişkin olarak daha önceden sadece tazmini nitelikte adli para cezası gerektiren eylem hakkında, yeni ve özel bir düzenleme yapılarak eylemin hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte adli para cezasına dönüştürüldüğü, ancak sanık ve/veya sanıkların cezalandırılmalarında, 4926 sayılı Yasadan farklı olarak kaçak petrolü satın alan, taşıyan ve saklayanlar hakkında ise ticari amaç unsurunun getirildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkeme tarafından ticari amaç unsuru irdelenip, sanıkta yakalanan motorinin ticari amaç ile bulundurulmadığı kanaati ile TCK’nun 7/2. maddesi de gözetilerek beraat kararı verilerek, kaçak olduğu bilirkişi raporu ile sabit olan motorinin 5015 sayılı Yasa ile değişik 5576 sayılı Yasa uyarınca müsaderesine karar verilmiştir.
    Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanığın eylemine uyan 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 4/a–2. maddesinin eşyanın gümrüklenmiş değerinin üç katından az, altı katından fazla olmamak üzere adli para cezası getirdiği sabit ise de sanık hakkındaki beraat hükmünün, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve hürriyeti bağlayıcı ceza getirdiği anlaşılan 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasından verildiği sabittir.
    Bu durumda temyiz incelemesine konu hükmün, 1412 sayılı CMUK’nın 305/1–2. maddesi kapsamında kesin nitelikte olup olmadığı hususundaki değerlendirmenin mahkemece verilen beraat kararının dayandığı yasa maddesi uyarınca yapılması zorunludur. Bu durumda hükmün kesin sayılmasına olanak bulunmamaktadır.
    Sanık hakkında verilen beraat kararına konu eylem, mahkûmiyet halinde hapis cezası getirdiğinden kesin nitelikte sayılmayacaktır. Bu durumda Dairece hükmün esasına geçilerek inceleme yapılması gerekmektedir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
    Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanığın kaçakçılık suçundan beraatına ve suça konu motorinin müsaderesine karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükmün temyiz edilebilir nitelikte olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğine göre;
    Jandarma görevlilerince yapılan yol kontrolü esnasında sanığın kullandığı kamyonun orijinal deposunda faturasız olarak iki yüzeli litre motorin bulunduğunun tespit edildiği ve söz konusu yakıta el konulduğu,
    Sanığın, aracında bulunan akaryakıtı, çalıştığı şirketin anlaşmalı olduğu istasyondan veresiye fişi karşılığında aldığını, kaçak olup olmadığını bilmediğini savunduğu,
    Soruşturma aşamasında sanığa, suça konu akaryakıtın gümrüklenmiş değerinin üç katı olan 1.416 Lira tutarında ön ödeme önerisinde bulunulduğu, ancak sanığın yasal süresi içinde ön ödeme önerisini yerine getirmediği,
    Yerel mahkemece yapılan keşifte hazır bulunan ölçü ayar memuru bilirkişinin, “suça konu motorinin, yerli motorinden, renk, koku, akışkanlık ve yoğunluk farkı bulunduğunu, bu nedenle kaçak olduğunu” beyan ettiği ve yapılan yargılama sonucunda; “her ne kadar sanık hakkında bireysel motorin kaçakçılığı suçundan kamu davası açılmış ise de; TCY’nın 7/2. maddesi nazara alınarak, sanığın eyleminin 13.02.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5576 sayılı Yasanın ek 5/1. maddesinde yeniden düzenlendiği ve bu maddenin unsurları itibarıyla sanık yararına olduğu anlaşılmakla, lehe olan bu Yasa maddesindeki sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurları itibari ile oluştuğu hususunda, sanığın savunmasının aksini doğrulayacak ve mahkûmiyetini gerektirecek nitelik ve yeterlilikte kanıt elde edilemediğinden CYY’nın 223/2–e maddesi gereği beraatine” karar verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Ceza yargılaması sonucunda verilebilecek hükümler, 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 223. maddesinde; “beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbiri, davanın reddi, düşmesi ve adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı” şeklinde sınırlı sayıda gösterilmiştir.
    5320 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince uygulanma zorunluluğu bulunan 1412 sayılı Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 305. maddesinin karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan şekli uyarınca, ceza mahkemelerince verilen hükümler temyiz yasa yoluna tabidir. Ancak yasa koyucu aynı maddede; bir kısım hükümlerin kesin olduğunu belirtmek suretiyle bu hükümlere karşı temyiz yasa yoluna başvurulamayacağını, yalnızca yasa yararına bozma yasa yoluna başvurulabileceğini belirtmiştir. Buna göre; iki milyar liraya kadar (iki milyar dâhil) para cezalarına ilişkin hükümler ile yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri ve yasada açıkça kesin olduğu belirtilen hükümlerin temyiz yeteneği bulunmamaktadır.
    Suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan 4926 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca, sanığın üzerine atılı suçun yaptırımı, “suça konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin üç katından az ve altı katından fazla olmamak üzere adli para cezası” yakalanan eşyanın değerinin fahiş olması halinde ise yukarıda anılan adli para cezası ile birlikte “bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlenmiştir.
    Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren, hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve yerel mahkemece de sanık lehine olduğu kabul edilen 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının, 5576 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik ek 5. maddesinde ise, sanığa atılı suça yaptırım olarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası” öngörülmüş, ayrıca suçun oluşumu için ticari amaç da aranmıştır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığın aracında yakalanan motorinin gerek piyasa değerinin, gerekse gümrüklenmiş değerinin fahiş olmaması göz önüne alındığında, 4926 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca sanığa verilebilecek adli para cezası, en fazla yakalanan akaryakıtın gümrüklenmiş değeri olan 472,4 Liranın altı katı, yani 2.834,4 Lira olabilecektir.
    Yerel mahkemece sanığın eyleminde 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının, 5576 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik ek 5. maddesinde belirtilen “ticari amaç” unsuru bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildiğine göre, 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasasının 5576 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik ek 5. maddesindeki yaptırım olarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası” öngörülmüş olması ve yerel mahkemece de anılan Yasanın sanık lehine olduğu kabul edilip, bu Yasaya dayalı olarak beraat hükmü kurulmuş olması karşısında, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinin 1. fıkrasının 2. bendi uyarınca “yukarı sınırı on milyar lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat kararı” söz konusu olmadığından, hükmün kesin nitelikte bulunmadığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 13.06.2011 gün ve 17902–7973 sayılı temyiz isteminin reddi kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, hükmün esasının incelenmesi amacıyla Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara