Esas No: 2022/12164
Karar No: 2022/19373
Karar Tarihi: 11.10.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/12164 Esas 2022/19373 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2022/12164 E. , 2022/19373 K."İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın beraatine dair ... Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen 08/10/2015 tarih ve 2014/1012 E., 2015/601 K sayılı kararın, katılan vekili tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 05/07/2022 tarih ve 2020/17029 E., 2022/16839 K. sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Sanığın iddianamede katılan yönelik söylediği sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığına yönelik olgu isnadı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve katılan ... vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine", oy çokluğuyla karar verilmiştir.”
I- İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 12/9/2022 gün ve 2015/417899 sayılı yazısıyla;
“ İtiraza konu uyuşmazlık; sanığa atılı hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Sanık ... hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2014 gün ve 2014/103728 soruşturma, 2014/50296 esas sayılı iddianamesiyle, "Müştekinin ... ... Şubesinde çalıştığı olay günü şüphelinin bir iş nedeniyle bankaya gittiği ancak işinin geciktiği gerekçesiyle sinirlendiği daha sonra ... üzerinden müştekiye hitaben ''... hanım neden bir konsomatris gibi giyinerek bir karış etek ve askılı bir bluz ile şube içerisinde geziyor'' şeklinde alenen hakaret içerikli yazı yazdığı," belirtilerek hakaret suçundan TCK nın 125/1-2-4, 53. maddeleri uyarınca hakaret suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
Yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/1012 esas, 2015/601 karar sayılı kararıyla, "Çözülmesi gereken sorun sanığın iddianamede bahsi geçen yargılamaya konu yazının hakaret içerip içermediği noktasında toplanmaktadır. Sanığın söz konusu bankaya bir işlem yaptırmak için gittiği açıktır. Bireylerin kamu görevlilerini eleştirme hakkı vardır. Bu hak kullanılırken yukarıda da belirtildiği üzere eleştiri çerçevesinin aşılmaması gerekmektedir. Eleştiri bir övgü olmadığına göre sert ve haşin olması, taciz ve muahezeleri içermesi gayet doğaldır. Bir olayda eleştiri sınırlarının aşılıp aşılmadığı değerlendirilirken eleştiriye konu olan söz ya da yazının tüm olarak ele alınması gerekir. Müştekinin şikayet dilekçesine ekli sanığın gönderdiği belirtilen yazının tümü irdelendiğinde ise sanığın ilgili bankanın genel müdürlüğüne kurumda bir kılık kıyafet yönetmeliği olup olmadığı şayet var ise müştekinin neden bir konsomatris gibi giyinerek bir karış etek ve askılı bir buluz ile şube içinde geziyor şeklinde soru sorarak buna cevap istediği, yazmış olduğu yazıdan anlaşılmaktadır. Sanığın yazdığı bu cümlede yazının geneli dikkate alındığında kastının müştekiye hakaret niteliğinde olmadığı müştekinin kılık kıyafetini eleştirdiği, eleştirinin de olsa olsa ağır bir eleştiri niteliğinde olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle atılı hakaret suçunun manevi unsurunun oluşmadığı kanaatine varılarak, 5271 Sayılı CMK'nun 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar vermek gerekmiş tüm bu nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." değerlendirmesiyle sanık hakkında CMK'nın 223/2-c maddesi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
Katılan vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05/07/2022 gün ve 2020/17029 esas, 2022/16839 sayılı kararı ile,
“Sanığın iddianamede katılana yönelik söylediği sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığına yönelik olgu isnadı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi," gerekçesiyle Yerel Mahkeme beraat kararının oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05/07/2022 gün ve 2020/17029 esas, 2022/16839 sayılı ilamının muhalefet gerekçesinde açıklandığı üzere:
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Hakaret suçu Anayasanın 24 ile 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin ve Anayasanın 74. maddesinde düzenlenen şikayet hakkının sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, dilekçe hakkı, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması yada şikayet hakkı vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı, şikayet hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolovyski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Hajris/Boylş/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520).
Hukuksuz bir muameleye maruz kalan kişinin bu haksızlığı icra eden sivil veya kamu görevlisi olan kişiye, hukuk önünde hesaplaşması anlamına gelen sözler hakaret olarak düşünülmemelidir. Zira bu halde Anayasayla güvence altına alınan (m.74) şikayet hakkının kullanımı söz konusudur. Bu kişinin ilgili makamlara müracaat etmesi de şikayet hakkının kullanılması amacıyla hareket ettiğinin göstergesi olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın olay tarihinde katılanın çalıştığı banka şubesine işlem yaptırmak için gittiği, katılan tarafından kendisinin oyalandığını, aşağılandığını ve işleminin uzun sürdüğünü belirterek bankanın internet sayfasında bulunan “sorun çözelim” bölümüne,
“09/07/2014 tarihinde ... Adliyesi şubesinde gişe işlemleri için geldiğimde gişe görevlisi ... adlı personel karşıladı işlem yapacağım şube ... şubesi ve vekalet ile işlem yapacağımı ... şubesinin sisteme taratmış olduğunu söyledim fakat teyit alma yerine bir üst şefi olan ... adlı hanım efendi vekaletin fotokopisini vermeme rağmen azarlayarak yanıma geldi vekaleti aslı gibidir neden yaptığımı söyle aslı bende ve bana verilen bir vekalet bunların avukatın yapacağını bilgisizliğinden ve şımarıklağından bir sürü laf geveledi ve işimi 1 saaat 22 dakikada yaptılar dışardan gelen bir kadının toz bezlerini satın aldılar bu arada ve beni beklettiler bunla ilgili noteri arayın bir azil yok ise işleme devam edeyim dedimse de her defasında vekaletin aslını istiyormuşsunuz bu şekilde çalışıyormuş banka ağzını yüzünü buruşturarak küçümseyerek bu hanım efendi kaldı ki sizlerin kurumunuzun bir kılık kıyafet yönetmeliğiniz var şayet yönetmeliklerinize tam uyuyorsanız ... hanım neden bir konsomatris gibi giyinerek bir karış etek ve askılı bir bluz ile şube içerisinde geziyor bunları öğrenmek istiyorum ve kamera kayıtlarınız gerektiğinde incelenerek gereken uyarının yapılmasını bu hanım efendinin hal ve davranışlarından rahatsız ve şikayetçiyim ... şubesinde vekaletin hem aslını kendilerine sunarak başka şubelerde sıkıntı yaşamayacaksınız demelerine rağmen ... Adalet Sarayı şubesinde yaşadığım bu olayın telafisini ve ... hanımın özrünü bekliyorum”
Şeklinde yazarak, katılanın giyiminin bankanın kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olup olmadığını sormak suretiyle banka şubesinde yaşadığı gecikme ve aksaklıklar nedeniyle şikayetçi olduğu, olayın oluş biçimi, yazı içeriği değerlendirildiğinde, sanığın maruz kaldığını düşündüğü ve iddia ettiği haksızlığa karşı bankanın internet sayfasının “sorun çözelim” bölümünde şikayetini dile getirdiği, yazı içeriğinde kıyafet yönetmeliğinden bahsederek katılanın kıyafetine yönelik ağır eleştiride bulunduğu, sanığın eyleminin şikayet hakkının kullanılması ve eleştiri kapsamında kaldığı, şikayet içerikli yazı bir bütün olarak ele alındığında, sanığın katılana hakaret etme kastının bulunmadığı, sanığın şikayet ve eleştiri hakkını kullandığı, hakaret suçunun manevi öğesinin oluşmadığı, yerel mahkemenin kabul ve gerekçesinin yerinde olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında verilen beraat kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, Yüksek Daire tarafından "sanığın iddianamede katılana yönelik söylediği sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığına yönelik olgu isnadı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunu oluşturduğu" kabul edilerek yerel mahkeme beraat hükmünün bozulmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı görülerek olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1. İtirazımızın KABULÜ ile,
2. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 05/07/2022 tarihli ve 2020/17029 esas, 2022/16839 karar sayılı BOZMA kararının KALDIRILMASI,
3. ... (Kapatılan) ... Asliye Ceza Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/1012 esas, 2015/601 karar sayılı kararıyla sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen beraat hükmünün ONANMASINA karar verilmesi,
4. İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi,
Arz ve talep olunur.” talep edilmiştir.
ll- GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın, iddianamede katılan yönelik söylediği sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığına yönelik olgu isnadı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır.
III- KARAR:
Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Bu itibarla; Dairemizin 05/07/2022 tarih ve 2020/17029 E., 2022/16899 K. sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle CMK'nın 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre, dosyanın Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 11/10/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif) (Muhalif)
KARŞI OY
Sanık ... hakkında yerel mahkemece hakaret suçundan verilen beraat kararı, sanığın internet sitesine yazmış olduğu sözlerin hakaret suçunu oluşturduğu gerekçesiyle Dairemizce oy çokluğu ile bozulmuştur. Yerel mahkemenin beraat gerekçesi yerinde olduğundan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Hakaret suçu Anayasanın 24 ile 30. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9 ve 10. maddelerinde düzenlenen ifade hürriyetinin ve Anayasanın 74. maddesinde düzenlenen şikayet hakkının sınırlarını oluşturmaktadır. Suçu oluşturan eylem bakımından failin ifade hürriyeti, dilekçe hakkı, mağdur yönünden ise onur, şeref ve saygınlığı ile din, vicdan ve kanaat hürriyetine ilişkin temel kişilik hakları çatışmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü, sözü edilen karşılıklı hakların dengelenmesini gerektirmektedir. Ancak, ileri sürülen bir düşünceyle bağlantısı bulunmayan, esasında düşünce açıklaması yada şikayet hakkı vasfında da görülemeyen sövme niteliğindeki fiillerin ifade özgürlüğünden yararlanamayacağı açıktır.
Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), içtihatlarında Sözleşme bağlamında ulusalüstü insan hakları hukukunu yorumlarken, kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmalarının zorunlu olduğunu (AİHM Busuioç-Moldova kararı, 2004, prg. 64), bununla birlikte görevlerini yerine getirirken icra ettikleri eylem ve sözlerine yönelik eleştirilere karşı daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiğini (bkz; AİHM Steur-Hollanda kararı, 2003, prg. 39) belirtmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ayrıca, fiil isnadına dayanmayan ve ispat gerektirmeyen değer yargılarından ibaret sözlerin sarsıcı olsa bile eleştiri hakkı, şikayet hakkı ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebileceğini kabul etmektedir (bkz; AİHM Hriko- Slovakya kararı, 2004, prg. 40, 45; Jeruselam-Avusturya kararı, 2001, prg. 44; Sokolovyski-Polonya kararı, 2005, prg. 47; Paturel-Fransa kararı, 2005, prg. 37; Hajris/Boylş/Bates/Buckley, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hukuku, Ankara 2013, sy.518-520).
Hukuksuz bir muameleye maruz kalan kişinin bu haksızlığı icra eden sivil veya kamu görevlisi olan kişiye, hukuk önünde hesaplaşması anlamına gelen sözler hakaret olarak düşünülmemelidir. Zira bu halde Anayasayla güvence altına alınan (m.74) şikayet hakkının kullanımı söz konusudur. Bu kişinin ilgili makamlara müracaat etmesi de şikayet hakkının kullanılması amacıyla hareket ettiğinin göstergesi olmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın olay tarihinde katılanın çalıştığı banka şubesine işlem yaptırmak için gittiği, katılan tarafından kendisinin oyalandığını, aşağılandığını ve işleminin uzun sürdüğünü belirterek bankanın internet sayfasında bulunan “sorun çözelim” bölümüne “09.07.2014 tarihinde ... Adliyesi şubesinde gişe işlemleri için geldiğimde gişe görevlisi ... adlı personel karşıladı işlem yapacağım şube ... şubesi ve vekalet ile işlem yapacağımı ... şubesinin sisteme taratmış olduğunu söyledim fakat teyit alma yerine bir üst şefi olan ... adlı hanım efendi vekaletin fotokopisini vermeme rağmen azarlayarak yanıma geldi