Esas No: 2004/6-94
Karar No: 2004/132
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/6-94 Esas 2004/132 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2004/6-94 E., 2004/132 K.
"İçtihat Metni"
Resmi evrakta sahtecilik ve yalancı tanıklık suçlarından sanık Enver Ö...... hakkında yapılan yargılama sonucunda eylemlerinin yalancı tanıklık ve tarafları hazır göstermek suretiyle evlenmenin şekil şartlarını yerine getirmeden evlenme akdini icra edip nüfus idaresine bildirme suçunu düzenleyen TCY.nın 237/2. maddesine uyduğu kabul edilerek, her iki suç için açılan kamu davalarının 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi uyarınca kesin hükme bağlanmalarının er-telenmesine ilişkin Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 28.09.2001 gün ve 161-304 sayı ile ve-rilen kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesince 10.12.2002 gün ve 16400-14089 sayı ile;
"Yalancı tanıklık suçu ile ilgili olarak verilen kamu davasının kesin hükme bağlanma-sının ertelenmesi kararı, CMUK.nun 253/4. maddesinde öngörülen davayı sonuçlandırıcı hüküm niteliğinde olmayıp, temyizi olanaklı bulunmadığından ve bu karara karşı itiraz yoluna baş-vurulabileceğinden katılan vekilinin bu suç ile ilgili temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi gereğince tebliğname gibi reddine. Sahtecilik suçu ile ilgili temyize gelince;
Resmi belgede sahtecilik suçunun 4616 sayılı Kanunun 5. maddesinin (a) bendine göre, anılan Yasa kapsamında bulunmadığı dikkate alınmadan yargılamaya devamla davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 28.04.2003 gün ve 24-104 sayı ile; önceki gerekçelerini de tekrarlamak suretiyle değişen suç vasfına göre sanığın tarafları hazır göstermek suretiyle evlenmenin şekil şartlarını yerine getirmeden evlenme akdinin icrası ile nüfusa bildirilmesinden ibaret eyleminin TCY.nın 237/2. maddesinde düzenlenen suça uyduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle önceki kararda direnmiş ve bu kez suç tarihi ile karar tarihi arasında dava zamanaşımının ger-çekleştiğini kabul ederek TCY.nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
Bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Baş-savcılığının "bozma" istekli 19.04.2004 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın sabit olan eyleminin hangi suç niteliğine uyduğunun belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Türk Ceza Yasasının 237 nci maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlenen, yasal koşullara uyulmaksızın evlenme işlerini yapmakla görevli memurun evlenme kağıdını vermesi suçunda, tarafların evlenme istek ve başvurusunu alan evlendirme memurunun, Türk Medeni Yasasında ve Evlenme Yönetmeliğinde belirtilen koşullara uymadan evlenme işlemlerini tamamlayarak evlenme kağıdı vermesiyle oluşur. Bu suç ile esasen evlenmenin şekil koşullarına uyulmaması yap-tırıma bağlanmaktadır. Örneğin, boşanmadan sonra bekleme süresine uymadan evlenme akdinin yapılması, evlenme akdini düzenleyip imzaların sonradan alınması hallerinde, yasal koşullara uyulmadığından anılan suç oluşacaktır.
Evrakta sahtekarlık suçlarında ise, gerek yerleşmiş yargısal kararlarda, gerekse öğretide genellikle kabul gören görüşe göre bu suçun hukuki konusu, kamunun güvenidir. Belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgeye eklemeler yapılması, tamamen veya kıs-men değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağ-lanmıştır. Bu nedenle fiilden bir zararın ortaya çıkması aranmamakta, zarar olasılığı yeterli görülmektedir.
