Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4915 Esas 2022/4674 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4915
Karar No: 2022/4674
Karar Tarihi: 11.10.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4915 Esas 2022/4674 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/4915 E.  ,  2022/4674 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 11.10.2022 tarihinde davacı vekili Avukat Fulya Kalay ile davalı vekili Avukat ...'ın gelmeleriyle duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.


    - K A R A R -

    Davacı vekili, taraflar arasında “İstanbul Halkalı TOKİ ve İştirakleri Hizmet Binası ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İnşaatı İşi Kapsamında Akustik CNC Panel İşçiliği Yapılması” konusunda 14/06/2013 ve “Laminant İşlerin Yapılması” konusunda 13/08/2013 tarihli sözleşmeler akdedildiğini; davalıya verilen ve tahsil edilen çekler bedelinin 286.658,60 TL olduğunu ancak davalı yanca 265.500,00 TL tutarlı fatura kesildiğini, davalı alt taşeronun, işi süresinde tamamlamak için gerekli işçiyi şantiyede bulundurmadığından müvekkili tarafından sözleşmeye göre davalı nam ve hesabına işçi çalıştırıldığını, 10/09/2013 tarihinde bitirilmesi gereken işin gecikmeli şekilde dava dışı yüklenici “... AŞ.”ye 05/03/2014 tarihinde teslim edildiğini, ayrıca dava dışı yükleniciye şantiye içi malzeme taşıma bedeli olarak 5.000,00 TL, iskele bedeli olarak 20.348,00 TL, temizlik bedeli olarak 8.500,00 TL, kamp bedeli olarak 9.920,00 TL, iş güvenliği cezaları olarak 3.176,00 TL olmak üzere toplam 46.944,00 TL ödeme yapıldığını; davalı nam ve hesabına çalıştırılan işçiler için 24.558,98 TL (işçilerin ücret+yemek+SGK+vergi ödemeleri) ödendiğini, davalı nam ve hesabına toplam 71.502,98 TL ödendiğini ve 14/08/2013 tarihli "Laminat İşlerinin Yapılması İşi"ne ait sözleşmedeki işin geç teslimi nedeniyle oluşan 265.500,00 TL ceza-î şart alacağı olmak üzere toplamda 337.002,98 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, yer teslimi süresinde yapılmadığından ve projeye göre farklı iş verildiğinden ceza-î şart istenemeyeceğini, davacı ile dava dışı yüklenici arasındaki sözleşmede yer alan alt taşerona iş devrini engelleyen hüküm nedeniyle davalı işçilerinin sigorta kayıtlarının davacıda gözüktüğünü fakat tüm giderlerinin müvekkili tarafından ödendiğini, işin gecikmeli de olsa müvekkilince tamamlanıp 20/10/2013 tarihinde davacıya teslim edildiğini; proje dışı imalatların 25/12/2013 tarihinde bitirildiğini, işin ihtirazı kayıt dermeyan edilmeden teslim alındığını ve ceza-î şart istenemeyeceğini; fiyat farkı hariç davacının müvekkiline 39.591,40 TL borcu bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; sözleşmenin 8.1 maddesinde tüm imalatların 10/09/2013 tarihinde biteceği süreyi aşan her gün için 1.500,00 TL gecikme cezası kesileceği şeklindeki şartın ifaya ekli ceza-î şart olduğu, işin tamamlandığı kabul edildiğine göre teslimde ihtirazı kayıt konulması gerektiği ancak ifa çekincesiz kabul edildiğinden davacının gecikme cezası isteminde haklılık bulunmadığı, davalının yanıt dilekçesinde işçilerin sigortasının davacı şirkette gözüktüğü fakat tüm giderlerin müvekkilince ödendiğini belirttiği ancak mahkemece tanınan iki haftalık kesin süre içinde verdiği dilekçesinde çalıştırılan işçilerin tüm giderlerinin dava dışı ...'a yapılan havale ve elden ödemeler ile ödendiğini ifade ettiği, dava dışı ...'ın dava konusu olay itibariyle davacı ile irtibatı ispatlanamadığından savunmanın yerinde görülmediği, davalı işçilik ödemelerini yaptığını beyan ettiğine göre yazılı belge ile ispatlaması gerekirken ödeme hususunu ispatlayamadığı, ayrıca davacı defterlerinde işyerinde çalıştırılan işçilere ilişkin yapılan SGK ödemesinin 24.558,98 TL olduğu bilirkişi incelemesi ile belirlendiğinden 24.558,98 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, davacı ile davalı arasında hakediş yapılmadığı, davacının dava dışı müteahhide yaptığı hakediş üzerinden davalı alacağının hesaplanması gerektiği, 25/05/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda, davacı ile dava dışı yüklenici arasında yapılan sözleşme ile eldeki davada davalı davacı ile davalının yaptığı sözleşmedeki işlerin oranının alındığını, bu oranın %75,44 olduğu, dava dışı .....A.Ş.'ye yazılan yazıya verilen cevapta 43.498,55 TL’lik kesinti detayının açıklandığı, 43.498,55 TL x %75,44= 32.815,31 TL tutarlı kesintiden davalının sorumlu olduğu, bu tutara işçilik alacağı olan 24.558,98 TL'nin ilavesiyle 57.374,29 TL yönünden davanın kısmen kabulü gerektiği, gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 57.374,29 TL alacağın temerrüt tarihlerinden itibaren ticarî faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiştir.
    Karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince yapılan değerlendirme neticesinde; tarafların yer teslimi ve işin teslimi konusunda tutanak ve hakediş düzenlemedikleri, davalının imalatı yapabilmesi için davacının öncelikle inşaatı imalatın yapılabileceği seviyeye getirmesi gerektiği, işyerinin davalıya ancak 15 Eylül 2013 tarihinde teslim edilebildiği, sözleşmenin belirsiz süreli hale geldiği, TOKİ yazısı ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde işin tesliminin 01.01.2014 tarihinde gerçekleştiği, bu tarihe kadar davacının işin teslimi hususunda davalıyı temerrüde düşürmediğinden gecikme cezasına ilişkin davanın reddine dair kararın sonucu itibariyle doğru olduğu; davacının üstlendiği 677.962,18 TL tutarlı iş kapsamında davalıya 339.786,02 TL tutarlı işi taşere ettiği, buna göre davalıya taşere edilen işin %50,11 oranında olduğu, dava dışı yüklenici tarafından yapılan kesintiden %50,11 oran itibariyle 21.800,92 TL’ den davalının sorumluluğunun olduğu, davacı tarafça davalı adına yapıldığı iddia edilen işçilik giderlerinin ispatlanamamış bulunmasına göre davalının toplam hakedişi 318.836,30 TL'den 21.800,92 TL indirildiğinde davalı hakedişinin 297.035,38 TL olduğu, davacının sözleşme kapsamında davalıya ödediğini belirttiği meblağ gözetildiğinde davacının davalıdan alacağı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.


