Esas No: 2020/19
Karar No: 2020/2818
Karar Tarihi: 23.12.2020
Tefecilik yapmak - tehdit - bedelsiz senedi kullanma - resmi belgede sahtecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/19 Esas 2020/2818 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik yapmak, tehdit, bedelsiz senedi kullanma, resmi belgede sahtecilik
Hüküm :1-Sanık ... hakkında tefecilik suçundan mahkumiyet, tehdit suçundan beraat
2-Sanık ... hakkında tefecilik suçundan beraat
3-Sanık ... hakkında tefecilik ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından mahkumiyet
4-Sanık ... hakkında tefecilik ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından mahkumiyet
5-Sanık ... hakkında tefecilik ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından mahkumiyet, resmi belgede sahtecilik ve tehdit suçlarından beraat
6-Sanık ... hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan mahkumiyet, tefecilik ve resmi belgede sahtecilik suçlarından beraat
Dosya incelendi;
Resmi belgede sahtecilik suçundan Hazinenin zarar gören sıfatı bulunmadığından, Hazine vekilinin sanıklar Ali Rıza ve Erdoğan hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
İncelemenin başvurularının kapsamına göre katılan Hazine vekilinin sanıklar ... ve ... hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükümlerine, sanıklar ..., ... ve ... müdafiinin sanıklar haklarında verilen mahkumiyet hükümlerine, sanık ... müdafilerinin sanık hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine, sanık ...’un hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine, katılan ... vekilinin sanıklar ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazları ile sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
1- Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Resmi belgede sahtecilik suçundan katılan ..."ün gerekçeli karar başlığında müşteki olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.
Sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçunun 5237 sayılı TCK"nın 204/1. maddesinde öngörülen cezasının tür ve miktarına göre aynı Kanunun 66/1-e maddesinde yazılı 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen 05/03/2012 tarihli sorgu ile temyiz inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği, zamanaşımını kesen başkaca sebebin de bulunmadığı anlaşıldığından hükmün 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
2- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, sanık hakkında kurulan beraat hükmünde uygulama maddesinin hükümde gösterilmemesi kanuna aykırı görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK"un 322. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının mahsus bölümlerinde yer alan "Sanık ... hakkında tefecilik eyleminden AÇILAN KAMU DAVASINDAN" ibarelerinden sonra gelmek üzere "yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca" ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına karar verilmiş ise de, bu hususun ve TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı iptal Kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda tefecilik suçunu birden fazla işlediği kabul edilmesine rağmen hakkında zincirleme suç hükümlerini içeren TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştirilen hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
4- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı TCK"nın 241. maddesinde "Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, ..." biçiminde tanımlanan ve faiz karşılığı ödünç para verilmesiyle tamamlanan tefecilik suçuna, TCK"nın 39. maddesindeki açık düzenleme uyarınca, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştirmeyen ancak suç işlemeye teşvik eden veya suç işleme kararını kuvvetlendiren ya da fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat eden, suçun nasıl işleneceği hususunda yol gösteren veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlayan, suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştıran kimselerin "suça yardım eden" olarak sorumlu tutulabilecekleri nazara alındığında; dosya kapsamındaki beyanlar, senetler, 29/09/2011 ve 07/10/2011 tarihli tutanaklar dikkate alındığında sanığın eylemlerinin suça yardım eden sıfatıyla tefecilik suçuna iştirak niteliğinde olduğu gözetilmeden atılı suçtan mahkumiyeti yerine dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Uygulama maddesi olan CMK"nın 223/2-e maddesinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
5- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması karşısında; dava konusu olaya ilişkin maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın, vergi mükellefi olması halinde ve gerektiğinde hakkında vergi incelemesi yaptırılması, icra müdürlükleri nezdinde alacaklı olduğu takip dosyalarının araştırılıp varsa borçluların faiz karşılığı sanıktan ödünç para alıp almadıkları hususunda tanık olarak beyanlarına başvurulması, faiz karşılığı borç para verip vermediği hususunda detaylı kolluk araştırması yaptırılması, hangi beyan ve delillere neden üstünlük tanındığının karar yerinde tartışılması sonrasında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilip, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik araştırma ve yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması,
6- Sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olması karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin suçun mağduru değil, zarar göreni olacağı nazara alınarak, sanık hakkında, tek suçtan hüküm kurulup zincirleme suç nedeniyle TCK"nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle temel cezada artırım yapılarak ceza belirlenmesi yerine, sanık hakkında tefecilik suçundan altı kez cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
a) Hükümden önce 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi,
b) 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
7- Sanıklar Erdoğan, Osman ve Feridun hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle açılan kamu davaları üzerine verilen hükümlerden sonra, 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı
tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nın 253. ve 254. maddelerinde düzenleme yapıldığı gözetilerek, yeni düzenlemeye göre dosyanın öncelikle bu madde hükmü doğrultusunda uzlaştırma işlemleri yapılmak üzere uzlaşma bürosuna gönderilerek, alınacak uzlaştırma raporu sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanıklar hakkında mahkumiyet hükmü verilmesi,
8 - Sanık ... hakkında tefecilik ve bedelsiz senedi kullanma suçlarından mahkumiyet ve resmi belgede sahtecilik suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık ...’in hükümden sonra 17/11/2016 tarihinde öldüğü UYAP sisteminden temin edilen nüfus kaydından anlaşıldığından, bu husus mahallinde araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK"nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca bir karar verilmesi lüzumu,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin, sanık ... ve katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin ayrı ayrı BOZULMASINA, 23/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.