Esas No: 2004/6-112
Karar No: 2004/137
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/6-112 Esas 2004/137 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2004/6-112 E., 2004/137 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık Metin B......"in TCY"nın 493/1-son, 522 ve 59/2. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 16.12.2003 gün ve 704-978 sayılı hüküm sanık vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 16.10.2003 gün ve 4765-7075 sayı ile;
"Yakınıcıya ait otonun sanıkla birlikte 3 kişi tarafından çalındığına dair dosyada yeterli ve kesin kanıt elde edilemediği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 19.01.2004 gün ve 1071-23 sayı ile; "Sanık Metin B...... kimlikleri tes-pit edilemeyen arkadaşları İbrahim K..... ve Hasan K.. isimli şahıslarla müşteki Sadık Cengiz E....."e ait olup camlarını kapatmak ve kapılarını kilitlemek suretiyle evinin önüne 28.6.2002 günü akşam saatlerinde parkettiği 34 T 1279 plaka sayılı B.. marka siyah renkli aracı zorla açmak ve düz kontak yapmak suretiyle çaldıkları ve daha önce başka bir araçtan temin ettikleri 34 G.G 3. sayılı plakayı, çaldıkları araca takmak suretiyle aynı gece saat 05.00 sıralarında tanık olarak dinlenen İbrahim Ş...."e ait park halindeki 34 YL 4..6 plaka sayılı aracın yakınına geldikleri, sanık Metin B......"in ile arkadaşlarından birinin birlikte araçtan inip 34 YL 4..6 plaka sayılı aracın kapısını açmaya çalıştıkları esnada olay yerine gelen İbrahim Ş...."in bağırması üzerine sanık ve arkadaşlarının çalışır vaziyette bekleyen 34 G.G 3. plaka sayılı araca binerek kaçtıkları, minibüs sahibinin tesadüfen olay yerinden geçmekte olan polis ekibine olayı anlatarak, gittiği yönü ve aracı tarif etmesi üzerine polis ekibinin takibe koyulduğu, içerisinde sanığın bulunduğu 34 G.G 3. plaka sayılı aracın haber verilen başka ekiplerin de yardımı ile polisler tarafından yakalandığı, sanığın suç ortakları olan ve kimliği tespit edilemeyen iki kişinin ise kaçtığı, anlaşılmaktadır. Müştekiye ait aracın sanıkla birlikte 3 kişi tarafından çalındığı hususundaki kanıtlardan ilki, sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında, suçun arkadaşları olduğunu belirttiği ve isimlerini bildirdiği iki kişi tarafından işlendiğini ileri sürmesidir. Sanık bu kişilerin kimliğini ve tebligata yarar adreslerini bildirmemiştir. Mücerret sanığın eylemine iştirak ettiği kişilerden bahsetmesi Yüksek Yargıtay içtihatları karşısında TCK 493/1-son maddesinin uygulanmasını gerektirir.
Dosyada bulunan ikinci kanıt, tanık olarak dinlenen İbrahim Ş...."in aynı gece B.. marka araçla gelen ve minibüsünü çalmaya çalışan 3 kişiden birinin sanık Metin olduğunu söylemesi ve durumu polis ekibine bildirmesi üzerine de sanığın yakalanması, suç ortaklarının kaç-ması ve bu olaya ilişkin tutulan tutanak içeriğinin tutanak mümzileri tarafından da doğrulanmasıdır.
Sanığın inandırıcılıktan uzak ve dayanaksız savunması da bu bütün içinde değerlen-dirilmiş ve saptanan bu kanıtlar doğrultusunda sanığın savunmalarında belirttiği kişilerle üzerine atılı suçu işlediği kanaatına varılmıştır." gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 10.05.2004 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın yakalanamayan iki arkadaşı ile birlikte 28.06.2002 tarihinde 34 T 1279 plakalı B.. marka aracın muhkem kapısını aletle zorlayarak açıp düz kontak yapmak suretiyle çaldıklarının kabulüyle TCY"nın 493/1-son, 522 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında TCY"nın 493. maddesinin son fıkrasının uygulanması gerekip gerekmediğine ilişkindir.