Resmi evrakta sahtekarlık suçunda, evrakın sahte olarak düzenlenmesi yeterli olup kullanılması suçun oluşması için gerekli değildir. Bu nedenle zarar olasılığının bulunması için evrakta yapılan sahtekarlığın çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması, bir başka anlatımla bel-genin nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince 18.04.1996 günlü oturumda, K........ Köyü muh-tarı olan sanık Enver Ö......"ün, görevi ihmal ve yalan tanıklık suçlarını işlediğinden bahisle hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiş, konuyla ilgili duruşma tutanağı örnekleri aynı günlü bir yazı ile C.Savcılığına gönderilmiştir. Sanık hakkında kamu davası açıldıktan sonra Yerel Mahkemece ilgili dosya getirtilmiş olup, bu dosyanın incelenmesinde;
Davacı Ayşegül D...... vekili tarafından 09.07.1993 tarihli dilekçe ile davalı Adnan D...... aleyhine, davacının aynı köyden olan ve Fransa"da çalışan Nurettin B....... ile resmi nikahla evlendiğini, ancak tarafların karıkoca olmadıklarını ve aradan 3 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen Nurettin"in davacıyı aramadığını, durumdan şüphe ederek nüfus kayıtlarını araştırdıklarında davacının, Trabzon ili, Düzköy ilçesi, Gürgendağ köyü nüfusuna kayıtlı olan davalı Adnan D...... ile evli göründüğünü tespit ettiklerini, bu kişinin K........ köyünde hiç kimse tarafından tanınıp bilinmediğini, Nurettin B......."nun ise kayden bekar göründüğünü, bu durumda adı geçenin Adnan D...... kimliği ile dolaşarak evlenme işlemlerinde de bu kimliği kullanmak suretiyle davacıyı aldattığından bahisle hata ve hile ile kurulan evliliğin feshine karar verilmesi talebiyle dava açtığı;
Yapılan yargılama sonucunda Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince 18.04.1996 gün ve 621-148 sayı ile; "Tüm dosya kapsamından evlenme merasiminin tarafların kimlik bilgileri dol-durulmadan ayrı ayrı imzalanması, evlendirme memurunun önünde her iki taraf da hazır olarak yapılmaması, iki reşit tanık gerektiği halde tanıklardan Yasin Ö......"ün evlenme merasimi sı-rasında 15 yaşında olduğu, bu hali ile evlenmenin şekil yönünden noksan olduğu, yine evlenme-nin Medeni Yasanın 123. maddesinde belirtildiği şekilde Belediye başkanı ve vekili ya da ihtiyar heyeti huzurunda akdedilmeyip muhtar vasıtası ile gerçekleştirildiğinden şekil noksanlığı sebebi ile ve de davalının esasen iki kez nüfusa kayıtlı olduğu, kendisini bir başka kimlikle tanıtarak ev-lenmeyi başka kimlik üzerinden gerçekleştirdiği, bu halin de hile teşkil ettiği" gerekçesiyle dava-nın kabulüne, evlenmenin feshine ve aynı davada tanıklık yapan köy muhtarı sanık Enver Ö...... hakkında da suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Katılan Ayşegül U........, olay tarihinde yurt dışında çalışan birisi ile nişanlanmış ol-duğunu, daha sonra nişanlısı yurt dışındayken kayınbiraderinin eve evlenme defterini getirdiğini, nikah muamelesi biran önce yapılsın yurt dışına gideceksin diye kendisine defteri imzalattığını, güvenerek defteri imzaladığını, daha sonra böyle bir kişinin olmadığını öğrenerek evliliği fes-hettirdiğini, şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.
Sanık Enver Ö...... C.Savcılığında; K........ köyü muhtarı olarak görev yaparken Adnan D...... olarak tanıdığı ve babası köyde oturan kişinin, Akyazı"dan bir kızla evlenme işlemlerini yapmasını söylediğini, nüfustan evlenmelerine engel olmadığına dair yazı aldığını ve yeni muhtar olduğu için Akyazı"da yazıcılık yapan Emin O....... adlı kişiye tüm evrakları götürerek hazırlattığını ve Akyazı ilçesinde kızın evinde annesinin huzurunda nikah işleminin yapıldığını beyan etmiştir.
Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada yüklenen suçları kabul etmediğini, 1990 yılında gününü hatırlamadığı bir tarihte taraflar, aile arasında nişanlı olup evleneceklerini bildirerek nikah muamelelerinin yapılmasını istediklerini, katılanın annesinin öbür odada olduğunu, Ayşegül ve Adnan D......"i Mehmet ve Yasin Ö......"ün huzurunda resmi nikah kıyarak evlendirdiğini, Nurettin B....... ile Adnan"ın aynı kişiler olduklarını bilmediğini, daha sonra bu durumu öğrendiğini ve durumu C.Savcılığına bildirdiğini belirtmiş ve Ağır Ceza Mahkemesinde de benzer şekilde anlatımda bulunarak, sahte evrak düzenlemediğini, evlenme işlemini tarafların huzurunda ve rızalarıyla yaptığını söylemiştir.
Tanık Sait U........, katılan Ayşegülün"ün babası olduğunu, yurt dışında çalışan biri ile nişanladıklarını, kendisinin evde olmadığı bir sırada erkek tarafından birisinin gelerek nikah defterini kızına imzalatmış olduğunu, taraflar bir araya gelip usulen nikah kıyılmadığını, sanık muhtarın nikah kıymaya gelmediği gibi 14 yaşındaki oğlunu şahit olarak gösterdiğini beyan etmiştir.
Tanıklar Rüveyda Ç..... ve Fethiye Y...... da olay günü katılanın evinde oturdukları sı-rada kayıbiraderinin gelerek nikah muamelesi diye bir defter imzalatığını, muhtar ve damadın gelmediklerini, yalnızca kayınbiraderinin defteri katılana imzalatarak gittiğini beyan etmişlerdir.
anık Mehmet B...... istinabe yoluyla Fransa"da alınan ifadesinde, 1990 yılında Adnan D...... ile katılan Ayşegül"ün evliliği için imza attığını, adı geçenler hazır olduklarını, fakat kay-dın katılan Ayşegül"ün evine götürülmüş olduğunu ve orada imzaladığını, tanık Yasin ile sanık Enver"in de olay yerinde olduklarını söylemiştir.
