Esas No: 2018/4782
Karar No: 2021/3769
Karar Tarihi: 23.03.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/4782 Esas 2021/3769 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/2683-2018/602
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 16. İş Mahkemesi
Dava, eksik hesaplandığı iddiasıyla yaşlılık aylığı miktarının yeniden tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararının davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Bağ-Kur çalışmaları ve askerlik borçlanmasının da ödeyerek 2013 yılında emekli olduğunu, 387,00 TL emekli aylığı bağlandığını, 2008 yılında yapılan değişiklik ile sigorta başlangıcının 01.01.2000 tarihinden sonra başlayanların emekli aylıklarında reform kanununa göre hesaplanacağının belirlendiğini, sigorta başlangıcının 01.01.2000 tarihinden önce olması halinde emekli aylığının, emeklilik tarihinde 750,00 TL. Olması gerektiğini, 10.06.2017 tarihinde kendisine uygulanan haksız uygulamanın iptal edilerek, maaşının eski sistem üzerinden hesaplamasını talep ettiğini, ancak Kurum tarafından talebinin reddedildiğini, 10.03.1975-10.11.1976 tarihleri arasındaki 600 günlük askerlik borçlanmasını da ödediğini belirterek, davacının işe giriş tarihinin 12.02.1999 tarihi olarak tespitine, maaşın eski hesaplama sistemi üzerinden hesaplanması gerektiğinin tespitine, eksik ödemelerin yasal faizleri ile birlikte Kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, açıklama dilekçesi ile 2.572,22 TL nin 2.481,54 TL için dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum davaya cevap vermemiş, vekili duruşmalardaki beyanında davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından, "davanın kabulü ile, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 12/02/1999 tarihi olarak tespitine, yaşlılık aylığının 12/02/1999 sigortalılık başlangıç tarihine göre yeniden hesaplanması gerektiğinin tespitine, aylık başlangıç tarihinden dava tarihine kadar 12/02/1999 sigortalılık başlangıç tarihi esas alınarak belirlenen 2.386.10 TL fark aylık, 95,44 TL ek ödeme ve 90,68 TL işlemiş faizin, fark aylık ve ek ödeme toplamı 2.481,54 TL için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi, Uyuşmazlık, davacının aylığının doğru hesaplanıp hesaplanmadığına ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasanın 60/F maddesi uyarınca, bu Kanuna göre sigortalı olarak tescil edilmiş bulunanların, er olarak silâhaltında veya yedek subay okulunda geçen sürelerinin tamamını veya bir kısmını, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde ve bu Kanunun 78 inci maddesi ile belirlenen prime esas kazancın alt sınırının talep tarihindeki tutarı üzerinden hesaplanacak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerini tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılır. Borçlandırılan sürenin karşılığı olan gün sayısı sigortalının prim ödeme gün sayısına katılır. Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Aylık bağlanmasına askerlik, grev ve lokavt borçlanması ile hak kazanılması durumunda kendilerine, borcun ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır.
Dava konusu olayda, davacının; 04.10.2000 sigortalılık başlangıç tarihinden önceki, 10/03/1975 – 10/11/1976 tarihleri arasındaki 600 günlük askerlik süresini borçlanarak primlerini ödemesi nedeniyle, sigortalılık başlangıç tarihinin buna göre 12/02/1999 olarak tespiti yerinde olmuştur.
Çözülmesi gereken diğer mesele ise borçlanılarak primleri ödenen bu sürenin hangi döneme mal edileceğine ilişkindir.
5510 sayılı Kanunun 41. maddesinin, son fıkrasında; bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısının borçlanılan ilgili aylara mal edileceği belirtilmesine rağmen, davacının askerlik borçlanması yaptığı dönemde yürürlükte olan 506 sayılı Kanunda ise borçlanılan sürenin hangi döneme mal edileceğine ilişkin açık bir hüküm yoktur. ... Başkanlığı tarafından yayınlanan 03.01.2000 tarih ve 12-101 Ek sayılı Genelge hükümlerine göre, 2000 yılı başından sonra geçen fiili askerlik hizmeti için hesaplanan askerlik borçlanmasına ait prim günleri ile prime esas kazançlar, borçlanma için başvuruda bulunulan tarihteki takvim yılı kazancına eklenmektedir.
506 sayılı Yasada açık hüküm olmaması nedeniyle, genelge hükümlerine dayanılarak borçlanma işleminin ilgili ay yerine sigortalının aleyhine olacak şekilde ödeme yapılan yıla mal edilmesi sosyal devlet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Buna göre, askerlik borçlanması sonucu primi ödenen sürenin ilgili aylara mal edilmesi gerekmektedir.
Buna rağmen Mahkemece askerlik borçlanmasına ilişkin sürenin sigortalılık süresi gibi değerlendirilerek, 2000 yılından önce 318 gün, 2000 yılından sonra 282 gün olacak şekilde mal edilmesi yerinde değil ise de davacının istinaf itirazının olmaması karşısında inceleme konusu yapılmamıştır.
Yeni oluşan duruma göre Kurumca hesaplanan aylık miktarında uyuşmazlık bulunmadığı, davacının aylık miktarı ve fark aylıklarının doğru olduğu anlaşılmış olmakla, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
... Başkanlığı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabule hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Somut olayda; 01.01.1955 doğumlu olan davacının, 04.10.2000 – 30.09.2001 tarihleri arasında 356 gün 1479 sayılı Kanun kapsamında, 16.06.2006 – 27.01.2014 tarihleri arasında 2716 gün 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalı olduğu, 10.03.1975 – 10.11.1976 tarihleri arasında askerlik yapan davacının bu süreyi borçlanarak, primlerini 16.02.2007 ve 08.06.2007 tarihlerinde tamamen ödediği, davacıya 01.03.2014 tarihi itibari, 2000 yılında 87 gün, 2001 yılında 269 gün, 2006 yılında 195 gün, 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012 yıllarında 360 gün, 2013 yılında 307 gün, 2014 yılında 54 gün ve 600 gün askerlik borçlanması olmak üzere 3662 gün üzerinden aylık bağlandığı anlaşılmakta olup, mahkemece ilamda belirtilen gerekçeler ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de verilen kararın yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacı hakkında bağlanan aylıkta 5510 ve 506 sayılı Yasanın aylık bağlama ve miktarının tespitine ilişkin dayanak mevzuat dikkate alındığında ve özellikle davacının sigortalılığının 4447 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra 04.10.2000 tarihi itibariyle başlaması karşısında mahkemece davacı hakkında A1 aylığının hesaplanmasına yasal imkân bulunmazken hesaplama yapılması isabetsiz görülmüştür.
Diğer taraftan, davacının yaptığı askerlik borçlanmasının 18.06.2007 tarihi itibari ile gerçekleşmesi karşısında anılan ödemenin ödeme tarihi itibari ile prime esas kazancına dâhil olması gerektiği dikkate alınarak, aylığa etkisi ve miktarının davalı Kurumdan sorulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği hususunun da dikkate alınmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.