TCY"nın hırsızlık suçuna ilişkin 491, 492 ve 493. maddelerinin sonucu fıkralarında hır-sızlık suçunun ikiden fazla kimseler tarafından birlikte yapılması herbir maddede yazılı hırsızlık suçları yönünden ağırlaştırıcı neden kabul edilerek, bu halde 491. maddede yazılı suç yönünden cezanın aşağı haddinin iki sene olacağı belirtilmiş, 492. ve 493. maddelerde yazılı hırsızlık suç-ları yönünden ise suç faillerine cezanın yukarı haddinin verilmesi öngörülmüştür. Ceza Genel Kurulumuzun 23.01.1967 gün ve 37/10 sayılı kararında vurgulanan ve sonrasında istikrarlı bi-çimde uygulanıp benimsenen ilkeye göre, TCY"nın 491, 492 ve 493. maddelerinin son fıkraları; hırsızlık suçlarının işlenmesi sırasında suç mahallinde bizzat bulunan suç ortakları hakkında uygulanabilecektir. Buna göre, suç ortaklarının aslî veya fer"î fali olarak suçun işlenmesine ka-tılmış olmaları değil, anılan maddelerin son fıkralarında yer alan kişi sayısına yönelik çokluk un-surunun suçun işlendiği sırada somut olarak gerçekleşip gerçekleşmediği önemlidir. Nitekim bu ilkeden hareketle Ceza Genel kurulumuzun 12.06.1995 gün ve 161-197 sayılı, yine 25.06.1996 gün ve 141-149 sayılı kararlarında; suça iştirak eden ve uzakta bekleyen diğer sanıkların bu-lundukları yer itibariyle olay yerini görebilecek durumda olup olmadıkları saptanmadan 491. maddenin son fıkrasının uygulanması bozma nedeni sayılmış olup, Özel Dairenin istikrarlı uy-gulaması da bu doğrultudadır.
İnceleme konusu olayda;
Şikayetçi Sadık Cengiz E....."in 27.06.2002 günü Bakırköy Kartaltepe mahallesindeki apartmanının bahçesine bıraktığı 1991 Model, B.. marka, 34 T 1279 plakalı otomobilinin muhkem ve kilitli olan kapısı aynı gece sair aletle zorlanarak açılıp çalındığı, bundan üç gün son-ra bu kez YediK..e-Silivrikapı semtinde bir başka kişiye ait Renault marka bir aracın ön ve arkasında takılı olan 34 G.G 3. numaralı plakaların çalındığı, bu olaydan iki gün sonra da Küçükçekmece"de bir apartmanın bahçesine park edilen minibüsün sabaha karşı üç kişi tara-fından çalınmaya çalışıldığının ve bu kişilerin daha sonra B.. marka bir araçla kaçtıklarının minibüs sahibi İbrahim Ş.... tarafından görülüp durumun emniyete bildirilmesi üzerine gü-venlik güçlerinin bir süre kaçan aracı izledikleri, takip sırasında kaldırıma çarpıp hasar gören araçtan çıkıp kaçan üç kişiden ikisinin yakalanamadığı, kovalamaca sırasında düşen sanık Metin B......"in yakalandığı, son olayda çalınmak istenen minibüsün kapı çerçevesinin iç kısmından sanık Metin"e ait parmak izinin elde edildiği, yapılan araştırma sırasında faillerin olay yerinden kaçarken K..landıkları B.. marka, 1991 model aracın üzerinde takılı bulunan 34 G.G 3. numaralı plakaların olaydan iki gün önce YediK..e bölgesinde bir araçtan çalınmış olduğunun belirlenmesi üzerine bu kez aracın içindeki ruhsatta yazılı olan plaka numarasını araştırmaya başlayan kolluk güçlerinin esasen B.. marka aracın da olaydan beş gün önce Bakırköy bölgesinden çalındığını tespit ettikleri, bunun üzerine sanık Metin hakkında değişik ilçelerde gerçekleştirilen hırsızlık suçları yönünden ayrı soruşturma evrakı düzenlenerek farklı ilçelerde kamu davaları açıldığı, incelemeye konu davanın 27.06.2002 günü Bakırköy ilçesinde şikayetçi Sadık Cengiz E....."in B.. marka otomobilinin çalınması olayına ilişkin olduğu, kolluk tarafından düzenlenen tutanaklar ve dosya kapsamındaki diğer kanıtlardan anlaşılmaktadır.
Olay anına ilişkin görgüye dayalı bilgisi bulunmayan şikayetçi Sadık Cengiz E..... aşamalardaki anlatımında, arabasının kapılarını kilitledikten sonra apartman bahçesindeki otoparka bıraktığını, ertesi sabah yerinde bulamayınca çalındığını anladığını, bir başka hırsızlık eylemi sonrasında kaçan failleri izleyen güvenlik güçlerince bulunan aracının içinden çıkan bijon anahtarı, tornavida, kelebek bıçağı ve cırcır denilen anahtarın kendisine ait olmadığını belirtmiştir.
Sanık Metin B...... aşamalardaki savunmalarında; babasının ticari taksisinde şoför olarak çalıştığını, işten ayrılmak istemesi nedeniyle kendisinin yerine çalışabilecek bir şoförle görüşmek için aracın diğer şoförü Hayrettin"le birlikte 3.7.2002 günü 03.30 sıralarında Bağcılar"a git-tiklerini, aradıkları kişiyi bulamayınca birahaneye uğradığını, 04.45 sıralarında buradan çıkıp taksi beklediği sırada arkadaşları İbrahim K..... ve Hasan K.."un B.. marka bir araçla gel-diklerini, eve bırakabileceklerini söylemeleri üzerine araca bindiğini, giderlerken Sefaköy"de bir işleri olduğunu söyleyip "seni ondan sonra bırakırız" demeleri üzerine Sefaköy"e geldiklerini, burada aracı bir sokakta durdurup "sen burada bekle, bizim işimiz var, geliyoruz" dedikten sonra gittiklerini, beş dakika kadar sonra koşarak gelen İbrahim ve Hasan"ın arabayı çalıştırıp hızla oradan ayrıldıklarını, polis aracını görünce daha da hızlanıp kaza yaptıklarını, İbrahim ve Hasan"ın kaçtığını, polislerin kendisini kaçarken yakaladıklarını, B.. marka aracı çalmadığını, İbrahim ve Hasan"ın çaldıklarını sonradan öğrendiğini, esasen yakalandıkları olayda da ken-disinin hırsızlık eylemine karışmadığını, ara yolda bekleyen araç içinde oturduğunu, diğer iki ki-şinin ise ana yolda bulunmaları nedeniyle minibüsün kapısını zorladıklarını görmediğini be-lirtmiştir.