    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışından kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak ve ceza-i şart istemlerine ilişkindir. Davacı dava dışı yüklenicinin taşeronu, davalı da davacının taşeronu olup, 14/06/2013 ve 13/08/2013 tarihli sözleşmelerle “İstanbul Halkalı TOKİ ve İştirakleri Hizmet Binası ile Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İnşaatı İşi Kapsamında” bir kısım imalatın davalı alt taşeronca gerçekleştirilmesi taahhüt edilmiştir. Davacının alacak taleplerinden birisi olan davalı nam ve hesabına çalıştırılan işçiler için ödemek zorunda kalındığı iddia olunan 24.558,98 TL’lik alacak talebi yönünden yapılan incelemede, davacı dava dilekçesi ile; davalının işi süresinde tamamlamak için gerekli işçi sayısını şantiyede bulundurmadığını, tüm sözlü uyarılara rağmen ehliyetli işçi sayısını yeterli seviyeye çıkartmadığı gerekçesiyle sözleşmenin 7.3 maddesinde yer alan; “…taşeron bu işte gereği kadar ehliyetli işçi çalıştırarak, müteahhidin imalat düzenine ve iş programına uyacak, bununla ilgili olarak işin sürati ve kalitesine uygun ekibi istihdam edecektir. Sözlü uyarılara rağmen ehliyetli işçi sayısı istenilen miktara çıkarılamadığı takdirde müteahhit nam ve hesabına istediği kadar işçi çalıştırmaya ve ücretlerini taşeronun hak edişinden kesmeye yetkilidir” hükmü gereğince davacı tarafından, davalı nam ve hesabına işçi çalıştırmak zorunda kalındığını iddia etmiş ve bu iddiasını da dayanılan ticari defterleri ile de ispat etmiş olup, davalı taraf cevap dilekçesindeki savunmasında; davacı ile asıl müteahhit arasında yapılan sözleşmedeki alt taşerona iş devrini engelleyen hüküm nedeniyle davalı işçilerine ait sigorta kayıtlarının davacı şirkette gözüktüğünü fakat tüm giderlerinin müvekkili tarafından ödendiğini ileri sürmüşse de, ödeme savunmasını mahkemece verilen kesin süreye rağmen yazılı ve yasal delillerle ispat edemediğinden davacının işçilik ödemelerine ilişkin talebinin 24.558,98 TL üzerinden kabulü ile davalının savunmasında ileri sürdüğü mahsup itirazının da bu tutar dikkate alınarak gözetilmesi gerekirken, bölge adliye mahkemesince işçilik giderlerinin ispatlanamadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    3-6098 sayılı TBK m. 179/II hükmüne göre, ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.
    Sözleşmenin 8. maddesinde:“…taşeron yükümlülüğünde bulunan tüm imalatları 10/09/2013 tarihine kadar bitirmekle yükümlüdür. Bu süreyi aşan her gün için günlük 1.500,00 TL taşeron firmadan gecikme cezası kesilecektir.” hükmü yer almakta olup, düzenlenen bu şartın TBK'nın 179/II maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza-î şart niteliğinde olduğu, eldeki davada davacı iş sahibi bu hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borcun ifası ile birlikte cezanın ödetilmesini de isteyebileceği ancak davacı yanca işin tamamlandığı ve dava dışı yükleniciye teslim edildiği kabul edildiğine göre olayda teslimin gerçekleştiği, aksi sözleşmeden anlaşılmadığı üzere teslimde ihtirazı kayıt konulması gerektiği ancak davacının ifayı çekincesiz kabul etmiş olduğu anlaşıldığından davacının gecikme sebebiyle ceza-i şart isteminin reddi gerekirken bölge adliye mahkemesince işin tesliminin 01.01.2014 tarihinde gerçekleştiği, bu tarihe kadar davacının işin teslimi hususunda davalıyı temerrüde düşürmediği gerekçesiyle talebin reddi gerektiğine dair gerekçesi hatalı ise de, ceza-i şart talebine ilişkin davanın reddine dair bölge adliye mahkemesi kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan, işbu husus bozma sebebi yapılmamıştır.


    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacı yararına takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 11.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara