Esas No: 2004/4MD-197
Karar No: 2004/216
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/4MD-197 Esas 2004/216 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2004/4MD-197 E., 2004/216 K.
"İçtihat Metni"
Görevde keyfi muamelede bulunmak suçundan sanık Sefer A....."ın, TCY.nın 228/1, 80, 59, 35, 647 sayılı Yasanın 4, 5 ve TCY.nın 72. maddeleri uyarınca 1.272.075.000 lira ağır para ve 5 ay 25 gün kamu hizmetlerinden yasaklılık cezalarıyla cezalandırılmasına, para cezasının birer ay ara ile 4 eşit taksitte tahsiline, cezalarının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesince 16.09.2004 gün ve 7-16 sayı ile verilen karar, sanık vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sağlık Bakanlığı müsteşarı olan sanık, göreve ilişkin suç nedeniyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinde yargılanarak mahkûm olmuştur.
Sanık vekilinin süresi içinde usulüne uygun biçimde açtığı temyiz davası üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunda esasa ilişkin incelemeye geçilmeden önce Kurul Başkanı"nın, Yargıtay Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yürüttüğü yargılamada iddia makamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temsil edilmiş olmasının, temyiz yargılaması sırasında tebliğname düzenlenmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı hususunu ön sorun olarak gündeme getirmesi üzerine, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca bu konu öncelikle ele alınıp incelenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.11.2004 gün ve 188-212 sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
Temyiz mahkemesi nezdinde bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay"ın istisnaen ilk derece mahkemesi olarak görev yaptığı hallerde veya Yüce Divan"da yürütülen yargılamalarda, kamusal iddia makamı sıfatıyla muhakemenin tarafı olup, bu yönüyle kendisine tanınan yetkiler ve yüklenen görevler, Yargıtay dışındaki birinci derece mahkemelerinde duruş-malara katılan Cumhuriyet savcılarının görev ve yetkilerinden farklı değildir. Bu sonuç, görevin niteliğinden doğmaktadır.
Yargıtay"ın temyiz muhakemesine ilişkin yargılama faaliyetlerinde ise; Cumhuriyet Başsavcılığın özel bir durumu ve görevi vardır. Şöyle ki, temyiz edilen hükümlere ilişkin olarak, tarafların istekleri ile bağlı olmaksızın, Yargıtay Yasasının 28. maddesinde öngörülen ayrık hal dışında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dosyayı gerek usul işlemleri ve gerekse esas yönüyle tümüyle inceleyip gördüğü hukuka aykırılıklara işaret ederek, temyiz yargılaması yapacak olan Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi veya Ceza Genel Kuruluna yönelik olarak kamu adına iddia ve görüş bildirme görevi bulunmaktadır. Dosyanın doğruca Başsavcılığa gönde-rilmesinin başlıca nedeni de budur. Cumhuriyet Başsavcılığı bu mütalaasını "tebliğname"sinde bildirir ve dosyayı tebliğname ile birlikte, görev itibariyle yetkili olan Daireye veya Kurula verir. Tebliğname, hükmü temyiz etmiş olmaları veya aleyhlerine görüş içermesi durumunda sanık veya müdafiine, katılan, şahsi davacı veya vekillerine CYUY.nın 316. maddesi uyarınca tebliğ edilir. Bunlar da isterlerse Cumhuriyet Başsavcılığının görüşüne yedi gün içinde cevap vere-bilirler.
Kamusal iddia makamının ilk derece ve temyiz muhakemelerindeki yetki ve işlevleri birbirinden farklıdır. Yargıtay"ın istisnaen ilk derece yargılaması yaptığı hallerde, Yargıtay yanında kurulmuş bir Başsavcılık örgütü olmasının zorunlu sonucu olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olay yargılaması sırasında duruşmaya katılarak iddia makamını temsil edecek, gerekli gördüğünde hükmü temyiz edebilecek veya sanığın temyizine karşı cevap verebilecektir. Bu tür bir yargılama sonunda verilen hükme karşı temyiz yoluna gidildiğinde ise, yeni ve bağımsız bir evreyi oluşturan temyiz davası yönünden bu kez Yargıtay Cumhuriyet Başsav-cılığının temyiz denetimine ilişkin, öncekinden bağımsız kamusal denetime dayalı iddia görevi başlayacaktır.
Birinci derece mahkemesi hükmünün, temyiz denetimi sırasındaki kamusal iddia görevi açısından ele alınıp değerlendirilmesi anlamına gelen ve yöntemi ile sonuçları tamamen farklı olan bu görev ise, tebliğname düzenlenmesi suretiyle yerine getirilecektir. Hem olay yargılaması hem de temyiz denetimi sırasında kamusal iddia makamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temsil ediliyor olması, öncekiyle irtibatlı olsa dahi bağımsız ve farklı mahiyet arz eden temyiz davasında tebliğname düzenleme ve görüş bildirerek yasa yararına üst inceleme makamını aydınlatma hak ve yetkisini gereksiz ve yararsız hale düşürmemektedir.
Kuşkusuz, kamu adına iddia bakımından, duruşmada, temyiz dilekçesinde veya sanığın temyiz başvurusuna cevap verilirken belirtilen görüş ve düşünceler ile, tebliğnamede ortaya konulan düşünce ve görüşler arasında örtüşmeler olabileceği gibi, ayrılmalar da olabilecektir.
Temyiz denetimi sırasında tebliğname düzenlenmesi zorunluluğunun tek istisnası, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 28. maddesine 5219 sayılı Yasa ile eklenen son fıkrada belirtilmiştir. Sisteme yeni girmiş olan bu norma göre; sadece kabahat nev"inden suçlara ilişkin hükümlerin temyiz incelemesi tebliğname düzenlenmeksizin yapılabilecektir.
Yargıtay C.Başsavcılığının öncekinden farklı bir dava niteliğindeki temyiz yargıla-masında denetimsel gözetimi ifa etmesine ve inceleme merciini aydınlatmasına gerek olmadığı ileri sürülmemelidir. Şayet yasakoyucu, birinci derece yargılaması olarak Yargıtayda görülen bir dava nedeniyle verilen hükmün temyizi halinde tebliğname düzenlenmesi zorunluluğunu da kaldırmak istese idi, bu konuda açık bir irade sergileyeceği tartışılmazdır. Böyle bir norma yer verilmemesi, anılan türden temyiz davalarında yasakoyucunun tebliğname düzenlenmesini zorunlu saydığını göstermektedir.
O halde, birinci derece mahkemesi sıfatıyla davayı sonuca bağlayan Yargıtay 4.Ceza Dairesi hükmünün temyiz yasa yoluyla Ceza Genel Kurulunda incelenebilmesi için öncelikle Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından tebliğname düzenlenmesi zorunlu bulunduğundan, bu eksikliğin giderilmesi için dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanı Sn. H. Cevheroğlu, yargılama aşamasında iddia makamında bulunup görüşünü bildiren Yargıtay C.Başsavcılığından yeniden aynı konuda tebliğname düzenlenmesinin istenmesine, Yargıtay C.Başsavcılığının bir bütün olması ve görev yapan Yargıtay C.Savcılarının, Yargıtay C.Başsavcısı adına görev yapmaları nazara alındığında gerek bulunmadığı görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz davası nedeniyle tebliğname düzenleyerek kamu adına iddia ve görüş bildirmesi bakımından dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 07.12.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.