Görüldüğü üzere sanık yargılamaya konu B.. marka otomobilin çalınması olayına katılmadığını savunmaktadır. Esasen ayrı bir davanın konusu olmakla beraber, sanık, yakalandığı gece gerçekleşen minibüs çalmaya kalkışma eyleminden de haberi bulunmadığını, minibüsün yanına gitmediğini, arka sokaktaki aracın içinde beklemesi nedeniyle minibüsü ve arkadaşlarını görmediğini ileri sürmüş ise de, duruşmada tanık olarak dinlenen minibüs sahibi İbrahim Ş...."in, minibüsünün önünde çalışır durumda B.. marka bir araç bulunduğunu, bir kişinin şoför mahallinde oturduğunu, iki kişinin ise minibüsünün kapısını üst taraftan çekip açmaya ça-lıştıklarını belirterek kapıyı açmaya çalışanlardan birinin sanık Metin olduğunu söyleyip teşhis etmesi ve minibüsün kapı iç kısmından elde edilen parmak izinin sanık Metin"e ait olduğunun ekspertiz raporu ile tespit edilmesi karşısında sanığın yakalandıkları geceye ilişkin anlatımlarının da doğru olmadığı kanıtlanmıştır.
Sanık, İbrahim K..... ve Hasan K.. isimli kişilerle ilgili olarak olayın aydınlatılmasını ve bu kişilerin yakalanmasını sağlayacak biçimde ayrıntılı bilgi vermemiş, bu nedenle uzun süre aranmalarına karşın bu kişilerin yakalanmaları mümkün olamamıştır. Emniyetteki kayıtlara göre suçtan önceki tarihlerde de sanığın oto hırsızlığı ve oto hırsızlığına kalkışma gibi eylemler ne-deniyle bir çok kez gözaltına alınarak hakkında işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, yar-gılamaya konu B.. marka otomobilin çalınması eyleminden iki gün sonra, bu aracın plakalarının başka bir araçtan çalınan plakalarla değiştirildiği ve bu aracın üç gün sonra bir başka otomobil hırsızlığı eyleminde sanığın da aralarında bulunduğu üç kişi tarafından K..lanıldığı ve sanığın yakalanmasıyla neticelenen kalkışma aşamasında kalmış bu son hırsızlık eylemi sırasında sanık Metin dahil tüm faillerin bizzat olay yerinde bulundukları kesin biçimde saptanmıştır.
Tüm bu hususlara göre, Özel Daire ve Yerel Mahkeme kabullerinde belirtildiği gibi, sanığın 28.06.2002 günü gerçekleştirilen B.. marka aracın çalınması eylemine asli fail olarak katıldığında herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak sanığın suçlamaları reddetmesi, suça katıldıkları kabul edilen diğer kişilerin yakalanıp ifadelerinin alınamamış olması ve görgü tanığının da bulunmaması karşısında, yargılamaya konu bu olayda sanık Metin"le birlikte suça katıldıkları Yerel Mahkemece kabul edilen diğer iki suç ortağının bizzat olay yerinde bulun-dukları hususu kesin biçimde kanıtlanamamış ve kuşK..u kalmıştır. Kuşkudan sanık yararlanır ilkesi, suçun sübutuna ilişkin meselelerde olduğu gibi, suçun nitelendirilmesini ilgilendiren yahut cezayı ağırlaştırıcı nedenlerin var olup olmadığına ilişkin sorunların çözümünde de uygulanması gereken bir ilkedir. O halde, incelemeye konu otomobil hırsızlığı eylemine sanık Metin"le bir-likte katıldıkları Yerel Mahkemece kabul edilen diğer iki failin bizzat suç yerinde bulunup bu-lunmadıkları hususunda var olan ve yenilemeyen kuşku sanık lehine yorumlanmalı, olayda TCY"nın 493. maddesinin son fıkrasında belirtilen ağırlaştırıcı nedenin uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir. Bu itibarla, sanık hakkında anılan fıkra uyarınca uygulama ya-pılması gerektiğine ilişen Yerel Mahkeme direnme hükmü isabetsiz olup, bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 15.06.2004 günü sonucu itibariyle tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.