Esas No: 2011/7-316
Karar No: 2012/78
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/7-316 Esas 2012/78 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2009/73125
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi : CİZRE Asliye Ceza
Günü : 24.11.2006
Sayısı : 452-666
4926 sayılı Yasaya aykırılık suçundan sanıklar H... A.. ve Ş... K...’ın 4926 sayılı Yasanın 4/a-2 ve 4/3. maddeleri uyarınca 45.976 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Cizre Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.11.2006 gün ve 452-666 sayılı hükmün sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 28.06.2011 gün ve 7354-8600 sayı ile;
“5271 sayılı CMK.nun 5560, 5728 ve 6008 sayılı Yasalar ile değişik 231.maddesinin 5, 6 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikler uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması olanaklı hale geldiğinden, 5237 sayılı TCK’nun 7. maddesi gözetilerek, yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 06.09.2011 gün ve 73125 sayı ile;
“…Sanık H.. A... hakkında, dosyada bulunan sabıka kaydına göre İdil Sulh Ceza Mahkemesince 15.05.2003 tarihinde TCK’nun 456/4, 457/l, 59, 94, 647/6, maddelerinden verilip 15.09.2003 tarihinde kesinleşen 385.317.000 TL ağır para cezası bulunmaktadır.
Suç tarihinde yürürlükle bulunan 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının sabıkadan silinme koşullarını düzenleyen 8.maddesinde, cezanın çekildiği veya ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren belirli süreler geçirilmesi halinde hükümlerin sabıkadan silineceği belirtilmiş olup, ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde ise, belirtilen sürelerin esas alınacağı belirtilmiştir.
Sanığın sabıkasına konu ilam ise kasten yaralama fiilidir. Sanık hakkında verilen hüküm olan adli para cezası ertelenmiştir. 3682 sayılı Yasanın 8/1-c bendinde ise kasten yaralama fiilinin tabi olduğu beş yıl veya daha az hapis veya adli para cezasına mahkûmiyetler halinde diğer bir cürümden dolayı beş yıllık deneme süresi ön görülmüştür.
Sanığın ise 01.07.2003 tarihinde verilen 15.09.2003 tarihinde ertelenerek kesinleşen mahkûmiyet hükmünün sabıkadan silinme koşulları (esasen vaki olmama) oluşmadan 18.07.2006 tarihinde incelemeye konu kaçakçılık fiilini işlediği anlaşılmaktadır. Tüm bu değerlendirmeler dikkate alındığında sanığın 5171 sayılı CMK’nun 5728 sayılı Yasa ile değişik 6. fıkrasının (a) bendinde yer alan kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması objektif şartını yerine getiremediği ve hakkında bu yönde uygulama yapılmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sanık hakkında Özel Dairece, hükmün esasına geçilerek inceleme yapılmasının zorunlu olduğu…” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kapsamına göre inceleme, sanık Hasan Alhan hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanığın 4926 sayılı Yasaya aykırılık suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sabıkası bulunan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Sanığın sabıka kaydının incelenmesinde;
İdil Sulh Ceza Mahkemesinin 15.09.2003 tarihinde kesinleşen 15.05.2003 gün ve 99-145 sayılı kararıyla, 765 sayılı TCY’nın 456/4, 457/1, 59 ve 647 sayılı Yasanın 6. maddeleri uyarınca verilen 385.317.000 Lira erteli para cezasından ibaret geçmiş mahkumiyetinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hukukumuza ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasasının 23. maddesiyle giren hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Yasayla 5271 sayılı Yasanın 231. maddesine eklenen 5-14. fıkralar ile büyükler için de kabul edilmiş, aynı Yasanın 40. maddesiyle 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi değiştirilmek suretiyle denetim süresindeki farklılık hariç olmak koşuluyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı koşullara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu müessese, 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan suçlar ayrık olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Yasalar ile gerçekleştirilen değişiklikler sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanabilmesi için;
1) Suça ilişkin;
a- Yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
b- Suçun, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp yasalarında yer alan, 01.03.2008 tarihinden itibaren işlenen suçlarda ise, suçun ayrıca 3713 sayılı Yasa ile 1632 sayılı Yasa kapsamında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul etmesi,
Koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Tüm bu koşulların bulunması halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve sanık beş yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) bendinde öngörülen daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama koşulu açısından herhangi bir ayrım gözetilmediğinden, hükmolunan cezanın hapis veya adli para cezası olmasının da herhangi bir önemi bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 250-13 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 01.06.2005 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden, önceki mahkûmiyetin 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayılacağı haller veya 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 sayılı Adli Sicil Yasasının geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan önceki mahkûmiyetler, adli sicilden silinmiş olup olmadığına bakılmaksızın, 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden ise, 5237 sayılı TCY’nda tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin geçmiş olması halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesinde engel bir neden olarak kabul edilemeyecektir. Ancak, yasal engel oluşturmayan bu mahkûmiyetlerin yargılama mercilerince, subjektif koşulun ele alınmasında sanığın suç işleme eğilimi açısından değerlendirmeye esas alınmasına da bir engel bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın İdil Sulh Ceza Mahkemesince kasten yaralama suçundan verilen 385.317.000 Lira erteli para cezasından ibaret 15.05.2003 tarihli mahkûmiyet hükmünün 15.09.2003 tarihinde kesinleştiği, incelemeye konu dosyadaki suçun ise 765 sayılı TCY’nın 95/2. maddesinde belirtilen 5 yıllık süre dolmadan 18.07.2006 tarihinde işlendiğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında 5271 sayılı CYY’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bu nedenle, yerel mahkeme hükmünün, sanık Hasan Alhan yönünden Özel Dairece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma koşullarının değerlendirilmesi amacıyla sair yönler incelemeksizin bozulmasına karar verilmesi isabetli değildir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının sanık Hasan Alhan yönünden kaldırılmasına ve dosyanın esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 28.06.2011 gün ve 7354-8600 sayılı bozma kararının sanık Hasan Alhan yönünden KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, sanık H... A... hakkındaki hükmün esasının incelenmesi için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.