Savunma tanığı ve sanığın oğlu olan Yasin Ö...... ise, daha önceden tanımadığı Adnan D...... adlı kişinin yurt dışından gelen bir kızla evleneceğini söylediklerini, evlenme işlemlerini hazırlamış olduklarını ve Adnan D......, evlenecek kız, muhtar Enver Ö...... ve Mehmet B....... ile birlikte Akyazı"ya gittiklerini, bir iş takipçisinin evrakları hazırlamış olduğunu, muhtarın bunlara baktığını, daha sonra evrakları alıp Karaçallı köyünde kızın evine gittiklerini, muhtarın kızın annesine, Adnan ile kızın evlenmek istediklerini söylediğini, bu sırada kızın an-nesinin mutfakta kendilerinin ise oturma odasında olduklarını, kızın annesinin karşı çıktığına dair bir söz ve tavır olmayınca buna tanık olmasını söylediklerini, muhtarın da muamelelerin tamam olduğunu söylemesi üzerine evlenmeye tanıklık yaptığını beyan etmiştir.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/621 esas sayılı dosyasında 09.02.1995 günlü oturumda Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/456 esas ve 1993/90 karar sayılı dosyası incelenerek tespit edilen hususların tutanağa geçirildiği, buna göre; davacı Salih D...... tara-fından, Yetti D......, Emine B......., Nurettin B......., Azmi B....... ve Akçaabat Nüfus Müdürlüğü aleyhine, eşi ile evliliklerinden 01.08.1971 tarihinde Adnan adında müşterek bir çocuk-larının doğmadığı ve ölmediği, bu adı taşıyan bir çocuklarının bulunmadığı, bu çocuğun Azmi ve Emine B......."nun çocukları olup mükerreren davacının hanesine Adnan adıyla yazılı oldu-ğunun tespiti ile bu kaydın terkininin talep edildiği, yargılama sonucunda 03.03.1993 tarihinde, Salih ve Yetti D......"den olma 01.08.1971 doğumlu Adnan D......"in nüfus kaydının terkinine karar verildiği, davacının başvurusu üzerine de 06.01.1994 tarihinli tavzih kararında, Düzköy ilçesi Gürgendağı köyü nüfusuna kayıtlı olan 01.08.1971 doğumlu Adnan D...... ile aynı yer nüfusuna kayıtlı olan 01.09.1966 doğumlu Nurettin B....... aynı kişler olduğundan bahisle mükerrer kaydın terkinine karar verildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Akyazı Asliye hukuk Mah-kemesinin dosyası içerisinde, kaydın terkin edildiğine ilişkin açıklamalı nüfus kayıt örneği de bulunmaktadır.
Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;
Sanık köy muhtarının, olay tarihinde taraflar hazır olmadıkları halde, huzurunda nikah kıyılmış gibi evlenme evraklarını düzenleyip, bunların nüfusa tescilini sağladığı sabittir. Tanık an-latımlarından anlaşıldığı üzere, tarafların evlenme iradelerini açıklayarak sanığa başvuru yapma-dıkları, hatta evlenecek erkeğin yurtdışında olduğu, onun yerine erkek kardeşinin işlemleri yap-tırdığı görülmektedir. Öte yandan, küçük bir yerleşim birimi olan köyde muhtarlık yapan sanığın, esasen bir başkasının çocuğu olan bir kişinin diğer bir şahsın çocuğu gibi nüfusa kayıt ve tescil ettirildiğini bilmediğini ileri sürmesi de hayatın olağan akışına aykırı ve inandırıcı bulunmayan bir savunmadır. Bu nedenle sanığın savunmasına itibar edilmesine olanak yoktur. Evlendiğine ilişkin belge düzenlenen Adnan D...... adlı kişinin var olmadığı ve daha sonra kaydının terkin edildiği mahkeme kararı ile sabittir. Sanığın, evlenme akdini düzenlerken ve evlenme işlemini tescil ettirirken, Adnan D...... olmadığını bildiği bir başka kişiyi, o evlenmişcesine işlem yap-makla, yalnızca yasal koşullara uymamakla kalmadığı, gerçeğe aykırı, sahte bir resmi belge dü-zenlediği, bu belgenin kamu kurumlarına bildirilerek işlemler yapılmasının sağlandığı anlaşıl-maktadır. Nitekim, sanık tarafından akdedilen bu evlilik, bir başka kimlikle evlenmenin sağ-lanmasının hile teşkil ettiğinden bahisle mahkeme kararı ile feshedilmiştir. Nesnel ölçülere göre, bir çok kimseyi aldatabilecek nitelikte olduğu belirlenen bu evlenme belgesinin, memur sıfatını taşıyan sanık tarafından sahte olarak düzenlenmesinde TCY.nın 339 uncu maddesinin 1 inci fık-rasındaki suçun unsurları oluşmuştur.
Bu itibarla dosya kapsamına ve olayın akışına uymayan gerekçelerle sanığın eyleminin, yasal koşullara aykırı olarak evlenme kağıdı vermek suçuna uyduğunun kabulü isabetsiz olduğundan Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi ise, "Sanık, evlenme memuru olarak ta-rafların evlenme iradelerini yansıtmış olup, Yerel Mahkemece belirlenen suç niteliğinde bir isabetsizlik bulunmadığından direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMA-SINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 08.06.2004 günü oyçokluğu ile tebliğnamedeki isteme uygun olarak karar verildi.