vekaleti aslı gibidir neden yaptığımı söyle aslı bende ve bana verilen bir vekalet bunların avukatın yapacağını bilgisizliğinden ve şımarıklağından bir sürü laf geveledi ve işimi 1 saaat 22 dakikada yaptılar dışardan gelen bir kadının toz bezlerini satın aldılar bu arada ve beni beklettiler bunla ilgili noteri arayın bir azil yok ise işleme devam edeyim dedimse de her defasında vekaletin aslını istiyormuşsunuz bu şekilde çalışıyormuş banka ağzını yüzünü buruşturarak küçümseyerek bu hanım efendi kaldı ki sizlerin kurumunuzun bir kılık kıyafet yönetmeliğiniz var şayet yönetmeliklerinize tam uyuyorsanız ... hanım neden bir konsomatris gibi giyinerek bir karış etek ve askılı bir bluz ile şube içerisinde geziyor bunları öğrenmek istiyorum ve kamera kayıtlarınız gerektiğinde incelenerek gereken uyarının yapılmasını bu hanım efendinin hal ve davranışlarından rahatsız ve şikayetçiyim ... şubesinde vekaletin hem aslını kendilerine sunarak başka şubelerde sıkıntı yaşamayacaksınız demelerine rağmen ... Adalet Sarayı şubesinde yaşadığım bu olayın telafisini ve ... hanımın özrünü bekliyorum” şeklinde yazarak katılan hakkındaki şikayetini dile getirdiği, olayın oluş biçimi, yazı içeriği değerlendirildiğinde, sanığın maruz kaldığını düşündüğü ve iddia ettiği haksızlığa karşı bankanın internet sayfasının “sorun çözelim” bölümüne şikayette bulunduğu yazı içeriğinde kıyafet yönetmeliğinden bahsederek katılanın kıyafetine yönelik ağır eleştiride bulunduğu, sanığın eyleminin şikayet hakkının kullanılması ve eleştiri kapsamında kaldığının anlaşılması karşısında, olayda TCK'nın 26/1. maddesinde düzenlenen "hakkın kullanılması" kapsamında hukuka uygunluk nedeninin bulunduğu gözetilerek sanık hakkında verilen beraat kararının onanması gerekir.
Sonuç olarak sanık tarafından katılana yönelik oluşturulan şikayet içerikli yazı bütünlüğü dikkate alındığında, sanığın katılana hakaret etme kastının bulunmadığı, sanığın şikayet ve eleştiri hakkını kullandığı, hakaret suçunun manevi ögesinin oluşmadığı, yerel mahkemenin kabul ve gerekçesinin yerinde olduğu kanaati ile, beraat kararının bozulması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 11/10/2022
KARŞI OY
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Somut olayda sanığın bankadaki işlemin geciktirilmesine bir tepki olarak, katılanın çalıştığı ...’a ait internet şubesindeki “sorun çözelim” adlı platformda yazdığı suça konu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın ilgili bankanın genel müdürlüğüne kurumda kılık kıyafet yönetmeliği olup olmadığını, şayet var ise katılanın neden bir konsomatris gibi giyinerek bir karış etek ve askılı bir bluz ile şube içerisinde gezdiğini sorarak gerekli uyarının yapılmasını ve katılanın hal ve davranışlarından rahatsız olduğunu belirterek şikayetçi olduğu anlaşılmıştır.
Sanığın yazdığı yazının geneli dikkate alındığında, katılana hakaret kastının olmadığı, katılanın giyiminin bankanın kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olup olmadığını sorarak banka şubesinde yaşadığı gecikme ve aksaklıklar nedeniyle şikayetçi olduğu, sanığın eyleminin şikayet hakkının kullanılması ve eleştiri kapsamında kaldığı, hakaret suçunun manevi unsurunun oluşmadığı, mahkemenin sanığın beratine yönelik kabul ve gerekçesinin yerinde olduğu kanaati ile; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aynı gerekçelerle yapmış olduğu itirazın kabul edilerek, 05/07/2022 tarihli ve 2020/17029 esas ve 2022/16839 sayılı BOZMA kararının kaldırılması düşüncesi ile sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum. 11/10/2022
ÜYE