Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/649 Esas 2018/586 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/649
Karar No: 2018/586

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/649 Esas 2018/586 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

          ESAS NO     : 2018 / 649

          KARAR NO : 2018 / 586

          KARAR TR   : 22.10.2018

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar :1-Y.A.

                  2-D.A.

                  3-A. A.

                  4-İs.A.

Vekili        : Av. S.D.

Davalılar   : 1-A.K.

                   2-T.Y.

                   3-M.T.Y.

                   4-Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili        : Av. A.S.

 

O L A Y     : Davacılar vekili dilekçesinde; davalılardan A. K.’ın Antalya Karayolu 13. Bölge Müdürlüğü,  136 Şube Müdürlüğünde Şef, Ta. Y.’ın Bakım Trafik Teknik Görevlisi, M.T. Y.’nın ise İş Makineleri operatörü olduğunu, adı geçenlerin olay günü Kaş Kasaba yolu inşaatında çalıştıklarını; müvekkillerinin babaları maktul İ. A.’in 07/05/2015 tarihinde A.Y.yönetimindeki 07 … 2999 plakalı araçla Kaş ilçesinden Kasaba istikametine gittikleri sırada, yol çalışmaları devam ederken, operatörün kullandığı iş makinesinin, taşı sökerken taşın yuvarlanıp İ.A.’in in bulunduğu araca çarptığını, yaralanan İ.A.’in Hastanede vefat ettiğini; adı sayılan davalı görevlilerin gerekli önlemleri almayarak bu kazaya sebebiyet verdiğinin trafik kaza tutanağından anlaşıldığını; ölüm nedeniyle müvekkillerinin babalarının desteğinden yoksun kaldığını, ayrıca manevi olarak da yıkıldıklarını ifade ederek; ölenin desteğinden yoksun kalan D. A.’e 1.000,00 TL (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiz ile; müvekkillerinin, babalarının ölümüne neden olan davalılardan 100.000,00 TL’nin her bir müvekkili için ayrı ayrı olmak için toplam 400.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faiz birlikte tahsili istemiyle 13.4.2016 tarihinde 1-A. K., 2-T. Y., 3-M.T. Y. ve 4-Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı adli yargı yerinde dava açmıştır.

KAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 13.7.2017 gün ve E:2016/200, K:2017/262 sayı ile, “(…)Dava, trafik kazasında meydana gelen ölüm nedeni ile davacıların yoksun kaldıkları destek karşılığı tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davaya konu olay, davalı idarenin yol yapımı çalışması esnasında iş makinesi operatörünün taşı sökerken taşın yuvarlanıp meydana gelen kaza nedeni ile davacıların murisinin öldüğü, kamu hizmeti niteliğindeki idari faaliyet sırasında işbu olayın meydana geldiği, 6100 sayılı HMK.114 maddesinde de yargı yolu dava şartları arasında sayılmış olduğundan davalı idare aleyhine açılan davada görevli yargı yerinin idari yargı olması nedeni ile mahkememizin görev alanında olmadığı, davalı idare aleyhine açılan davanın görevli yargı yerinin idari yargı olması nedeni ile dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, diğer davalılar yönünden ise kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu konumunun hizmet kusurunu oluşturduğu, bu durumda sorumlunun, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup davanın o kurum aleyhine açılması gerektiği (T.C. Anayasası 40/111, 129/V, 657 Sy.K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.), dosya kapsamından, davalılar A.K., M. T.Y., T. Y."ın davalı idare çalışanı oldukları anlaşılmakla, Anayasa"nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası"nın 13/1 maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği göz önüne alınarak davalılar A.K., T. Yı., M.T. Y."ya yönelik açılan davanın HMK "nın 114/1-d ve 115 maddeleri gereğince husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü"ne yönelik açılan dava yönünden yargı yolu bakımından görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğundan HMK"nın 114 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının yargı yolu yönünden usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.    HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalılar A.K., T.Y., M.T. Y."ya yönelik açılan davanın HMK "nın 114/1-d ve 115 maddeleri gereğince husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE,

2-Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü"ne yönelik açılan dava yönünden yargı yolu bakımından görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğundan HMK"nın 114 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının yargı yolu yönünden USULDEN REDDİNE,

3-Davaya bakmakla görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu hususunun tespitine,…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Dördüncü Hukuk Dairesince, 14.2.2018 gün ve E:2018/37, K:2018/163 sayı ile istinaf istemi reddedilen  karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle yalnızca Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANTALYA 1.İDARE MAHKEMESİ: 27.6.2018 gün ve E:2018/411 sayı ile, “(…)  2918 sayılı Kanun’un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 24.12.2012 tarihli, E:2012/523, K2012/422 sayılı; 24.10.2016 tarihli, E:2016/500, K:2016/507 (Hukuk Bölümü) kararları dahil birçok kararı da aynı yöndedir.

Açıklanan nedenlerle; Mahkememizin görevine girmeyen ve ilgili adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan dava yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeki araca,  yol çalışmaları esnasında sökülen taşın yuvarlanıp çarpması sonucu İsmet Aydemir"in vefat etmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi  zararların tazmini istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden, davanın; 07 … 2999 plakalı aracın Kaş- Kasaba karayolunda seyir halinde iken, davalı idarenin yol çalışmalarını sürdürdüğü alanda, iş makinesinin taşı sökerken taşın yuvarlanıp araca çarpması sonucu araçta bulunan davacıların babasının vefat etmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 1.000,00 TL maddi, 400.000,00 TL manevi zararın, olaydan sorumlu olduğu iddiasıyla davalı Karayolları Genel Müdürlüğünce tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Antalya 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.7.2017 gün ve E:2016/200, K:2017/262 sayılı kararının görevsizliğe ilişkin kısmının kaldırılması gerekmiştir.

 

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Antalya 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.7.2017 gün ve E:2016/200, K:2017/262 sayılı KARARININ, GÖREVSİZLİĞE İLİŞKİN KISMININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                 Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                            Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                           AYDIN                             TUNÇ                           TOPUZ               

 

Hemen Ara