Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/8718 Esas 2020/8187 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/8718
Karar No: 2020/8187
Karar Tarihi: 14.12.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/8718 Esas 2020/8187 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/8718 E.  ,  2020/8187 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Harici Satış İddiasına Dayalı Tapu İptali Ve Tescil, Alacak


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı vekili, vekil edeninin 07.12.1997 tarihinde tarafların müşterek murisi Mustafa Leylek"ten 15.000 mark karşılığında 2.000 m2"lik araziyi haricen satın aldığını, satın alınan yerin 315 parsel sayılı taşınmazın içinde olduğunu, satın aldığı tarihten beri taşınmaza zilyet olduğunu açıklayarak, taşınmazın satın alınan kısmı için tapusunun iptali ile vekil eden adına tescilini, bu talep kabul edilmediği takdirde ödenen bedelin güncel karşılığının tespit edilerek davacıya ödenmesini talep etmiştir. Bir kısım davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk hüküm, taraf teşkilinin sağlanmadığından bahisle Yargıtay 1. Hukuk Dairesince bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak ve taraf teşkili sağlanarak yapılan yargılama neticesinde; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulü ile 24.755,81 TL alacağın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil, aksi halde alacak isteğine ilişkindir.
    Kural olarak, 10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Buna göre, davacı tarafından bedelin ödeme tarihinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, döviz kurları, altın, memur maaşı ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri unsurların ortalamaları alınmak suretiyle denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar ulaşacağı alım gücünün saptanması gerekir.
    Somut olaya gelince, dosya içerisinde bulunan 01.02.2016 havale tarihli mali müşavir bilirkişi raporunda, sözleşme bedeli 15.000 Markın tedavülden kalktığı günkü Euro karşılığının dava tarihindeki TL karşılığı hesap edilerek rapor tarihine kadarki yasal faizi ile birlikte güncel alacağın hesaplandığı ve mahkemece bu rapordaki hesaplama esas alınarak toplam 24.755,81 TL alacağın davalılardan tahsiline karar verildiği anlaşılmaktadır.
    O halde, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, Mahkemece dosyanın bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, denkleştirici adalet kuralları da göz önünde bulundurularak, sözleşme bedeli 15.000 Markın sözleşme tarihindeki TL karşılığının uyarlanması suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, bu konuda gerekçeli, karşılaştırmalı, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınması ve oluşacak sonuca göre, tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, sair yönleri incelenmeksizin, usul ve yasaya aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara