Esas No: 2011/1-452
Karar No: 2012/57
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/1-452 Esas 2012/57 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 2011/270697
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADANA 1. Ağır Ceza
Günü : 21.03.2011
Sayısı : 56-125
Kasten yaralama suçundan sanık K. Ş..’in 5237 sayılı TCY’nın 86/1, 3-e, 87/1-d, 29, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca iki kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.02.2010 gün ve 323-33 sayılı hükmün katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 24.12.2010 gün ve 5496-8426 sayı ile;
“…B) Sanık hakkında katılanlar E. ve F.."a yönelik silahlı kasten yaralamaya ilişkin hükümlerin incelenmesinde;
Dosya kapsamına göre; sanık ile mağdurlar arasında yerel seçimden dolayı husumet bulunduğu, olay tarihinde mağdurlar evlerinin önünde beklerken, sanığın önce traktör ile mağdurların evinin önünden geçtiği, bu esnada mağdurlar tarafından kendisine hakaret edildiği, birkaç dakika sonra başka bir araçla gelip önce bir el havaya ateş ettikten sonra yaklaşık 8-10 metre mesafeden E.."e silahla ateş ederek mağduru göğsüne isabet eden mermi çekirdeği nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralayarak olay yerinden kaçtığı, mağdurların karakola daha sonra da hastaneye gitmek üzere F.."in kullandığı araçla yola çıktıkları sırada sanığın köyün çıkışındaki mezarlık yanında aracıyla beklediği ve kendisine yaklaşan mağdurların aracına doğru bu kez de av tüfeği ile ateş ederek aracı kullanmakta olan mağdur F."i saçma tanelerinin göğüs ve boyun bölgelerine isabet ederek hayati tehlike geçirecek şekilde yaraladığı ve mağdur F.."in aracın direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi nedeniyle sanığın aracına çarpıp takla atarak mezarlık direklerine ve duvara çarpması üzerine sanığın olay yerinden kaçtığı olayda; atış mesafesi, suçta kullanılan silahların elverişliliği, mağdurlardaki yaraların yerleri, meydana gelen zararın ağırlığı, taraflar arasındaki husumetin varlığı ve sanığın eylemlerindeki devamlılık dikkate alınarak, sanığın kastı eyleme bağlı olarak ortaya çıktığı halde sanığın mağdurlar E..ve F.."i kasten öldürmeye teşebbüs suçundan TCK’nun 81, 35 maddelerinin iki kez tatbiki ile ceza tayini gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde, mağdurları kasten yaralama suçlarından hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 21.03.2011 gün ve 56-125 sayı ile;
“…Sanık K..Ş..."in, müşteki E.."e yönelik tahrik altında gerçekleştirdiği eyleminin yapılan inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporu ile ‘ateşli silah ile yapılan uzak atış’ olduğu, 26.01.2010 tarihli bilirkişi raporu ile ‘mermi çekirdeğinin sert bir zemine çarpması sonucu parçalanan gömlek parçasının vücuda girmiş olabileceği, ...şahısta saptanan lezyonların tek atış ile husulünün mümkün bulunduğu’ bildirildiği, sanığın eylemine devam etmeyip, kendi isteği ile son verdiği, yapılan atışın müşteki E.."in hedef alınmadan yapıldığı, tabancanın ele geçirilemediği, maddi delil olan uzman görüşlerini içeren bilirkişi raporlarının aksine katılan E.."in sanığın 6-8 metre mesafeden ateş ettiği yolundaki beyanına itibar edilemeyeceği, yaralanmasının E.."i yere düşürmediği, sanığın bulunduğu konumda eylemine devam etmek ve katılan E..e ateş etme imkanına sahip iken tek atış ile yetindiği, yaralanmasının katılan E..in hareketlerini de kısıtlamadığı, araçları ile eylemini sonlandırarak olay yerinden kaçan sanığı takip etmekten alıkoymadığı, mermi çekirdeğinin sert bir zemine çarpması sonucu parçalanan gömlek parçasının vücuda girmiş olabileceği yolundaki bilirkişi görüşü ile de sanığın doğrudan katılan E.."in göğüs bölgesini hedef alarak ateş ettiğinin kesin olarak tespit edilemediği, katılan ile sanığın yakın akraba olmaları salt muhtarlık seçimleri nedeniyle aralarındaki husumetin öldürmeyi gerektirecek husumet sayılamayacağı dikkate alınarak, E.."e yönelik eyleminin öldürmeye teşebbüs olmayıp, kasten yaralama suçunu oluşturduğu,
Sanık K.. Ş.."in müşteki F.."e yönelik eyleminde devam etme imkânına sahip iken, kendiliğinden kestiği, atışın doğrudan müşteki hedef alınmadan, peşinden gelen aracın kendisine çarpmasından sonra mı, yoksa aracın peşinden gelmesini engellemeye yönelik olarak önceden mi gerçekleştirildiğinin kesin olarak tespit edilmediği, katılanların aracının devrilmesinden sonra da bölge itibariyle eylemine-atışlarına çok rahat bir şekilde devam etme imkânına sahipken olay yerinden ayrıldığı, katılanların oluşa ilişkin beyanlarının maddi bulgularla desteklenmediği, araçta bulunan ve katılan F.."in yanında araçta oturan katılan E..e saçma isabet etmediği, katılan F.."in mide üst bölgesine (epigastrik bölge) ve göğüs bölgesinde (toraks bölgesi) 7 adet saçmanın isabet etmiş olmasının da atışın uzak atış olduğunu gösterdiği, mesafenin yakın olması durumunda av tüfeği saçmalarının dağılma mesafesinin daha az olması nedeniyle isabet eden saçmaların daha çok ve bir bölgede yoğunlaşmış olmalarının gerektiği, kabul edilen şekilde sanığın katılan Fatih"e yönelik eyleminin de yaralama kastı ile gerçekleştirildiği…” gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de o yer Cumhuriyet savcısı ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 21.10.2011 gün ve 270697 sayılı “onama” istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın katılanlara karşı gerçekleştirdiği eylemlerin kasten yaralama suçunu mu yoksa kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü oluşturacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Olay yeri inceleme raporu ve olay yeri tespit tutanağına göre; olay yerinde herhangi bir boş kovan ve boş av fişeği bulunamamış olup, katılanların aracında da ateşli silah vuruş izinin görülmediği,
Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığından alınan 19.01.2009 gün ve 526-527 sayılı raporlarda; katılan E..C..ın göğüs bölgesinde iki adet ateşli silah giriş deliği olduğu, yaralanması sonucu hayati tehlike geçirdiği, katılan F..C.."ın ise, epigastrik bölge ve toraksta 7 adet saçma yarası olduğu ve hayati tehlike geçirdiği,
Adli Tıp Uzmanı Doktor T..E.."in 26.01.2010 tarihli raporunda; olay sırasında yaralanan katılan E. C.."ın sağ hemitoraks da metalik bir yabancı cismin kaldığı interkostal adaleler ve kota doğru uzandığı için çıkarılamadığı, bu metalik cismin imajının daha ziyade mermi çekirdeği gömlek parçası ile uyumlu olduğu, yaraların tarif edilen özellikleri dikkate alındığında sert bir zemine çarpması sonucu parçalanan gömlek parçasının vücuda girmiş olabileceği, şahısta saptanan lezyonların tek atış ile husulü mümkün olduğu kanaatinin bildirildiği,
Adana Kriminal Polis Laboratuarının 26.01.2009 tarihli ekspertiz raporunda, mağdur F..’in elbiselerinin incelenmesinde kazağın boğaz ve karın bölgesi arasında muhtelif saçma girişleri olduğu, atışın uzak atış mesafesinden yapıldığı, E..C..’ın kazağının fermuar bölgesinde 2 adet giriş deliği bulunduğu, atışların uzak atış olduğu tespitine yer verildiği,
