Esas No: 1999/15
Karar No: 1999/16
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1999/15 Esas 1999/16 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 1999/15 E., 1999/16 K.
"İçtihat Metni"
OLAY : Sakarya İli, Karasu İlçesi, Aşağı İncilli Mahallesi, Çakalyuvası mevkiinde tapunun 23 pafta, 104 ada, 54 sayılı parselinde kayıtlı 10.601 m2"lik taşınmazın 32/48 hissesi davacıya ait bulunmaktadır.
İmar planına göre, oto terminaline bağlantıyı sağlayan 20 metre genişliğindeki Samanyolu Caddesi, davacının hissedarı olduğu 54 sayılı parseli ikiye bölmektedir. Karasu Belediye Meclisinin, 4/2/1993 tarih ve 5 sayılı kararıyla anılan caddenin genişliği 30 metreye çıkarılmış; 5/10/1995 tarih ve 45 sayılı kararıyla da, caddenin açılması, bu çalışmalara mal sahiplerinin rızası ile başlanması, %35"i aşan zayiatı bulunanlar ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 8. maddesine göre anlaşma yapılması mümkün olmayanlar hakkında 3194 sayılı Kanununun 8. maddesine göre anlaşma yapılması mümkün olmayanlar hakkında 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre düzenleme ve uygulama yapılması hususlarında Encümene yetki verilmiş; bu yolun açılması halinde %55 kayba uğrayacağı saptanan sözkonusu 54 sayılı parsel maliklerine, imar yolları açılıncaya kadar kullanılmak şartıyla, bu parselin doğusundaki eski kadastro yolunun takas olarak verilmesi hususunda 1/11/1995 gün ve 760 sayı ile Encümen kararı alınmıştır.
Davacı, hissedarı olduğu 54 sayılı parsel üzerinde rızası olmaksızın ve kamulaştırma yapılmaksızın 30 m. genişliğinde yol açılması nedeniyle, hissesine düşen 7.069 m2"lik yerinin değerlendirilemeyecek hale geldiğini ve belediyece kendisine herhangi bir bedel ödenmediği gibi karşılık olarak yer de verilmediğini ileri sürerek, m2 birim fiyatı olan 212,000.- TL. hesabıyla taşınmazının bedeli olarak 1,500,000,000.- TL. tazminata hükmedilmesi istemiyle Karasu Belediye Başkanlığına karşı, 15/11/1995 gününde adli yargı yerine dava açmıştır.
KARASU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 20/12/1995 gün ve E: 1995/253, K: 1995/298 sayı ile, 11/2/1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadi Birleştirme kararının 1. bendinde belirtildiği üzere, bir kamu kurumunun görevlerinden olan bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar olduğu gibi, bu kararı yerine getirmek üzere plan ve projeler yapıp, o plan ve projeler gereğince işi görmesi de kararın neticesi olan bir idari eylem olduğundan, bu idari eylemden doğan zararların ödetilmesi isteklerinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesi hükmünce bir tam yargı davası olduğu ve bu davalara idari yargı yerince bakılacağı; olayda zarar, bir kamu kurumu olan davalı belediye başkanlığının aldığı idari karar sonucu yapılmakta olan yol açma çalışmalarından kaynaklandığından, davaya bakmaya idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı, bu kez, aynı istekle 11/6/1996 gününde idari yargı yerine dava açmıştır.
SAKARYA 1. İDARE MAHKEMESİ; 28/12/1998 gün ve E: 1996/1552 sayı ile, Kamulaştırma Kanunu hükümleri dışında, davacının gayrimenkulüne belediyece el atılmasının idari bir eylem olarak nitelendirilmesi olanağı bulunmadığı; zira, davacının tazminat istemine konu eylemin, bir amme teşekkülünün yol yapımı sırasında başkasının mülkünü kamulaştırmasız yola katma, dolayısıyla bir haksız fiil niteliğinde olduğu; haksız fiilden doğan zararların Borçlar Kanunu hükümleri gereğince ödettirilmesine ilişkin davaların çözümünün ise adli yargı yerinin görevine girdiğinden bahisle, görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine kadar ertelenmesine karar vermiş; idari yargı dosyası, sözü edilen kararın ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Mustafa Bumin"in Başkanlığında, Üyeler: O. Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Ertuğrul Taka"nın katılımlarıyla yapılan 3/5/1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa Yeğenoğlu"nun davanın çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; İlgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ekinci ile Danıştay Savcısı Tülin Özdemir"in davanın çözümü adli yargının görev alanına girdiğinden İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, imar yolunun açılması sırasında kamulaştırma yapılmaksızın yola katılan taşınmazdan hissesine düşen kısmın bedelinin tazmini istemiyle dava açmıştır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun, 1. maddesinde kamulaştırma: Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamu gücüne dayanılarak, kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve Özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların ve kaynakların, bu Kanunda gösterilen usul ve yöntemlere göre ve yetkili organlarca alınan karar uyarınca bedeli peşin ödenmek suretiyle mülkiyetinin alınması veya irtifak hakkı kurulması olarak tanımlanmış; 6. maddesinin son fıkrasında, "Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmü yer almış; acele işlerde el koymayı düzenleyen 16. maddesinde, " Kamulaştırma işlemine ilişkin yürütmenin durdurulması kararı verilmedikçe veya kamulaştırma 6 ncı maddenin son fıkrası uyarınca yapılmış ise davaların sonucu beklenmeksizin kamulaştırılması yapılan taşınmaz mala hemen elkonulmasına idarece zorunluluk görüldüğü hallerde, taşınmaz malın takdir olunan kıymeti milli bankalardan birisine yatırılarak makbuzlu ilgili belge örnekleri ile birlikte mahkemeye verilip taşınmaz malın durumunun tespiti istenir." hükmü ile trampa yolunu düzenleyen 26. maddesinde, "Mal sahibinin kabul etmesi halinde kamulaştırma bedeli yerine, idarenin kamu hizmetine tahsis edilmemiş olan taşınmaz mallarından, bu bedeli kısmen veya tamamen karşılayacak miktarı verilebilir." hükmüne yer verilmiştir.
Olayda, belediyece imar yolunun açılmasına karar verilerek çalışmalara başlandığı; bu yolun acilen açılması gerekli olmasına karşılık belediyenin mali sıkıntı içinde bulunması nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine göre düzenleme yapılması için 6/2/1996 tarih ve 6 sayılı encümen kararıyla harekete geçildiği; yol çalışmalarının, tüm mal sahiplerinin muvafakatı alınarak başlatıldığı; davacıya ise, 18. madde düzenlenmesi bitirilinceye kadar taşınmazının doğusunda yer alan eski kadastro yolunu kullanması izni verilerek mağduriyetinin giderilmesine çalışıldığı, dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, davalı belediyece, imar yolu açma çalışmalarına, Kamulaştırma Kanununda öngörülen usul ve yöntemlere uygun işlemler yapılmaksızın başlanmış olması ve bu suretle dava konusu taşınmaza doğrudan el konulmuş bulunması karşısında, idarenin bu eylemi, kamulaştırmasız el atma niteliği taşımaktadır.
İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men"i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihadlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/2/1959 günlü, E: 1958/17, K: 1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, "İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir." görüşüne yer verilmiştir.
Bu durumda, idarenin davacıya ait taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi gerekeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Sakarya 1. İdare Mahkemesince 2247 sayılı Yasanın 19. maddesine göre yapılan başvurunun kabulü ile Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Sakarya 1. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/12/1995 günlü, E: 1995/253, K: 1995/298 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 3/5/1999 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.