Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/209 Esas 2018/221 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/209
Karar No: 2018/221

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/209 Esas 2018/221 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2018 / 209

            KARAR NO  : 2018 / 221

            KARAR TR    : 20.4.2018

ÖZET : Borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, itiraz sebebiyle borçlunun %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A. Sigorta A.Ş (Münfesih Y.K. Sigorta A.Ş. ile birleşen)

Vekilleri       : Av. Z.B. - Av. H.D.- Av. G.B.

Davalı          : Mersin Büyükşehir Belediyesi

Vekilleri       : Av. Ş.R., Av. A.C.

 

O L A Y      : Davacı vekili; 13.04.2015 tarihinde 33 DAN 08 plakalı aracın, Zeytinlibahçe caddesinde, trafik lambalarında kırmızı ışığın yanmaması sebebiyle müvekkili şirkete sigortalı 33 CTA... plakalı araca çarptığını, sigortalı araçta hasar oluştuğunu, eksper aracılığıyla yapılan incelemede 30.426,22 TL hasar tespit edildiğini, bu tutarın araç sahibine ödendiğini; trafik ışıklarının bakım, onarım ve denetiminden davalı idarenin sorumlu olduğunu, 2918 sayılı Kanunun 15. maddesi uyarınca meydana gelen kazada bakım, onarım ve denetimi gerektiği gibi yapmaması sebebiyle dava konusu kazanın meydana geldiğini, kazada davalı belediyenin %100 kusurlu olduğunu,  bu durumun Trafik Kaza Tespit Tutanağıyla da belirtildiğini; Türk Ticaret Kanunu’nun 1472/1 hükmü ve BK 66, KTK ve Sigorta Poliçesi Genel Şartları uyarınca sigortalının haklarına halef olan müvekkilinin, sorumlu olunan hasar bedelinin davalı tarafından ödenmemesi sonucu alacağın tahsili amacıyla açılmış bulunan Mersin 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16712 E. sayılı takibe borçlunun itiraz ettiğini; icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğini, borçlunun haksız ve dayanaksız itirazlarının iptali için işbu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu ifade ederek; davalarının kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve kötü niyetli itiraz sebebiyle borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesi istemiyle 28.12.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.12.2016 gün ve E:2015/395, K:2016/274 sayı ile “(…) Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, itirazın iptali ve tazminat talebine ilişkindir.

Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 22.02.2016 tarih ve 2015/11667 E., 2016/2012 K., sayılı İlamında "Davacı vekili; davacının maliki          olduğu, Yusuf Koçyiğit"in sevk ve idaresindeki aracın hemzemin geçit yakınlarında bulunan kuyuya düşmesi neticesinde hasar gördüğünü, davalı Tatvan Belediyesi"nin yolun yapısı, düzeni ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü bulunduğunu, bu yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek araçta 17.182,74 TL hasar ve 10.000,00 TL değer kaybı meydana geldiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 27.182,74 TL"nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden yargı yolu bakımından reddini, dava konusu hasarın oluşumunda davacı tarafın kusurlu olduğunu, aracın kaza yaptığı yerin TCDD"ye ait hemzemin geçit olması nedeniyle adı geçen kurumların sorumluluğunun söz konusu olduğundan davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.650,00 TL tamirat karşılığı ücret ile 6.000,00 TL değer kaybı karşılığı olmak üzere 22.500,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davacı, davalı Belediye Başkanlığı"nı hizmet kusuru nedeniyle dava etmiştir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzelkişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun"un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Hukuk Genel Kurulunun 04/11/2015 tarih 2015/17-86 Esas, 2015/2364 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re’sen) dikkate alınması zorunludur. O halde mahkemece, davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa girerek yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir” içtihadına yer verilmiştir.

Somut olayda ise, davacı tarafın davalının hizmet kusuruna (trafik ışıklandırma araçlarının düzgün çalışmaması nedeni ile kazanın meydana geldiğini beyan ettiği) dayandığı, bu halde de davalı belediye hakkındaki (hizmet kusuruna dayanarak) açılan davalarda idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;

1-HMK"nun 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından, HMK nun 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğundan Usulden Reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11.Hukuk Dairesince 30.6.2017 gün ve E:2017/646, K:2017/669 sayı ile kesin olmak üzere başvurunun reddine karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı somut olay ve gerekçe ile, müvekkili şirkete sigortalı 33 CTA... plakalı aracın, 13.04.2015 tarihinde yaptığı trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle araçta meydana geldiği ileri sürülen 30.020,33 TL zararın sigortalıya ödenme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle 5.9.2017 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

MERSİN 1.İDARE MAHKEMESİ; 3.10.2017 gün ve E:2017/1353, K:2017/1597 sayı ile “(…) 19.01.2011 gün ve 27820 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 110. maddesi, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Yasadan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Yasa hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." olarak değiştirilmiş olup, anılan hükümle getirilen yeni düzenleme uyarınca, Karayolları Trafik Yasası"na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında adli yargı mercilerinin görevli oldukları açıktır.

Dava dosyasının incelenmesinden; 13.04.2015 tarihinde, 33 DAN 08 plakalı aracın, Mersin İli, Akdeniz İlçesi, Zeytinlibahçe Caddesi üzerinde bulunan trafik ışıklarından kırmızı ışığın yanmaması nedeniyle davacı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı olan 33 CTA... plakalı araca çarpması sonucu, araçta meydana geldiği ileri sürülen 30.020,33 TL zararın sigortalıya ödenme tarihi olan 15.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankasının avans faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Yasanın 110 uncu maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçe ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “... Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Yasada tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2., 125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir...” (Any. Mah.nin 26.12.2013 gün ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında; “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin 1. fıkrası ile öngörülen, bu Yasadan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar derecesindedir.

Bakılan davada, 2918 sayılı Yasa"nın 110. maddesinde yapılan söz konusu değişiklik sonrası, Karayolları Trafik Yasası"na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında Yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 günü sonrasında açılan bu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü idari yargı yerinin görevinde olmayıp, adli yargı yerinin görevine girmektedir.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 05.11.2012 gün ve E:2012/144, K:2012/224 sayılı ile 01.04.2014 gün ve E:2014/280, K:2014/325 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş, istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 4.İdari Dava Dairesince, 23.1.2018 gün ve E:2018/3, K:2018/87 sayı ile sayı ile kesin olmak üzere istemin reddine karar verilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine, İdare Mahkemesince 9.3.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyaları, 15.3.2018 tarihinde kayıtlarımıza girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.4.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının; davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren Mahkemece 15. maddede belirtilen şekilde önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek gönderildiği; öte yandan, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı;  idari yargı yerinde ise rücuen tazminat istemiyle dava konusu oluşturulmuş ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, itiraz sebebiyle borçlunun %20 icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Mersin 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2016 gün ve E:2015/395, K:2016/274 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.12.2016 gün ve E:2015/395, K:2016/274 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.4.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Birgül

KURT

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

 

Hemen Ara