Olay yerinde yapılan 04.08.2009 tarihli keşifte dinlenilen tutanak imzacısı Jandarma Üstçavuş M..O..’ın; “Ben Hakkı Beyli Jandarma Komutanlığında görev yaparım. Olay günü 15.30 sularında müştekiler E..ve F.. C..’ın ağabeyi olan Ö.C.. karakola gelerek kardeşlerinin yaralandığını bildirdi. Olayı araştırmak için olayın meydana geldiği ileri sürülen .... Köyü mezarlığına geldik. Mezarlığın etrafındaki tel örgü ve direğin (yol kenarındaki) devrilmiş olduğunu gördüm. Olay yerine geldiğimde kimse yoktu. Olay yerinde ....PF 065 plakalı aracın yolun ortasında yan devrilmiş vaziyette olduğunu gördüm. Çevrede yaptığım araştırmada yolun sağ tarafındaki tarlanın içerisinde tekerlek izi vardı. Tekerlek izleri yeni gibi duruyordu. Aracı incelediğimde herhangi bir mermi veya saçma izi yoktu. Olay yerinde kan izi olup olmadığını hatırlamıyorum. Müştekilerin ağabeyinin beyanına göre olayın köy içerisinde başladığını söylemişti. Olayla ilgili olarak gerekli delilleri topladım. Olay yeri inceleme ekibine haber verdik. Avcılar Köyüne en yakın karakol Hakkıbeyli Jandarma Komutanlığıdır. Yaklaşık onbeş km’dir. Bu karakola giden iki yol vardır. Bu yollardan birisi ...Köyüne giden yoldur. Diğeri ise ....Köyüdür. Kanaatimce her iki yolunda karakola gitmek için mesafesi aynıdır. ....Köyüne en yakın sağlık ocağı ise Adana yönünde bulunan (batısındaki) ...Köyü sağlık ocağıdır. Bu sağlık ocağına batıya doğru (Adana yönündeki) yoldan gidilir. Karakola ise her iki yöndeki yoldan gidilebilir” şeklinde beyanda bulunduğu,
Bu keşif sonrasında polis memuru bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; katılanlardan F..C.."ın sevk ve idaresindeki .... PF 065 plaka sayılı vasıta ile sanığın sevk ve idaresindeki ... DK 165 plakalı vasıtaya arkadan çarpması sonucu katılanların içinde bulunduğu aracın takla attığı, katılan F..C.."ın arkadan çarpması sonucu birinci derecede kusurlu olduğu, sanığın da katılanların geçişini engellemek amacıyla yolu kapatması nedeniyle tali kusurlu olduğunun belirtildiği,
Sanık ile katılanlar ve yakınları arasında adliyeye intikal eden kasten yaralama ve hakaret suçlarından yargılama dosyalarının bulunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan E.. C.., hastanede kolluk tarafından alınan beyanında; “03.01.2008 günü ...Köyünden Hakkıbeyli Köyünde bulunan petrole kendimize ait olan taksi ile mazot almaya gittim. Dönüşte evimize elektrik çektireceğimiz ustanın köyde olduğunu duydum. Evime gittiğimde usta bizim eve yakın bir komşunun evinde elektrik işi yapıyordu, ben yanına gittim. Kendisi bana ‘sen eve git beni bekle’ dedi. Ben de eve gittim kendisini bekliyordum. Aramızda daha önceden muhtarlık seçimlerinden dolayı husumet bulunan muhtar A. Ş..’in oğlu K.. Ş.. babasına ait olan 7056 tabir edilen ... marka traktör ile evlerine geçti. Aradan 1-2 dakika geçtikten sonra babasına ait mavi renkli .....12 marka taksi ile bizim evin yanına geldi. Araçtan indi bana ve kardeşim F..’e hitaben ‘sizin ananızı avradınızı sinkaf ederim siz o… çocuğusunuz’ gibi küfürler etmeye başladı. Ben kardeşim F..’e ‘seslenme duymazlıktan gel’ dedim ve işimize devam ettik bunun üzerine K. Ş.. elinde bulunan tabanca ile önce bir el havaya ateş etti ardından bir el bana ateş etti beni iki göğsümün ortasından vurdu aramızdaki mesafe 8-10 metre kadardı. Beni vurduktan sonra tabancaya ait boş kovanları olay yerinden topladı ve kaçtı. Ben kardeşim Fatih’e ‘beni karakola götür oradan hastaneye gidelim’ dedim. Kardeşim kendimize ait olan ...marka aracı çalıştırdı hızlı bir şekilde .... Köyü tarafına doğru gidiyorduk, önümüzde muhtarın oğlu K.A..sürüyordu bizi görünce yavaşladı ve av tüfeğini sol kapı camından dışarı çıkararak rastgele bizim bulunduğumuz araca doğru ateş etmeye başladı. Kardeşim F..’te panik yaptı ve K..’ın kullandığı ... marka araca arka kısmından ön kısmına doğru çarptı çarpma neticesinde kardeşim aracın hâkimiyetini kaybetti ve mezarlığın direklerine çarptı. Kullandığımız araç takla attı. K.. Ş.. kullandığı araçla kaçmaya başladı. Kaçarken aracında amcası Ü. Ş..’in oğlu E.. Ş..’te vardı. E.. Ş.. hiçbir şekilde yaralama olayına ve kaza olayına karışmadı ve olayda yoktu”, görevsiz asliye ceza mahkemesinde; “sanık bizim öz teyzemizin oğludur, aramızda seçim yüzünden husumet bulunmaktadır, bunun dışında aramızda herhangi bir sorun yoktur, olay günü sanık bizim yanımızdan traktör ile geçti gitti, ancak kısa bir zaman sonra bu kez arabası ile geldi yanında E.. Ş.. isimli şahıs da vardı, biz de yeni yaptırdığımız evin üzerinde elektrikçiyi bekliyorduk, evin yanındaki yolda durdu ve evin önüne geldi 5-6 metre mesafeden ve aşağıdan önce bir el havaya ateş etti, sonra iki el bana ateş etti, mermiler benim göğsüme geldi sonra çekti gitti, önce ben yaralandığımın farkına varamadım, kazağın içi kan dolunca işin vahametini anladık, biz olayın farkına varamadığımız için önce karakola gidiyorduk, sanık K.. bu kez yine araba ile önümüze çıktı ve bizim karakola gittiğimizi anlayınca tüfek ile 15 metreden ateş etti kardeşim F... arabayı kullanıyordu dengesini kaybetti ve biz sanığın kullandığı arabanın sol tarafından vurmak zorunda kaldık daha sonra da araba mezarlığın duvarına çarptı ve devrildi şikâyetçiyim”, ağır ceza mahkemesinde; “ben bu konuda görevsiz mahkemede ifade vermiştim aynen tekrar ederim. E.. Ş.. ile birlikte geldiler. 8 metre kadar mesafeden ateş ettiler. Olay tarihinde diğer katılan ile birlikte evimizin önünde elektrikçi bekliyorduk. Sanık traktör ile araziden geldi. Bizim beklediğimizi gördü. Evine gitti 5-6 dakika sonra bu kez otomobil ile geldi. Yanında E.. Ş..’te vardı. O arabanın sağ ön koltukta oturuyordu. Bize ana avrat küfür etti ancak kavga çıkmasın diye sesimizi çıkarmadık. Daha sonra araçtan inerek sekiz metre kadar mesafeden üzerimize doğru ateş etti. İlk bir tanesi göğsüme isabet etti bir tanesi de başımın üzerinden geçti. Ben yaralandığımın farkına varmadım ancak olay nedeniyle karakola şikâyetçi olmaya giderken arabaya bindiğimde kanama olduğunu fark ettim, mezarlığın oraya vardığımızda sanık yolun içerisinde bizi bekliyormuş. Arabayı diğer katılan kullanıyordu. Av tüfeği ile ona doğru da ateş etti. O da aracın kontrolünü kaybedip mezarlığın duvarına çarparak devrildi”,
Katılan F..C.., hastanede kolluk tarafından alınan ifadesinde; “Ben ağabeyim olan E..C..ile birlikte ...Köyünde bulunan akaryakıt bayiinden akaryakıt aldım ve ağabeyim ile birlikte köye döndüm. Eve geldiğimizde komşunun oğlu M.. bana ‘elektrikçi geldi’ dedi. Biz elektrikçinin yanına gittik. Bize ‘siz eve gidin ben birazdan geleceğim’ dedi. Bizde eve gidip beklemeye başladık. Bu esnada köy muhtarının oğlu K..Ş.. babasına ait ..marka traktör ile geçti. Aradan 5 dakika geçtikten sonra yine babasına ait mavi renkli ...marka araç ile bizim evin önüne geldi. Bize hitaben ‘sizin ananızı avradınızı şerefinizi sinkaf edeceğim sizi bu köyden süreceğim hiç biriniz bu köyde kalmayacaksınız’ dedi. Havaya ateş etti ardından ikinci kurşunu ağabeyim E..’e sıktı. Tabancaya ait boş kovanları yerden topladı. Cebine koydu ve taksi ile ... Köyü istikametine doğru kaçtı. Bu arada ağabeyim E...‘önce karakola gidelim sonra hastaneye gidelim’ dedi. Ben ağabeyimi kendimize ait ...taksiye bindirdim ve yola çıktık, köy çıkışındaki mezarlık yakınlarında K.Ş.. mezarlık tarafında bekliyordu yolu hafif kapanmıştı. Ben biraz hızlı bir şekilde geçmek istedim. Bu ara K...tüfeği oturduğu sürücü kapısının camından dışarı çıkardı. İki üç sefer camdan bize doğru ateş etti saçmalar ön camı kırdı ve benim vücudumun göğüs boyun ve yüzüme isabet etti, ben bunu panik yaptım. Ve K.Ş..’in kullandığı aracın arka sol kısmından başlamak suretiyle çarptım. Aracın hâkimiyetini kaybettim. Araç takla attı tahminen 3-4 takla attım. Araç mezarlık direklerine ve çeşme betonuna çarparak durdu. K..Ş.’in kullandığı araca mezarlığın yakınından tarladan amcasının oğlu D. Ş.. geldi ve birlikte araç ile ...Köyüne doğru kaçtılar. D. Ş..isimli şahıs yaralama olayına ve çarpma olayına karışmadı. Olaydan sonra biz ağabeyim E.. ile birlikte araçtan dışarı çıktık. Ağabeyim Ö.C.’a telefon açtık. Ağabeyim gelmeden köy muhtarı A. Ş., M. Ş., İ. Ş. isimli şahıslar ellerinde tüfek ile ....Pikap ve traktör ile geçtiler Traktörle İ.Ş.vardı. Bize herhangi bir müdahalede bulunmadan yanımızdan geçtiler. Aramızda münakaşa olmadı. Bu arada ağabeyim olan Ö.. geldi ve benimle E..ağabeyimi alarak amcaoğlum olan S.C.’ın evine getirdi. S.kendi aracı ile bizi Adana Numune hastanesine getirdi. Ben Ağabeyim E.’i tabanca ile vuran beni av tüfeği ile vuran yaralayan kaza yapmamıza sebep olan K.. Ş..isimli şahıstan şikâyetçi ve davacıyım”, görevsiz asliye ceza mahkemesinde; “Öz teyzemin oğlu olan K..Ş.. ile seçim yüzünden aramızda husumet oluştu. Biz bu mesele kapandı diye düşünüyorduk, olay günü arabası ile geldi evimizin önünde durdu, biz yeni yapılan evin zemin katında yani binanın çatısında elektrikçi bekliyorduk, silahını çıkardı bize ‘sizin ananızı sinkaf edeceğim sizi buradan süreceğim’ diye silahına davrandı bir el havaya ateş etti sonra kardeşim E..’e doğrultup iki el ateş etti, sonra kaçtı gitti silahında başka mermi var mı bilemiyorum, sonra biz karakola giderken arabayı yolun içine ters biçimde durdurmuş önümüzü kesmişti. Biz gelirken tüfeğini çıkardı 15 metre mesafeden bir el ateş ettikten sonra ben arabayı kullanıyordum. Kendimi kaybettim araba da varmış kendi arabasının sol tarafına çarpmış oradan da mezarlığın kapısını parçalayıp yan yatmış, ben o arada bayıldım kardeşim durumu karakola intikal ettirip oradan da hastaneye sevkimizi sağladı, sanık hakkında şikâyetçiyim, sanık K.Ş. ateş ederken ‘sizi öldüreceğim buradan sizi göçüreceğim diye söylemişti, sanığın iki adet kurşunun biri içeriye girmiş biri kaburga da kalmıştı onun için önce olayın farkına varamadık o yüzden karakola gitmeyi düşündük”, ağır ceza mahkemesinde; “Diğer katılanın ifadesine katılıyorum olay anlattığı şekilde olmuştur. Bu konuda görevsiz mahkemede ifade verdim o da doğrudur. Sanık ilk ateş ettiğinde olayda birinci mermi benim kafamın üzerinden geçti. Diğer ikisi ise diğer katılana isabet etti”,
Şeklinde anlatımda bulunmuşlardır.
Sanık K. Ş. kollukta; “Ben ...Mevkii olarak bilinen yerden evime doğru kendimize ait ... DK 165 plakalı ..marka araç ile gidiyordum. Yanımda kimse yoktu. Aracı ben kullanıyordum ama sürücü belgem yoktur. Babam bana eve gelince 50 YTL para verdi ve mazot almam için beni gönderdi. Ben aynı araçla ....Beldesine gitmek için köyden çıktım. E.ve F.’in evinin önünden geçerken benim önümü kestiler ve beni aracın içerisinden indirmek istediler, bu nedenle kendileri ile tartıştık. Korktum ve aracım ile oradan uzaklaştım. Şahıslar beni takip etmeye başladı. ....mevkiine geldiğimizde benim aracıma arkadan çarptılar. Çarpma neticesinde ben yolun sağ tarafında bulunan tarlaya girdim. Onlar ise kullandıkları ... marka araç ile yoldan çıktılar ve mezarlığın duvarına çarptıktan sonra araç devrildi. Ben olay yerinden tekrar kaçtım. Kendilerine tabanca veya tüfekle ateş etmedim. Kimseyi yaralamadım. Olay yerinde görgü tanığı yoktu. Şahısların doktor raporlarında yazan ve doktorlar tarafından tespit edilen kurşun giriş deliği ve av tüfeği saçmalarının olması konusunda herhangi bir bilgim ve görgüm yoktur. Yukarıda anlatmış olduğum üzere ben kimseye ateşli silah ile ateş etmedim. Tarafıma isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum. Şahıslara daha önceye dayanan husumetimiz vardır bana iftira atmaktadırlar. Nasıl ve ne şekilde yaralandıklarını bilmiyorum. Olay sonrasında ben kaçarak aracı ... Köyü yakınlarında bıraktım. Daha sonra ağabeyim aracı oradan alarak eve getirmiş. Ben geceyi dağda geçirdim. Dağda geçirmemin amacı benim evime baskın yaparlar beni öldürürler korkusuydu. Bundan dolayı geceyi dağda geçirdim. Sonrada Jandarmalara teslim oldum”, görevsiz asliye ceza mahkemesinde; “Ben üstüme atılan suçu kabul etmiyorum bana atılan bir iftiradır, E.. C. ve F. C..’ı ben yaralamadım, önceden aramızda husumet bulunduğu nedeni ile beni suçlamaya çalışıyorlar, beni araba ile kovaladıkları doğrudur ancak ben onlara tabanca veya tüfek ile ateş etmiş değilim”, ağır ceza mahkemesinde; “Ben bu konuda asliye ceza mahkemesinde ifade vermiştim. Aynen tekrar ediyorum. Ben hayatımda sadece askerde silah kullandım. Hiçbir şekilde silah kullanmadım. Katılanları tanırım. Kendileri teyze oğlum olur. Onlara hiçbir şekilde ateş etmedim. 2003 yıllarında amcam ve babamı yaralamışlardı. Bu nedenle aramızda husumet oluştu husumet nedeniyle bana iftira atmışlardı. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Savunmama ekleyecek başka bir husus yoktur” biçiminde savunma yapmıştır.
Suç niteliğinin belirlenebilmesi, sanığın kastının saptanması ile mümkündür. Esasen failin iç dünyasını ilgilendiren kastının belirlenmesinde, failin dışa yansıyan, olay öncesi, olay sırası ve sonrasındaki davranışları ölçü olarak alınmalıdır. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, kasten öldürmeye kalkışma ve yaralama suçlarını birbirinden ayıran başlıca ölçüler; fail ile mağdur arasındaki husumetin nedeni ve derecesi, failin cürümde kullandığı saldırı aletinin niteliği, atış veya darbe sayısı ile mesafesi, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme olanağının olup olmadığı, olayın akışı ve nedeni, failin işlemeyi kastettiği cürmün meydana gelmesine iradesi dışında engel bir nedenin olup olmadığıdır. Tüm bu olgular olaysal olarak değerlendirilip sanığın kastı belirlenmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılanlarla sanığın akraba olmakla birlikte aralarında adliyeye intikal etmiş uyuşmazlıkların bulunduğu, suç tarihinde sanığın kullandığı traktörle katılanların evinin önünden geçmekte olduğu sırada kendisine hakaret edilmesi üzerine kısa bir süre sonra katılanların evinin önüne otomobil ile geldiği, ele geçmeyen tabanca ile önce havaya sonrasında da 8-10 metre uzaklıktan katılan E..’in göğüs bölgesine doğru ateş ettiği, katılan E..’in göğüs bölgesinde iki ayrı yerden ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı, hatta bir mermi çekirdeğinin göğüs bölgesinde kaldığı, sanığın olay yerinden aracıyla kaçtığı, olayın heyecanıyla katılan E..’in yaralanmasının ağır olduğunu anlayamayan katılanların kendilerine ait otomobile binerek önce karakola sonra da hastaneye gitmek üzere yola çıktığı, sanığın katılanların geçeceği yolda mezarlık yanında ele geçmeyen av tüfeğiyle beklemeye başladığı ve katılanların otomobilinin geçişini kısmen engelleyecek şekilde yolun bir kısmını aracıyla kapattığı, kendisine yaklaşan aracı kullanmakta olan katılan F..’i hedef alacak şekilde elindeki av tüfeği ile ateş ettiği, katılan F..’in göğüs bölgesine isabet eden 7 adet saçma tanesi nedeniyle hayati tehlike geçirecek derecede yaralandığı, katılan F..’in yaralanma nedeniyle aracın hâkimiyetini kaybederek sanığın aracına sol arka ve sol yan kısımdan çarparak takla attığı, sanığın aracı ile olay yerinden kaçtığı, bir gün sonra kendiliğinden gelerek kolluğa teslim olduğu, katılanların yakınları tarafından hastaneye götürüldüğü ve olayın bu şekilde gerçekleştiği göz önüne alındığında, sanığın katılanlarla arasında önceye dayalı düşmanlığın bulunması, olay günü önce ele geçmeyen tabanca ile katılan E..’e göğüs bölgesini hedef seçerek yakın mesafeden ateş etmesi, sonrasında karakola gitmekte olan katılanların önünü aracıyla kesmesi, aracı kullanan katılan F..’in göğüs bölgesine doğru ele geçmeyen av tüfeği ateş etmesi, sanığın eylemleri nedeniyle her iki katılanın da göğüs bölgesinden hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmış olması karşısında sanığın her iki katılana karşı gerçekleştirdiği eylemlerinde kastının öldürmeye yönelik olduğu ve kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturduğunun kabulü gerekir.
Öte yandan, ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 07.06.2011 gün ve 88-116 sayılı kararında açıklandığı üzere; 5237 sayılı TCY’nın 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan ve güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer alan tekerrür, infaz hukukundan daha çok maddi ceza hukukuna ilişkin bir kurumdur. Hükümlülüğün yasal sonucu olmaması nedeniyle 5275 sayılı TCY’nın 98 vd. maddeleri uyarınca infaz aşamasında bu konuda karar alınması mümkün değildir. Tekerrür koşullarının bulunup bulunmadığı, hükümlü hakkında kaçıncı kez tekerrür hükümlerinin uygulandığı ve tekerrür nedeniyle hükümlünün cezaevinde kalacağı süreye eklenecek sürenin belirlenmesi için mahkûmiyet kararında açıkça hangi hüküm nedeniyle kişinin mükerrir sayıldığının yani hangi mahkûmiyetin tekerrüre esas alındığının belirtilmesi zorunludur. Birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde ise bunlardan en ağırının esas alınması ve tekerrüre esas alınanın hükümde açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Somut olayda gerekçeli kararın gerekçe bölümünde söz edilmekle birlikte, yerel mahkemece sanık hakkında her iki suçtan da hüküm kurulurken kararda 5237 sayılı TCY’nın 58/7. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesine karşın, tekerrüre esas alınan ilam gösterilmemiş olup direnme hükmünün bu açıdan da bozulması gerekmektedir.
Bu itibarla, sanığın katılanlara karşı eylemlerini kasten yaralama olarak nitelendiren yerel mahkeme direnme hükmü isabetsiz olup bozulmasına karar verilmelidir.
Sanığın katılan E..’e yönelik eyleminin kasten öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı yönünde oy kullanan bir Kurul Üyesi; “sanığın katılan F..’e yönelik eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturacağından direnme hükmünün katılan F..’e yönelik eylem nedeniyle isabetli olduğu” görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2011 gün ve 56-125 sayılı direnme hükmünün suç vasfının hatalı belirlenmesi ve tekerrüre esas alınan ilamın hükümde gösterilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2012 günü yapılan müzakerede, sanığın katılan E.C..’a yönelik eylemi yönünden oybirliği, katılan F. C..a yönelik eylemi nedeniyle ise oyçokluğuyla karar verildi.