Esas No: 2019/147
Karar No: 2019/197
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/147 Esas 2019/197 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019 / 147 KARAR NO : 2019 / 197 KARAR TR : 25.3.2019 |
ÖZET : Borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali, takip konusu alacağın % 20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : E. Sigorta A.Ş.
Vekili : Av. M. S. B.
Davalı : Hınıs Belediyesi
Vekili : Av. B. T.
O L A Y : Davacı vekili; davalı Belediye sınırları içerisinde, belediyeye ait olan rögar kapağının açıkta bulunması ve yol çalışmaları olması nedeniyle sürücü Y. E.’in sevk ve idaresindeki 25 … 256 plakalı araç ile 25/10/2015 tarihinde maddi hasarlı bir trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sebebiyle sigortalı aracın tamir edildiğini, masrafların müvekkili sigorta şirketi tarafından ödendiğini; davalı belediye aleyhine rücu yolu ile icra takibi başlattıklarını, belediyenin hem yetki hem de borca itiraz ettiğini, bu nedenle Hınıs İcra Dairesine 2017/54 esas sayılı dosya ile takibi yenilediklerini ifade ederek; borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen yasal faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20"sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
HINIS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 17.1.2018 gün ve E:2017/642, K:2018/24 sayı ile, “(…) Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Dava, kasko poliçesi gereği sigortalısına hasar bedeli ödeyen davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan kasko sigorta sözleşmesine, halefiyete dayanılarak itirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
(…)
Davaya konu, 25/10/2015 tarihinde Erzurum ili Hınıs İlçe merkezinde bulunan yolda logar kapağının açık bırakılması ve yol çalışmaları olması sebebiyle davacı sigorta şirketinin sigortalısı Yusuf EMEÇ sevk ve idaresindeki aracın maddi hasarlı trafik kazası yaptığı iddiası ile bu sebeple davacı vekili tarafından davalı belediyenin aleyhine hizmet kusuruna, kasko sigorta sözleşmesine, halefiyete dayanılarak itirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkin davada görevli yargı yerinin idari yargı olduğu mahkememizce değerlendirilmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 04/05/2016 tarih ve 2016 / 6453 E 2016 / 5479 K sayılı içtihatında özetle"...Davacı vekili, müvekkili nezdinde sigortalı ……. plaka sayılı aracın 24/11/2013 tarihinde kaldırım taşlarının gelişi güzel yolda bırakılması ve önlem alınmaması nedeniyle kaza yaptığını ve hasarlandığını, kaza sonucunda düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında kazanın oluşumunda yolun bakım ve onarımından sorumlu kuruluşun yol bakım çalışmasında gerekli önlemleri alamaması nedeniyle kusurlu olduğunun belirtildiğini, davalıların %100 kusurlu olduğunu, müvekkil şirketin hasar ile ilgili olarak sigortalısına 4.402,00 TL tazminat ödediğini ve TTK md. 1301 göre sigortalısının kanuni haklarına halef olduğunu, bu nedenle davalılara rücu hakkı doğduğunu, rücu hakkına binaen ödenen tazminatın tahsili için ... İcra Müdürlüğünün 2014/20070 esas sayılı dosyasından icra takibine başlatıldığını, davalıların haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, açıklanan nedenlerle 4.402,00 TL alacağın faiz ve diğer tüm ferileriyle birlikte ödeme tarihi olan 04/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, haksız itiraz nedeniyle alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılara dava dilekçesi tebliğe çıkartılmamıştır. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; idare aleyhine açılan hizmet kusurundan kaynaklanan davaların idari yargı yerinde ikame edilmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle, idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının belirlenmesinin idare hukuku kuralları esas alınarak 2577 sayılı İYUK 2/1 -b maddesinde sayılan tam yargı davasında çözülmesinde idari yargı yerlerinin görevli bulunmasına göre, davacı vekilinin ve davalı ... Genel Müdürlüğü vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına..." yine Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin aynı tarihli 2016 / 1021 E 2016 / 5457 K sayılı içtihatında özetle"...Davacıya kasko sigortalı aracın, yol üzerindeki su birikintisinin neden olduğu tek taraflı kaza sonucu hasarlandığı iddiasıyla Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davada mahkemece, 6102 sayılı TTK"nin 3. maddesi gereğince, 1472. maddeye dayalı olarak açılan davaya yine aynı Kanun"un 5. maddesi dikkate alınarak bakma görevinin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, ... kamu tüzel kişisi olup, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeniyle kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun" un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak davalı ... aleyhine açılan bu davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. (HGK nin 04.11.2015 tarih 2015/17-86, 87, 137, 1869, 225 - 2015/2364, 2365, 2368, 2369, 2370)..." yine bir başka talep ve kazaya sebebiyet veren durumla dosyamız ile benzeşen olayda Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 27/01/2016 tarih ve 2016 / 239 E - 2016 / 1007 K sayılı içtihatında özetle"...Dava trafik kazasından kaynaklanan hasar bedeli ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, yolun sağ tarafında bulunan ağaçlar ve çiçeklerden dolayı yolun tam olarak görülmesinin engellenmiş olduğunu belirterek davalının yolda bulunan ağaç ve çiçeklerin bakımını yapmaması nedeni ile meydana gelen kaza sonucu aracının hasar gördüğünü ve eş ve çocuğunun yaralanması nedeni ile de manevi zarara uğradıkları iddiasıyla Elazığ Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine dava açmış olup, davada hizmet kusuruna dayanmıştır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyeler, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun" un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Bu durumda davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken..." demek suretiyle görev hususunda idari yargı işaret edilmekle davacının davasının HMK 114/1-b bendi ve HMK.nun 115/2 maddeler gereğince usulden reddine, yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve kendisini vekille temsil ettiren yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdirine ilişkin aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacının davasının, uyuşmazlık konusunun idari yargı kapsamında kaldığı anlaşılmakla, HMK 114/1-b bendi ve HMK.nun 115/2 maddeler gereğince USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez müvekkili tarafından, sigortalısı olan 25 … 256 plakalı aracın davalı belediyeye ait rögar kapağının açık olması nedeniyle yapmış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sonucunda aracın tamir masrafları olarak ödenen 6.046,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte rücuen davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
Erzurum 1.İdare Mahkemesi; 23.7.2018 gün ve E:2018/1197, K:2018/1395 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 26.09.2016 tarih ve E:2016/407, K:2016/439 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15"inci maddesinin 1-a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine; Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 2.İdari Dava Dairesi:6.12.2018 gün ve E:2018/2922, K:2018/2169 sayı ile, “(…) istinafa konu kararı veren İdare Mahkemesince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yeniden görevsizlik kararı verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, istinaf isteminin kabulüne, Erzurum 1. İdare Mahkemesinin 23/07/2018 tarih ve E:2018/1 197, K:2018/1395 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. Maddesinin 6. fıkrası uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine…” karar vermiştir.
ERZURUM 1.İDARE MAHKEMESİ: 11.2.2019 gün ve E:2019/76 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 10., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca 2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra; “2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla karayolunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün 26.09.2016 tarih ve E:2016/407, K:2016/439 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvurulmasına, dava dosyasının ve Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesi"nin E:2017/642 sayılı dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi"nin karar vermesine değin ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 25.3.2019 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında; adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı; idari yargı yerinde rücuen tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali, takip konusu alacağın % 20"sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.
İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.
İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.
Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.
Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.
Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; Erzurum 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.1.2018 gün ve E:2017/642, K:2018/24 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.1.2018 gün ve E:2017/642, K:2018/24 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.3.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