Dolandırıcılık - hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/1665 Esas 2015/3431 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/1665
Karar No: 2015/3431
Karar Tarihi: 09.07.2015

Dolandırıcılık - hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/1665 Esas 2015/3431 Karar Sayılı İlamı

23. Ceza Dairesi         2015/1665 E.  ,  2015/3431 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Dolandırıcılık, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
    HÜKÜM : Mahkumiyet


    Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    Katılan sanık ...’ın ... yetkilisi olduğu, yanında uzun yıllardır ikinci el araç satış şefi olarak çalışan sanık ...’un şirketin bilgisi dışında diğer katılan sanıklarla birlikte hareket ederek, tahsil yetkisi olmadığı halde ikinci el araç bedelleri tahsil ettiği, şikayetçiler tarafından şirkete teslim edilmiş araçları, diğer katılan sanıklara şirket içinde ve şirket dışında satmak suretiyle şikayetçileri ve katılan sanıkları zarara uğratarak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia edilen olayda;
    1-Katılan sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, katılan sanıklar ..., ..., ..., ... ve şikayetçi sanık ... hakkında dolandırıcılık suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
    Şikayetçi sanık ve katılan sanıkların savunması, şikayetçilerin beyanları, tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre sanıkların ve katılan sanıkların cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediği gerekçesi ile verilen beraat kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan sanık ... müdafii, katılan sanık ... müdafii, katılan sanık ... müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
    2- Sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanığın çalıştığı işyerine şikayetçiler tarafından satılmak üzere teslim edilen araçları şikayetçi sanıklara ve katılan sanıklara, görev yaptığı şirketin piyasadaki itibarının sağladığı güvenden istifade ederek hileli davranışlarla sattığı anlaşılmış olup; sanığın savunmasına, şikayetçi ve katılan sanıkların beyanlarına, tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamına göre sanığın üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafiinin ve katılan sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
    Ancak ;
    a) Sanığın çalışmış olduğu şirkete duyulan güven nedeniyle teslim edilen birden fazla aracı haricen satarak yüksek gelir elde etmesi ve bu bedellerin bir kısmının şirket tarafından ödenmek zorunda kalınması karşısında, mahkemece dayanılan gerekçelere göre, temel hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 sayılı TCK"nın 3. ve 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler esas alınarak takdirin kullanılmasıyla alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının alt sınırdan tayini,
    b) Sanık ...’un, katılan sanık ..., ... ile temyize gelmeyen şikayetçi ..., katılan sanık ..., ...’a yönelik hileli davranışlarla ile araç sattığı bu şekilde sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu farklı kişilere karşı farklı zamanlarda kastını yenileyerek işlemesi nedeniyle TCK’nın 43 maddesinin uygulanamayacağı, bu eylemin mağdurları olan şikayetçi ve katılan sanıklara yönelik ayrı ayrı suç oluşturacağı, sanık ...’un katılan sanık ...’a 34 SVS 97 ve 34 AE 6187 plakalı araçları farklı tarihlerde satarak menfaat temin ettiği anlaşılmakla, bu katılana yönelik eyleminde ayrıca TCK’nun 43 maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmesi, bu nedenle sanığın her bir dolandırıcılık eylemi yönünden ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kabule göre de;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi Kanun koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 365 gün olarak tayin edilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve katılan sanıklar ..., ... ve ... müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz etmeyen şikayetçi ..., katılan sanıklar ..., ...’a yönelik olarak, aynı Kanun"un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden kazanılmış haklarının gözetilmesine, 09.07.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.










    Hemen Ara