Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-332 Esas 2012/21 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/6-332
Karar No: 2012/21

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/6-332 Esas 2012/21 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/6-332 E.  ,  2012/21 K.
  • YAĞMA SUÇU
  • İRADENIN ÖZGÜLENMESI
  • SUÇ SAYISI
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 168
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 150
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 149
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 148

"İçtihat Metni"

ÖZET: DÜĞÜNLERDE ÇALGICILIK YAPARAK GEÇİMLERİNİ SAĞLAYAN MAĞDURLARLA İŞ GÖRÜŞMEK BAHANESİYLE BULUŞAN SANIĞIN MAĞ­DURLARI ISSIZ BİR YERE GÖTÜRÜP DARP ETTİKTEN SONRA ÖNCE ONLARDAN KENDİSİNE KADIN BULMALARINI İSTEMESİ, MAĞDURLARIN BULMAYA­CAKLARINI SÖYLEMESİ ÜZERİNE BU KEZ MAĞDUR ŞAKİR’E HİTABEN, “1.000 LİRA GETİRECEKSİN, CENGİZ BENİM YANIMDA KALACAK, CENGİZ’İ SEN PARAYI GETİRDİKTEN SONRA BIRAKACAĞIM” ŞEKLİNDE SÖZLER SÖYLEMESİ, SANIĞIN İSTEDİĞİ PARAYI GETİRMEK İÇİN BIRAKTIĞI MAĞDUR ŞAKİR’İN MAĞDUR CENGİZ’İN EVİNE GİDEREK OLAYI AN­LATMADAN PARAYA İHTİYACI OLDUĞUNU SÖYLEYİP CENGİZ’İN EŞİNDEN BİR MİKTAR NAKİT PARA VE ÇEYREK ALTIN ALMASI, SONRASINDA SANIKLA BULUŞARAK NAKİT PARA İLE ÇEYREK ALTINLARI VERMESİ, SANIĞIN BU SIRADA MAĞDUR ŞAKİR’E, “KALAN 500 LİRAYI CUMA GÜNÜNE KADAR BUL” DEDİKTEN SONRA O ANA KADAR HÜRRİYETİNDEN YOKSUN BIRAKTIĞI MAĞDUR CENGİZ’İ SERBEST BIRAKARAK YANLARINDAN AYRILMASI ŞEK­LİNDE GERÇEKLEŞEN OLAYDA, SANIĞIN İRADESİ BAŞTAN İTİBAREN MAĞ­DUR ŞAKİR’DEN BELİRLİ BİR MİKTAR PARA ALMAYA ÖZGÜLENMİŞ OLUP, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ FİİLLER AMAÇLANAN YAĞMA SUÇUNA YÖNELİK OLDU­ĞUNDAN SANIĞIN EYLEMLERİ MAĞDUR ADEDİNCE DEĞİL YALNIZCA AMAÇ­LANAN TEK YAĞMA SUÇUNU OLUŞTURMAKTADIR.

Nitelikli yağma suçundan sanık M.Ali’nin TCY’nin 149/1-h, 168/3 ve 53. maddeleri uyarınca iki kez 5 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, (Mardin İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)’nce verilen 23.03.2010 gün ve 53-210 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Altıncı Ceza Dairesi’nce 17.02.2011 gün ve 28523-1466 sayı ile;

“...Sanığın düğünlerde müzisyenlik yapan yakınanlar Şakir ve Cengiz’i bir düğün işi olduğunu söyleyerek pazarlık yapmak amacıyla aracına bindirdiği, K…-N… yolu üzerinde bulunan demiryolu yakınlarında araçtan indikleri, sanığın bagajdan aldığı yaklaşık1 metreuzunluğunda sopa ile yakınanları dövdüğü, yakınanlardan kendisine kadın bulmalarını istediği, tekrar arabaya binerek K…’ya giderken yakınan Şakir’e ‘1000 TL para getireceksin, Cengiz benim yanımda kalacak, Cengiz’i sen parayı getirdikten sonra bırakacağım’ dediği, Şakir’in 260 TL’yi olayı anlatmadan paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek sanık Cengiz’in eşinden, kendi evinden de iki çeyrek altın alarak, önceden kararlaştıkları yerde buluştukları sanığa verdiği, bunun üzerine yakınan Cengiz’in araçtan indiği, sanığın yakınanlara ‘kalan 500 TL’yi Cumaya kadar bulun’ dediğinin anlaşılması karşısında; sanığın eyleminin tek yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı biçimde uygulama yapılması”  isabetsizli­ğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 24.05.2011 gün ve 92-138 sayı ile;

