Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/465 Esas 2018/596 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2018/465
Karar No: 2018/596

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/465 Esas 2018/596 Karar Sayılı İlamı

 

                              T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS   NO : 2018/465

            KARAR NO : 2018/596

            KARAR TR: 22.10.2018

         

ÖZET: Taşınmazın zilyedi olan davacı tarafından belediyece taşınmazda yol ve park çalışması yapılması nedeniyle, anılan taşınmaz üzerinde davacıya ait olan muhtesatının değer karşılığı tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

                                                              K ARAR                                                                                                                                                                                                                                                                                                                  

Davacı    : F.D.

Vekili       : Av.F.D.

Davalı     : Malatya Yeşilyurt Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. M.F.A.

                                         

O L A Y: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, Yeşiltepe Seyran Mahallesinde bulunan 3338 ada, 1 parsel ve 3336 ada, 1,2,3,4,5,8,10,11 parsellerde bulunan araziyi 1979 yılından beri zilyetliğinde bulundurduğunu ve ecrimisil ödediğini; müvekkilinin besicilikle uğraştığını; iş koluna uygun yatırımlar yaptığını; taşınmaz üzerinde tek katlı bir ev, depo, besi damı, sondaj kuyusu ve 600"den fazla değişik meyve ağaçları bulunduğunu; taşınmazına davalı idare tarafından yol ve park yapılmaya başlanıldığını; davalı idare tarafından muhtesat bedeli olarak teklif edilen miktarın az olması sebebiyle davacı tarafından tespit yaptırıldığını ve taşınmazın üzerindeki muhtesatın değerinin 167.870,05-TL olarak belirlendiğini ileri sürerek, taşınmazın Malatya Yeşilyurt Belediyesine geçmesi üzerine, Belediyenin yol ve park çalışmaları için fiili müdahalede bulunduğunu ve bu nedenle muhtesat bedelinin tahsili istemiyle şimdilik 10.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 12.4.2018 gün ve E:2017/664, K:2018/275 sayı ile,Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, Yeşiltepe Seyran Mahallesinde bulunan 3338 ada, 1 parsel ve 3336 ada 1-2-3-4-5-8-10-11 nolu parsellerin imar planında yol ve park alanı olarak ayrıldığı, bu nedenle davalı idare tarafından, söz konusu parseller de yol ve park çalışmalarına başlandığı ve bu parseller üzerinde bulunan davacıya ait muhdesata el atıldığı, ancak bedelinin ödenmemesi nedeniyle eldeki davanın açıldığı, bu kapsamda söz konusu eylemlerin kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanarak tek yanlı irade ile yapılan idari işlem olan imar planına dayanılarak yapıldığı, buna göre; imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan eldeki davanın tam yargı davası kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin açıklığı karşısında, davacı vekili tarafından açılan davada yargı yolu caiz olmadığından HMK"nın 114/1-b maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

MALATYA İDARE MAHKEMESİ : 24.5.2018 gün ve E:2018/709, K:2018/640 sayı ile, dava konusu taşınmaz üzerinde, fiili el atma söz konusu olduğundan, Uyuşmazlık Mahkemesinin anılan kararları doğrultusunda görevli yargı kolu adli yargı olup, davanın görev yönünden reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15/1-a.maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi"nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 22.10.2018 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

  II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, Seyran Mahallesi, 3338 ada, 1 parsel ile 3336 ada, 1,2,3,4,5,8,10, 11 ve yanı başında bulunan diğer parsellere bölünen arazinin 1979 yılından itibaren zilyedi olan davacı tarafından, Yeşilyurt Belediyesi"nce taşınmazda yol ve park çalışması yapılması nedeniyle, anılan taşınmaz üzerinde davacıya ait olan muhtesatının değer karşılığı olarak şimdilik 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Diğer yandan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” başlıklı İkinci Ayırımında, Sorumluluk 49. madde de Genel olarak “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde tanımlanmış;

“II. Zararın ve kusurun ispatı” başlıklı 50. maddede “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.

Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”;

“III. Tazminat” “I. Belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.

Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.”;

“2. İndirilmesi” başlıklı 52. maddesinde “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” denilmiştir.

8.1.2018 günü Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kaydına giren davalı idarenin davaya cevap dilekçesinde; Yeşilyurt ilçesi Seyran Mahallesi 3338 ada 1 nolu parsel mülkiyetinin Malatya Belediyesine Ait Olup Malatya Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 08.04.2015 tarih ve 182 sayılı ekli kararı ile semt pazarı yapılmak üzere davalı belediyeye tahsis edildiği, söz konusu taşınmazın imar planında semt pazarı alanı olarak belirlendiği, Tahsis işleminden sonra belirtilen taşınmazda mütecaviz durumunda olan davacıyla tecavüzü sonlandırmasının söylendiği ancak davacı ve diğer kişilerce belirtilen taşınmazı terk etmeyeceğini söyledikleri, bunun üzerine idare tarafından tecavüzün sonlanması amacıyla 3091 sayılı kanun hükümleri doğrultusunda Yeşilyurt Kaymakamlığına başvuruda bulunulduğu ve anılan taşınmazdan tecavüzün men’i kararı alındığı; bu karara rağmen taşınmazın boşaltılmaması üzerine 3338 ada 1 parsel üzerindeki 112 adet ağaç ve 1 adet yığma konutun davacıya ait olduğu tespit edilerek pazar yeri ve yol alanında kaldığından dolayı söz konusu muhdesatın kaldırıldığı yönünde beyanda bulunduğu; ancak muhtesatın bulunduğu 3336 ada, 1,2,3,4,5,8,10,11 nolu parsellere hiçbir surette müdahalelerinin olmadığının belirtildiği; ancak Malatya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasında halırlanan bilirkişi raporunda 3338 ada, 1 nolu parsele ilişkin inceleme yapıldığı ve bu taşınmaz üzerinde 120 adet 15-25 yaşlarında kayısı ağaç ve eve yakın yerlerde yetiştirilmiş dut, vişne ve hurma ağaçları bulunduğunun, meyve ağaçlarının büyük çoğunluğununkök kısmından kesildiğinin belirtildiği ve aynı raporda taşınmaz üzerindeki yapıların da değerinin hesaplandığı görülmüştür.

Belediyelerin 3194 sayılı İmar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,“İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Olayda, davacı tarafından besicilik amacıyla kullanılan taşınmazın, pazar alanında kalması nedeniyle işgaliyeye son verilip belediyeyeteslim edilmesi gerektiği yolundaki tahliye istemi üzerine. davacının taşınmaza yaptığı maddi katkılar ve ağaç bedellerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, ortada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde belirtilen “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, zarar gören tarafından açılmış bir dava bulunmadığıaçıktır.

Açıklanan nedenlerle, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu da haksız işgal tazminatı olmayan alacak davasının, adli yargı yerince çözümlenmesi, bu nedenle Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.4.2018 gün ve E:2017/664, K:2018/275 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.4.2018 gün ve E:2017/664, K:2018/275 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.10.2018 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER           

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                        Süleyman Hilmi                 Aydemir                        Nurdane

                                              AYDIN                          TUNÇ                          TOPUZ

           

Hemen Ara