Esas No: 2021/5500
Karar No: 2022/4744
Karar Tarihi: 13.10.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5500 Esas 2022/4744 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/5500 E. , 2022/4744 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat, fesih, tapu iptali tescil davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacılar ve davalı ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yüklenici şirket ile Kadıköy 1. Noterliğinin 15/12/2005 tarih, 24073 yevmiye no.lu işlemiyle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, ancak davalının inşaatı süresinde tamamlamadığını iddia ederek sözleşmenin feshine, davalıya ait payın inşaat değeri tenkis edildikten sonra bakiyesinin iptali ile davacı müvekkili adına devir ve tesciline ya da inşaatın değerinin tespiti ile değerinin ödenerek davalı payının tamamının müvekkili adına devir ve tesciline, ayrıca davalının sözleşmenin içeriğinden özellikle gecikme tazminatı hükümlerinden satış ve kira bedelinden yoksun kalmak gibi sair nedenlerden kaynaklanan müspet ve menfi her türlü zararın tazmini için şimdilik 60.000,00 TL’nin ödenmesine, diğer davalıların taşınmaz üzerine koydurdukları hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, sözleşmenin geriye etkili olarak feshine, tapu iptal tescil ile hacizlerin kaldırılmasına, imalat bedelinin yükleniciye ödenmesine ve 50.000,00 TL ceza-i şarta karar verilmiştir.
Karar, davalı yüklenici ve haciz lehdarı belediye tarafından temyiz edilmiştir.
(Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi 2012/6302 Esas – 2013/3240 Karar ve 16.05.2013 tarihli kararı ile; davacı arsa sahiplerinin talebinin ileriye etkili fesih olduğu, bu durumda davalı yüklenici tarafından yapılmış olan imalat değeri hesaplattırılarak belirlenecek orana göre yükleniciye isabet etmesi gereken payların bağımsız bölümlerle ilişkilendirilmesi ve bu orana göre tapu iptal, tescil ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi, ayrıca davacı arsa sahiplerinin tazminat taleplerinin miktar olarak açıklattırılmadan ve dayanağı gösterilmeden verilen ceza-i şartın hüküm altına alınmasının doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır
Bozma kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda mahkemece, sözleşmenin ileriye etkili olarak feshine, davalı yüklenicinin yapmış olduğu imalat değeriyle karşılaştırıldığında fazla verilen bağımsız bölüm tapularının iptali ile davacı arsa sahipleri adına tesciline ve bunların üzerinde diğer davalılar tarafından konulan hacizlerin kaldırılmasına, davacıların diğer istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı arsa sahipleri ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
(Kapatılan) 15. Hukuk Dairesi 2018/4678 Esas, 2019/473 Karar ve 06.02.2019 tarihli kararı ile, davalı haciz lehdarı ... Hafriyat, Kömür, İnş. Ltd. Şti’nin ticaret sicilinden terkin edildiği, davacı arsa sahiplerine davalı şirketin ihyası ve tasfiye memuru atanmasını sağlamak üzere dava açması için süre verilip atanacak tasfiye memuruna tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Bozma kararı sonrasında, davacı arsa sahiplerince davalı şirketin ihyasına dair dava açılıp, karar verildiği, yapılan yargılama sonunda az yukarıda belirtilen ileriye etkili feshe dair ikinci hükmün aynen kurulduğu anlaşılmıştır.
Karar, davacı arsa sahipleri ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1 maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma ilkesinin somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur.
Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK ‘nun 297. maddesine göre, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur”.
Bu anlatımlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece yazılan gerekçeli karar incelendiğinde sadece dosya safahatının özetlendiği, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin tartışılmadığı, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığının ortaya konulmadığı anlaşılmış olup, verilen karar belirtilen nedenlerle doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı arsa sahipleri ile davalı belediyenin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı arsa sahipleri ile davalı belediyenin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcın talep halinde temyiz edene iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 13.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.