“...Her ne kadar bozma ilamında sanığın eyleminin tek yağma suçunu oluşturduğu ileri sürülmekte ise de, suçun hangi mağdura karşı işlendiği kabul edildiği konusunda bir açıklık getirilmemiş, bu cümleden olarak kabul edilen mağdura karşı işlenen yağma suçu ile ilgili olarak kurulan hüküm onanmadığı gibi bu konuda herhangi bir eleştiriye de yer verilmemiştir.

Sanığın her iki mağduru da gece vakti hile ile meskun mahal dışında bir tarlaya götürüp döverek kadın ve para istemesi, amacına ulaşmak için Cengiz’i yanında zorla tutması, Şakir’i 1.000 TL para getirmesi için bırakması, Şakir’in Cengiz’in eşi ile kendi evinden getirdiği altın ve paraları sanığa vermesi üzerine sanığın Cengiz’i serbest bırakması ve ‘kalan 500 TL’yi Cuma’ya kadar bulun’ demesi tartışmadan vareste bir vakıa iken eylemin tek suç oluşturduğu yönündeki Daire kararı toplanan deliller ve mahkemede oluşan kanaat ile bağdaşmadığından her iki mağdura karşı gasp suçundan sanığın mahku­miyetini öngören, mahkemenin 23.03.2010 tarihli kararında ısrar edilmiştir.

Şu hale göre, sanığın mağdurları BTM ile giderilebilecek biçimde döverek ve Cengiz’i rehin alarak onlardan zorla para ve altın almaktan ibaret eylemlerinin her iki mağdura karşı ayrı ayrı gece vakti gasp suçunu oluşturduğu görüldüğünden müsnet suçlardan mahkumiyeti cihetine gidil­miştir...”  gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığı’nın 26.09.2011 gün ve 248553 sayılı, “mağdur Şakir’e yönelik eylem yönünden onama, mağdur Cengiz’e yönelik eylem yönünden ise bozma” istemli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmekle, Ceza Genel Kurulu’nca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağ­lanmıştır.

Nitelikli yağma suçunun her iki mağdura karşı da oluştuğu gerekçesiyle sanığın TCY’nin 149/1-h, 168/3 ve 53. maddelerinin iki kez uygulanması suretiyle cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin tek yağma suçu kapsamında değerlendirilip değerlendi­rilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

İncelenen dosya içeriğinden;

Akraba olan mağdurların düğünlerde çalgıcılık yaparak geçimlerini sağ­ladıkları, sanığın olay günü mağdurları cep telefonu ile arayarak iş konuşmak için buluşmaya çağırdığı, saat 22.00 sularında buluştuklarında konuşmak ve pazarlık etmek bahanesiyle mağdurların aracına binmesini sağladığı, K…-N… yolu üzerinde bulunan bir tren istasyonu yakınlarında araçtan indikleri, bu sırada sanığın bagajdan aldığı bir sopa ile mağdurlara vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaraladığı, mağdurlardan kendisine kadın bulmalarını istediği, mağdurların bulamayacaklarını söylemeleri üzerine tekrar arabaya bindirdiği, K…’ya doğru seyir halinde iken sanığın mağdur Şakir’e hitaben; “1.000 Lira getireceksin, Cengiz benim yanımda kalacak, Cengiz’i sen parayı getirdikten sonra bırakacağım” şeklinde sözler söylediği ve istediği parayı getirmesi için mağdur Şakir’i evinin yakınına bıraktığı, sanığın mağdur Cengiz’in de içerisinde bulunduğu araçla oradan ayrıldığı, mağdur Şakir’in talep edilen parayı bulmak için mağdur Cengiz’in evine gittiği, olayı an­latmadan paraya ihtiyacı olduğunu söyleyerek Cengiz’in eşi tanık Ganimet’ten 260 Lira ve iki adet çeyrek altını aldığı, sanıkla buluşarak nakit para ile çeyrek altınları sanığa verdiği, sanığın mağdur Şakir’e; “kalan 500 Lirayı Cuma gününe kadar bul” dedikten sonra mağdur Cengiz’i serbest bıraktığı ve mağdurların yanından ayrıldığı, sanığın olaydan birkaç gün sonra akrabalarıyla birlikte mağdurların evine gelerek mağdurlardan özür dilediği ve almış olduğu nakit para ile çeyrek altınları iade ettiği anlaşılmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.

Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCY’nin 148/1. mad­desi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunul­mazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.

Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası ol­madan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.

765 sayılı TCY’de “gasp” olarak adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.

Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının biraraya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Düğünlerde çalgıcılık yaparak geçimlerini sağlayan mağdurlarla iş gö­rüşmek bahanesiyle buluşan sanığın mağdurları ıssız bir yere götürüp darp ettikten sonra önce onlardan kendisine kadın bulmalarını istemesi, mağ­durların bulmayacaklarını söylemesi üzerine bu kez mağdur Şakir’e hitaben, “1.000 Lira getireceksin, Cengiz benim yanımda kalacak, Cengiz’i sen parayı getirdikten sonra bırakacağım” şeklinde sözler söylemesi, sanığın istediği parayı getirmek için bıraktığı mağdur Şakir’in mağdur Cengiz’in evine giderek olayı anlatmadan paraya ihtiyacı olduğunu söyleyip Cengiz’in eşinden bir miktar nakit para ve çeyrek altın alması, sonrasında sanıkla buluşarak nakit para ile çeyrek altınları vermesi, sanığın bu sırada mağdur Şakir’e, “kalan 500 Lirayı Cuma gününe kadar bul” dedikten sonra o ana kadar hürriyetinden yoksun bıraktığı mağdur Cengiz’i serbest bırakarak yanlarından ayrılması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın iradesi baştan itibaren mağdur Şakir’den belirli bir miktar para almaya özgülenmiş olup, gerçekleştirdiği fiiller amaç­lanan yağma suçuna yönelik olduğundan sanığın eylemleri mağdur adedince değil yalnızca amaçlanan tek yağma suçunu oluşturmaktadır. Sanığın, mağdur Şakir’den istediği parayı getirmesi için mağdur Cengiz’i yanında alıkoyarak hürriyetini kısıtlaması, mağdur Şakir’in istenen parayı mağdur Cengiz’in eşin­den olayı anlatmadan alarak getirmesi, sanığın istediği paranın eksik kalan kısmı için mağdur Şakir’e yönelik “kalan 500 Lirayı Cuma gününe kadar bul” şeklinde tehditte bulunması da sanığın eylemlerinin bütününün tek bir yağma suçunu oluşturduğu kabulünü değiştirmeyecektir. Bu nedenle olayın gelişimi, sanığın eylemlerinin Şakir’den belirli miktardaki parayı yağmalamaya yöneldiği ve sanığın kastı gözönüne alınmaksızın, mağdur Şakir’e karşı yağma suçunu işlemek amacıyla mağdur Cengiz’e karşı gerçekleştirilen ve bu mağdurun malvarlığına yönelmeyen fiillerden hareketle, iki ayrı yağma suçunun oluş­tuğunu kabul eden yerel mahkeme direnme hükmü isabetsizdir.

Bu itibarla, sanığın eylemi tek bir nitelikli yağma suçunu oluşturdu­ğundan, yerel mahkeme direnme kararı isabetsiz olup, bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan altı Genel Kurul Üyesi; “sanığın eyleminin iki ayrı yağma suçunu oluşturacağından yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğu” düşüncesiyle hükmün onanması yönünde karşı oy kullanmıştır.

S o n u ç: Açıklanan nedenlerle;

1- Mardin İkinci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24.05.2011 gün ve 92-138 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 07.02.2012 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Hemen Ara