Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/20798 Esas 2020/4560 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/20798
Karar No: 2020/4560
Karar Tarihi: 11.06.2020

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/20798 Esas 2020/4560 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/20798 E.  ,  2020/4560 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, avukat olduğunu, ... genelindeki sabit telefonların ödenmeyen faturalarının icra yoluyla tahsili için davalı şirket ile 2000 yılından beri sözleşme imzaladıklarını, en son 06.04.2011 tarihinde sözleşme imzalandığını, davalı şirketin 2013 yılı Temmuz ayında dava dilekçesi ekinde belirttiği 1639 adet icra takip dosyasını geri aldığına dair e-mail ve SMS gönderdiğini, bunun üzerine Samandağ Noterliği vasıtasıyla 1639 adet icra takip dosyasına ilişkin hakettiği vekalet ücretlerinin ödenmesini talep ettiğini, davalı şirketin ise sözleşmenin 5.5. maddesinde tanınan yetkiyi kullandığını bildirdiğini, ancak sözleşmesinin bu hükmünün Avukatlık Kanununa aykırı olduğunu, sözleşmenin 4.2. maddesi uyarınca hakettiği vekalet ücretinin ödenmesi gerektiğini, davasının belirsiz alacak davası olarak açtığını ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL vekalet ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini istemiş; bilahare talebini 295.327,07 TL’ye çıkarmıştır.
    Davalı, davacı ile en son 06.04.2011 tarihinde imzalanan vekalet sözleşmesinin 5.5 maddesinin; "Türk Telekom herhangi bir gerekçe göstermeden avukata tevdi edilen işleri, avukatı bilgilendirmek kaydıyla avukattan alarak başka bir avukata devredebilir veya başka bir avukat ile birlikte yürütülmesini de isteyebilir. Avukat, bu hallerde herhangir itirazda ve hak talebinde bulunamaz" hükmünü içerdiğini, davacıya tevdi edilmiş olan dosyaların sözleşmenin bu maddesi uyarınca iade alındığını, dolayısıyla davacının talep ettiği vekalet ücretinin yasal bir daynağı olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 295.327,07 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Davacı, davalı ile imzalamış olduğu 06.04.2011 tarihli sözleşme ile davalı vekili olarak takip ettiği icra takip dosyalarının geri alınması nedeniyle hak etmiş olduğu vekalet ücretinin tahsili talebiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, sözleşmenin tanıdığı yetkiyi kullandıklarını ve davalının vekalet ücreti talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiş; Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargılama sırasında Mahkemece, icra takip dosyalarının bulunduğu Kınıkhan, ..., Samandağ, İskenderun ve Hassa Mahkemelerine talimat yazılarak bilirkişi raporları alınmış; ... icra dairelerindeki dosyalar için de ayrıca bilirkişi raporu alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde, davacının hak ettiği vekalet ücreti hesaplanırken farklı değerlendirmelerde bulundukları ve farklı oranlar üzerinden hesapma yaptıkları anlaşılmaktadır. Buna göre, raporlar bu hali ile birbirleri ile uyumlu olmadıkları ve çelişkiler barındırdıları için hükme esas alınamazlar. Mahkemece, dosyaların durumlarının talimat yolu ile bilirkişilerce tespit edilmesinden sonra bunları birleştirecek, topyekün değerlendirecek bir ana heyet raporu alınmamış olması hatalıdır. O halde mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, davalının bilirkişi raporuna itirazları ile tüm dosya kapsamı gözetilerek, davacının sözleşme hükümleri uyarınca vekalet ücreti talep hakkı bulunup bulunmadığının ve talep hakkı bulunduğunun tespit edilmesi halinde miktarının belirlenmesine yönelik işin uzmanlarından oluşan üç kişilik bir heyetten rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve çelişkili raporlar ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara